Olimpiyat Stadı’nda şahane derbi

Uzaklardan…

1985-86 sezonunu şampiyon olarak bitirmişti Liverpool, Premier Lig henüz kurulmamış, serveti futbol sevdasından büyük iş adamları henüz adına futbol denilen güzel oyuna el atmamıştı. O sezon ligi Liverpool’un dört puan gerisinde, 3. sırada bitirdi West Ham United, kulüp tarihinin en iyi derecesi. Ancak İngiliz takımlarına verilen cezalar nedeniyle Avrupa Kupalarında yer alamadılar. Londra’nın iki dişli takımı Arsenal ve Totenham Hotspur o sezon West Ham’ın hayli gerisinde kalmıştı. Sonrasında, 1992-93 sezonunda perdelerini açtı futbolun en görkemli ligi ve bazılarının kaderi o açılışla değişti. 1992, 2005 ve 2011’de üç kez elitler liginden düştü West Ham United. O sürede Arsenal şampiyonluk kupasını üç kez kaldırdı…

2016’da 99 seneliğine kiraladığı Olimpiyat Stadına, yeni evlerine taşındı bordo mavililer. Yeni mabet yeni ufuklar açacak, West Ham tıpkı 1985’te olduğu gibi zirveye oynayacaktı. “Bazı umutlar başka zamanlarındır” der şair, takım adına işler beklendiği gibi gitmedi, umutlar hep başka zamanlara kalırken çoğu sezonlarda lige tutunma kaygısınaydı Doğu Londra kulübü, tüm ihtişamına rağmen yeni mabetleri yaramamıştı takıma…

Aydınlık, baharı çağıran Londra Pazar’ında ligde rakibin yedi puan üzerindeki West Ham, Arsenal karşısında. Son 49 maçın 32’sini kaybederken sadece sekiz maç kazanabildiler. Evlerinde Arsenal’e karşı şansları tutmuyor, evlerinde rakibe karşı son 24 maçın sadece üçünde galibiyet sevinci yaşadılar. David Moyes’un takımı senenin yükselenlerinden, sekiz galibiyetle Manchester City’den sonra ligde en fazla galibiyet sevinci yaşayan takım. Belalıları Arsenal’ın 9 numarası Lacazette, son beş maçta West Ham karşısında 4 gol buldu…

15’te hak ettiği golü buluyor West Ham, Antonio’nun asistinde Lingard köşeye asıyor. Bir dakika sonra fark ikiye çıkıyor, sağdan Lingard’ın çabuk kullandığı, rakip savunmanın derin uykulara yattığı duran top organizasyonunda Bowen, Leno’nun kapattığı köşeden top yerden ağlara gönderiyor. West Ham 32’de farkı üçe çıkartıyor, Coufal sağdan kesiyor, Antonio’nun kafa vuruşuna Soucek dokunuyor. Üç farkla geriye düştükten sonra 38’de Arsenal’de Lacazette sahneye çıkıyor, Chambers’in ortasına ceza sahasında müthiş vuruyor, Soucek’e çarpan top ağlara giderken fark ikiye iniyor. Devrenin son bölümünde fark azaltmak için yükleniyor Arsenal, topa yüzde 40 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi sekiz kez yokladığı devreyi 3-1 önde kapatıyor West Ham.

2. devreye Lacazette’in gole yaklaştığı pozisyonla başlıyor Arsenal, 60’da farkı bire indiriyorlar, Chambers’in sağdan sert ortasını kendi kalesine gönderiyor Dawson, baskı karşısında dağılıyor West Ham. 75’te West Ham atağında Benrahma’nın getirdiği topu yakın mesafeden ağlara gönderemiyor Antonio, muhtemel maçın kırılma anı. Martinelli’nin Aubameyang’ın yerine girdiği 82’de beraberliği yakalıyor Arsenal, Pepe sağdan enfes ortalıyor, arka direkte Lacazette kafayla bitiriyor, bu sezon 11. golü. Üç dakika uzatılan nefes kesen maçta başka gol olmayınca üç farkla geriye düşen Arsenal, Odeegard ve Chambers’ın müthiş oyunuyla puanı kapıyor. . Maçtan sonra West Ham’ın hocası David Moyes’a maçtan çıkardığı artı ve eksileri soruyorum. İlk 30 dakikada müthiş oynadıklarını, ilk devrenin sonunda kalelerinde gördükleri golden sonra topla daha az oynadıklarını, 2. devrede Arsenal gibi üst düzey futbolculara sahip takım karşısında topu rakibe bırakmanın bedelini ödediklerini dile getiriyor. Kaybettikleri iki puana rağmen Şampiyonlar Ligi potasındalar, 1986’dan beri sezonu Arsenal’in üzerinde bitiremediler ama bu sezon nicedir unuttukları başarıya yakınlar…

Ziya Adnan

27 Mart 2021

Birmingham City; büyük şehrin mavisi…

Uzaklardan…

Ezeli puan cetvelinde 24. sıradalar. 146 senelik tarihlerinin yarısına yakınını Ada futbolunun en üst liginde geçirdiler, en başarılı oldukları zamanlar 1950 ve 60’lı yıllar. Tarihlerindeki en iyi derece 1955-56 sezonunda 1. Lig’i 6. olarak bitirdikleri sezon, sonrası düşmeler ve çıkmalarla geçen zamanlar. 2010-11 sezonunda West Ham ve Blackpool’dan sonra düşen 3. takım oldular. Watford deplasmanı vesilesiyle İngiltere’nin 2. büyük şehrinin mavi beyazlı takımının hal ve gidişine naçizane bir bakış…

