Premier Lig Seyir Defteri: Liverpool Sadio Mane’yi ararken

Uzaklardan…

Ada futbolunun en başarılı iki takımı, toplamda 39 şampiyonluk yaşadılar. Ancak ikisi de yeni sezona iyi başlamadı. Liverpool, Fulham ve Crystal Palace’a karşı ilk iki maçında berabere kalırken hocaları Jurgen Klopp kadrodaki sakatlıklar ve 64 milyon sterlinlik yeni Darwin Nunez’in gördüğü kırmızı kart nedeniyle takım kurgusunda sıkıntılı. Diğer yanda Sir Alex sonrasının hüsran takımı Manchester United, son maçta Brentford karşısında alınan 4-0’lık hezimetle Erik ten Hag yönetimindeki iki açılış maçını kaybetti. Geçici hocaları Ralf Rangnick yönetimindeki son iki maçını 2021-22’de kaybeden United, Ocak ve Mart 1972 arasındaki yedi maçtan bu yana ilk kez üst üste beşinci lig yenilgisi ihtimalinde. Ülke futbolunun en üst liginden düştükleri 50 yıldan beri bu kadar kötü gidişi görmediklerini hatırlatalım…

Pazartesi maçında Ada futbolunun birbirinden hiç hazzetmeyen iki devi Old Trafford Stadı’nda karşı karşıya. Liverpool, United’a karşı son sekiz maçta yenilmedi, 24 puanın 18’ini kaptılar. United, ligde rakibini en son mağlup ettiği Mart 2018’den beri, iki teknik direktör [Jose Mourinho ve Ole Gunnar Solskjaer] ile yolları ayırdı, iki geçici hocayla [Michael Carrick ve Ralf Rangnick] ile çalıştı, yeni umutları Erik ten Hag, kalıcı olur mu zaman gösterir. United’ın belalısı Liverpool’un golcüsü Salah’ın son iki maçta “Kırmızı Şeytanlar”a karşı altı golü var. Bu vesileyle United sevdalılarının takımın gidişatıyla ilgili giderek artan hoşnutsuzluğunu da yazmadan geçmeyelim. Brentford hezimetinden sonra United Taraftarlar Kulübü’nün açıklaması şöyleydi: “Her zaman söylediğimiz gibi, balık baştan kokar. Ve futbol kulübümüzün bu korkunç durumunun nihai sorumluluğu, sahipleri olan Glazer ailesine aittir.”

***

United transfere doymayanlardan, Ajax’tan Arjantinli defans oyuncusu Lisandro Martinez’i 57 milyon sterline, Hollandalı bek Tyrell Malacia’yı Feyenoord’dan 14,7 milyon sterline, Real Madrid’in Brezilyalı orta saha oyuncusu Casemiro’yu yaklaşık 70 milyon sterline, Danimarkalı orta saha oyuncusu Christian Eriksen’i kadrolarına kattılar. Ev sahibi United 4-2-3-1 dizilişinde, savunmanın önünde Eriksen, McTominay ikilisi, orta sahada Elanga, Fernandes, Sancho, ileri uçta Rashford. Maguire ve Ronaldo yedek kulübesinde. Misafir Liverpool 4-3-3 dizilişinde, orta sahada Milner, Henderson, Elliott ileri uçta Salah, Firmino, Diaz. İlk bölümde iki takım da 3. bölgede baskı yapıyor rakibe, 16’da hak ettiği golü buluyor United, Elanga’nın ceza sahasında enfes pasında Sancho yerden sol köşeyi buluyor, pozisyonda Liverpool savunmasında kademe hataları aşikâr. 40’ta Salah’ın gollük vuruşunu yatarak önlüyor savunmada Martinez, Liverpool’un baskısı rakip savunmayı bunaltıyor. Devrenin bitimine yakın United savunmasında sarı kartı gören Dalot. Liverpool, topa yüzde 68 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi altı kez yokladığı devreyi tek golle geride kapatıyor.

***

2. devrenin başında United’da Elanga’nın yerine Martial sahada. Liverpool ilk devrenin son bölümünde olduğu gibi baskılı ilk dakikalarda. 49’da kullandıkları kornerde Salah soluyla rakip ceza sahasından isabetsiz vuruyor. 52’de United soldan kullandığı serbest vuruştan sonuç alamıyor, ancak bir dakika sonra fark ikiye çıkıyor. Orta sahada Henderson’un kaptırdığı topta Martial’ın pasında Rashford karşı karşıya kaçırmıyor.

***

56’da Rashford’un rakip ceza sahasında vuruşunda mutlak golü önlüyor Liverpool kalesinde Alisson. 59’da Liverpool orta sahasında kaptan Henderson’un yerine Fabinho sahada. Takımın orta sahadaki yetersizliği Klopp’a transfer penceresi kapanmadan orta sahaya takviye gereksinimi göstermiştir muhtemel, geçen sezonlardaki orta saha gücünden çok uzaklar. 67’de sağdan kullandıkları kornerde Fabinho’nun kafa vuruşu United kalesinde Alisson’da kalıyor. Son 20 dakikada United’da Sancho – Fred değişikliği geliyor, akabinde Liverpool’da Carvalho, Milner’in yerini alıyor. 74’te rakip ceza sahasında aldatmaya yönelik hareketten United’da sarı kartı gören oyuncu Fernandes. İki dakika sonra United atağında Rashford’un rakip savunmayı ipe dizip yaptığı vuruşta Alisson gole izin vermiyor, uzun gol orucundan sonra bu maçta istekli 10 numara. 81’de Liverpool atağında Martinez’in ters vuruşunu köşeden çıkartıyor De Gea, ancak hemen sonra golü buluyorlar. Soldan kullanılan kornerde Carvalho’nun dönerek vuruşunda De Gea’den seken topa kafayla ağları bulan Salah, skoru 2-1’e getiriyor. 86’da United’da Rashford’un yerini Ronaldo alıyor. Kalan dakikalarda tüm baskısına rağmen beraberlik golünü bulamıyor Liverpool, sekiz maçlık aradan sonra kazanan Manchester United.

Ziya Adnan

22 Ağustos 2022

Premier Lig Seyir Defteri: Fulham – Brentford Elitler Liginde ilk kez

Uzaklardan…

2020 Ağustos ayında, Championship play-off finalinde karşılaştı Londra’nın iki takımı, biri şehrin batısında, Middlesex bölgesinde Hounslow belediyesine bağlı, adını kıyısına kurulduğu nehirden alan 30 bin nüfuslu küçük bir kasabanın takımı Brentford, futbol âleminde ‘The Bees’ (Arılar) olarak nam salmış kırmızı beyazlılar, diğeri Fulham FC, Güneybatı Londra’nın enfes mahallesinin siyah beyazı. O maçı 2-0 kazanıp ertesi sezon Premier Lig’de yer almıştı Fulham, kaderin cilvesi 2020-21 sezonun sonunda Brentford play-off finalini kazanarak ‘Elitler Ligi’ne onca seneden sonra dönüyor, Fulham ise ligden düşüyordu. Yeni sezonda iki takım da Elitler Liginde; Brentford son maçta Manchester United’ı dört golle devirirken iki maçta dört puan çıkardı, Fulham ise iki beraberlikle iki puanda kaldı.

Güneşli bir Londra gününde Craven Cottage Stadı’nda Fulham ve Brentford Premier Lig tarihinde ilk kez karşı karşıya. Fulham’ın 27 kişilik kadrosunun toplam değeri 202 milyon, Brentford’un 29 kişilik kadrosunun değeri 292 milyon sterlin. Brentford’un Fulham’a karşı son 19 deplasman maçındaki tek yenilgisi Nisan 1990’da tek golle, 8 maçı kazanırken 10 maçta sahadan beraberlikle ayrılmışlar. Fulham’ın Londra derbilerinde bahtı kapalı, Ocak 2014’ten beri 24 maçlık seride Londra derbisi kazanamadı (5 beraberlik ve 19 yenilgi) siyah beyazlılar. Brentford ligin yükselen takımlarından, son 13 Premier Lig maçının sekizini kazanarak 26 puan topladılar Takımın yıldızı Ivan Tony, son 13 lig maçında yedi gol ve beş asisti var.

