Londra’dan futbol manzaraları

Uzaklardan….

Futbolun içinde Şampiyonlar Ligi’nin müdavimleri olduğu kadar adı az duyulmuş, alt liglerde top koşturan nicesi var. Ne diyelim, bizim gibi toprak sahalarda yetişmiş olanlar için amatör candır…

İngiltere başkentinin 2021 sayımında nüfusu 9. milyon 488 bin. Çevresindeki banliyölerle birlikte nüfusu 15 milyonu buluyor. Dünyanın kültür merkezi olarak kabul edilen şehirde 300 farklı dil konuşulurken her sene ziyaret edenlerin sayısı 30 milyonun üzerinde, ziyaretçilerin ülkeye bıraktığı para 36 milyar Sterlin civarında. Covid öncesinde, 2015’te şehrin en büyük müzesi British Museum’u ziyaret edenlerin sayısı bizim Ankara’nın nüfusundan fazla. Avrupa’da en fazla ziyaretçi ağırlayan şehirler içinde ilk sırayı alan Londra, tarihinde üç kez Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmış, en sonuncusu 2012’de. Şehirde yer alan üniversite sayısı 18, 412.000 öğrenciye ev sahipliği yapıyor…

Gelelim futbola…

Her ne kadar “Olimpiyat Şehri” olarak bilinse de aslında bir futbol şehri. 2022-23 sezonunda şehrin 17 takımı ülke futbolunun dört profesyonel liginde mücadele edecek. Şehirde yer alan statların 10’u, 10 binin üzerinde kapasiteye sahip. İngiltere Ulusal Takımının maçlarını oynadığı, 2007’de açılan ve 783 milyon Sterline mal olan 90.000 kapasiteli Wembley Stadı en görkemlisi. Amatör kümede mücadele eden Romford’un 1.100 kapasiteli Mill Field Stadı şehrin futbol mabetlerinin en küçüğü. Şehrin en başarılı üç takımı Arsenal, Chelsea ve Tottenham toplamda 84 kupa kazanırken, 2011-12 ve 2020-21 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Chelsea ikinci kez futbolun en görkemli kupasını şehrine getiriyordu. 1879’da kurulmuş Fulham FC, şehrin en eski takımı, enfes mahallenin siyah beyazı. Maçlarını oynadığı 25.700 kapasiteli Craven Cottage, kulübün kuruluşundan beri takıma ev sahipliği yapmakta. Son beş sezonda arka arkaya beş sezon aynı ligde yer almayan Fulham’ı yeni sezonda Premier Lig’de izleyecek futbolseverler, bu sefer kalıcı olsunlar…

Championship’te geçen sezon üç takımla temsil edildi Londra. İyi başladığı sezonu kötü bitiren, eski günlerine dönmeyi bekleyen QPR’ın evinde oynadığı maçlarda taraftar ortalaması 14.437… Ada futbolunun hırçın takımı Millwall’un The Den Stadı’ndaki taraftar ortalaması 12.970… Alt liglerde yer alan üç takımı, geçtiğimiz sezon evlerinde oynadıkları maçlarda 1 milyonun üzerinde taraftarın izlemiş olması, bizdeki inanışın aksine her takımın kendi taraftarı için büyük olduğunu anlatır, görmesini bilenlere. Profesyonel liglerin altında yer alan “National Conference” amatör liginde mücadele eden Wrexham AFC 8.647 taraftar ortalamasını yakalamış, bizim Süper Lig takımlarının birçoğunun bile başaramadığı… (Kaynak: www.transfermarket.co.uk ).

Futbol sadece profesyonel takımlardan ibaret değil elbet; dört profesyonel ligin altındaki yedi seviye “Ulusal Lig Sistemi” olarak biliniyor ve Futbol Federasyonu’nun yetki alanında. 5. Lig “National League”den üç takım profesyonel liglere yükselirken, düşen takımlar 6. seviyede Kuzey ve Güney Liginde yer alıyor. Güney Liginde Londra üç takımla (Dulwich Hamlet, Hampton & Richmond Borough, Welling United) temsil edilirken, Güney Londra’nın Dulwich Hamlet takımının 21 takımlı ligde evinde oynadığı maçlarda taraftar ortalaması 2.712, mabetleri Champion Hill’in kapasitesi 3.334… Amatör liglerin dışında “Sunday League” adı verilen Pazar futbolunda 30’un üzerinde amatör lig mevcut, mücadele eden takım sayısı 350. Bunlardan dördü üst seviye amatör olarak kabul ediliyor. Maçlar genelde hafta sonları oynanıyor. Amatör sahalar içinde en bilineni Doğu Londra’nın “Hackney Marshes”sahaları, Avrupa’nın en fazla futbol sahasına sahip alanı. Hepsi çim zemine sahip 100 futbol sahasından nice futbolcular yetişmiş. Bizim topraklarda da top koşturmuş Murat Erdoğan’ın da bir zamanlar Hackney Marshes’da boy gösterdiğini hatırlatalım…

Amatör ligleri organize eden “The Amateur Football Combination (AFC)” kazanmak kadar, centilmenliğin ve rakibe saygının önemini vurguluyor. Verilen mesaj, futbolun sadece sahadaki 90 dakikadan ibaret olmadığı, futbolun ruhunun her şeyden önce geldiği. Neticede amatör takımlarda forma giyen futbolcular hayatlarını futboldan kazanmıyorlar, hepsi pazartesi olunca normal yaşamına dönüyor. 2002’de yeni yapılanmaya giden AFC, 1907’de kurulmuş “Old Boys’ Football League” ve 1911’de kurulmuş “Southern Olympian League”i aynı çatı altında toplamış. Kurdukları internet sitesinde (www.amateurfootballcombination.com) katılmak isteyen takımlara, futbolculara, hakemlere yol gösteriyorlar. Ayrıca sitelerinde liglerde yer alan amatör takımları tanıtan bilgiler de mevcut.

Amatör liglerde mücadele eden en eski takım “Isthmian” liginde yer alan Cray Wanderers, kökleri 1860 senesine kadar uzanıyor. Takıma ev sahipliği yapan “Hayes Lane” beş bin kapasiteli, 22 takımlı ligi geçen sezon 19. sırada bitirdiler. Yıldızı amatör liglerde parlamış nice futbolcular arasında hikâyesi en ilginç olanı Ian Wright, Arsenal kulüp tarihinin en önemli golcülerinden. Amatör takım Dulwich Hamlet’te top koştururken Crystal Palace scoutu Peter Prentice tarafından keşfedilmiş, ilk profesyonel takımı Crystal Palace’a 22 yaşına basmasına yakın imza atmış. Hikâyesini yakın geçmişte yine bu köşede yazmıştım. Bu vesileyle fırsat buldukça ziyaret ettiğimiz Ankara’nın sarı lacivertini hatırlatan Haringey Borough F.C’ye de selam çakmadan geçmeyelim. 2021-22 sezonunu 7. seviye Isthmian League Premier Division’da 17. sırada bitirdiler. Türk ve Yunan nüfusun çoğunlukta olduğu, Arsenal ve Tottenham’a komşu Harringey bölgesinde 1973’te kurulmuşlar, 20 kişilik kadronun toplam değeri 68 bin sterlin. Amatör olup da parasal sıkıntılarla boğuşmayan nadirdir, Güney Londra’nın siyah beyazı, bir dönem başkanlığını Doğan Arif’in yaptığı Fisher Athletic 1908’de kurulmuş, 2009’un baharında parasal sıkıntılar nedeniyle kapısına kilit vurulan kulüp 1984-85 sezonunda Federasyon Kupası’nın ilk turuna kadar yükselmiş. Yükselişe geçtikleri zamanlarda beş bine yakın taraftar izlermiş maçlarını ama hikâyenin sonrası hazin. Velhasıl futbolun içinde Şampiyonlar Ligi’nin müdavimleri olduğu kadar adı az duyulmuş, alt liglerde top koşturan nicesi var. Ne diyelim, bizim gibi toprak sahalarda yetişmiş olanlar için amatör candır…

Ziya Adnan

4 Temmuz 2022

Amatör liglerden gol krallığına uzanan yolda…

Uzaklardan…

Bir transfer sezonu daha geçerken ömürden Kuzey Londra’nın kırmızı beyazı yeni golcü arayışı içinde… Futbolsuz kaldığımız zamanlarda Arsenal tarihinin büyük golcüsünün amatör liglerden gol krallığına uzanan hikâyesine naçizane bir bakış…

80’li yılların ortalarında, Güney Londra’da bir amatör küme maçında..

Kuruluşu 1893’e dayanan ev sahibi takım Dulwich Hamlets, maçlarını Dulwich bölgesinde yer alan üç bin kapasiteli Champion Hill Stadı’nda oynamaktadır. Pembe-mavili takımı o gün izleyenler arasında Ada futbolunun köklü takımlarından Crystal Palace’ın scoutu Peter Prentice de vardır. Yetenekli futbolcuları keşfetmesiyle bilinen Prentice, Dulwich Hamlets’in 21 yaşındaki siyahi forvetini radarına almıştır. Önceleri Brighton ve Southend takımlarında antrenmanlarda denenmiş ama beğenilmemiş futbolcunun, sürati, ceza sahası içinde bitirici vuruşları dikkatini çekmiştir Prentice’in. Maçtan sonra, “Crystal Palace ile antrenmanlara çıkmak ister misin?” sorusunu yöneltir amatör golcüye. İnşaatlarda sıvacı olarak çalışan 3 Kasım 1963, Woolwich Güney Londra doğumlu amatör futbolcu, yoksulluktan gelmiş. Gençlik yıllarında sigortasız araba kullanmaktan para cezasına çarptırılırken, cezayı ödeyemediği için hapis yatmışlığı var. Profesyonel olma umudunu hafiften yitirmeye başladığı zamanlarda, bu teklifi sevinçle karşılar. Kim bilir, belki dönecektir talihi…

***

Selhurst Park Stadı’nda çıktığı antrenmanlarda, kısa süre sonra Crystal Palace teknik direktörü Steve Coppell’ın gözüne girmeyi başarır genç forvet. İlk zamanlarda haftada 100 Sterlin aldığı kulüpte, 1985’in ağustos ayında 22 yaşına basmaya üç ay kala ilk profesyonel sözleşmesine imza atar. Haliyle ücreti de yükselmiştir: Haftada 250 Sterlin! O sezon ligde 9 gol atarak adını duyururken, takımın en fazla gol atan ikinci oyuncusu olmuştur.