Birmingham City namı-diğer “Blues” (Maviler), Avrupa Kupalarında final oynayan ilk İngiliz takımı

1960 senesinde “European Fairs Cup”da final oynamış Birmingham City, namı-diğer “Blues” (Maviler), Avrupa Kupalarında final oynayan ilk İngiliz takımı. Lig Kupasını 1963’te ve 2011’de kazandılar. 90’ların başları parasal sıkıntılarla boğuştukları zamanlar, kayyıma devredildikleri 1992’de porno şirketi sahibi David Sullivan imdatlarına yetişiyor, 700 bin sterlin karşılığında kulübü satın alıyordu. İlk icraatı 23 yaşındaki Karren Brady’i kulübün genel müdürü yapmak oldu. Genç kızın erkek hegemonyasındaki futbol aleminde patron olması hayli yadırganmıştı ama o, meseleye mizahi yaklaşanları fena yanılttı. Zekiydi, bilgiliydi ve çivi kadar sertti, ilk icraatı yönetici kadrosunun neredeyse tamamını tasfiye etmek oldu, kısa sürede kulüp zarardan kâra geçmişti. Bir seferinde, televizyon ekranlarında bir kadının futbol aleminde başkan olmasını eleştiren, takımın o dönemdeki hocası Barry Fry’i soyunma odalarının duşundan çıkartıp bornozuyla sorguya çekmişliği bile var. Geçmiş zamanda verdiği bir söyleşide o yıllara ait bir anısını paylaşmış, anlatalım: Bir maç öncesi takım otobüsüne binerken takımdaki genç futbolculardan biri, “Oturduğum yerden memelerini görebiliyorum” demiş Brady’e. Aldığı cevap kısa ve net olmuş, “Pekâlâ, ama seni Crewe’a sattığım zaman onları göremeyeceksin!” Sonrasında takımdaki futbolculardan Peschisolido’ya âşık oldu ama sevdası işinin önüne geçmedi. İki kez başka takımları sattı takımın golcüsünü…

Mavilere dönersek, 1986-2002 arası elitler liginden uzak kaldıkları zamanlar, o dönemde iki sezon 3. Lige kadar düştüler. 2007 yazında Hong Kong’lu iş adamı Carson Yeung kulübün yüzde 30 hissesini satın alıyor, en büyük hissedar olarak yönetimi ele geçiriyordu. 2000’den beri 20 teknik direktörle çalıştılar, mart ayının başından beri eski futbolcuları Lee Bowyer takımın başında. 2018-19 sezonunda takıma 1906’dan beri ev sahipliği yapan 29.409 kapasiteli St Andrew’s Stadında 22.483 taraftar ortalaması yakaladılar…

***

Mili maç arasının yaklaştığı zamanlarda, küme düşme potasının altı puan üzerinde, 21. sıradaki Birmingham City, ligde 2. sıradaki Watford deplasmanında. 5. dakikada orta sahada Hughes’un başlattığı atakta Pedro ceza sahasında uzak köşeye vuruyor, Birmingham kalesinde Etheridge topu ancak çeliyor, Sema tamamlıyor, ev sahibi öne geçiyor. Tüm enerjisi ve mücadelesine rağmen gol yollarında kısır mavili takım, maç başına gol ortalamasında ligin en düşük 3. takımı. Topa yüzde 37 oranında sahip olduğu, altı gol denemesine rağmen rakip kaleyi bulamadığı devreyi geride kapatıyorlar.

2. devreye ofansif başlıyor maviler, sol kanatta 11 numaralı Bela topu 3. bölgeye taşıyan oyuncuları. 55’te farkı ikiye çıkartıyor Watford, kullandıkları kornerin devamında, Gosling’in soldan ortasında Chalobah topu kafayla uzak köşeye bırakıyor. Watford. 80’de fark üçe çıkıyor. Rakip savunmanın yine az adamla yakalandığı pozisyonda Ngakia’nın uzun pasında savunma arkasına sarkan Gray karşı karşıya kaçırmıyor. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca Watford üç golle kazanıyor, Birmingham küme düşmeye aday takımlardan…

“Gökyüzü inadına mavi, yaşamak inadına güzel, bu şehirde sen varsın…” der şair dizelerinde. Şehirdaşı Aston Villa’nın Premier Lig’de devlere kök söktürdüğü zamanlarda mavili takım gıptayla bakıyor sevilmeyen komşusuna…

Ziya Adnan

25 Mart 2021

Premier Lig Seyir Defteri: Craven Cottage, yenilgi zamanları…

Uzaklardan…

Bu sezon oynadıkları korkusuz futbolla izlemesi keyif veren, ligin Sheffield United’dan sonra en az beraberlik almış takımının hal ve gidişine Fulham deplasmanı vesilesiyle naçizane bir bakış…

2019-20 sezonunun sonunda Championship’i şampiyon olarak bitirerek nicedir uzak kaldığı elitlerin arasına döndü Yorkshire bölgesinin 475 bin nüfuslu şehrinin beyazlı takımı. 37.890 kapasiteli mabetleri Elland Road’da 27.643 taraftar ortalaması yakaladılar. Bu sezon oynadıkları korkusuz futbolla izlemesi keyif veren, ligin Sheffield United’dan sonra en az beraberlik almış takımının hal ve gidişine Fulham deplasmanı vesilesiyle naçizane bir bakış…