Yaz sıcağının ülkeyi kavurduğu zamanlarda, cumartesi maçında Fulham evinde Brentford karşısında. Ev sahibi 4-2-3-1 dizilişinde, kalede transfer döneminde Arsenal’den takıma katılan Leno, dörtlü savunmanın önünde Reed, Palhinha ikilisi, orta sahada Stansfield, Pereira, Cordova-Reid önlerinde golcüleri Mitrovic. Misafir Brentford 4-3-3 dizilişinde, orta sahada Dasilva, Norgaard, Jensen, ileri uçta Mbeumo, Toney, Wissa üçlüsü. Fulham golle başlıyor maça, Stanfield’in önce rakip savunma sonra direkten dönen vuruşunu yakın mesafeden ağlara gönderen oyuncu Reid, siyah beyaz tribünler erken gelen gole seviniyor. 8’de Pereira’nın vuruşunda ikinci gole yaklaşıyorlar ama Brentford kalesinde Raya sol köşeden enfes çıkartıyor topu. İlk bölümde tempoyu kontrol eden, dalga dalga rakip kaleye giden Fulham 20’de farkı ikiye çıkartıyor, Pereira’nın sağdan kullandığı kornerde Palhinha rakip savunmanın üzerinden yükselip sert kafa vuruşuyla topu sol üst köşeden ağlara gönderiyor. 29’da maçın ilk sarı kartını gören futbolcu Fulham’da Palhinha, iki dakika sonra bu kez savunmanın sağında görev yapan Tete kart gören oyuncu. Devrenin bitimine yakın Fulham’ın skoru koruyamama hastalığı nüksediyor, Brentford’un kullandığı kornerin devamında Jensen’in ortasını sağ alt köşeden ağlara gönderen Norgaard, devre Fulham’ın 2-1 üstünlüğüyle sonuçlanıyor.

2. devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. İlk bölümde beraberlik için yükleniyor misafir takım, 49’da Toney ile buldukları gol VAR tarafından iptal ediliyor, golün öncesinde ofsayt pozisyonunda 17 numara. 66’da Brentford savunmasının hatalı geri pasında Mitrovic kaleci Raya’yı geçemiyor, Fulham adına net gol pozisyonu. 71’de beraberliği yakalıyor Brentford, rakip savunmanın sağından enfes kesiyor Wissa, yakın mesafeden kaçırmıyor Toney, pozisyonda Fulham savunmasındaki boşluklar hocaları Silva adına düşündürücü. 74’te öne geçme fırsatını kaçırıyor Brentford, takımın Burnley’den yeni transferi Mee yakın mesafeden kafayı isabetsiz vuruyor, pozisyonu hazırlayan takımın etkili oyuncusu Mbeumo. 74’te Brentford orta sahasında Dasilva’nın yerine Baptiste oyuna giriyor. Üç dakika sonra Fulham’da Stansfield yerini takımın yaratıcı oyuncusu Cairney’e bırakıyor. 82’de önce Mitrovic, sonrasında Reed ile iki net pozisyondan yararlanamıyor siyah beyazlılar, akabinde Brentford ileri ucunda Wissa’nın yerine Ghoddos oyuna giriyor. Craven Cottage Stadı’nı dolduran 21.798 taraftarın şahitliğinde 90. dakikada üç puanı getiren golü buluyor Fulham, Mbabu’nun rakip ceza sahasına uzun ortasında savunmanın üzerinden yükselip kafayı vuran oyuncu Mitrovic, sezonun ilk maçında Liverpool karşısında olduğu gibi ceza sahasında yüksek toplarda çok etkili 9 numara. Sonrasında yerini Duffy’e bırakıyor Mitrovic, kalan dakikalarda başka gol olmayınca 3-2’lik skorla sezonun ilk galibiyetini alıyor enfes mahallenin siyah beyazı. Geçmiş sezonlarda Premier Lig performansı çok eleştirilen Mitrovic kanatlardan gelen etkili toplarda golcülüğünü gösterirken hocaları Marco Silva takım olarak kendilerine inandıklarını, dünyanın en zor ve en iyi liginde oynarken iyi ve kötü anlar yaşayacaklarını ama önemli olanın oyundan kopmamak ve reaksiyon vermek olduğunu dile getiriyor. İlk üç maçta topladığı beş puanla dördüncü sıradalar, takımın iki yeni transferi Palhinha ve Pereira’nın takıma güç kattığı aşikâr. Transfer sezonu kapanmadan savunmanın ortasına takviye yapabilirlerse ligde çok takımın canını yakarlar.

Ziya Adnan

22 Ağustos 2022

Premier Lig Seyir Defteri: Gergin Londra derbisi notları

Uzaklardan…

1999’un Ağustos’unda aramızdan ayrıldı Can Yücel, Türk edebiyatının büyük şairi. “Ömür dediğimiz nedir ki? çay bardakta soğuyana dek geçen zaman, çayınız bardakta soğumadan, tadıyla için hayatı, soğutmadan sevgileri, soğutmadan sevdaları, soğutmadan dostlukları, yaşayın doyasıya” der dizelerinde. Her ne kadar konumuz futbol olsa da yâd edelim şairi, huzur içinde yatsın…

***

Dönelim futbola, transfer döneminde 91,7 milyon sterlin harcayarak beş futbolcuyla kadrosunu güçlendiren Tottenham Hotspur, güneşli bir Londra derbisinde zorlu Chelsea deplasmanında. Tottenham’ın rakibi karşısında bahtı kapalı, geçen sezon Chelsea karşısında ligde ve kupada dört yenilgi aldılar. Tottenham, Chelsea’yi Şubat 1990’dan bu yana Stamford Bridge’de ligde sadece bir kez yenebildi. Premier Lig tarihinde iki takım 60 kez karşılaştı, Tottenham sadece yedi kez sahadan üç puanla ayrıldı, 33 maçta galip gelen taraf Chelsea oldu. Ancak hocaları Conte ile çıkış yakaladı Tottenham, ligde geçen sezonla birlikte oynadıkları son dört maçı kazandılar. Golcüleri Harry Kane’nin, Sergio Agüero’nun Premier Lig’de tek bir kulüpte en çok gol atan futbolcu rekorunu kırmak için iki gole ihtiyacı olduğunu hatırlatalım, Agüero Manchester City formasıyla 184 gol kaydetti, Kane o rekora çok yakın…

Ev sahibi Chelsea 3-4-2-1 dizilişinde, yeni transferlerden Koulibaly savunmanın ortasında, orta sahanın solunda yeni transfer Cucurella, merkezde Kante ve Jorginho, sağda Loftus-Cheek, ileri uçta gol umutları Sterling’in arkasında Havertz, Mount ikilisi. Kimilerine göre Manchester City’den transfer edilen Sterling geniş alanlarda daha etkili ama City’deki son beş sezonunda, 75 gol (penaltılar hariç) kaydettiğini hatırlatalım. Misafir Tottenham 3-4-2-1 dizilişinde, orta sahada Emerson Royal, Bentancur, Hojbjerg, Sessegnon ilerde Kulusevski, Son, önlerinde golcüleri Kane.

***

İlk bölümde iki takım da temkinli, 3’te Son ile sağdan kullandığı duran toptan sonuç alamıyor Tottenham, akabinde Kane’nin enfes aşırtma pasında Royal’ın ortası Chelsea kalecisi Mendy’de kalıyor. 15’ten sonra topla daha çok oynayan Chelsea, 18’de Koulıbaly uzaklardan yokluyor rakip kaleyi. Akabinde Havertz’in sağ çaprazdan vuruşu savunmaya çarpıp kornere çıkıyor. O kornerden golü buluyor mavili takım, Cucurella’nın uzak direğe ortasına demarke pozisyonda Koulibaly’nin volesi ağlara giderken Stamford Bridge tribünleri yıkılıyor. Ev sahibi topa yüzde 69 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi sekiz kez yokladığı üç dakika uzatılan devreyi tek golle önde kapatıyor.

***

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. Tottenham, devrede daha agresif Conte’nin takımı. 68’de beraberliği yakalıyorlar, sağda Davies’in pasında uzak köşeye sert vuruyor Hojberg. Gol sonrasında sinirler gerilirken sartı karı gören Chelsea’nin hocası Tuchel, pozisyon öncesinde hakem Chelsea lehine net faulü atlıyor ancak faul ile gol arasında geçen süre 24 saniye. Akabinde Chelsea’de Jorginho’nun yerine Azpilicueta sahada. 75’te James’in sağdan ortasında net fırsatı kaçırıyor Havertz, ancak iki dakika sonra yeniden öne geçiyorlar. Tottenham savunmadan çıkarken kaptırıyor, Sterling’in pasında James kaleci Lloris’in yanından topu ağlara gönderen oyuncu. Sonrasında iki değişiklik geliyor Conte’den, Son ve Bentancur’un yerine Perisic ve Bissouma sahada. 81’de Tottenham’da Royal yerini Moura’ya bırakıyor. 84’te Chelsea’de Kante, Callagher değişikliği geliyor, son bölümde tempo olağanüstü. Altı dakika uzatılan maçın kaderi uzatmanın son saniyelerinde değişiyor, Tottenham’ın arka arkaya kullandığı kornerlerin üçüncüsünde kafayla topu ağlara gönderen Kane takımına puanı getiriyor ve 39.946 taraftarın şahitliğinde 2-2 biten maçta puanlar paylaşılıyor. Chelsea iki puanı skoru değiştirebilecek etkili bir santrafora sahip olmadığı için kaybetti, maç boyunca rakipten çok daha iyiydiler ve maçın sonunda eski hocalarının gol sevincini izlemek zorunda kaldılar. Maçın adamı Chelsea’de enerjisi ve güzel golüyle Reece James. Maçın bitiş düdüğüyle kenarda birbirine girip kırmızı kart gören Conte ve Tuchel bundan dolayı cezalandırılacaklardır sanırım. Hakem Anthony Taylor ise kararlarında tutarsızlığıyla maçın kötülerinden.