1986-87 sezonunun başı kariyerinin dönüm noktası. Yaz aylarında, Steve Coppell bu kez Leicester City’den, 24 yaşında yeni bir forvet transfer eder. O yıllarda adı pek duyulmamış, 1984’te alt liglerde yer alan Port Vale’den 33 bin Sterlin karşılığında takıma dahil olan forvet, sezon başında Palace’ın kadrosuna girmeyi başarır. Steve Coppell, bir önceki sezon amatör takımdan transfer edilmiş golcüyle forvet hattını oluşturacak ikiliyi maçlarda sahaya sürmeye başlar. Birlikte oynadıkları ilk maçta, Crystal Palace 3 golle geriye düşmesine rağmen ikilinin attığı gollerle maçı 3-3’e taşır. Kısa zamanda müthiş ikili adlarını Ada futbolunda duyururken, Leicester City’den gelen forvet 1987-1988 sezonunda 2. Ligde 24 gol atarak gol krallığını kazanır. Bir sonraki sezonda da gollerine devam eden ikili, takımı play-off maçlarına taşırken, önce Swindon Town, sonrasında finalde Blackburn Rovers’ı geçip ülke futbolunun en üst liginde oynamaya hak kazanır. Güney Londra’nın Crystal Palace semtinde şölen vardır. O sezon amatör takımdan gelen futbolcunun tüm kupalarda kaydettiği 33 gol ona İngiltere Milli Takımı’nın yolunu açmıştır. 1990’da oynanan Zenith Data Kupası finalinde Crystal Palace, Everton’u 4 golle geçerken takımın iki golü onun ayağından gelir.

***

Güney Londra takımında işler iyiye giderken kulüp başkanı Ron Noades’un bir televizyon kanalına yaptığı açıklamalar futbolcular arasında şok etkisi yaratır. Başkanın ağzından çıkan, “Siyah oyuncular bu takıma beceri ve yetenek katıyor, ama takımı dengelemek için beyaz oyunculara da ihtiyacımız var, çünkü onlar takıma akıl ve sağduyu sağlıyor!” cümlesi takımdaki zenci futbolcuları hayli rahatsız etmiştir. Takımda kalmak istemediğini açıklayan golcü 1991’in eylül ayında o dönemin kulüp transfer rekoru 2,5 milyon Sterlin karşılığında Arsenal’e transfer olurken geride Crystal Palace adına 253 maçta kaydettiği 117 golü bırakır. Onun takımdan ayrılışından çok zaman sonra, 2005 senesinde Palace taraftarları arasında yapılan geniş katılımlı ankette kulüp tarihinin en iyi futbolcusu seçilmesi tarihe düşen notlar…

Kuzey Londra takımında ilk golünü bir kupa maçında Leicester City’e atan golcü, ilk lig maçında Southampton’a karşı hat-trick yapar. O sezon Premier Lig’de 29 gol atarak Altın Ayakkabı ödülünü kazanırken şimdilerde tarih olmuş Highbury Stadının müdavimleri müthiş golcünün gollerini konuşmaktadır…

Ondan sonraki altı sezonda her sezon takımın en fazla gol atan futbolcusu olurken Arsenal’in 1993 senesinde Federasyon ve Lig Kupası’nı kazanmasında önemli payı vardır. Ancak 1994’te, Arsenal’in Parma’yı 1-0 yenerek Kupa Galipleri Kupası’nı kaldırdığı maçta cezalı olduğu için kadroda yer almaz.

***

1996 Kasım’ında Arsene Wenger’in Arsenal teknik direktörlüğüne geldiği zamanlarda golcü 33 yaşına basmıştır. İlerlemiş yaşına rağmen Wenger’in ilk 11’de sahaya çıkardığı golcü 1996-97 sezonunda kaydettiği 23 golle Premier Lig’in o sezon en fazla gol atan 2. futbolcusu olmayı başarır. 1997 Eylül’ünde kulüp tarihinin en golcü futbolcusu Cliff Bastin’i geride bırakmıştır. Arsenal formasıyla en son golünü 6 Ocak 1998’de West Ham United’a karşı kaydeder. Arsenal verileri arasında göze batan 279 maçta 185 gol… Çabukluğu, çevikliği, ceza sahasında bitiriciliğiyle bir döneme adını yazdıran golcü, İskoçya ve İngiltere’de yedi kulüpte 581 maçta 287 gol attı, İngiltere Milli Takımı formasıyla 33 maça çıktı, 9 golü var…

Bir transfer sezonu daha geçerken ömürden yaşı yetmeyenlere hatırlatalım istedim, 2008 yazında Arsenal taraftarları arasında yapılan ankette, kulüp tarihinin en sevilen 4. futbolcusu seçilen müthiş golcüyü. Aradan geçen onca zamana rağmen maç günleri Emirates tribünlerinde adına yazılmış o eski tezahürat yankılanır. “Ian Wright, Wright, Wright…”

Kaynak: Mr Wright – An explosive autobiography of Ian Wright (Collins Willow – 1996).

Ziya Adnan

20 Temmuz 2022

Kral Kazu’dan Mark Noble’a: Yeşil sahaların emektarları

Uzaklardan…

West Ham’ın Olimpiyat Stadı’nda oynanan çocuklara yardım maçında İngiltere karmasının başında Redknapp, yardımcısı Arsenal efsanesi Seaman. Kadroda yer alan futbolculardan bazıları Carragher, Joe Cole, Sheringham, David James, Stuart Downing, Mark Noble.

“Ruh, yaşlı doğar ama gittikçe gençleşir. Bu, hayatın komedisidir. Vücut, genç doğar ve gittikçe yaşlanır. Bu da hayatın trajedisidir,” demiş Oscar Wilde. Futbolsuz kaldığımız zamanlarda “Soccer Aid”in dünyanın her yerindeki çocuklara insani ve gelişimsel yardım sağlamak için hizmet veren Unicef’e yardım amacıyla düzenlenen maç vesilesiyle son kez forma giyen West Ham’ın emektarı Mark Noble’a selam çakalım, yâd edelim o güzel oyunun emektarlarını…

Kazuyoshi Miura, namı-diğer “King Kazu” (Kral Kazu) 26 Şubat 1967’de dünyaya gelmiş, futbolun en yaşlı aktif profesyonel futbolcusu. 1986’da Santos’ta başlamış kariyeri, onun futbola başladığı zamanlarda Lionel Messi henüz dünyaya gelmemiş; Almanya uluslararası maçlarda hâlâ Doğu ve Batı Almanya olarak iki takımla temsil ediliyormuş; Premier Lig, Serie A ve ‘Şampiyonlar Ligi’ henüz bilinmiyormuş. İlk maçından altı sene sonra hayata geçmiş ‘kaleciye geri pası’ kuralı. Yeşil sahalarda 36 senede 15 takımın formasını giymiş 1.77’lik forvet. Japonya’da Verdy Kawasaki, Kyoto Purple Sanga ve Vissel Kobe, Brezilya’da Palmeiras, Matsubara, CRB, XV de Jau, Coritiba, Santos ve Avrupa’da Cenova, Dinamo Zagreb ve Avustralya’da Sydney FC takımlarında top koşturmuş. Japonya Milli Takımı için 89 maçta 55 golü bulunuyor. 1998 Dünya Kupası elemelerinde 14 gol atarak Japonya’yı ilk kez FIFA Dünya Kupası’na götürmüş. 1993 yılında Asya’da yılın oyuncusu seçilmiş ve uluslararası kariyerini milli takım tarihindeki en golcü ikinci futbolcu olarak tamamlamış…

2021-22 sezonunda Premier Lig’in en yaşlı futbolcusu Willy Caballero, 28 Eylül 1981’de dünyaya gelmiş Arjantinli kaleci, 2001’de Boca Juniors’da başlayan kariyerinde yedi takımın kalesini korumuş, son takımı Southampton. Chelsea zamanlarında Şampiyonlar Ligi’ni ve UEFA Kupası’nı kaldırmış…

Premier Lig tarihinin en yaşlı oyuncusu John Burridge, 3 Aralık 1951’de İngiltere’nin Workington kasabasında dünyaya gelmiş, “Budgie” lakaplı kaleci. Cumbria bölgesinin maden ocakları ile ünlü kasabasının yerel takımının kalesini korumaya başladığında henüz 15 yaşındaymış. 1969 senesinde ilk lig maçına çıkarken, 1971’de Blackpool takımına transfer olmuş. O senenin haziran ayında Anglo-İtalian kupasını kazanan takımın kalesini korumuş. Üç direk arasında yıldızı parlamaya başladığında, 1975 senesinde 75 bin Sterlin karşılığında Aston Villa’ya transfer olmuş. 1993–1997 arasında 14 takımın kalesinde görev yaparken, yediği her gol sonrası “You will be gone in the morning!” (Yarın sabah takımdan kovulmuş olacaksın!) tezahüratları ile karşılarmış rakip takım taraftarları. 43 yaşında Premier Lig’in en yaşlı futbolcusu unvanını yakalamış. Futbol kariyerini, 1997 senesinde bir amatör takım olan Blyth Spartans’ta noktaladığında 46 yaşına basmak üzereymiş yaşlı kaleci. “Artık bırak, yoksa bastonla sahaya çıkmak zorunda kalacaksın!’’ diye takılıyormuş takım arkadaşları…