Ezeli puan cetvelinde West Ham United’in arkasından 19. sıradalar. Köklü tarihlerinin büyük bölümünü ülke futbolunun en üst liginde geçirdiler, 3 şampiyonluk yaşadılar, 1975’te günümüzdeki adıyla Şampiyonlar Ligi’nde final oynadılar. 2003-04 sezonunda, parasal sıkıntılarla boğuştukları zamanlarda düştüler. O düşüş kötü gidişin başlangıcı oldu, antrenman sahasını ve statlarını satmak zorunda kaldılar. 2006-07 sezonunun sonunda bütçesindeki açık nedeniyle 15 puanı silinen takımın o dönem kayyıma devredilmesi gündeme geldi. Sonrasında tarihinde ilk kez 3. Lige düşerken umutsuzdu sevdalıları. 3 sezon futbolun görünmez köşelerinde mücadele ettikten sonra, 2009-10 sezonunu ikinci sırada bitirerek tekrar Championship’e döndüler. 2017’de İtalyan iş insanı Andrea Radrizzani kulübü satın aldı, takım 2018-19 sezonunun sonunda Premier Lig’e dönme fırsatını play-off maçlarında kaybetti. 2000’den beri 25 teknik direktörle çalıştılar, aradıkları başarı ‘Çılgın’ lakaplı Arjantinli futbol sevdalısıyla geldi. Futbol aleminde ‘hocaların hocası’ olarak nam salmış Marcello Bielsa, İngiliz gazeteci John Carlin’e göre “Bu gezegende en geniş futbol bilgisine sahip futbol adamı”.

***

Hafta sonunun açılış maçında, enfes Craven Cottage Stadı’nda Bielsa’nın takımı lige tutunma mücadelesi veren Fulham karşısında. Siyah beyazlıların kaderini belirleyecek bir maç, 3 puanı kaparlarsa 17. sıradaki Newcastle United’ı geride bırakacaklar. Misafir takımın bu sezon parlayan yıldızı 24 yaşındaki Brezilyalı Raphinha, 1.76 boyunda 58 kilo ağırlığında. Fransız kulübü Rennes’den 17 milyon sterline gelen kanat oyuncunun Premier Lig’e alışması biraz zaman aldı ama bu sezon ligin en tehlikeli hücumcularından. Ligin ağır savunmalarına karşı düşük ağırlık merkezi, etkili bir şekilde dripling yapmasına, rakiplerinden hızla uzaklaşmasını sağlıyor. Sol ayağını raket gibi kullanıyor, iki kanatta etkili. Genelde sağda oynatıyor onu Bielsa, başarılı orta oranında yüzde 36,6 ile ligin en etkili kanat oyuncularından. Fulham evinde sıkıntılı, sezon boyunca Craven Cottage’de sadece 2 galibiyet alırken son 9 maçta 2 gol buldular. Ama rakibe karşı evlerinde üstünlükleri var, son 8 maçın sadece birinden puansız ayrıldılar. Bielsa’nın takımı son maçlarda düşüşte, son 3 maçtan galibiyet çıkartamadılar.

4-1-4-1 dizilişinde başlıyorlar maça, golcüleri Bamford’un arkasında Alioski, Struijk, Llorente, Ayling dörtlüsü. Kazanmak zorunda Fulham ofansif dizilişte, ileri uçta Cavaleiro, Maja, Lookman. Henüz ilk atağında Cavaleiro ile gole yaklaşıyorlar, ilk bölümde 2 takım uzun toplarla gol arıyor. 8. dakikada ‘Hammersmith End’ tribününün olduğu kalede gol arayan misafir takım Ayling’in kafasıyla golü buluyor ama VAR incelemesi sonunda karar ofsayt. O pozisyon iştahını artırıyor takımın, oyunun temposunu ayarlarken dikine oynadıkları anlarda etkililer. 20. dakikaya gelindiğinde Fulham’ın rakip kaleyi bulan vuruşu bulunmuyor. Savunma ve orta saha bloğu arasında pas trafiğinde bocalıyorlar, 26’da ilk kornerlerinde Maja’nın dönerek vuruşunu Leeds kalesinde Meslier çıkartıyor. 29’da öne geçiyor Leeds, taç atışının devamında Harrison’un asistinde Bamford köşeye sert vuruyor, sezonda 14. golü. Taç atışı sonrasında kalesinde golü gören Fulham savunmasında adam paylaşımı hatalı. Geriye düştükten sonra rakip sahada çoğalmaya başlıyor Fulham, 38’de beraberliği yakalıyorlar. Lookman’ın kornerinde gol vuruşunu yapan Andersen, Leeds’in kalesinde gördüğü 47. gol. Sol kanatta Lookman zor anlar yaşatıyor Leeds savunmasına, savunmanın sağında Ayling destek bekliyor. Topa yüzde 57 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 5 kez yokladığı devreyi beraberlikle kapatıyor Bielsa’nın takımı.