Şairle başladık şairle bitirelim: “Haykıracaksın ama isyan etmeyeceksin. Ağlayacaksın ama belli etmeyeceksin. Onsuz kalacaksın belki; ama asla vazgeçmeyeceksin.”

Ziya Adnan

18 Ağustos 2022

Championship Günlükleri: Watford FC, iyi başlangıç

Uzaklardan…

2021-22 sezonunda 38 maçta sadece altı galibiyet alarak 23 puanla küme düştü Watford FC; Londra’nın 30 kilometre kuzeybatısında, Hertfordshire bölgesinin 90 bin nüfuslu küçük kasabasının sarı siyahı. Ada futbolunun en üst ligine ilk kez 1981-82 sezonunun sonunda yükseldiler, 1988’de düştüler. Premier Lig’in kurulduğu 1992-93 sezonundan beri en az dört sezonda düşme acısını yaşamış altı kulüpten biri, 2010’dan beri 20 teknik direktörle çalıştıklarını hatırlatalım. Yeni sezonun ilk iki maçında dört puan toplarken transfer döneminde 9 futbolcuyu kadrolarına kattılar, 31 kişilik kadronun toplam değeri 113,5 milyon sterlin, yaş ortalaması 25,9. Son maçta West Brom deplasmanında orta sahadan yaptığı vuruşla haftanın golüne imza atan Senegalli 24 yaşındaki Ismaila Sarr 24,3 milyon sterlinle kadronun en değerli oyuncusu, ağustos sonuna kadar sürecek transfer penceresinde takımda kalır mı zaman gösterir…

***

Kavurucu rekor sıcakların İngiltere’yi yaktığı, ülkede kuraklık alarmının verilmesinin gündemde olduğu zamanlarda, ağustos cumasında Watford geçen sezon birlikte düştüğü Burnley karşısında. Ev sahibi Watford 3-4-3 dizilişinde, orta sahada Martínez, Choudhury, Cleverley, Sema, ileri uçta Sarr, Pedro, Kayembe. Misafir Burnley 4-3-3 dizilişinde, orta sahada Cullen, Brownhill, Bastien, ileri uçta Costelloe, Barnes, Manuel. Hocaları Manchester City efsanesi Vincent Company yeni sezonda takımın başında, 26 kişilik kadronun toplam değeri 52 milyon sterlin, yaş ortalaması 25,8.

***

İlk bölümde savunmadan uzun toplarla çıkıyor Burnley, sezonun ilk üç maçından beş puan çıkartırken kalelerinde tek gol gördüler. 4. dakikada sağ kanatta görev yapan Manuel’in geçirdiği sakatlık nedeniyle kısa süre duruyor oyun, sonrasında sahaya dönüyor 17 numara. 5’te geliştirdikleri atakta takımın etkili oyuncusu Barnes kafa vuruşuyla yokluyor rakip kaleyi, iki takım da orta sahada top kayıpları yapıyor. İlk 15 dakikada topa daha çok misafir takım sahip ama 3. bölgede pozisyon üretemiyorlar. 17’de maçın ilk kornerinden sonuç alamıyor bordo mavililer, kale arkasını dolduran iki bine yakın taraftarının desteği görülmeye değer. Dakikalar ilerledikçe orta sahada ağırlığını koyuyor misafir takım, Watford’un golcüsü, Nottingham Forest’e transferi gündemde olan Dennis’in yokluğunda ilerde etkisiz sarı siyahlılar, ilk 30 dakikada iki takımın da rakip kaleyi bulan vuruşu bulunmuyor. 33’te Watford atağında Pedro’nun soldan ortasında uzak direkte isabetsiz vuruyor Sarr, takımı adına önemli bir gol pozisyonu. Devrenin son bölümünde oyunda dengeyi sağlıyor Watford ama takımın ileri uçta etkili golcü eksikliği bariz. 41’de soldan kullandıkları kornerden sonuç alamıyorlar ama iki dakika uzatılan devrenin bitimine saniyeler kala öne geçiyorlar. Sağdan çizgiye inip kesiyor Sema, yakın mesafeden yerden vuruşla topu ağlara gönderen Cleverley. Watford’un topa yüzde 43 oranında sahip olduğu devre ev sahibinin üstünlüğüyle kapanıyor.

***

2. devrenin başında Burnley’de sol kanatta Costelloe’nin yerine Cork sahada. 49’da devrenin ilk kornerini kullanıyor Watford, sağ kanatta Sarr’ı durdurmakta zorlanıyor Burnley. 52’de gelişen Burnley atağında yakın mesafeden Watford kalecisi Bachmann’ı geçemiyor Brownhill, takımı adına net gol pozisyonu. Orta sahada oyunu yönlendirecek oyuncu eksiliğinde yana ve geriye fazla pas yapıyor Burnley, 10 numaraları Barnes Watford savunmasının yakın markajında. 58’de Cullen ile Watford kalesini yokluyorlar ama vuruş isabetsiz. 62’de iki değişiklik geliyor Burnley’de; Rodriquez ve Tella, Barnes ve Manuel’in yerlerini alıyor. Akabinde Watford’da Sarr’ın yerine Bayo sahada. Değişiklikler hareketlendiriyor misafir takımı, 71’de Watford ceza sahasında Brownhill’in vuruşunu ayaklarıyla çeliyor Bachmann, 28 yaşındaki Avusturyalı kaleci maçın iyilerinden. Son bölümde beraberlik golü için yükleniyor Burnley, Watford sahasından çıkmakta zorlanıyor. 80’de Watford’da sahanın iyilerinden Pedro yerini Aspirilla’ya bırakıyor. 81’de gelişen ani Burnley atağında Watford savunmasında son adam Kamara kırmızı kart görürken net gol pozisyonunu önlüyor. Son dakikalardaki amansız baskısına rağmen aradığı golü bulamıyor Burnley. Beş dakika uzatılan maçta Watford tek golle kazanıp liderliğe yükseliyor. Maçın adamı Watford kalesinde devleşen Daniel Bachmann.

Ziya Adnan

16 Ağustos 2022

Arsenal, kayıpsız zamanlar

Uzaklardan…

Sezonu zorlu Crystal Palace deplasmanında iki gol, üç puanla açtı Arsenal, 2021-22 sezonunun başında ilk üç maçta puan alamayan takım adına olumlu başlangıç. Sezonun ikinci maçında, evinde transfer döneminin sessiz takımı Leicester City karşısında, bu maça kadar kadrolarına takviye yapmadı mavi beyazlılar. Evlerinde, sezonu açtıkları ilk maçta Brentford karşısında iki farkla öne geçtiler ama galibiyeti koruyamayarak tek puana razı oldular. Misafir takım lig tarihinde en fazla deplasman yenilgisini Arsenal karşısında aldı, ev sahibi galip gelmesi durumunda rakibi karşısında Şubat 1999 – Aralık 2000 arasındaki dört maçlık galibiyet serisini egale edecek. Leicester City’nin Arsenal’e karşı son 25 deplasman maçındaki tek galibiyeti Ekim 2020’de Jamie Vardy’nin golüyle 1-0 kazandıkları maçta. Arsenal maçı kalesinde gol görmeden üç puanla kapatması durumunda 1971-72’den beri ilk kez ilk iki maçtan altı puanı kalesini gole kapatarak çıkarmış olacak. Misafir takımda işler iyi gitmiyor, deplasmanda oynadığı son 26 maçta sadece bir kez, geçen mart ayında Burnley’e karşı kalelerini gole kapattılar. Golcüleri Vardy’nin Arsenal karşısında bahtı açık, rakibe karşı 14 maçta 11 golü var, sadece Harry Kane (13) ve Wayne Rooney’nin (12) Arsenal karşısında daha çok gole imza attığını hatırlatalım. İlerlemiş yaşına rağmen hâlâ etkili 9 numara, 30’uncu doğum gününden bu yana Premier Lig’de 99 gol kaydetti…