Emektarlardan dem vurup İtalya futbolunun efsanesi Francesco Totti’yi yazmadan olmaz. 27 Eylül 1976’da dünyaya gelmiş forvet, tüm kariyerini tek takımı AS Roma’da geçirmiş; kulüp tarihinin en büyük oyuncusu olarak kabul ediliyor. Profesyonel kariyerine 1992 yılında başlamış, AS Roma’da geçirdiği 25 sezonda 784 maçta 307 golü bulunuyor. Kazandığı ödüller her futbolcunun hayalini süsleyecek cinsten, beş sezonda “Serie A”da yılın İtalyan futbolcusu, 2007’de “Altın Ayakkabı” ve FIFA 100 listesinin yaşayan en büyük futbolculardan…

21 Temmuz 1981’de dünyaya gelmiş Joaquín Sánchez Rodríguez, ilerlemiş yaşına rağmen Real Betis’in sağ kanadında görev yapıyor. 1999’da takımda başlayan kariyerinin devamında Valencia, Malaga, ACF Fiorentina ile sahaya çıktıktan sonra 2015’te yuvaya dönmüş. 16 Temmuz 2020’de evlerinde Deportivo Alavés’e 2-1 yenildikleri maçta 551’inci maçına çıkarak Raul’un rekorunu kırması tarihe düşen notlar…

Mayıs 1987’de Londra’nın Canning Town semtinde dünyaya gelmiş Mark Noble, 11 yaşında Arsenal’in akademisine katılmış. 2000’de West Ham’ın genç takımına katılırken 15 yaşında rezerve takımla sahaya çıkan en genç oyuncu olmuş. Ağustos 2004’te ilk kez ‘A’ takımla sahaya çıkan futbolcu 18 senelik West Ham kariyerinde 472 maçta 55 gol kaydetti. Takım tarafları arasında ‘Mr. West Ham’ olarak nam salmış dinamik orta saha.

Bize gelince… Ülkemizde çok vardır ama benim ilk anımsadıklarım: Gençlerbirliği’nden Selçuk Çakmaklı (Köylü Selçuk), Ankaragücü’nden Hakan Kutlu, İstanbulspor’dan Kostas “Koço” Kasapoğlu…

Güneşli bir Londra Pazar’ında West Ham’ın Olimpiyat Stadı’nda oynanan çocuklara yardım maçında İngiltere karmasının başında Harry Redknapp, yardımcısı Arsenal efsanesi David Seaman. Kadroda yer alan futbolculardan bazıları Jamie Carragher, Joe Cole, Teddy Sheringham, David James, Stuart Downing, Mark Noble. Dünya karmasının başında, muhtemel bir daha hiç çekilmeyecek bir Arsenal filminin en afili jönü Arsene Wenger. Daha önce de yazmıştım ama hayatı bu kadar güzel tarif eden cümlesi unutulmasın: “Dünyaya geldiğinde çok sevilirsin, bir de öldüğünde. İkisinin arasında ise idare edersin!” Ah profesör olmasaydı sonumuz böyle. Takımının kadrosunda yer alan futbolculardan bazıları Usain Bolt, Patrice Evra, Cafu, Petr Chec, Roberto Carlos, Cafu. Geçtiğimiz günlerde 52 yaşında bastı futbolun muhtemel en iyi sağ beki. Serie A’da oynayan en iyi savunmacılardan biri olarak tarihe geçerken, Fifa’nın ‘yaşayan en iyi 100 futbolcu’ sıralamasında yerini aldı Brezilyalı. Maça dair notlar kısa ve öz, malum veteranlar maçı, bir yaştan sonra bırak rakip kaleye gitmeyi, yürümek bile zor! Roberto Carlos muhtemel fazla kiloları nedeniyle 10 dakika sahada kaldığı maçta yerini Berbatov’a bırakıyor. Dünya Karması’nda sağ bekte Cafu, hâlâ adam da top da geçmiyor! İngiltere Karması’nın kalesinde David James, yakında 52 yaşında olacak ama refleksler yerinde. Maça gelince, 2-2 biten maçta Unicef için toplanan 16 milyon sterlin yardıma muhtaç çocuklara harcanacak. Bu güzel oyunun içinde böyle güzellikler de var.

Ziya Adnan

15 Haziran 2022

El Gato: Real Madrid efsanesi

Uzaklardan…

Mourinho, Real Madrid’in başındayken, futbolcusunun tembel olduğunu söyleyerek ona ‘El Gato’ (kedi) lakabını vermiş. Ne diyelim, futbol tanrıları her takıma Karim Benzema gibi golcü bir ‘tembel kedi’ ihsan eylesin…

Takvim yaprakları 19 Aralık 1987’yi gösterirken günümüzde 522 bin nüfusa sahip, eski Fransız kolonisinden çok sayıda göçmene ev sahipliği yapan, Fransa’nın 3. büyük şehri Lyon’un doğusunda, yoksulluğu, yüksek suç oranıyla namlı, tekinsiz mahallerinden Bron’da Cezayirli bir anne babanın dokuz çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiş. İspanyol yazar Jose Luis Guerrero’nun, “Benzema: La Clase en El Area” adlı kitabına göre şehirde Zema, Benzemma veya Benzema adında 150’den fazla aile yaşıyor. Küçük yaşlarda merak salmış futbola, İtalyan yazar Luca Caioli, futbolcunun hayatını anlattığı kitabında (“Benzema: Foot, Embrouilles et Video”), çocukluğunda evinde bile sürekli futbol oynadığını, sekiz yaşındayken SC Bron Terraillon Perle takımının miniklerine katıldığını anlatır. Şehrin en büyük kulübü Lyon’un 10 yaş altı takımına karşı oynadığı maçta kaydettiği iki golden sonra Lyon scoutlarının dikkatini çekmiş, o yıllarda takım arkadaşları arasındaki lakabı “Coco”… 1997’de, 10 yaşına bastığı zamanlarda katılmış Lyon’un saflarına. O dönem takımın hocalığını yapan, 70’li senelerde takımın formasını giymiş Robert Valette şöyle anlatıyor o zamanları: “Kendine güveni olmayan bir çocuktu, biraz kilolu, biraz utangaç. Sıradandı, kolay fark edilmez, dikkatleri üzerine çekmezdi. Arkadaşları tarafından çok sevilirdi, ancak gelecek yıllarda kariyerini kötü etkileyecek arkadaşlara da sahipti.” Ve futbolcuyu daha iyi tanımlayabilmek için 2002’de Lyon’un akademisine katılan Kuzey Afrika kökenli Hatem Ben Arfa ile karşılaştırıyor: “Hatem sosyal bir vakaydı, hocasına siktir git diyebilecek kapasitedeydi. Olympique Lyonnais’e geldikten sonraki ilk günlerden birinde takım arkadaşıyla kavgaya tutuştu. Kavgacıydı, çünkü böyle büyütülmüştü.

GETTO HAYATINDAN A TAKIMINA UZANAN YOL

Futbolcuya dönersek, 15 yaşına bastığı zamanlarda Lyon kulübü elindeki değeri koruma adına genç futbolcuyu getto hayatından çıkartıp akademi oyuncularının kaldığı Tola Vologe’a kaydettirmiş. Askeri kampları andıran şartlarda futbolcuların 22:30’a kadar yatakta olması gerekiyormuş. 16 yaş altı takımında bir sezonda kaydettiği 38 golden sonra 2004-05 sezonunda rezerve takımında forma giymeye başlamış. O sezonun 2. yarısında takımın teknik direktörlüğünü yapan Paul Le Guen onu ‘A’ takıma çağırmış. O yıllarda takımın formasını giyenler arasında Michael Essien, Sylvain Wiltord, Florent Malouda ve Eric Abidal’ın olduğunu, ‘A’ takıma yeni katılan çaylaklarla dalga geçildiği ilk konuşmasında kendisine gülen arkadaşlarına, “Gülmeyin, ben sizin yerinizi almaya geldim” dediği anlatılır. Oyuna sonradan girdiği üç maçtan sonra, 2 Nisan 2005’te Lens karşısında sahaya ilk 11’de çıkar. Tek golle kazandıkları maçtan sonra Lyon arka arkaya dördüncü lig şampiyonluğunu kazanmıştır. O yıllardaki en iyi arkadaşı Zenati, Tunus doğumlu, kendisi gibi futbol hastası, yetenekli bir genç, ancak futbolun dışında uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara sahip. Tıpkı eski hocası Valette’in gözlemlediği gibi. 2007’de arabasında yüklü miktarda uyuşturucuyla yakalanan, sonrasında silahlı soyguna karışarak hapse giren arkadaşına kol kanat germiş. Zenati’nin cezasının bitiminde 2008’de kendisinin görüntü haklarını korumak için kurulmuş bir şirket olan Best of Benzema’da arkadaşına ayda 4.000 Euro’luk bir iş ayarlaması tarihe düşen notlar…