2. devrede Maja’nın yerine Mitrovic sahada, duran toplarda etkiyi artırma düşüncesinde hocaları Parker. Devrenin başında arka arkaya kullandıkları 3 kornerden sonuç alamıyorlar. Rakibin kullandığı 8 kornerden sonra ilk korneri 52’de kullanıyor Leeds, sonrasında 54’te Harrison’un vuruşunu Areola yakın köşeden çıkartıyor. 57’de yeniden öne geçiyor Leeds, orta sahada Lemina’nın kaptırdığı topu Bamford, Raphinha’nın önüne bırakıyor, kaçırmıyor 18 numara. Fulham’ın en önemli sorunu gereksiz bireysel hatalar, bu maçta da öne çıkıyor. 63’te Fulham’da Reed’in yerine Loftus-Cheek sahada. 69’da Raphinha ile 3. gole yaklaşıyor Leeds, son müdahale savunmada Andersen’den. Tüm enerjisine rağmen fazla pas hatası yapıyor Fulham, çabuk kontraya çıkan Leeds pozisyonlar buluyor. Son bölümde Alioski ile gole yaklaşıyorlar ama Areola gole izin vermiyor. 5 dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca Londra’da kaybetme serisine son veriyor Leeds. Fulham’a gelince, enerji ve iştah tamam ama futbolda kalite de lazım. Mitrovic bekleneni veremeyince sezonunda gol kısırlığı kaçınılmaz oldu. Evlerinde 10 yenilgi aldılar, haliyle lige tutunmaları zor ama futbolun içinde mucizeler de var…

Ziya Adnan

23 Mart 2021

Fulham FC: Kiricocho totemi lazım

Uzaklardan…

Fulham, enfes mahallenin siyah beyazı. Belki onların da başı Kiricoho totemiyle derttedir

Geçenlerde Twitter âleminde Harun Gündüz 1980’lere dayanan müthiş bir futbol hikâyesi paylaştı meraklısına, izniyle anlatmadan geçmeyelim. Şampiyonlar Ligi maçında Borussia Dortmund Sevilla karşısında… Alman takımının Haaland ile kullandığı ilk penaltı esnasında Sevilla kalecisi Bono penaltıyı kurtarmadan önce Haaland’a “Kiricocho!” diye bağırır. Haaland ikinci penaltıyı gole çevirince Bono’ya koşar ve kalecinin kulağına “Kiricocho!” diye haykırır. Maçtan sonra kelimenin anlamını soranlara, “Ne anlama geldiğini bilmiyorum ama ilk penaltıda bana söylediğini, ikinciyi gole çevirince ona hatırlattım!”

Kelimenin hikâyesi ilginç, Arjantin’i Dünya Kupası şampiyonu yapan Carlos Bilardo antrenörlüğünün ilk yıllarında Arjantin 1. Lig takımı Estudiantes La Plata’yı çalıştırırken takımın antrenmanlarını izlemeye Estudiantes taraftarı “Kiricocho” lakaplı bir çocuk gelirmiş. Ancak çocuğun her antrenmana geldiği gün takımdan biri gizemli bir şekilde sakatlanırmış. Batıl inançları güçlü Bilardo bu durumdan yararlanmaya karar vermiş. Kiricocho rakip takımlar stada geldiğinde onları karşılamaya başlamış. Estudiantes o yıl, 1982’de Birinci Lig şampiyonu olmuş ve tüm sezon evinde sadece bir maç kaybetmiş. Estudiantes’in kaybettiği tek maç Boca Juniors maçı olmuş. Boca Juniors o gün özel güvenlik alarak Kiricocho’yu takımın yanına yaklaştırmamış ve galip gelmiş. Zaman içinde İspanyolca konuşan futbol dünyasına yayılmış lanetli Kiricocho’nun öyküsü; taraftarlar ve oyuncular, rakip oyuncunun talihsizliğini dilediklerinde Kiricocho’nun adını söylemeye başlamışlar. 1990’ların başında Bilardo’nun Sevilla’yı çalıştırdığı zamanlarda, rakip oyuncu penaltı kullanırken Estadio Ramon Sanchez-Pizjuan’ın tribünleri “Kiricocho!” hep bir ağızdan diye mırıldanırmış…

Bu hikâyeyi Premier Lig’e uyarlarsak, sezon başında üç maçta kaçırdığı penaltıları gole çevirmiş olsa muhtemel küme düşme potasının üzerinde olurdu Fulham, enfes mahallenin siyah beyazı. Kim bilir belki onların da başı Kiricoho totemiyle derttedir! Ancak son maçlarda yükselişteler, son beş maçlarından sadece birini kaybederken o maçlardan 8 puan çıkardılar. Son yedi maçın beşinde kalelerinde gol görmediler. Ancak ligin açık ara lideri Manchester City’e karşı şansları tutmuyor, rakibe karşı son 10 maçı kaybettiler, kazandıkları son maç 2009 Nisan’ında, Ethiad Stadı’nda. Bu sezon Craven Cottage’de sadece iki maçtan üç puanla ayrıldılar, evlerinde sezon boyunca sadece 8 gol buldular, ev karnesinde ligin en zayıf takımı…

4-3-1-2 dizilişinde Fulham, ileri uçta Cavaleiro, Lookman ikilisin arkasında Lemina. Manchester City alışılmadık formasyondaki misafir takım rakibin baskısı karşısında oyun kurmakta zorlanıyor. Topa yüzde 44 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi bir kez yokladığı devreyi golsüz kapatıyor Fulham.