Ev sahibi Arsenal 4-3-3 dizilişinde, savunmanın ortasında Saliba, Gabriel ikilisi, orta sahada Odegaard, Partey, Xhaka, ileri uçta Saka, Jesus, Martinelli. Misafir Leicester City savunma ağırlıklı 5-4-1 dizilişinde, orta sahada Tielemans, Ndidi, Maddison, Dewsbury-Hall, önlerinde golcüleri Vardy. İlk bölümde iştahlı olan Arsenal topu rakip alana zorlanmadan taşıyor ancak ilk pozisyonu misafir takım 4’de Fofana ile buluyor, karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleci Ramsdale’i geçemiyor 3 numara. Topun rakipte olduğu anlarda orta saha ve savunma arasındaki boşluğu çok adamla kapatıyor Leicester City. 10’da Arsenal’in duran top organizasyonunda Martinelli’nin kafa vuruşu az farkla dışarda. 16’da Leicester City savunmasının sağında sarı kartı gören Fofana. 20’de gole yaklaşıyor Arsenal, Saka’nın sağdan uzak direğe ortasına kafayı vuran Xhaka, ancak direkler gole izin vermiyor. Ama iki dakika sonra öne geçiyorlar, rakip ceza sahasında dar alan paslaşmasında Xhaka’nın pasını aşırtma vuruşla Leicester City kalecisi Ward’ın üzerinden ağlara gönderen Jesus, haftanın en güzel gollerinden. Topu geniş alanlara taşıdığında solda Martinelli, sağda Saka ile etkili Arsenal, Leicester City dar alanda pozisyon üretmekte zorlanıyor. 35’te maçın ilk kornerinde farkı ikiye çıkartıyor Arsenal, Martinelli’nin soldan kullandığı korneri arka direkte ağlara gönderen Jesus, maçta ikinci golü. Golden hemen sonra savunmayı geçtiği pozisyonda kaleci Ward’u geçemiyor 9 numara, maçın o ana kadar en net pozisyonu. Son bölümde Arsenal dalga dalga geliyor rakip kaleye, 43’te Vardy’nin Arsenal ceza sahasında yerde kaldığı pozisyona önce penaltı çalıyor orta hakem, ancak hatalı karar VAR’dan dönüyor. Arsenal topa yüzde 56 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 10 kez yokladığı devreyi iki farkla kapatıyor.

***

2’nci devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. 47’de soldan kullandığı kornerden sonuç alamıyor Arsenal, ilk devrede olduğu gibi tempoyu ayarlayan, oyunu rakip sahaya yıkan kırmızı beyazlı takım. Ancak 53’te savunmada hatayı yapıyorlar, Leicester City atağında topu kafayla kendi kalesine gönderen Saliba, pozisyonda kaleci ve savunma arasında iletişim eksiliği bariz. Ancak uzun sürmüyor deplasman tribünlerinin gol sevinci, 55’te Arsenal atağında sağdan White’in ortasını kontrol edemiyor Leicester City kalesinde Ward, elinden kaçırdığı topu Jesus’un asistinde ağlara gönderen Xhaka, skor 3-1’e geliyor. 57’de Martinelli’nin pasında Partey yokluyor rakip kaleyi, Arsenal 3’üncü bölgede etkili. 59’da kullandığı kornerden sonuç alamıyor Leicester City, akabinde misafir takımda Arsenal’e transferi gündemde olan Tielemans yerini Daka’ya bırakıyor. 60’ta Arsenal atağında Jesus rakip savunmayı ipe dizip çaprazdan isabetsiz vuruyor, takımın ofansif gücünü hayli artırmış 9 numara. 71’de Saka ile rakip ceza sahasında paslaşmasında gole yaklaşıyor, ancak sonrasında golü bulan misafir takım oluyor. 74’te Iheanacho’nun asistinde Maddison çaprazdan sert vuruyor, pozisyonda Arsenal kalesinde Ramsdale hatalı. Skor 3-2’ye gelirken savunmanın sağında White yerini Tomiyasu’ya bırakıyor. 75’te farkı yeniden ikiye çıkartıyor Arsenal, Jesus’un pasında Martinelli sol çaprazdan uzak köşeye sert vuruyor, pozisyonda Leicester City savunması hatalı. İki dakika sonra savunmanın solunda Zinchenko yerini Tierny’e bırakıyor. 80’de Martinelli’nin pasında Saka’nın sağ çaprazdan vuruşunu köşeden çıkartıyor Ward, üç dakika sonra Saka ve Jesus yerlerini Nketiah ve Smith Rowe’a bırakıyorlar. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca 60.033 taraftarın şahitliğinde, Arsenal rakip kaleyi 19 kez yokladığı maçı 4-2 kazanıp Manchester City’nin ardından 2’nci sıraya yerleşiyor. Maçın adamı iki gol, iki asistle Gabriel Jesus.

Ziya Adnan

15 Ağustos 2022

Manchester City, Erling Haaland, 258 kaldı!

Uzaklardan…

Son beş sezonda dört şampiyonluk yaşadılar, yeni sezonda bahis sitelerinin şampiyonluk oranı 13/18. Öncelikli hedefleri geçen sezon yarı finalde elendikleri Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak, her sezon çıtayı yükselten, hep kazandığından daha fazlasını hedefleyen teknik direktör için Premier Lig’de ilk sıradan aşağısı unutulması gereken hayal kırıklığı. Transfer döneminde takımın üç as oyuncusu ile yolları ayırırken alıştıkları sistemden uzaklaşıp 60 milyon Euro karşılığında kadroya kattıkları 1.95’lik santrafor Erlin Haaland ile ‘9 numaraya dayalı’ yeni sisteme yelken açtılar. Efsaneleri Sergio Agüero’nun vedasından sonra fark yaratacak klasik santrafor kerametini 22 yaşındaki Norveçlide bulurlar mı zaman gösterir. Görünen o ki, gelen ve gidenlere rağmen Kevin De Bruyne’nin takımdaki her şeyin odak noktası olmaya devam edeceği ve onun performansının City’nin ligde ve Avrupa’daki kaderini belirleyeceği. Belçikalı, City’yi geçen sezon Premier Lig şampiyonluğuna taşımıştı ancak ilk dörde oynayan takımların transfer döneminde kadrolarını güçlendirmiş olması, (bilhassa Tottenham Hotspur), son sezonlarda onları zorlayan Liverpool’un gelişimi, City’yi diken üstünde tutacak sanırım…

Hocaları Guardiola’ya dair birkaç kelam edelim yeri gelmişken. İspanyol hoca Etihad’daki yedinci sezonunda, 2016’da göreve geldiğinde dünyanın en zor liginde bunca başarı yakalayacağını kendisi bile tahmin etmemiştir sanırım. Takımın geçmiş sezonlarda iki ası Raheem Sterling ve Gabriel Jesus’un ayrılmasına izin vermesi, yardımcısı Juanma Lillo’nun Katar kulübü Al Sadd’a gidişi, daha önce kulübün 23 yaş altı takımını çalıştıran Enzo Maresca’nin Parma’dan ayrılıp City’ye dönüşü tarihe düşen notlar. Guardiola hakkında söylenecek yeni bir şey yok sanırım. Mükemmelliği talep edecek ve daha azı onu mutsuz edecek.

Yeni sezonun ilk maçında, rekor sıcaklıkların Londra’yı yaktığı zamanlarda Manchester City yeni sezonun ilk maçında West Ham deplasmanında. Ev sahibi transfer döneminde 100 milyon sterlin karşılığında altı futbolcuyu kadrosuna kattı. Önemli transferleri 32,4 milyon bedelle 23 yaşındaki forvet Gianluca Scamacca, Premier Lig’de başarılı olur mu zaman gösterir. Ev sahibi West Ham 4-2-3-1 dizilişinde, orta sahada takımın iki yükseleni Soucek, Rice’ın önünde Bowen, Lanzini, Fornals üçlüsü, ileri uçta gol umutları Antonio. Son 18 deplasmanda yenilmeyen Manchester City 4-3-3 dizilişinde, orta sahada İlkay Gündoğan, Rodri, De Bruyne ileri uçta Foden, Haaland, Grealish. Henüz 2. dakikada Antonio ile rakip kaleyi yokluyor West Ham, akabinde kullandıkları kornerde Antonio’nun kafa vuruşu isabetsiz. İlk bölümde 3. bölgede presle rakibin oyunu geride kurmasını zorlaştırıyor ev sahibi, City sol kanatta Cancelo ve Grealish ile pozisyon üretme çabasında. 6’da West Ham ceza sahasında Zouma, topa Haaland’dan önce müdahale ediyor, sonrasında orta sahada oyuna ağırlığını koymaya başlıyor City. İlk 10 dakikada City’nin 65 pasına karşı West Ham’ın pas sayısı 8, ancak rakibe pozisyon vermiyorlar. 14’te Cancelo’nun pasında De Bruyne yokluyor rakip kaleyi, City alışılan tempodan uzak. 21’de Foden’in sağdan ortasında Haaland topa dokunamıyor, o dakikaya kadar maçın en net pozisyonu. 28’de West Ham kalesinde sakatlanan Fabianski yerini Areola’ya bırakıyor. 36’da İlkay Gündoğan’ın enfes pasında Haaland’ın ceza sahasında Areloa’nın müdahalesiyle yerde kaldığı pozisyonda penaltı kazanıyor City, Haaland kaçırmıyor, elitler liginde ilk golü. Golden sonra rakip kaleyi ablukaya alıyor Guardiola’nın takımı, West Ham sahasından çıkmakta zorlanıyor. Misafir takım topa yüzde 82 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi altı kez yokladığı devreyi tek golle önde kapatıyor. Devrede West Ham’ın, Manchester City’ye karşı ilk yarıda sadece 106 pas yapabildiğini, 2003-04’ten bu yana, Premier Lig’de iç sahada oynanan bir maçın ilk yarısındaki en düşük sayı olduğunu hatırlatalım…