2007-08 sezonunda Florent Malouda, John Carew ve Sylvain Wiltord’un Lyon’dan ayrılmasıyla futbolcu 10 numarayı kaparak forvetin hattının değişilmez olmuştur. Yeni teknik direktör Alain Perrin ile iyi anlaşır, o sezon 51 maçta 31 golle yıldızı parlamıştır. Ligde 20 golle gol krallığını kazanırken Şampiyonlar Ligi’nde kaydettiği dört golle dikkatleri üzerine çeker. Sezon sonunda takımının kaldırdığı iki kupada payı büyüktür. Röportajlarında, “Bir gün Barça’da oynamak istediğini dile getiren futbolcunun rüyası 2008 baharında gerçekleşmek üzeredir. Şimdilerde Manchester City’de transfer komitesinin başındaki Txiki Begiristain onu izlemek için Lyon’a gelir. O dönemde Barça kötü zamanlardan geçmektedir, La Liga’da şampiyon Real Madrid’in 18 puan gerisinde kötü bir sezon geçirmişlerdir. İspanyol yazar Guillem Balague’nin “Pep Guardiola: Another Way of Winning” kitabında takımda kıdemli oyuncular Samuel Eto’o ve Ronaldinho’nun birbirleriyle savaş halinde olduğunu, teknik direktör Frank Rijkaard’ın, ailesinden ayrılıp Camp Nou yakınlarındaki bir otelde kalmaya karar verdiği için çok stresli olduğunu anlatır. Barça ertesi sezon için takımı yeniden inşa etmek durumundadır ve 20 yaşındaki forvet yeni takımın parçası olacaktır. Ancak transfer gerçekleşmez. Barça hiyerarşisinin futbolcunun geçmişiyle ilgili kaygıları olduğunu, başkanları Santi Gimenez futbolcunun Lyon’un işçi sınıfı banliyölerinden biri olan Bron’daki ailesinin evini ziyaretinden sonra forvetin İspanya’daki hayata uyum sağlamada sorun yaşamasından endişe duyarak transferden vazgeçer. Yeteneğiyle ilgili şüphe duymadıklarını, ancak futbolcunun geçmişinin kararlarında etkili olduğunu dile getirirler. Bir yıl sonra, Real Madrid’in milyarder başkanı Florentino Perez, Bron’daki aynı eve gider ve futbolcuyla 35 milyon Euro’luk anlaşma sağlar…

EL CLASİCO TARİHİNİN EN HIZLI GOLCÜSÜ

Real Madrid macerasını anlatmaya kitaplar yetmez, 2009’dan günümüze takımda forma giydiği 415 maçta 219 gol, takımla birlikte dört La Liga şampiyonluğu, iki İspanya Kupası, beş Şampiyonlar Ligi, iki UEFA Süper Kupası… 10 Aralık 2021’de başlama vuruşundan 21 saniye sonra El Clasico tarihindeki en hızlı gol ona ait. Şampiyonlar Ligi tarihinin hat-trick yapan en yaşlı oyuncusu (Chelsea’yi 3-1 geçtikleri maçta 34 yaş ve 108 gün). Real Madrid formasıyla en çok maça çıkan yabancı oyuncu… Ancak Lyon’un varoşlarından yetişmiş futbolcunun başının derde girdiği zamanlar da olmuş. 2015 yılı temmuz ayında Fransız polisinin soruşturduğu bir seks kaseti skandalında şantaj davasının baş aktörlerindenmiş. Kasım 2015’te Versailles polis karakolunda bir gece misafir edilip şantajla ilgili sorguya alınmış. O senenin aralık ayında soruşturma tamamlanana kadar Fransa Milli Takımından yasaklanmış. Alışkanlık edindiği hız cezaları bir yana, polisle başının derde girdiği başka zamanlar da olmuş. Aralarında takımın eski kaptanı Sergio Ramos’un da olduğu birkaç Real Madridli futbolcuyla dört şeritli bir otoyolda 135 mil hızla yarışırken yakalandıktan sonra 2013 yılında ödediği 18.000 Euro para cezası, Temmuz 2010’da Fransa Milli Takımından arkadaşı Franck Ribery ile birlikte, 2008’de reşit olmayan bir kıza seks için ödeme yaptığı iddiasıyla soruşturulması, 2014’te her iki oyuncunun da beraat etmesi tarihe düşen notlar. Mart 2016’da Fransız günlük gazetesi Liberation, Benzema’nın bir kara para aklama davasında ifade verdiğini, Paris savcısının, futbolcunun yüzde 45 hissesine sahip olduğu bir şirket olan BH Events hakkında soruşturma başlattığını duyurmuştu. Kim bilir, Barça yönetiminin Lyon’un varoşlarından yetişen yıldızın geçmişine dair kaygılarında haklılık payı vardı…

Yeri gelmişken, kibir küpü Mourinho Real Madrid’in başındayken, futbolcusunun tembel olduğunu söyleyerek ona “El Gato” (kedi) lakabını uygun görmüş. Ne diyelim, futbol tanrıları her takıma Karim Benzema gibi golcü bir “tembel kedi” ihsan eylesin…

Ziya Adnan

6 Haziran 2022

Dört sezondan sonra kırmızı beyazın dönüşü…

Uzaklardan…

İşte o tarihi şehrin kırmızı beyazlı takımı Sunderland AFC, 1879’da James Allan adında İskoç öğretmen tarafından kurulmuş, futbol âleminde ‘Black Cats’ (Kara Kediler) olarak nam salmışlar. 1950’li senelere kadar ülkenin en zengin ve başarılı takımıymış. 1892-1936 arasında altı şampiyonluk yaşarken altı sezonda da ligi ikinci sırada bitirmişler. Sonrası parasal sıkıntılarla boğuştukları, düşüşe geçtikleri zamanlar. Ülke futbolunun en üst liginde geçen 68 seneden sonra 1958’de ilk kez küme düşmüşler. 1964’te dönmüşler ama 60’ların sonlarında yine düşmüşler. Sonrası asansör takımların izlerini taşıyan zamanlar, 1995-2007 arasında yedi sezonda ya düşmenin acısını yaşamışlar ya da terfi etmenin sevincini. 2002-03 sezonunda 17 maçlık yenilgi serisi sonucu sadece 19 puan toplayarak düştüler. 2004-05 sezonunun sonunda Championship’i ilk sırada tamamlayarak bıraktıkları yere döndüler ama düşmelere alışmaya gör, uzun sürmedi mutlulukları, ertesi sezon 15 puanla düştüler elitlerin liginden. Kısa süre sonra kulüp Amerikalı iş adamı Ellis Short’a satıldı ama umutlar boşa çıkacaktı. 2002’den günümüze kadar 24 teknik direktörle çalıştılar. Düşmeler ve çıkmalarla geçen zamanlara rağmen takımlarından vazgeçmedi sevdalıları. Düştükleri 2016-2017 sezonunda 48.707 kapasiteli mabetleri Stadium of Light’ta 41.287 taraftar ortalaması yakaladılar. Son üç sezonda üst lige terfi etme fırsatını play-off finalinde kaybetti kuzeyin bahtsızı…

Mayısta, güneşli bir Londra günü League One play-off finalinde Sunderland ile Wycombe Wanderers karşı karşıya. Onlara da selam çakalım, Londra’nın 47 kilometre kuzeybatısında, Buckingham bölgesinde Wye nehrinin kıyısında yer alan 125 bin nüfuslu kasabası. Tarihte adını mobilya üretimiyle duyurmuş, 19. yüzyılda ülkenin mobilya üretim merkeziymiş. 1960’lı senelerde mobilya üretiminin azalması ile işsizlik ve yoksulluk girdabına kapılmış. Günümüzde sakinlerinin yüzde 13’ü Müslüman olan kasaba Buckinghamshire Üniversitesi’ne ev sahipliği yapıyor. Kasabanın takımı Ada futbolunun ilk taraftar kulübü, yakın geçmişe kadar 500 sezonluk bilet sahibi tarafından yönetilmişler…

Sunderland 3-4-1-2 dizilişinde, ileri uçta Roberts, Stewart ikilisinin arkasında oyun kurucuları Pritchard. Orta sahada Gooch, Embleton, Evans, Cirkin dörtlüsü. Finalin taraftar sayısı olarak mütevazı takımı Wycombe 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Vokes’un arkasında McCleary, Horgan, Obita üçlüsü. 3. dakikada Pritchard’ın kullandığı duran topta gole yaklaşıyor Sunderland, akabinde Stewart’ın sağdan ortasında yakın mesafeden dokunamıyor Roberts. Kırmızı beyazlı takım iştahlı ilk bölümde, 7’de ilk kez rakip kalede Wycombe, McCleary’nin sağdan ortası Sunderland kalecisi Patterson’da kalıyor. 13’te öne geçiyor Sunderland, Embleton orta sahada getirdiği topta enfes vuruşla Wycombe kalecisi Stockdale’i geçiyor, Sunderland’dan Londra’ya akın eden 45 bin taraftarın gol sevinci görülmeye değer. Ligin en iyi kalecilerinden Stockdale’in hazırlıksız yakalandığı golde hatası büyük. Geriye düştükten sonra rakip kalede çoğalmaya başlıyor mavi formalı Wycombe, sağ kanatta McCleary çabukluğuyla göze batan oyuncuları. 19’da ikinci gole yaklaşıyor Sunderland, Embleton’un rakip ceza sahasında enfes pasında Roberts’tan önce Wycombe savunması topa müdahale ediyor. İki takımın da orta sahayı zorlanmadan geçtiği dakikalarda, 22’de Sunderland’ın etkili oyun kurucusu Pritchart yokluyor rakip kaleyi, top Stockdale’de kalıyor. Orta sahada hâkimiyeti sağlayan kırmızı beyazlı takım oyunu geniş alanlara taşıdığı anlarda etkili, 27’de Stewart’ın sağdan uzak köşeye plasesini uzanarak çıkartıyor Stockdale. İlk 30 dakikada tempoyu ayarlayan, gole daha yakın görünen takım Sunderland. 34’te sağdan Pritchart ile kullandıkları kornerde savunmadan gelen Batth’ın kafa vuruşu isabetsiz, duran toplarda rakibe pozisyonlar veriyor Wycombe savunması. 36’da gelişen Sunderland atağında Roberts rakip ceza sahasında Jacobson’un müdahalesiyle yerde kalıyor, pozisyona penaltı kararı çıkmıyor. Play-off finalinde VAR’ın kullanılması kayda değer. İki takımın topa eşit derecede sahip olduğu, Sunderland’ın rakip kaleyi yedi kez yokladığı devre tek gollü üstünlüğüyle kapanıyor.

2. devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. 46’da Sunderland’da Cirkin sarı kartı gören oyuncu. İlk bölümde ofansif Wycombe, 48’de sağdan kullandıkları duran toptan sonuç alamıyorlar. 52’de gole yaklaşıyor Sunderland, Pritchart’ın sağdan uzak köşeye enfes ortasında Stewart’ın kafa vuruşu az farkla dışarda. 55’te Wycombe orta sahasında Horgan’ın yerine Wing sahada. Devrenin ilk 10 dakikasında Wycombe’un topa sahip olma oranı yüzde 60 ancak rakip kaleyi bulan vuruşları bulunmuyor. 60’ta net fırsattan yararlanamıyorlar, Stewart’ın pasında, rakip ceza sahasında Vokes karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleci Patterson’u geçemiyor. 61’de Sunderland’da tek golün sahibi Embleton yerini Clarke’a bırakıyor. 65’te Wycombe ileri uçunda Obita, Hanlan değişikliği geliyor. 68’de Sunderland atağında Roberts’ın rakip ceza sahasında yerde kaldığı pozisyona uzun süre itiraz ediyor Sunderland’lı futbolcular, akabinde kullandıkları kornerden sonuç alamıyorlar. 74’te Wycombe savunmasında sakatlanan Gape yerini hücumda Ada futbolunun azmanı Akinfenwa’ya bırakıyor, son bölümde 3. bölgede kalabalık mavili takım. 77’de geliştirdikleri atakta Hanlan pas yerine vurmayı tercih edince golden oluyorlar. Bir dakika sonra farkı ikiye çıkartıyor Sunderland, Pritchart’ın pasında demarke pozisyonda yerden vuruyor Stewart, top ağlara giderken Sunderland tribünleri yıkılıyor. 81’de Sunderland’da sahanın iyilerinden Pritchart yerini Doyle’a bırakıyor. Son bölümde tüm baskısına rağmen pozisyon üretemiyor Wycombe, 90 dakikada rakip kaleyi ancak iki kez buluyorlar. Velhasıl 72.332 taraftarın şahitliğinde 2-0 kazanıp dört sezondan sonra gelecek sezon Championship’te oynamaya hak kazanıyor Sunderland, büyük bölümünü domine ettikleri finalde yüzleri gülüyor. Wycombe’a gelince, 8 milyon sterlinlik mütevazı kadro değeriyle Championship kapısını zorladılar, emekleri takdire şayan…

Ziya Adnan

23 Mayıs 2022

Liverpool, sevdiğim yaz geldi yine

Uzaklardan…

“Sevdiğim yaz geldi yine, karıncalar ve sineklerle çıktık yeryüzüne, barbunla lüferle marulla zeytinle, uzaklarda kaldı nisanları basan sis, bun, yağmur, Karadeniz’de bir mavi, çocuklar sevinsin diye, şairler sevinsin diye sevdiğim, yaz geldi yine” der yazı anlattığı dizelerinde Gülten Akın. Ada futbolunda yazın habercisi Federasyon Kupası, futbolun en eski kupası, ilk kez 1871’de oynanmış, bu sene 150. yaşını kutlayacak nice senelere… 2021-22 sezonunda 739 takımın katılımıyla ağustos sıcağında başlayan ve tek maç üzerinden oynanan kupada galip gelen takım bir üst tura yükseliyor. Ne gruplar var ne de seri başı, her takım aynı torbadan katılıyor kuraya, ne çıkarsa bahtına. Mayıs ortasındaki finale kadar oynanan maç sayısı 328, o maçları 1.622.895 futbolsever izlemiş, maç başına taraftar ortalaması 15.027. Kupanın en golcü iki futbolcusu Riyad Mahrez (Manchester City) ve Jayden Stockley (Charlton Athletic) ancak ikisi de finalde boy gösteremeyecek. Finalist Chelsea kupayı sekiz kez müzesine götürdü, şimdilerde yeni sahibini bekleyen Batı Londra’nın zenginler kulübü son altı finalin beşinde yer aldı. Rakip Liverpool en son 2012’de finalde boy gösterdi, Chelsea karşısında kaybetti…

Yazın geldiğini hatırlatan güneşli bir Londra gününde, tıka basa dolu Wembley Stadında Chelsea ile Liverpool karşı karşıya… İki takım bu sezon toplamda 261 gol attı, sekiz farklı ülkede 13 maça çıktılar, altı kez seri penaltılara kaldılar. Bu tarihi maç, Manchester City’nin 2019’da 85.854 taraftarın şahitliğinde Watford’u 6-0 mağlup etmesinden bu yana Wembley’de büyük bir kalabalığın önünde oynanan ilk FA Cup finali. Chelsea ve Liverpool’un 76 gün içinde ikinci kez Wembley’de karşılaşması, her iki kulübün de kupa maçlarına verdiği önemin göstergesi. İki takım kupada en son 2020’de beşinci turda karşılaştı, Frank Lampard’ın takımı o maçı 2-0 kazanarak Liverpool’un o sezon üç kupa kazanma umutlarını sona erdirdi…

Chelsea 3-4-2-1 dizilişinde, ileri uçta Lukaku’nun arkasında Mount, Pulisic ikilisi, orta sahada James, Jorginho, Kovacic, Alonso dörtlüsü. Liverpool ofansif 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Mane, Salah, Diaz, orta sahada Keita, Henderson, Thiago. İlk bölümde iki takım da temkinli, birbirini deneyen boksörler misali. 3. dakikada ilk tehlikeyi yaratıyor Liverpool, Diaz’ın soldan ortasına yakın mesafeden dokunamıyor Thiago. Akabinde Alexander-Arnold’un sağdan ortasında Salah’ın kafa vuruşu isabetsiz. 9’da net fırsatı kaçırıyor kırmızılı takım, rakip savunma arkasına atılan pasta karşı karşıya kaldığı pozisyonda Chelsea kalesinde Mendy’i geçemiyor Diaz. İlk 15 dakikada tempoyu ayarlayan, oyunu rakip sahaya yıkan Liverpool, topla oynama oranları yüzde 66, sağ kanatta Diaz rakip savunmaya zor anlar yaşatıyor. Chelsea’nin orta sahada zayıf kalması savunmalarını baskı altında bırakıyor, Liverpool için çok kolay ilk bölüm. 16’da sağdan Alonso ile kullandığı duran toptan sonuç alamıyor Chelsea, Lukaku gol yollarında önemli silahları. 23’te ilk tehlikeyi yaratıyor sarılı takım, Mount’un sağdan yerden ortasında Pulisic demarke pozisyonda isabetsiz vuruyor. 29’da Alonso ile girdikleri pozisyonda 3 numaranın yakın mesafeden vuruşuna gole izin vermiyor Liverpool kalesinde Allison, Chelsea oyunda dengeyi sağlıyor. 33’te Liverpool’da sakatlanan Salah’ın yerine Jota sahada. 20 numara sağ kanada geçerken, Diaz sola kayıyor. Devrenin bitimine yakın gelişen Liverpool atağında soldan Roberston’un ortasına Chelsea savunmasında Thiago’dan önce dokunuyor Jota, ama plasesi isabetsiz. İki takımın da net fırsatlardan yararlanamadığı, Liverpool’un topa yüzde 61 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi sekiz kez yokladığı devre golsüz kapanıyor.

2. devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. 46’da Pulisic’in’sağdan ortasında isabetsiz vuruyor Alonso, sonrasında Pulisic ceza sahasında yakın mesafeden Allison’u geçemiyor, devrenin ilk dakikalarında net fırsatları harcıyor Tuchel’in takımı. 48’de Alonso’nun soldan kullandığı duran topta direkler gole izin vermiyor. 52’de Liverpool atağında Diaz’ın yerden sert vuruşuyla gole yaklaşıyor Liverpool, Salah’ın yokluğunda Liverpool’da gole en yakın oyuncu 23 numara. Liverpool’un sağında ofansta etkili Alexander-Arnold savunmada boşluklar veriyor, 55’te Chelsea atağında James’in sağdan uzak direğe ortasında topa dokunamıyor Alonso. 60’ta Keita’nın enfes pasında çaprazdan Jota yokluyor rakip kaleyi, iki takım da o dakikaya kadar net pozisyonlar buluyor. 66’da Chelsea’de Kovacic’in yerine Kante sahada. Üç dakika sonra Liverpool atağında Diaz’ın vuruşuyla gole yaklaşıyor Liverpool, sahanın iyilerinden 23 numara. Çabukluğu ve oyun zekâsı bir yana izlemesi keyif veren oyunculardan Kolombiyalı golcü. 74’te Liverpool’da Keita yerini takımın emektarı Milner’a bırakıyor. 77’de Chelsea’de sert müdahalesi sonrası sarı kartı gören James. 84’te Jota’nın pasında Diaz’ın vuruşunda direkler gole izin vermiyor, bir dakika sonra Milner’ın sağdan ortasında Jota’nın vuruşu direkten dönüyor, Chelsea adına şans anı. 85’te Chelsea’de maçta varlık gösteremeyen Lukaku’nun yerini Ziyech alıyor. Son bölümde gole daha yakın görünen Liverpool. Üç dakika uzatılan maçta gol olmayınca uzatma devreleri başlıyor. Uzatmanın başında Liverpool’da Van Dijk’ın yerini Matip alıyor. 94’te sağdan kullandığı kornerden sonuç alamıyor Chelsea, sonrasında gelişen Chelsea atağında Pulisic’ten önce topa dokunan Matip tehlikeyi savuşturuyor. 98’de Liverpool’da Diaz’ın yerine Firmino sahada. Devrenin son bölümünde arka arkaya kullandığı üç kornerden sonuç alamıyor Chelsea, uzatmanın ilk devresi golsüz kapanıyor. 2. uzatma devresine iki değişiklikle başlıyor Chelsea, Loftus-Cheek ve Azpilicueta, Chalobah ve Pulisic’in yerlerini alıyor. 110’da Liverpool savunmasının solunda Roberston yerini Tsimikas’a bırakıyor. İki takımın da yorgun göründüğü tempo olarak düşük devre golsüz kapanınca maç penaltılara gidiyor. Penaltıların kaderini Mount’un penaltısını enfes çıkaran Alisson Becker belirliyor, Liverpool’da Tsimikas kaçırmıyor, Liverpool 6-5 kazanıp kupaya uzanıyor. Maçın adamı Luis Diaz.