2. devreye golle başlıyor Manchester City, 47’de duran top organizasyonunda Cancelo soldan ceza sahasına enfes kesiyor, rakip savunmanın müdahale edemediği topa dokunarak takımını öne geçiriyor Stones, savunmacının bu sezon ligdeki 5. golü. 56’da fark ikiye çıkıyor, Fulham yarı sahasında Cavaleiro, Andersen anlaşmazlığı, top Jesus’da kalıyor, kaleci Areola’yı geçip farkı ikiye çıkartıyor 9 numara. Arka arkaya gelen goller direncini kırıyor Fulham’ın, dört dakika sonra savunmada Tosin ceza sahasında Torres’i düşürüyor, penaltıyı gole çeviren Aguero farkı üçe çıkartıyor, 10 numaranın bu sezon ilk golü. İkinci yarının başında kalesinde gördüğü golden sonra oyundan düştüğü maçı üç farkla kaybediyor Fulham. Siyah beyazlıların iç saha karnesi düzelmek zorunda, aksi takdirde onları Kiricocho totemi de kurtarmaz…

Ziya Adnan

18 Mart 2021

Championship Günlükleri: Huddersfield Town, ‘Rugby’nin gölgesinde futbol

Uzaklardan…

Adını İngiltere’nin kuzeyinde, West Yorkshire bölgesinde, Leeds ve Manchester şehirleri arasına kurulmuş, 163 bin nüfusa sahip tarihi kasabadan almış Huddersfield Town, nam-ı diğer ‘Terriers’ (Av köpekleri). Lakaplarının hikâyesi ilginç, 1969-70 sezonunda kulübün halkla ilişkilerden sorumlu yöneticisi ve koyu Huddersfield sevdalısı Bill Brooke, takımın bir av köpeği kadar zinde ve azimli olduğunu dile getiriyormuş yazılarında. Zaman içinde ‘Terriers’ olarak nam salmışlar futbol aleminde. Takıma ev sahipliği yapan kasaba geçmişte yün üretimiyle adını duyurmuş, şimdilerde 20 bin öğrenciye ev sahipliği yapan büyük bir üniversiteye sahip. Nüfusunun üçte birini öğrencilerin oluşturması nedeniyle öğrenci kasabası olarak biliniyor. Müslümanların çoğunluğu oluşturduğu kasaba sakinlerinin en büyük tutkusu Rugby 1895’te ilk kez bu diyarlarda oynanmış.

Her ne kadar yörede futbol rugby oyununun gölgesinde kalmış olsa da mavi beyaz takımın mazisi eski, 1908’in yazında kurulmuşlar. 1910’da futbol ligine giriş yaptıktan sonra 1926’da arka arkaya üç sezon şampiyon olan ilk İngiliz takımı olarak tarihe geçmişler. Armalarındaki üç yıldız o güzel günlerin, şampiyonlukların anısına. 1920-30 arasında Ada futbolunun en korkulan takımı olduklarını yazar futbol tarihini anlatan kitaplar. 1972’de ülke futbolunun en üst liginden düşmüşler, sonrası eskiye ağıt yakarak geçirdikleri zamanlar. O dönemde 4 Lige kadar düşmüşler. İlk düşüşten 45 sene sonra, 2017’de Premier Lig’e döndüler. Ancak uzun sürmedi saadetleri, 2018-19 sezonunun sonunda 38 maçta sadece üç galibiyet alarak Fulham ve Cardiff City ile küme düştüler. Bu yazının yazıldığı saatlerde 24 takımlı Championship’te küme düşme potasının 6 puan üzerinde 18. sıradalar. 30 kişilik kadronun değeri 40 milyon sterlin, yaş ortalaması 26,2. Kadronun en değerlisi sağ kanatta görev yapan 25 yaşındaki Belçikalı Isaac Mbenza. Takıma ev sahipliği yapan Kirklees Stadı 24.121 kapasiteli, küme düştükleri 2018-19 sezonunda Premier Lig’de 23.201 taraftar ortalaması yakaladılar. Takımın hocası 37 yaşındaki Carlos Corberan, futbol kariyerinde Valencia’nın rezerve takımında kalecilik yapmış, sonrasında teknik direktörlüğe atılmış. 2017-20 arasında Leeds United’ın U23 takımını çalıştırdıktan sonra 2020’nin yazında Huddersfield’in başına geçmiş.

Güneş ve yağmur arasında kararsız bir Londra gününde Huddersfield Town, QPR deplasmanında. Ekim ayından beri evlerinden ırak maçlarda kazanamadılar. Son 5 deplasmandan sadece bir puan çıkardılar. 3-1-4-2 başlıyorlar maça, ileri uçta Campbell, Mbenza ikilisi. QPR ligin orta sıra takımlarından, onlara de gerekli olan istikrar. Kırmızılı misafir takım tempolu başlıyor maça, çabukluğu, adam eksiltme becerisiyle Mbenza göze batan oyuncuları. İki takımın da topu yere indirmekte zorlandığı ilk bölümde net gol pozisyonu çıkmıyor, aceleci, telaşlı bol top kayıplarıyla geçen dakikalardan sonra ev sahibinin orta sahasında Johansen ve Field topla daha çok buluşan oyuncular. Dakikalar ilerledikçe top kayıpları artıyor Huddersfield Town’da, QPR ise final paslarında zorlanıyor. İlk 30 dakikada kullandığı üç kornerden sonuç alamıyor misafir takım, 30’da Keogh’un kafa vuruşunda gole yaklaşıyorlar. Devrenin son bölümünde net fırsatı gole çeviremiyor QPR, Kane yakın mesafeden kaleci Schofield’i geçemiyor. Topa yüzde 33 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 7 kez yokladığı, pozisyon üretmekte zorlandığı devreyi golsüz kapatıyor Huddersfield Town.