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. 46’da Haaland’ın pasında Grealish pozisyona giriyor ama gol gelmiyor. 52’de City’nin savunmadan çıkarken kaptırdığı topta müsait pozisyonda rakip kaleyi bulamıyor Rice, West Ham’ın maçtaki en net fırsatı. Pozisyon sonrasında 3. bölgede çoğalmaya başlıyorlar, 57’de Antonio ve Lanzini yerlerini Scamacca ve Benrahma’ya bırakıyor. 62’de City atağında rakip ceza sahasına enfes kesiyor De Bruyne, İlkay Gündoğan uzak direkte isabetsiz vuruyor. 65’te fark ikiye çıkıyor, West Ham savunmasının dengesiz yakalandığı pozisyonda Grealish, Rodri paslaşmasında De Bruyne’nun enfes pasını gole çeviren Haaland, pozisyonda çapraz koşusu, bitirişindeki ustalığı takdire şayan. 69’da Grealish’in soldan ortasında kafayla rakip kaleyi deniyor 9 numara, vuruşu isabetsiz. 73’te Coufal’ın ortasında Scamacca’nın kafa vuruşuyla gole yaklaşıyor West Ham, ancak pozisyon ofsayt. Son 15 dakikada Olimpiyat Stadı’nda City taraftarlarının tezahüratları yankılanıyor. Sonrasında İlkay Gündoğan ve Haaland yerlerini Silva ve Alverez’e bırakıyor. 80’den sonra top dolaştırıyor City, orta sahada Rodri tempoyu ayarlayan oyuncuları. 89’da yerini yeni transfer Phillips’e bırakıyor 16 numara. City, 62.443 taraftarın şahitliğinde topa yüzde 76 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 12 kez yokladığı maçı Haaland’ın iki golüyle rahat kazanıp yeni sezonu üç puanla açıyor. Maçtan sonra Ada futbolunun efsanesi, 260 golle gol rekortmeni Alan Shearer’ın sosyal medya yorumu gülümseten cinsten: “Erling, 258 kaldı.” Maç sonu basın toplantısında Guardiola’ya İlkay Gündoğan’ın performansını sordum. Maçta net fırsatı kaçırdığını ancak çok özel bir oyuncu olduğunu, oyun zekâsının mükemmele yakın olduğunu, uzun süredir birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Ziya Adnan

10 Ağustos 2022

Premier Lig Seyir Defteri: Tottenham Hotspur, mutlu son belki bu sezon

Uzaklardan…

5 Ağustos 2022 Cuma akşamı oynanan Crystal Palace – Arsenal maçıyla perdelerini açtı 2022-23 Premier Lig sezonu, benim gibi meraklıları sevinmiştir muhtemel. Yeni sezonda hayata geçecek değişiklikleri anlatalım kalemimiz yettiğince. En önemli değişiklik “beş yedek” kuralında, maçta beş oyuncu değişikliği üç aralıkta yapılabilecek, ancak ayrı aralıklarla beş oyuncu değişikliği mümkün değil. Her iki takım da yedek kulübesinde toplam dokuz oyuncu bulundurabilecek. Maç topu oyundan çıktığında oyunun başka bir topla devam etmesini sağlayan çoklu top sistemi, kısmen oyunu hızlandırma çabası olarak geri dönüyor. Geçen sezon oyun içi süre, “kabul edilemez” olarak nitelendirilen 55 dakika 07 saniye ortalamasıydı, amaç topun oyunda kalış süresini uzatabilmek, seyir zevkini artırmak. Beyin sarsıntısı denemeleri bir sezon daha devam edecek. Şüpheli bir sarsıntı durumunda takımların ekstra oyuncu değişikliği yapmasına izin verilecek. Dünya Kupası kasım ve aralık aylarında gerçekleşirken kulüplerin hazırlık maçları oynamasına izin verilecek.

Güneşin Londra’yı ısıttığı, halkın plaj kıyafetlerine büründüğü zamanlarda, yeni sezonun ilk maçında Tottenham Hotspur evinde Southampton karşısında. Geçmiş sezonlarda iki takım ilk maçta dört kez karşılaştı, Tottenham iki maçı kazanırken, iki maçta puanlar kardeş payı yapıldı. Geçen sezon rakibi evinde devirmişti Southamton, bu maçtan üç puan çıkarmaları durumunda 1971’den beri ilk kez Tottenham’ı arka arkaya devirmiş olacaklar. Transfer döneminde beş futbolcuyu kadrosuna katarken 91,7 milyon sterlin harcadı Tottenham, 1961’den beri hasret kaldıkları şampiyonluk belki bu sezon gelir, kim bilir. Southampton transfer döneminde 50 milyon sterlin harcayarak beş topçuyu kadrosuna kattı. Rangers’dan 6,3 milyon sterlin bedelle kadroya katılan ofansif orta saha Joe Aribo önemli transferleri…

Ev sahibi Tottenham 3-4-2-1 dizilişinde savunmada Romero, Dier, Davies; orta sahada Royal, Hojbjerg, Bentancur, Sessegnon; ileri uçta golcüleri Kane’nin arkasında Kulusevski ve Son ikilisi. Misafir takım Southampton savunma ağırlıklı 5-3-2 dizilişinde orta sahada Ward-Prowse, Romeu, Lavia; ileri uçta Aribo, Armstrong ikilisi. Maça ofansif başlıyor Southampton, henüz 2. dakikada sağdan Ward-Prowse ile kullandıkları duran toptan sonuç alamıyor. 4’te maçın ilk kornerini kullanıyor Tottenham, Southampton takım halinde savunmada. İlk bölümde topa daha çok sahip takım ev sahibi, ancak topu geniş alanlara taşıyamadıkları pozisyonlarda top kayıpları yapıyorlar. 12’de öne geçiyor Southampton, Djenepo’nun soldan çizgiye inip ortaladığı topa enfes vuruyor takımın yıldızı Ward-Prowse, Tottenham kalesinde Lloris çaresiz. Geriye düştükten sonra ataklarını sıklaştırıyor Tottenham, ancak orta sahada yaratıcı oyuncu eksikliği bariz zaafları. 18’de Southampton atağında uzaklardan rakip kaleyi yokluyor Armstrong ama golü bulan Tottenham oluyor. 21’de Kulusevski sağdan uzak direğe enfes kesiyor, Sessegnon kafayla bitirirken maça eşitlik geliyor. Temponun ve seyir zevkinin düşmediği dakikalarda iki takım da 3. bölgede kalabalık, Southampton’un göze batan oyuncusu enerjisi ve çabukluğuyla Aribo. 31’de öne geçiyor Tottenham, Son’un soldan ortasında savunmadan çıkan Dier kafayla enfes bitiriyor, iki takım arasındaki kadro kalitesi aşikâr. 37’de Tottenham atağında Son’un pasında Davies’in sağ çaprazdan yerden vuruşunu uzak köşede çıkartıyor Southampton kalesinde Bazanu, ev sahibinin üretken oyuncusu Son ilk devrede etkili. Devrenin bitimine yakın rakip savunmayı ipe dizip altı pastan isabetsiz vuruyor 7 numara, Tottenham’ın topa yüzde 59 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi beş kez yokladığı devre 2-1 üstünlüğüyle kapanıyor.