Ziya Adnan

16 Mayıs 2022

Premier Lig Seyir Defteri | Kuzey Londra derbisinin kazananı Tottenham Hotspur

Uzaklardan…

11 Mayıs 1954’te, 47 yaşında aramızdan ayrıldı Sait Faik Abasıyanık, Türk edebiyatının büyük hikâyecisi. “Haksızlıkların olmadığı bir dünya. İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya. Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı. Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya” der hikâyelerinin birinde, her ne kadar konumuz futbol olsa da anmadan geçmeyelim.

Dönelim futbola, sezonun bitimine üç kala, güneşli Londra gününde Tottenham Hotspur’un görkemli mabedinde Kuzey Londra derbisi. Sezonun ilk üç maçından puan çıkartamayan Arsenal dört puan farkla rakibin üzerinde, dördüncü sırada… Kazandıkları takdirde gelecek sezon 2015-16 sezonundan beri hasret kaldıkları Şampiyonlar Ligi’nde oynamaya hak kazanacaklar. 2013-14 sezonunda rakibi ligde iki kez devirmişlerdi, bu sezon evlerindeki ilk maçı üç golle kazandılar. Tottenham, Arsenal’e karşı evinde oynadığı son 7 lig maçında yenilmedi; 1960 ile 68 arasında şimdilerde tarih olmuş White Hart Lane’de 9 yenilgisiz maçtan sonra en uzun serileri. Takımın yükselen yıldızı Son Heung-min, 2012-13 sezonunda Gareth Bale’den sonra Premier Lig’de 20 gol atan ikinci Tottenham futbolcusu, Arsenal’e karşı oynadığı ilk 9 lig maçının hiçbirinde gol atamayan, asist yapamayan Güney Koreli son 4 derbi maçında 3 gol ve 2 asist yaptı. Kaptanları ve golcüleri Kane 16 maçta 11 golle Kuzey Londra derbi tarihinin en golcü oyuncusu, ancak son 2 maçta suskun kaldı 10 numara. Arsenal kazandığı takdirde 2015-16 sezonundan bu yana Premier Lig’deki en yüksek derecesini garantileyecek. Ayrıca o zamandan beri ilk kez ligi Tottenham’ın üzerinde bitirmiş olacaklar.

Ev sahibi Tottenham 3-4-2-1 dizilişinde, ileri uçta golcüleri Kane’in arkasında Kulusevski, Son Heung-Min ikilisi. Orta sahada Royal, Bentancur, Højbjerg, Sessegnon. Arsenal 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Nketiah’ın arkasında Saka, Odegaard, Martinelli, orta sahada Elneny, Xhaka. Tottenham’da savunmanın bel kemiği Romero sakatlığı nedeniyle kadroda yer almıyor. Gergin başlayan maçın ilk bölümünde misafir Arsenal ofansif, 4. dakikada Odegaard’ın vuruşu Tottenham kalesinde Lloris’te kalıyor. 7’de Tottenham’ın ilk atağında orta sahadan kaptığı topu iyi kullanamıyor Kulusevski, rakibin topa sahip olduğu anlarda takım halinde kapanıyor Arsenal. 11’de Son, Holding mücadelesi sonunda saha karışıyor, gergin derbinin yansımaları. İlk 15 dakikada iki takımın topa sahip olma oranı eşit, Arsenal’in geriden çıktığı anlarda rakibi orta sahada karşılıyor Tottenham. 17’de Tottenham savunmasının sağında Davies’in gördüğü sarı karttan sonra pozisyona itiraz eden Tottenham’ın hocası Conte de sarıdan nasibini alıyor. 21’de Cedric’in müdahalesi sonucu Son’un yerde kaldığı, tartışmaya açık pozisyonda penaltı kazanıyor Tottenham, penaltıyı gole çeviren Kane. Arsenalli oyuncular uzun süre itiraz ediyor pozisyona. Bu sene geriye düştükleri 8 maçın 7’sini kaybettiklerini hatırlatalım. 26’da Arsenal’de sarı kartı gören savunmanın ortasında Holding. 25’te Martinelli’nin soldan ortasında Lloris’in elinden kaçırdığı topa vurmakta geç kalıyor Odegaard, Tottenham savunmasının sağında Sanchez ağır kalıyor. 33’te Son’a müdahalesi sonucu ikinci sarıdan ihraç ediliyor Holding, pozisyonda dirsek müdahalesi sert ve gereksiz, Arsenal 10 kişi. 37’de fark ikiye çıkıyor, Son’un kullandığı kornerde Davies’in kafa pasını arka direkte tamamlayan Kane. Eksik kalan, kalesinde 2 gol gören Arsenal oyun disiplininden uzaklaşırken pozisyonlar buluyor Tottenham, 39’da Kulusevski’nin ceza sahasında gollük vuruşuna müdahaleyi yapan Martinelli. Tottenham’ın topa yüzde 55 oranında sahip olduğu rakip kaleyi 8 kez yokladığı devre 2 farkla kapanıyor.

2. devreye golle başlıyor Tottenham, Arsenal ceza sahasında Gabriel’in Kane’den önce müdahalesi Son’un önünde kalıyor, kaçırmıyor 7 numara, fark üçe çıkıyor. 51’de gole yaklaşıyor Arsenal, Martinelli’nin soldan rakip ceza sahasına getirdiği topta Saka’nın yerden vuruşu savunmadan dönüyor. 57’de Nkeitah rakip ceza sahasının sağından vuruyor ama Lloris’i geçemiyor. 59’da gelişen Tottenham atağında Royal’in demarke pozisyonda kafa vuruşunu köşeden çıkartıyor Arsenal kalesinde Ramsdale, üç dakika sonra Kane’nin uzaklardan sert vuruşunda gole izin vermiyor. 63’te Arsenal’de Martinelli’nin yerine Smith-Rowe sahada. Akabinde net golü kaçırıyor ev sahibi, Hojbjerg ile Sessegnon’un paslaşmasında Son demarke pozisyonda isabetsiz vuruyor. 72’de Tottenham’da Son ve Kulusevski’nin yerlerine Moura ve Bergwijn sahada. Arsenal’de Nketiah yerini Lacazette’e bırakıyor. 79’da Tavares’in soldan rakip ceza sahasına getirdiği topta Odegaard’ın yerden vuruşunda gole izin vermiyor Lloris, Arsenal’in o dakikaya kadar en net pozisyonu. Son 10 dakikada Arsenal’de sarı kart gören oyuncular Smith-Rowe ve Odegaard. Kalan dakikalarda ev sahibi takım oyunu rölantiye alırken Arsenal 3. bölgede etkisiz görünüyor. Velhasıl 62.026 taraftarın şahitliğinde Kuzey Londra derbisini 3 farkla kazanan Tottenham rakibiyle puan farkını bire indirirken kalan iki maçta Arsenal’in puan kaybetmesini bekleyecek. Pazar günü evlerinde lige tutunma adına kazanmak zorunda olan Burnley’i ağırlayacaklar, ertesi akşam Arsenal Newcastle deplasmanında. Muhtemel ligde dördüncülük yarışı son maça kalacak, sinirlerine hâkim olan kazanır… Maçın adamı Harry Kane.

Ziya Adnan

15 Mayıs 2022

Championship Günlükleri | Luton Town, Play-off’un mütevazı takımı

Uzaklardan…

“Bunca yıl sönmemiş umudum, nisan değilse mayıs, perşembe değilse pazar” der umudu anlattığı dizelerinde Attilâ İlhan. Mayıs dediğin futbolun umut ayı, malum düşmeler, çıkmalar, play-offlar, nihayetinde sevinenler, üzülenler, umudu başka baharlara bırakanlar. Championship play-off potasında 4 takım, 6. sırada Luton Town, başkent Londra’nın 50 kilometre kuzeybatısında, Lea nehrinin kıyısına kurulmuş, Bedfordshire bölgesinin 215 bin nüfuslu kasabasının takımı, namı-diğer ‘Şapkacılar’. 2007-2009 arasında yaşadıkları mali zorluklar neticesinde 30 puanları silindi, Ada futbolunun 5. Ligi’ne kadar düştüler. Amatör kümelerin parasızlığında, sessizliğinde, gözden ırak geçen 5 sezondan sonra 2013-14’te profesyonel liglere geri döndüler. 2017-2019 arasında yaşadıkları 2 terfiden sonra Championship’e yükseldiler. Orta sıralara demir attıkları 2020-21 sezonunu 12. sırada bitirdiler. Kadro değeri olarak 24 takımlı ligde 20. sırada, 27 kişilik kadronun değeri 19,4 milyon sterlin, yaş ortalaması 27,1. Mabetleri, takıma 1905’ten beri ev sahipliği yapan 10.356 kapasiteli Kenilworth Stadı’nda 2021-22 sezonunda 9.847 taraftar ortalaması yakaladılar, ligin AFC Bournemouth’tan sonra en mütevazı taraftar ortalaması.