Sağanak yağmurla birlikte 2. devreye baskılı başlıyor QPR ama golü bulan Huddersfield Town oluyor. 55. dakikada sol kanatta Pipa’nın asistinde Bacuna ceza sahası çizginden sert vuruyor ve misafir takım öne geçiyor. Pozisyonda QPR savunması toptan ve rakipten uzak olunca, bu hata golü getiriyor. Akabinde 57’de benzer pozisyonda Bacuna bu kez isabetsiz vuruyor, pozisyonu hazırlayan sağ hücum beki 23 yaşındaki İspanyol Avila, takım arkadaşları arasında Pipa lakabıyla biliniyor. 67’de ileri uçta Cambell’in yerine bir dönem Arsenal’de adını duyurmuş 28 yaşındaki Yaya Sanogo’yu sahaya sürüyor hocaları Corberan. Golden sonra baskısını artıyor misafir takım, 70’te Holmes’un vuruşunda 2. gole yaklaşıyorlar. 80’de nadir yakaladığı gol pozisyonunda Dickie’nin kafa vuruşuyla gole yaklaşıyor QPR, top rakip savunmadan dönüyor. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Londra deplasmanında tek golle kazanıp, küme düşme potasından uzaklaşıyor Huddersfield Town, 2021’de aldıkları ikinci galibiyet. QPR ise istikrarsız gidişini sürdürüyor. Maçın adamı, U19-U21 kategorilerinde İspanya Milli Takımı forması giymiş olan Huddersfield sağ hücum beki Pipa, çabukluğu ve etkili paslarıyla üç puanı getiriyor.

Ziya Adnan

16 Mart 2021

Premier Lig Seyir Defteri: West Ham United; bu sezon her şey billurdan…

Uzaklardan…

Sezonu ilk 4 içinde bitirdikleri sene doğan çocuklar şimdilerde 30’lu yaşların ortasında. Hocaları David Moyes, bu sezon beklentileri aştıklarını, uzun süre küme düşme korkusu yaşadıkları 2019-20 sezonunu düşme potasının 5 puan üzerinde 16. sırada tamamladıklarını, sezon başında hedeflerini ilk 10 olarak belirlediklerini vurguluyor ve devam ediyor: “Futbolcularım zihniyetimi değiştirdi, çünkü şimdi ne kadar yükseğe çıkabileceğimi görmek için yukarı bakıyorum, bunun için takdiri hak ediyorlar.”

1986’da ligi 3. sırada bitirmişti West Ham, lig tarihindeki en iyi derecesi. Sonrası kimi zaman orta sıralara müdavim oldukları, kimi zaman lige tutunma mücadelesi verdikleri sezonlar. 1988-89 sezonunda küme düştüler, sonrasında döndüler, 1991-92 sezonunda yine düştüler. Premier Lig tarihinde sadece 4 sezon elitler liginden uzak kaldılar. 2016’da yeni mabetlerine taşındılar ama yeni yaramadı takıma. İlk sezonu 11. sırada bitirirken yeniyle birlikte gelmesini umdukları zirve yarışından hep uzak kaldılar.

Soğuk mart akşamında sezonun formda takımı West Ham evinde istikrardan uzak ama izlemesi keyifli Leeds United karşısında. Misafir takım son 5 maçın 3’ünden puansız ayrıldı, son sıradaki Sheffield United ile ligin en az beraberlik alan takımı. West Ham’a gelince, evlerinde oynadıkları son 5 maçtan 4’ünü kazandılar. 2021’de Manchester City’den sonra en fazla puan toplayan takım ama Leeds’e karşı şansları tutmuyor, rakip karşısında son 7 maçtan 3 puan çıkartamadılar. Takımın yıldızı Michail Antonio, forma giydiği son 22 maçta 15 golü 4 asisti var. Maçtan önce şubat ayının son gününde 65 yaşında aramızdan ayrılan, 2001-03 arasında West Ham’ı çalıştırmış Glen Roader için saygı duruşu…

West Ham 4-2-3-1 dizilişinde başlıyor maça, golcüleri Antonio’nun arkasında Fornals, Lingard, Benrahma üçlüsü. İlk bölümde daha ofansif misafir takım, 5. dakikada Costa’nın vuruşuyla yaklaşıyorlar gole, 5 ile 7 arasında Roberts ve Bamford ile 2 gol buluyorlar ama 2 gol de geçersiz. İlk 15 dakikada sahanın hâkimi Leeds United, milimetrik ama doğru kararlar öne geçmelerini engelliyor. Bu sezon alıştığımız yüksek tempolu, rakibe göz açtırmayan presinden uzak ev sahibi, ligin yan toplardan en fazla gol bulan takımlarından ama 20. dakikaya kadar etkisizler. 21’de Leeds savunmasında Ayling’in Lingard’ı ceza sahasında düşürmesiyle penaltı kazanıyorlar. Vuruşu kaleci Meslier çeliyor ama dönen topu tamamlıyor Lingard, West Ham öne geçiyor. 28’de Creswell’in kullandığı duran top organizasyonun devamında kornerden Dawson’un kafa vuruşuyla farkı ikiye çıkartıyorlar. Bu sezon duran toplardan 14 gol buldular. Leeds adına kötü savunma ve hatalı kalecilik, onların defans zafiyetinin özeti. West Ham topa yüzde 38 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 8 kez yokladığı devreyi iki farkla önde kapatıyor.