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. 46’da Son’un pasında golü buluyor Tottenham ama pozisyon ofsayt. 51’de Kulusevski sağdan deniyor rakip kaleyi, devrenin ilk bölümünde rakip kaleye dalga dalga geliyor Tottenham. 60. dakikaya gelindiğinde Tottenham’ın kullandığı korner sayısı sekiz, Southampton rakip kaleye gitmekte zorlanıyor. 61’de yeni sezonun en tuhaf gollerinden birini izliyor görkemli stadı dolduran futbolseverler, Tottenham atağında Son’un soldan kestiği topu müdahaleye maruz kalmadan kendi kalesine gönderen savunmada Salisu, pozisyonda ters ayakla müdahalesi hatalı. Bir dakika sonra skoru 4-1’e getiriyor Kulusevski, Emerson’un asistinde ceza sahasının sağından uzak köşeye soluyla enfes vuruyor. 66’da Tottenham’da Sessegnon yerini Perisic’e bırakıyor, 2. devrede farka koşuyor beyazlı takım. 74’te Southampton’un yakaladığı nadir fırsatların birinde Salisu’nun pasında Aribo’nun yerden vuruşunu köşeden çıkartıyor Tottenham kalesinde Lloris, sonrasında orta sahanın sağında Romeu’nun yerini Diallo alıyor. 83’de Kane’nin lokum pasında müsait pozisyonda kaleci Bazanu’yu geçemiyor Son, pozisyon Tottenham’ın 15. gol denemesi. Sonrasında yeni kurala istinaden dört değişlik yapıyor hocaları Conte, sağ kanatta Kulusevski’nin formu takdire şayan. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca 61 bin 732 taraftarın şahitliğinde 4-1 kazanarak üç puanla başlıyor Tottenham. Nicedir ilk kez, başkanları Daniel Levy’nin yaptıklarına sızlanmak yerine, tüm gözler oyunculara, teknik direktöre ve bu sezon yapabileceklerine odaklanarak bir sezona başladılar, bu sezon o sezon olabilir. Maçın adamı Dejan Kulusevski.

Ziya Adnan

8 Ağustos 2022

Premier Lig Seyir Defteri: Selhurst Park’ta açılış maçı

Uzaklardan…

Ağustosun ilk cumasında perdelerini açtı 2022-23 Premier Lig sezonu, bu sezon 31. yaşını kutlayacak, nice senelere, izlemesi keyif veren keyifli maçlara… Yeni sezonda haliyle yeni kural, anlatalım: Kulüpler üç yerine beş oyuncu değişikliği yapabilecek, değişiklikler oyun sırasında üç duraklamada, ek olarak devre arasında yapılacak ve kural Avrupa’nın altı büyük liginde geçerli olacak. Katar’daki 2022 FIFA Dünya Kupası nedeniyle 13 Kasım-26 Aralık arası Premier Lig ve Championship mola alacak. Uğur Vardan’ın gözlemiydi sanırım, birçoğumuz hayatını Dünya Kupalarına bakarak ölçer. Ahir ömrümde 15 Dünya Kupası’na şahitlik etmiş, hayatı geçmiş kupalara bakarak ölçen sade bir futbolsever olarak Dünya Kupası dediğin yaz kupası, o yüzden Katar ve tuhaf zamanlama kupası bana çok uzak, muhtemel Ada futbolunun alt liglerinde alırım soluğu mola zamanlarında…

Dönelim Premier Lig’e, yeni sezonun ilk maçında Arsenal zorlu Crystal Palace deplasmanında. Geçen sezon nisanda oynanan maçı ev sahibi 3-0’lık sonuçla kazanmıştı. Sonrasında sezonu 5. sırada bitirdi Kuzey Londra’nın kırmızı beyazı, bir sezon da daha Şampiyonlar Ligi’ne hasret kaldılar. Premier Lig’in en genç teknik direktörü Arteta’nın takımı transfer döneminde beş topçuyu kadrosuna katarken 118,8 milyon sterlin harcadı. Bu vesileyle 40 yaşındaki İspanyol’un döneminde Arsenal’in 13 kırmızı kartla ilk sırayı aldığını hatırlatalım. Takımdan ayrılan 6 futbolcudan elde ettikleri gelir 16 milyon sterlin, kadronun yaş ortalaması 24,3. Ev sahibi Palace geçen sezonu 12. sırada bitirdi, yeni sezonun sonunda, elitler ligine terfi etmesinin üzerinden on yıl geçmiş olacak, kulüp tarihinde en uzun süreli başarı dönemi. Transfer döneminde 31 milyon sterlin harcayarak altı topçuyu kadrolarına kattılar. Önemli iki transferi Lens’ten transfer ettikleri defansif orta saha Cheick Doucouré ve Bayern Münih’ten kadroya kattıkları stoper Chris Richards…

***

Misafir Arsenal 3-4-1-2 dizilişinde, savunmada White, Saliba, Gabriel, orta sahada Saka, Partey, Xhaka, Zinchenko, ileri uçta oyun kurucuları Odegaard’ın önünde Jesus, Martinelli ikilisi. Ev sahibi Palace 4-2-3-1 dizilişinde, savunmada Clyne, Andersen, Guéhi, Mitchell dörtlüsünün önünde Schlupp, Doucoure, ileri uçta Ayew, Eze, Zaha’nın önünde Edouard. Arsenal’de savunmada forma giyen Saliba geçen sezon Marsilya’da harika sezon geçirmişti, ligde ilk maçı. İlk bölümde 3. bölgede rakip savunmaya baskıda Arsenal, 4. dakikada Jesus’un yarattığı pozisyonun devamında savunmadan dönen vuruşunda müsait pozisyonda isabetsiz vuruyor Martinelli, net fırsat kaçıyor. İlk dakikalarda istekli, iştahlı misafir takım, 9’da Zinchenko’nun vuruşunda Palace kalecisi Guaita gole izin vermiyor. 15 dakikanın sonunda Arsenal’ın topla oynama oranı yüzde 68, gol denemesi dört. 20’de Saka ile sağdan kullandıkları ilk kornerde golü buluyorlar, Zinchenko’nun kafa pasını kafayla ağlara gönderen Martinelli, yeni sezonun ilk golünün kafa vuruşlarının tartışmaya açıldığı zamanlarda kafayla gelmesi kayda değer. Golden sonra sertleşiyor oyun, Arsenal’de Jesus, enerjisi ve üretkenliğiyle öne çıkanlardan. Palace topa sahip olduğu anlarda solda Zaha ile pozisyon üretme çabasında, ancak 3. bölgede çoğalamıyorlar. 39’da Eze’nin kullandığı duran toptan sonuç alamıyorlar, sonrasında Eze’nin pasında Andersen’ın yakın mesafeden kafa vuruşunda gole izin vermiyor Arsenal kalesinde Ramsdale. Sezonun ilk sarı kartını 44’te Arsenal’de Xhaka görürken, topa yüzde 56 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi beş kez yokladığı devre misafir takımın tek gollü üstünlüğüyle kapanıyor.

***

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. Devrenin ilk bölümünde ofansif Palace, 47’de kullandıkları korner kaleci Ramsdale’de kalıyor. 51’de Palace atağında Zaha’nın enfes pasında Eze’nin yakın mesafeden yerden vuruşunda mutlak golü önlüyor Ramsdale, devrenin ilk bölümünde Arsenal savunmada boşluklar veriyor. 55’te Odegaard ile kullandığı duran toptan sonuç alamıyor Arsenal, sonrasında Palace’de Edouard yerini Mateta’ya bırakıyor. 60’ta Arsenal’de sarı kartı gören White, Palace’da Zaha dakikalar ilerledikçe oyuna ağırlığını koyuyor. 62’de Palace’da sarı kartı gören Clyne. İlk devrede oyun üstünlüğü Arsenal’deyken, 2. devrede Palace dengeyi sağlıyor, ancak gol yollarında etkisizler. 70’te Arsenal atağında White’ın savunma arkasına enfes pasında Saka dar açıdan isabetsiz vuruyor, o dakikaya kadar etkisiz 7 numara. 75’te Palace orta sahasında Milivojevic, Doucoure’nin yerini alıyor. Son bölümde beraberlik için yükleniyor Palace, Arsenal rakip kalede etkisiz. 82’de Zaha’nın sağdan ortaladığı topa Arsenal ceza sahasında kimse dokunamıyor. 83’te iki değişiklik Arsenal’den, Tierney ve Nketiah, Zinchenko ve Jesus’un yerlerine sahada. Sonrasında Palace gol için yüklenirken kalesinde 2. golü görüyor, sağdan Saka’nın ortasını kafayla kendi kalesine gönderen Palace savunmasında Guehi. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca 25.286 taraftarın şahitliğinde Arsenal sezona üç puanla başlıyor, maçın adamı Arsenal savunmasında William Saliba. Arteta, maç sonu basın toplantısında ilk maçı kazanmanın güven ve ivme oluşturmak adına önemli olduğunu, ancak 2. devrede çok baskı yediklerini, takımın bazı bölgelerde gelişim sağlaması gerektiğini, Saliba’nın savunmada mükemmel oynadığını dile getiriyor.

Ziya Adnan

8 Ağustos 2022

Unutulmuş bir futbol hikâyesi: Granata Kelebeği

Uzaklardan…

İtalyan gazeteci Gianni Brera, Gigi Meroni için “Çoğunluğun kurallarla yaşamayı şartsız kabul ettiği içe dönük siyah beyaz yıllarda, o sosyal özgürlüğün, boyun eğmeyişin, asiliğin, farklılığın sembolüydü…”diyor.