***

Championship’te sezonun final maçlarının en önemlisinde Luton Town evinde Reading karşısında. Kazandıkları takdirde play-offa kalacak portakal renkli takım. Rakip Reading’e de selam çakalım yeri gelmişken, Londra’ya 60 kilometre uzaklıkta, 230 bin nüfuslu kasabanın mavi beyazlı takımı, namı-diğer ‘Royals’. Tarihlerinde ilk kez 2006-2007 sezonunda Premier Lig’de boy gösterdiler. Düştüler, sonrasında 2011-2012 sezonunun sonunda döndüler elitlerin ligine ama ancak bir sezon dayanabildiler.

Ev sahibi Luton Town 3-4-1-2 dizilişinde, ileri uçta Cornick, Jerome ikilisinin arkasında Clark, orta sahada Bree, Lansbury, Campbell, Bell dörtlüsü. Misafir Reading 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Lucas Joao’nun arkasında Hoilett, Ejaria, Meite. Henüz ilk dakikada rakibin savunmadan çıkarken kaptırdığı topta Clark’ın ara pasında Reading kalecisi Nyland ile karşı karşıya kalıyor Jerome, ancak gol vuruşunu yapamıyor. İlk bölümde iştahlı ev sahibi takım, Reading rakibini 2. bölgede karşılarken pas hataları yapıyor. 10’da Luton Town’un kullandığı duran topta Campbell’ın kafa vuruşu kaleci Nyaland’da kalıyor, ilk 15 dakikada rakip kaleyi 3 kez yokluyorlar. Maçın ilk kornerini 19’da kullanıyorlar, ama Reading’in uzun savunması hava toplarında etkili. 20’den sonra oyunda dengeyi sağlıyor Reading, forvette Ejeria göze batan oyuncuları. 29’da duran topta Bee ile rakip kaleyi yokluyor Luton Town, gole yakın göründükleri anlar duran top organizasyonları. Devrenin bitimine yakın Luton Town’un 2 puan gerisindeki rakibi Middlesbrough’nun Preston deplasmanında 3-0 yenik durumda olması ateşliyor ev sahibi tribünleri ama takımları 3. bölgede etkisiz. 41’de Reading’de Baba sarı kartı gören oyuncu. Devrenin bitimine yakın sezonun en ilginç gollerinden birine şahit oluyor Kenilworth Stadı’nı dolduran taraftarlar, Reading kalecisi Nyland arkasındaki rakip oyuncuyu fark etmeden topu elinden çıkarıyor, arkadan gelen Cornick kalecinin ikram ettiği topu ağlara gönderirken yıkılıyor ev sahibi tribünler. Luton Town’un topa yüzde 47 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 7 kez yokladığı devre ev sahibinin tek gollü üstünlüğüyle kapanıyor.

***

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. 46’da Bree’nin sağdan ortasında Cornick’in kafa vuruşuyla rakip kaleyi yokluyor Luton Town, devreye istekli başlıyorlar. Küme düşen Peterborough United ile ligin en kötü savunma karnesine sahip Reading karşısında ilk bölümde geniş alanları etkili kullanıyorlar, 51’de Bree’nin ceza sahası dışından vuruşu az farkla dışarda. Akabinde Jerome’un vuruşunda gole izin vermiyor Nyland, ev sahibi baskıyı artırıyor. 57’de Reading’de sarı kartı gören forvet oyuncusu Meite. 61’de gole yaklaşıyor Reading, Meite sağdan çizgiye inip ortalıyor, Luton Town savunmasında Bradley gol vuruşuna izin vermiyor. 68’de Luton Town’da Cornick yerini Muskwe’ye bırakıyor. 74’te Reading forvetinde Meite, Scott değişikliği geliyor, iyi mücadeleye rağmen gol yollarında kısır sarı mavililer, 75’e kadar rakip kaleyi sadece 2 kez buluyorlar. Son bölümde Luton Town forvetinde Cambell’in yerine Premier Lig deneyimine sahip 34 yaşındaki Snodgrass sahada. 80’de gelişen Reading atağında Morrison müsait pozisyonda isabetsiz vuruyor, sezonu küme düşme potasının 4 puan üzerinde tamamlayan takım transfer döneminde kadroya takviye yapacaktır muhtemel. Velhasıl 10.070 taraftarın şahitliğinde tek golle kazanıp play-off maçlarına adını yazdırıyor Luton Town, maçın adamı savunmada Naismith. Bütçe, taraftar sayısı, kadro değeriyle play-off rakipleri Huddersfield Town’un gerisindeler ama futbolun içinde beklenmedik takımların yükselişi de var.

Ziya Adnan

10 Mayıs 2022

Mayıs başında Londra derbisi

Uzaklardan…

Geçenlerde Ekşisözlük’te bir başlıkta okumuştum, “Bu kadar soyguna rağmen ülkenin batmama sebebi” diye soruyordu yazar. Oysa ülkeler batmaz, yoksullaşır, huzuru yitirir, halkı sefalete sürüklenir ama hayat devam eder. Afganistan battı mı? Batmadı, dünya haritasında hâlâ Afganistan diye bir ülke var kimselerin umurunda olmayan, medeni dünyadan kopmuş, halkı yoksul, gerici zihniyetin ellerinde kız çocuklarının okula gitmesi bile yasaklanmış, kişi başı milli gelir sıralamasında 188. sırada. Bizim güzel ama yalnız ülkemiz de benzer, batmaz ama her gün biraz daha yoksullaşan, halkı mutsuz, yazık bir coğrafya olur en fazlasından, hayat devam eder…

Mayısın ilk gününde Premier Lig’de Londra derbisi, derbilerin en şahanesi. Mayıs dedik madem, şairi de hatırlamadan geçmeyelim: “Ben en çok mayısta öne eğerim başımı, içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar, avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı mayısta öğrenmiştim, ve teraslarda Bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı, ve kim bilir, mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır” der dizelerinde Küçük İskender, huzur içinde yatsın…

Dönelim futbola, hafta içinde 1966’dan beri hasret kaldığı Avrupa Kupası yarı final maçının ilk ayağında evinde Eintracht Frankfurt’a mağlup olan West Ham evinde ilk dördü kovalayan Arsenal karşısında. Ev sahibinin rakibi karşısında bahtı kapalı, Premier Lig tarihinde Arsenal’e karşı 33 maçta sahadan yenik ayrıldılar, son 27 lig maçında 20 yenilgi, 5 beraberlikleri var. Ligde son yedi maçın dördünü kaybederken ilk 4 umutları başka bahara kaldı. Arsenal son sekiz deplasmandan altı galibiyet çıkartırken iki maçta da sahadan mağlup ayrıldı. Bu sezon ligde buldukları gollerden 37’sinin 23 yaş altı oyunculardan gelmiş olması kayda değer.

Ev sahibi 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Benrahma’nın arkasında Bowen, Lanzini, Fornals, orta sahada Rice, Noble ikilisi. Misafir Arsenal 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Saka, Nketiah, Martinelli arkalarında Odegaard, Elneny, Xhaka. Henüz 40. saniyede kullandığı ilk kornerden sonuç alamıyor Arsenal, ilk bölümde topa daha çok sahip Arteta’nın takımı ama iyi kapanan rakip karşısında pozisyon üretemiyor. İlk kornerini 10’da Bowen ile sağdan kullanıyor West Ham, duran topların iki etkili oyuncusu Antonio ve Soucek yedek kulübesinde. 14’te West Ham savunmasında Zouma’nın Elneny’e sert müdahalesinde kart çıkmıyor, İlk 15 dakikada iki takımın da rakip kaleyi bulan vuruşu bulunmuyor, 20. dakikaya kadar kullandıkları üç kornerden sonuç alamıyor Arsenal, yırtıcı pivot santrafor eksikliğinde duran toplarda üretkenlikleri kısıtlı. 28’de West Ham atağında Coufal’ın sağdan ortasında Fornals rakip ceza sahasında isabetsiz vuruyor, 2. bölgede kaptığı toplarda çabuk çıkıyor ev sahibi. 30’da Coufal yine rakip ceza sahasına kesiyor, savunmadan dönen topu müsait pozisyonda ağlara gönderemiyor Benrahma, Arsenal savunmasında Holding gole izin vermeyen oyuncu. 33’te Rice ile bir kez daha deniyor Arsenal kalesini West Ham, yerden vuruşunda top Arsenal kalesinde Ramsdale’de kalıyor. 38’de kullandığı altıncı kornerde öne geçiyor Arsenal, Xahaka’nın sağdan kullandığı kornerde rakip savunmanın üzerinden sol köşeye kafayı vuran Holding. 40’ta mutlak golü önlüyor Arsenal kalesinde Ramsdale, Rice’ın yakın direkte kafa vuruşunu köşeden çıkartıyor, maçın kırılma anlarından. 45’te beraberliği yakalıyor West Ham, Coufal’ın asistinde Bowen ceza sahasında topu ağlara gönderen oyuncu. Ada futbolunda farklı takımlarda forma giydiği 208 maçta 100 gole ulaşıyor 20 numara. (64 Hull City ve 36 West Ham). Arsenal öne geçtiği maçta baskı yemenin bedelini ödüyor. İki takımın topa eşit derece sahip olduğu, Arsenal’in rakip kaleyi dört kez yokladığı devre karşılıklı gollerle kapanıyor.