2. devreye 2 değişikle başlıyor Leeds United, Klich and Costa yerlerini Alioski ve Harrison’a bırakıyor. Akabinde Llorente’nin enfes ara pasında Bamford net fırsattan yararlanmıyor. İlk devrede olduğu gibi devrenin başında etkili misafir takım, farkı azaltma adına rakip kaleye yükleniyor. 60’ta 3. değişikliğini yapıyor Bielsa, hücumda Roberts’in yerine Rodrigo sahada. 64’te Leeds’in en iyisi Raphinha ile rakip kaleyi yokluyorlar ama West Ham kalesinde Fabianski gole izin vermiyor. 73’te sahanın en iyisi Benrahma yerini Bowen’e bırakıyor. 77’de Leeds hücumunda maçın en net pozisyonunda yakın mesafeden kaleyi bulamıyor Bamford, bu maçta son vuruşlarda etkisiz. 85’te West Ham savunmasında Dawson topu çizgiden çıkarıp maçın kaderini belirliyor, 3 puanı kapan West Ham 5. sıraya yükseliyor. Bir sonraki maçta Manchester United’a konuk olacaklar, ilk 4 mücadelesinde kilit maçlardan biri…

“Sorulsa çocuk bahçesi derim, karşı bayırdaki mezarlık, bu sabah hava berrak, bu sabah her şey billurdan gibi” der şair iyimserlik dolu dizelerinde. Ondan alıntıyla, West Ham adına bu sezon her şey billurdan.

Ziya Adnan

13 Mart 2021

Liverpool’un düşüşü, Bale ve Kane’nin yükselişi

Uzaklardan…

PremIer Lig’de alışılmadık bir sezon, bir tarafta tüm kupalarda son 21 maçını kazanmış, bu yazının yazıldığı saatlerde Manchester derbisini kaybetmiş, ligde en yakın rakibine 11 puan fark atmış Manchester City, diğer yanda geçen sezonun şampiyonu Liverpool’un paraşütsüz düşüşü. Evlerinde arka arkaya oynadıkları son altı maçı kaybettiler, 27 maçın dokuzundan puansız ayrıldılar. 1953-54 sezonundan beri bu kadar kötü zamanlar yaşamamışlar. Düşüşü sadece kaptanları, savunmanın bel kemiği Van Dijk’in ve bölgedeki ortağı Gomez’in yokluğuna bağlamamak gerek, savunmanın ortasında 19 farklı ikili deneyen takım gol yollarında eski üretkenliğinden uzak, takımdaki özgüven eksikliği, mutsuzluk aşikâr. Onların bu sezonki hikâyesi şairin dizelerindeki gibi: “Mutsuzluk için dediğini, o gün nereye koymuştun ki, şimdi anlat bana bilmeden, geceyi, görmediğimiz geceyi.”

Bir önceki sezonda şampiyon olmuş takımın ertesi sezon döküldüğü zamanlar olmuş elbet. Bilir misiniz, 1936-37 sezonunu ikinci Charlton Athletic’in üç puan önünde tamamlamış Manchester City ve lig şampiyonluğunu kazanmış. Maine Road’da o sezon çifte kutlamalar yaşanmış, çünkü rakipleri, sevilmeyen komşu Manchester United o sezon 2. Lige düşmüş. Ama hikâyenin devamında, ertesi sezon sonunda Manchester City küme düşerken Manchester United terfi etmiş, ne diyelim futbolun içinde böyle enfes hikâyeler de var. Liverpool’un kötü gidişi ilk dördü kovalayan takımlara fırsat. O takımlardan Tottenham’ın evinde oynadığı Crystal Palace maçı vesilesiyle Londra derbisine naçizane bir bakış…

Soğuk pazar akşamında, Tottenham Hotspur evinde Crystal Palace karşısında, kazandıkları takdirde sıralamada Liverpool’un üzerine çıkacaklar. 4-2-3-1 dizilişinde başlıyorlar maça, golcüleri Kane’nin arkasında Bale, Moura, Son üçlüsü. Maçın başında, Bale’in enfes ortasında Son’un kafa vuruşuyla gole yaklaşıyorlar, top Palace kalecisi Guita’da kalıyor. Bale ve Son ile geniş alanları iyi kullanan ev sahibi ilk bölümde sahanın hâkimi ama kalesini dörderli iki set halinde koruyan rakibi açmakta zorlanıyorlar. Palace savunmasının ortasında Cahill rakip atakları kesmekte etkili ama onlar da pas trafiği yaratamıyorlar. Tottenham aradığı golü 25’te buluyor, rakip savunmanın Moura’ya kaptırdığı topun devamında Kane soldan uzak köşeye ortalıyor, Bale dokunuyor, kariyerinin muhtemel en kolay gollerinden. Son altı maçta 5. golü 9 numaranın. Palace o gole kadar sahasından çıkamamanın, topu kalesinden uzak tutamamanın bedelini ödüyor. Top rakipteyken Tottenham’ın enerjisi, rakibe amansız baskısı kayda değer. İlk kornerini 38’de kullanıyor misafir takım, baskıyı kurdukları, rakip kaleyi hatırladıkları dakikalarda golü buluyorlar. Devrenin uzatma bölümünde Milivojevic soldan ortalıyor, Benteke kafayla topu Lloris’in uzanamayacağı köşeye bırakıyor. Tottenham’ın topa yüzde 62 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi dört kez yokladığı devre karşılıklı gollerle kapanıyor.