Futbol oynadığı yıllarda ‘Butterfly’ (Kelebek) lakabıyla nam salmış, yeşil sahalarda her iki kanatta da hızlı, telefon kulübesinde bile adam geçebilen zarif futbol cambazı. Futbolsuz kaldığımız zamanlarda hatırlayalım İtalyan futbolcunun hazin hikâyesini…

Takvim yaprakları 24 Şubat 1943’ü gösterirken Alp dağlarının kıyısında, günümüzde 85 bin nüfuslu Como şehrinde dünyaya gelmiş. Henüz iki yaşında kaybetmiş babasını, annesi Rose hayatın tüm zorluklarına karşı büyütmüş onu ve iki kardeşini. Futbola merak saldığı çocukluk yıllarında şehrin takımı Como’nun miniklerinde top koşturmaya başlamış. Henüz 17 yaşında, o yıllarda 2. Ligde mücadele eden takımın ilk on birinde sahaya çıkmaya başlamış. İki sezon sonra, 1962’de Genoa’ya transfer olmuş. İlk sezonunun sonunda bir maç sonrası doping testini kabul etmemesi nedeniyle kısa bir süre uzak kalmış yeşil sahalardan. O maç sonrasında üç takım arkadaşının dopingli çıkıp ceza alması tarihe düşen notlar… Futbol sahalarında parladığı zamanlar Torino yılları. Kuruluşu 1906’ya dayanan, ‘Il Toro’ (Boğa), lakaplı bordolu takımı da yâd edelim bu vesileyle. İtalyan futbolunun 1940’lı yıllarında fırtına takımıymış. O yıllarda ‘Il Grande Torino’ (Büyük Torino) olarak nam salmışlar. 1942’den 1948’e kadar arka arkaya dört şampiyonlukları var. Makûs kaderleri o talihsiz kazayla değişmiş, 4 Mayıs 1949’da Benfica ile oynadıkları maçtan dönen takımın uçağı Torino yakınlarındaki Superga tepesine çarpmış ve futbolcuların, antrenörlerin, yöneticilerin bulunduğu uçaktaki 31 kişi hayatını kaybetmiş. Büyük itibara sahip kulübün yaşadığı trajedi, yalnız İtalya’da değil dünya basınında da geniş yer bulmuş. Cenazelerin kaldırıldığı gün Torino sokaklarını bir milyon kişi doldurmuş…

İTALYA’NIN BEST’İ

Futbolcuya dönersek, Torino’nun efsane teknik direktörü Nereo Rocco, onu 1964-65 sezonun başında transfer etmiş ve kısa sürede taraftarın gözdesi olmuş. Sağ kanatta mekik misali işliyor, inanılmaz sürati ile rakip savunmaları dağıtıyor, müthiş ortaları, lokum gibi paslarıyla takım arkadaşlarına pozisyonlar hazırlıyormuş. ‘La Farfalla Granata’ (Granata Kelebeği) lakabıyla anılmaya başlanması o yıllara denk gelir. Manchester United efsanesi George Best’le kıyaslanırmış sıklıkla, İtalya’nın Best’i derlermiş, onun kadar yetenekli, onun kadar hırçın ve en az onun kadar popüler. Uzun saçları, kirli sakalı, hippi görüntüsü, hızlı arabalara, kadınlara, alkole, bir de Beatles’a olan düşkünlüğüyle 60’larda ün yapmış yeşil sahalarda. Tıpkı Best gibi, o da zaman zaman ters düşmüş hocalarıyla, malum hippi dediğin aykırıdır, düzene başkaldırır. 1965’te Dünya Kupası eleme maçlarının oynandığı zamanlarda İtalya teknik direktörü Edmondo Fabbri futbolcusunun uzun saçlarına fena takmış ve kesmesini istemiş. “Asla!” demiş futbolcu, “Ben saçlarım uzunken de iyi top oynayabilirim.” İtalyan basını tarafından uyumsuzluğu nedeniyle dozu kaçmış eleştirilerin hedefi olduğu zamanlarda, takım arkadaşı Fabrizio Poletti ile birlikte şehrin en kalabalık meydanında, izleyenlerin şaşkın bakışları arasında, tasma taktığı ve mayo giydirdiği tavuğunu yürüyüşe çıkarmışlığı var.

O yılları ve futbolcuyu iyi tanıyan İtalyan gazeteci Gianni Brera’ya kulak verelim: “Çoğunluğun kurallarla yaşamayı şartsız kabul ettiği içe dönük siyah beyaz yıllarda, o sosyal özgürlüğün, boyun eğmeyişin, asiliğin, farklılığın sembolüydü…

Büyük golcü olmamasına karşın, önemli maçlarda müthiş golleriyle öne çıkmış. 1967’nin mart ayında San Siro’da, Serie A lideri ve evinde üç sezondur yenilgi yüzü görmemiş İnter’e attığı gol onlardan biri. Torino o tarihi maçı 2-1 kazanmış… O maçta İnter’in sol beki Giacinto Facchetti’nin üzerinden aşırarak uzak köşeye bıraktığı golden sonra, savunmacının elleri belinde, “Bu gole ne yapabilirdim ki!” bakışı futbolun en güzel karelerinden biridir ve bir futbol dehasının izlerini taşır…

1967’de 750 milyon Liret karşılığında Juventus’a transfer olacağı söylentileri üzerine Torino taraftarları başkanın evini ve ofisini basmış. Fiat fabrikası işçilerinin de boykot tehdidi karşısında geri adım atan Torino ve Juventus yönetimi (Juventus başkanı Gianna Angelli’nin o yıllarda Fiat’ın başkanı olması kayda değer) bu transferden vazgeçmiş. Ancak milli takım kariyeri hayal kırıklığı. İlk kez 1965’te Polonya’ya karşı forma giyen futbolcu kariyerinde sadece 6 maçta milli formayı giyebilmiş. 1966 Dünya Kupasında, daha ilk turda Kuzey Kore’ye karşı yenilerek elendikleri maçtan sonra yenilginin sorumlusu olarak gösterildiği, bu yüzden teknik direktör Meroni ile arasının açıldığı yazılır…

BEKLENMEDİK SON

15 Ekim 1967’de Sampdoria’ya karşı oynadığı ve takımın 4-2 kazandığı maç onun son maçı olmuş. Maçtan sonra takım arkadaşı Fabrizio Poletti ve kız arkadaşlarıyla birlikte yemekte buluşup galibiyeti kutlayacaklarmış. Ama kader o gün onu hiç beklenmedik şekilde yakalamış. Restoranın önüne arabasını park ettikten sonra karşıya geçerken bir araba çarpmış ve havaya savrulan futbolcuya ikinci bir araba çarparak ölümüne neden olmuş. İşin hazin yanı, ona çarpan ikinci arabanın, Fiat 124 Coupe’nin şoför koltuğunda oturan 19 yaşındaki Attilio Romero’nun koyu bir Torino taraftarı olması. Evinin duvarlarında hayran olduğu futbolcunun fotoğrafları asılıymış. O gün her maçta olduğu gibi tribünlerde yerini almış, hayran olduğu futbolcuyu alkışlamış. Kazadan sonra arabasında çok sevdiği futbolcunun fotoğraflarını bulmuşlar…

24 yaşında, bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Gigi Meroni’nin cenazesine 20 bin kişi katılmış. Ölümünden bir hafta sonra oynanan Torino derbisini Torino 4-0 kazanırken bu onların Juventus’a karşı aldıkları en farklı galibiyet olmuş. O maçta Torino’nun son golünü atan Alberto Carelli, Meroni’nın 7 numaralı formasını giyiyormuş. Maçtan sonra kızgın Juventus taraftarlarının Meroni’nin mezarını tahrip ettiğini, o olaydan sonra iki takım arasındaki husumetin derinleştiğini hatırlatalım. O tarihten sonra oynanan Torino derbileri sıklıkla büyük olaylara vesile olmuştur…

“KATİL” TEZAHÜRATLARI

Attilio Romero’ya gelince… Kazadan sonra bir süre gözaltında tutulmuş ve serbest bırakılmış. Üniversiteyi bitirdikten sonra Fiat‘ın basın ofisinde işe başlamış ve zaman içinde yükselerek şirket içinde CEO danışmanlığı dâhil olmak üzere üst düzeylerde görev almış. Ama hikâyenin can alıcı noktası 2000 senesinde… O sene çocukluğundan beri sevdalısı olduğu takımın, Torino’nun başkanlığına getirilmesi. Ama takım taraftarları bir türlü affetmemiş futbolcularının ölümüne neden olan başkanı. Başkan olduğu 5 sene boyunca, maç günleri Torino tribünlerinde onu hedef alan “Katil” tezahüratları yükselmiş. 2005’te başkanlığı bırakan Romero, Tuttosport gazetesine verdiği röportajda o kazanın hayatını değiştirdiğini, kendini hep suçlu hissettiğini, çok sevdiği bir insanın ölümüne neden olduğu için herkesten özür dilediğini söylüyordu. 2008’de, Torino başkanlığını bıraktıktan üç sene sonra, başkanlık döneminde karıştığı yolsuzluk nedeniyle yargılandı ve 2 yıl 8 ay hapis yattı…

Zıya Adnan

14 Temmuz 2022

Azim gerektiren uzun bir yolculuk: 92’ler Kulübü

Uzaklardan…

92’ler Kulübü Ada futbolundaki 92 profesyonel kulübün statlarında maç izlemiş taraftarların kurduğu bir çeşit futbol tarikatı. İngiltere’nin Dünya Kupasını kazandığı 1966’da kurulan kulübün üye sayısı sadece 1.240.