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. 47’de gole yaklaşıyor West Ham, Benrahma’nın rakip ceza sahasında sert vuruşu Holding’den dönüyor. 49’da Arsenal’de sarı kartı gören Saka. 53’de sağdan rakip kaleyi yokluyor 7 numara, West Ham kalesinde Fabianski gole izin vermiyor. 54’te yeniden öne geçiyorlar, Saka’nın sağdan kullandığı kornerin devamında Martinelli soldan enfes kesiyor, arka direkte bitiren Gabriel. İkinci devrenin ilk bölümünde daha agresif olan Arsenal tempoyu yükseltiyor, 59’da Nkeitah’ın ceza sahasında vuruşu West Ham kalecisi Fabianski’de kalıyor. 65’te bir kez daha deniyor rakip kaleyi 30 numara, Arsenal çabuk çıktığı anlarda etkili. Son 20 dakikada West Ham’da Lanzini yerini Antonio’ya bırakıyor. 72’de Elneny’nin savunma arkasına enfes pasında net fırsattan yararlanamıyor Arsenal, Nketiah müsait pozisyonda kaleyi bulamıyor. 77’de West Ham’da takımın emektarı, kaptanları Noble’in yerine Soucek sahada. Arsenal savunmasının sağında sakatlanan Tomiyasu’nun yerini Cedric alıyor. 80’de Nketiah üçüncü kez yokluyor rakip kaleyi ama Fabianski’yi geçemiyor. 81’de West Ham’da Benrahma-Yarmolenko değişikliği geliyor. Son bölümde baskıyı kuruyor ev sahibi, 87’de Arsenal’de Saka-Smith-Rowe değişikliği geliyor. 90’da Nketiah, Rice mücadelesi sonrasında saha karışıyor, sarı kartı gören Nketiah. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca Arsenal 2-1’lik skorla kazanıp dördüncülüğünü koruyor. Arsenal’in hocası Mikel Arteta’ya takımının dokuzuncu deplasman galibiyeti aldığını, oyundan memnun olup olmadığını sordum. Takımından memnun olduğunu, zor deplasmandan üç puan çıkardıklarını, ancak istikrarı sürdürmek zorunda olduklarını dile getirdi. 2015-16 sezonundan beri Şampiyonlar Ligi’nden uzak kalmışlardı, sezonda dokuzuncu deplasman galibiyetini aldılar, muhtemel hasret bu sezon biter. Maçın adamı Rob Holding.

Ziya Adnan

8 Mayıs 2022,

Burnley FC; Watford’da can simidi…

Uzaklardan…

“Mayıs ortalarıydı haziranı hiç düşünmediler, nisanla ilgilenmediler bile, hep birden bir sofraya oturur gibi yalnız ve hep birden bir sofradan kalkar gibi, kaybolup göründüler” der dizelerinde Edip Cansever. Nisanın son gününde, sezonun bitimine beş kala, küme düşme potasının dokuz puan altında, 19. sırada Watford FC; Londra’nın 30 kilometre kuzeybatısında Hertfordshire bölgesinin 90 bin nüfuslu kasabasının sarı siyahı, nam-ı diğer ‘Hornets’ (eşek arıları). Bir sezonda daha kaybolup gidecekler elitlerin liginden, bir sezonda daha üzülecek düşüşe sevdalıları. 2000’li senelerin başından beri üç kez düştüler ligden, 2019-20 sezonunda Norwich City ve Bournemouth ile düşüyor, ertesi sezon nicedir aynı kaderi paylaştığı ‘Kanaryalar’ ile dönüyordu bıraktığı yere. Velhasıl bir sezon da daha iki takım Watford ve Norwich City hep birden kalkacaklar elitlerin sofrasından, bir daha ne zaman dönerler kim bilir!

Nisanın son gününde, Watford evinde kendisi gibi lige tutunmaya çalışan Burnley karşısında. Vicarage Road’da rakibe karşı en son galibiyetlerini 2017’nin şubat ayında aldılar, sonrasında evlerinde Burnley karşısında oynadıkları üç maçtan bir beraberlik çıkarabildiler. Mağlup olmaları durumunda bu sezon evlerinde aldıkları 14. yenilgiyle 2002-03 ve 2005-06’da Sunderland tarafından kırılan istenmeyen rekora ortak olacaklar. Bu maçtan önce 21 iç saha maçının tamamında kalelerini gole kapatamadılar. Evinde kalesini gole kapatamama rekorunun 23 maçlık seriyle QPR’a ait olduğunu hatırlatalım. Rakip Burnley ligin çıkış yakalayanlarından, hocaları Sean Dyche ile yolları ayırdıktan sonra yeni hocaları Mike Jackson ile üç maçtan yedi puan çıkardılar. Bordo mavililer deplasmanların kısır takımı, 19 Şubat’ta Brighton’da aldıkları 3-0’lık skor, bu sezon 16 deplasman maçında aldıkları tek galibiyet, evlerinden ırak oynadıkları 15 maçın sekizinde sahadan puansız ayrıldılar.

Yazı çağıran bir bahar gününde ev sahibi Watford 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Sarr, Pedro, Dennis, orta sahada Sissoko, Louza, Kucka. Misafir Burnley 4-4-2 dizilişinde, ileri uçta Weghorst, Rodriguez ikilisinin arkasında McNeil, Cork, Brownhill, Lennon. Burnley’nin galip gelmesi durumunda iki maç fazlasıyla Everton’nun beş puan önüne geçecekler. Everton’un küme düşmesi durumunda 1976-77 sezonunda beklenmedik sonu yaşayan Tottenham Hotspurs’den sonra bir büyük daha lige veda etmiş olacak. İlk bölümde iki takım da topu 3. bölgeye taşımakta zorlanıyor, 7. dakikada maçın ilk kornerinde öne geçiyor Watford, ceza sahasının solunda Kucka’nın vuruşunda direkten dönen top Burnley savunmasında Tarkowski’ye çarpıp ağlara gidiyor, umutlanıyor ev sahibi tribünler. 13’te net fırsattan yararlanamıyor Watford, 2. bölgeden çabuk çıktıkları, rakip savunmanın az adamla yakalandığı pozisyonda Dennis’in enfes pasında Kucka’nın vuruşu savunmaya çarpıp kornere çıkıyor. İlk 20 dakikada çok üstün ev sahibi takım, 21’de Burnley’nin ilk tehlikeli atağında Weghorst’un vuruşunda savunma gole izin vermiyor. 27’de tartışmaya açık pozisyonda penaltı kazanıyor Burnley, VAR incelemesi sonucunda pozisyon serbest vuruşa dönüşüyor, McNeil’in kullandığı serbest vuruştan sonuç alamıyor misafir takım. 34’te Dennis’in vuruşuyla gole yaklaşıyor Watford, topu geniş alanlara taşıdığında Sarr ve Dennis ile etkili sarı siyahlılar. 37’de Burnley atağında McNeil’in soldan ortasında Vydra’nın kafa vuruşu isabetsiz, ligin Norwich City’den sonra en az gol bulan takımı. Watford’un topa yüzde 56 oranında sahip olduğu, iki takımın da rakip kaleyi bulmakta zorlandığı bir dakika uzatılan devre golsüz kapanıyor.https

2. devreye ofansif başlıyor Burnley, 47’de Lennon’un rakip ceza sahasında yerden vuruşunu sağ köşeden çıkartıyor Watford kalesinde Foster, pozisyonun devamında kullandıkları kornerden sonuç alamıyor misafir takım. 48’de Burnley’de sarı kartı gören savunmada Tarkowski. Gol için yüklendikleri anlarda savunmada boşluklar bırakıyor Burnley, 51’de rakip savunmanın eksik yakalandığı pozisyonda Kucka’nın sol köşeye vuruşunu uzanarak çıkartıyor Burnley kalesinde Pope, iki takım da tempolu ilk bölümde. 60’ta Burnley ileri hattında Weghorst yerini Barnes’a bırakıyor. Sonrasında oyunu rakip sahaya yıkıyor Burnley, ancak final paslarında etkisizler. 73’te gole yaklaşıyorlar, sağdan McNeil’in kullanıldığı kornerde Barnes’ın kafa vuruşunda direkler gole izin vermiyor, üç dakika sonra Brownhill ceza sahasında gol vuruşunu yapamıyor. 83’te aradıkları golü buluyorlar, Taylor’un soldan arka direğe ortasında topu kafayla ağlara yollayan Cork skora eşitlik getiriyor. Ve 87’de öne geçiyor misafir takım, duran top organizasyonunda rakip ceza sahasında Vydra’nın asistinde Brownhill sert vuruşla topu ağlara gönderiyor. Premier Lig tarihinde ilk kez geri düştükleri bir maçta öne geçiyor bordo mavili takım. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca, Burnley 20.738 taraftarın şahitliğinde 2-1’lik skorla üç puanı kapıp küme düşme potasındaki Everton ile puan farkını beşe çıkartıyor. Kalan maçlara bakarak, küme düşmesi kesinleşen Norwich City ve kurtuluşu mucizelere bağlı Watford’dan sonra Everton düşen 3. takım olur sanırım. Ne diyelim futbolun içinde büyüklerin de düşmesi var. Maçın adamı Burnley’nin 8 numarası Josh Brownhill.

Ziya Adnan

3 Mayıs 2022