Yazılmış en güzel futbol kitabı “Gölgede ve Güneşte Futbol”da şöyle yazar Eduardo Galeano: “Taraftar, haftada bir kez evinden kaçar ve stadyumun yolunu tutar. Bayraklar sallanır, kaynanazırıltıları öter, maytaplar atılır, davullar çalınır, konfetiler yağar gökyüzünden. Kent yok olur, rutin olan her şey unutulur, gerçek olan tek şey tapınaktır. Bu kutsal alanda, ateisti olmayan tek dinin kutsal yönleri seyredilir. Taraftarlar, meleklerin nöbetçi şeytanlarla yapacakları mücadeleyi canlı olarak görebilmek için bu hac yolculuğunu yerine getirir. Günümüz futbolunda bu hac yolculuğu için haftada bir kez evden kaçmak yetmiyor ne yazık ki. Malum, her gün maç. Geçmiş sezonlarda, Arsenal’in Emirates Stadında bir haftada üç maç izlemiş naçizane bir futbolsever olarak bu durumu iyi bilenlerdenim. Eskiden haftanın 6. günü oynanırdı bütün maçlar, aynı saatte başlar, aynı saatte biterdi, cumartesi denilince akla ilk maç gelirdi. A Clockwork Orange’ın yazarı İngiliz edebiyatçı Anthony Burgess, futbolun sadece hafta sonları oynandığı çok eskide kalmış zamanları şöyle anlatır: “Five days shalt thou labour, as the Bible says. The seventh day is the Lord thy God’s. The sixth day is for football. (İncil’de yazıldığı gibi, beş gün çalışacaksın. Yedinci gün Tanrı’nın, altıncı gün futbolun.)” Şimdi ise maç her gün, yolculuk her gün. Bir arkadaşım var 60’lara merdiven dayamış, futbola adanmış bir ömürde çok stat gezmiş, çok görmüş bir futbol dilencisi. Geçenlerde “92’ler Kulübü”ne girmesine az kaldığından bahsediyordu, sanırım üç ya da dört kalmış o elit kulübün üyeleri arasına girmeye. Bebek bekleyen bir baba misali heyecanla bekliyordu üyeliği…

PRÖMİER LİGDE 92 STADI TAMAMLAMAK ŞART

Bu vesileyle anlatalım “92’ler Kulübü”nü bilmeyenlere. Ada futbolunda yer alan 92 profesyonel kulübün statlarında maç izlemiş taraftarların kurmuş olduğu bir çeşit futbol tarikatı. Üye olmanın yegâne koşulu, ülkenin 92 profesyonel futbol stadında maç izlemiş olmak. 92 stadı tamamladığınız sezon, 92 kulübün de profesyonel liglerde yer alması gerekiyor, malum küme düşmeler ve çıkmalar. Kurucusu Gordon Pearce, Bristol City taraftarı ve İngiltere’nin Dünya Kupasını kazandığı 1966’da kurmuş 92’ler Kulübünü, ilk üye de kendisi olmuş elbet. 2006’da üye sayısı 1.100’e ulaşmış. Şimdilerde bu sayı 1.240.

“Azim gerektiren uzun bir yolculuk” diyor ve devam ediyor; “ailesi, düzenli bir işi veya ilişkisi olanlar için ve pie (İngilizlerin maç günleri satılan böreği) sevmeyenler için zor. Buz gibi bir şubat akşamında, uzun bir yolculuktan sonra Derby County’nin sisle kaplanmış Pride Park Stadında titreyerek maç izlemek herkese göre değil!” Kulüp üyelerinden Roger Titford, 70’li yaşlarda. Premier Lig takımlarından Reading’in sezonluk bilet sahibi, futbol yazarlığıyla uğraşıyor. Takımını ilk kez 1964’te, o yıllarda Reading’e ev sahipliği yapan Elm Park Stadında izlemiş ve 92’ler Kulübüne girmeye 25 sene sonra Stoke City’nin Victoria Stadındaki maçtan sonra hak kazanmış. “Maçlara gide gele, bir zaman sonra fark ediyorsunuz ki kazara ülkenin 60-65 stadını ziyaret etmişsiniz. Hele de ‘asansör’ takımlardan birinin taraftarıysanız, sezonlar geçtikçe gördüğünüz stat sayısı da haliyle artıyor” diyor BBC’ye verdiği söyleşinde.

Birmingham City taraftarı Duncan Adams, 48 yaşında ve 92’ler Kulübü üyeliğini 1996-97 sezonunda kazanmış. Kendi kurmuş olduğu web sitesinde (https://footballgroundguide.com) deplasman takımı taraftarları için her türlü faydalı bilgi mevcut. En renkli publar, yeme içme mekânları, bilet fiyatları, maçı izleyebileceğiniz en keyifli tribün, takım tezahüratları, hatta ‘pie’ satan börekçiden stada kadar olan yürüme mesafesi. Stada araba ile gelecekler için, maçtan sonra trafiğe takılmadan hızlıca kaçabileceğiniz ara yollar bile düşünülmüş. “92 stadın 55’ini takımımla yaptığım deplasman yolculuklarında gördüm” diyor web sitesinde. Siteyi kurduktan sonra, 92’ler Kulübü üyeliği kesmemiş olacak ki, devam etmiş Ada’da o stat bu stat gezmeye. İngiltere, Galler ve İskoç liginin amatör kümelerindeki statları da tavaf etmiş, 270’in üzerinde statta maç izlemişliği var futbol hacısının…

Onca zaman gezip gördüğü statlarda inanılmaz görüntülere şahit olmuş. 1987’de, kaybedenin küme düşeceği Burnley – Orient maçı sonrası mesela. “Takımları kümede kalınca stadın damında zafer sarhoşluğuyla dans eden Burnley taraftarlarını unutamam” diyor. Kulüp üyelerinin en fazla ziyaret ettikleri stat Brentford’un şimdilerde tarih olmuş Griffin Park Stadı. Kurmuş oldukları web sitesinde (www.92club.co.uk) en sıkı maç atmosferini Portsmouth’un Fratton Park Stadında yaşadıklarını dile getiriyorlar. İkinci sırada Sheffield United’ın Bramall Lane Stadı geliyor. Üyelere göre Premier Lig’de maç izlemenin en keyif verdiği mabet Newcastle’ın St James Park’ı. Rakip takım taraftarlarının sıklıkla alaycı ‘burası kütüphaneyi andırıyor’ tezahüratına konu olan bizim Arsenal’in Emirates Stadı en iyi maç atmosferi sırasında 78. sırada. Listenin son sırasında MK Dons’un bir futbol arenasından çok buz hokeyi statlarını hatırlatan Stadium MK Stadı yer alıyor.

SADECE İNGİLTERE’YE MAHSUS DEĞİL

Bu “ground-spotting” hadisesi sadece İngiltere’ye mahsus değil elbet. Değişilmez futbol dergisi “When Saturday Comes” yazarlarından Ian Plenderleith, Almanya’da ayda bir çıkan, parlak kuşe kağıda basılmış, kalınca “Stadium World” (Stadionwelt) dergisinin Alman futbol hacıları için yazıldığını, hayli de ilgi gördüğünü söylüyor.

Bana gelince… Bu köşede nicedir yazdığım naçizane futbol yazıları ve BirGün vesilesiyle 66’yı buldum. “Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yol” der şair ama sen gel o yolları arşınlayanlara sor, Liverpool’un kuzeyi benim için uzak diyarlar. Tavaf ettiğim futbol mabetlerinden topladığım buzdolabı magnetleri o maçların anısına. Anlayacağınız önündeki yolu hayli uzun bir futbolsever olarak 92’ler Kulübü’ne girmem zor. Velhasıl o kıdemli hacıların yanında, bizimkisi olsa olsa çaylak üye olabilme özlemi…

Ziya Adnan

7 Temmuz 2022