2. devreye Eze’nin yerine Zaha’yı oyuna alarak başlıyor Palace, Hodgson en iyi savunmanın hücum olduğunu düşünmüş olmalı. 49’da yeniden öne geçiyor Tottenham, Reguilon soldan ortalıyor, Kane’nin kafa pasını kafayla ağlara gönderiyor Bale, Gallerlinin yükselişi sürüyor. Kane’nin sezonda 13. asisti, tüm kupalarda 23 golü var 10 numaranın. Golden üç dakika sonra farkı ikiye çıkartıyorlar, Doherty’nin asistinde Kane’nin ceza sahasının dışından uzak köşeye astığı top sezonun golüne aday. Naçizane görüşüm, şampiyonluklara abone bir takımda olsaydı Lewandowski, Ronaldo, Messi ile aynı kategoride yer alırdı. Kesinlikle dünya çapında bir golcü. Maça dönersek, ligin muhtemel en üretken ofansif üçlüsüne sahip Tottenham rahat pozisyonlar buluyor. Ofansı bu kadar etkili bir takımı neden savunma ağırlıklı oynattığını hocaları Mourinho’ya sormak gerek! 69’da Zaha’nın vuruşunda direkler gole izin vermiyor, Palace adına şansızlık anı. 70’te iki değişiklik yapıyor Mourinho, Lamela ve Sissoko, Winks ve Bale’in yerine sahada. 76’da Son’un ortasında Kane topu kafayla ağlara yolluyor, VAR incelemesi sonunda gol geçerli, Tottenham üç farkla öne geçiyor. Son 10 dakikada yerini Vinicius’a bırakıyor Kane, takımına katkısı iki gol iki asist. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Tottenham 4-1 kazanıyor. Bu sezon tüm kupalarda 100 gole eriştiler, Avrupa’nın beş büyük liginde Bayern Münih’ten sonra en skorer takım. Kane ve Bale ile yükselişleri sürüyor…

Ziya Adnan

11 Mart 2021

Championship Günlükleri: Nottingham Forest, bir özlem anılar arasından…

Uzaklardan…

Geçenlerde yine bu köşede Championship’te geçmişe ağıt yakan Sheffield Wednesday’i hatırlamıştık. Her ne kadar nicedir gözlerden uzak olsalar da eski günlerini özleyen geçmişin başka bir efsane takımına Watford deplasmanı vesilesiyle naçizane bir bakış.

Nottingham… İngiltere’nin kuzeyinde, East Midlands bölgesinde, Leicester ve Derby şehirlerinin hemen yanı başında, 300 bine yaklaşan nüfusuyla, üniversitesi ve eski katedraliyle kendi halinde yaşanılası tarihi bir şehir. Öğrenci nüfusun yoğunlukta, haliyle hareketli gece hayatına sahip olmakla ün yapmış; ülkenin en eski pubu olan ‘Ye Olde Trip to Jerusalem’ 1189’dan beri ayakta, ziyaretçilerini ağırlıyor.

Şehrin iki profesyonel futbol kulübü Nottingham Forest ve Notts County, Trent nehrinin karşılıklı kıyılarında, özlemle eski günlerine dönmeyi bekler. Biri dünya futbolunun en eski profesyonel kulübü, diğeri ise bir zamanlar Avrupa futbolunda nam salmış, esmiş kükremiş sonra düşüşe geçmiş, eski şaşaalı günlerine dönmenin özlemiyle yanıp tutuşan Nottingham Forest…

Ah Forest! Gençlik yıllarımızın efsane takımı… Yazılanlara göre, ‘Forest’ lakabı Robin Hood’un yaşadığı Sherwood ormanlarından gelmekteymiş. Şehrin kuzeyinde yer alan ‘Forest Recreation Ground’, takımın maçlarını oynadığı ilk saha olduğundan takımın adına ‘Forest’ eklenmiş. 1970’li yılların ortalarına kadar Ada futbolunun vasat takımlarından, 20 Eylül 2004’te mide kanserine yenik düşerek 69 yaşında aramızdan ayrılan Brian Clough’un takıma gelişiyle değişmiş makus kaderleri. 70’li senelerin sonları, 80’lerin başı yalnız Ada’da değil Avrupa arenalarında esip kükredikleri zamanlar. 1977-78 sezonunda kazandıkları lig şampiyonluğu, sonrasında iki sezonda günümüzdeki adıyla Şampiyonlar Ligi kupası o güzel günlerin anısına. Sonrası düşüşe geçtikleri zamanlar… Premier Lig’in kuruluşundan sonra 3 kez düşüp 2 kez döndüler. 2005-08 arasında 3. Ligi gördüler. 1999’dan beri elitler liginden uzaklar. Tüm zamanların puan cetvelinde 22. sıradaki takımın hikâyesi şairin dizelerindeki gibi, ”Birden hatırlarsın, o da seni birden bazan, nerde, ne yapar şimdi, parlar bir özlem anılar arasından.”

Watford karşısına çıkan takım ligde 16. sırada, küme düşme potasının 8 puan üzerinde. 30 kişilik kadrosunun değeri 55,3 milyon sterlin, yaş ortalaması 28… 3 futbolcusu milli takımlarda görev yapıyor. 4-2-3-1 dizilişinde başlıyorlar maça, gol umutları Murray’nin arkasında Knockaert, Krovinovic, Freeman üçlüsü. Sağ kanatta 28 numaralı Knockaert, Fulham’dan kiralık, ligde 3 golü var. Ev sahibi 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Sarr, Gray, Sema üçlüsüyle baskılı başlıyor maça, Forest takım halinde savunmada. 5. dakikada Gray’in kafa vuruşu Forest kalecisi Samba’da kalıyor. İlk kornerini 8. dakikada kullanıyor kırmızı beyazlı misafir takım, sonrasında 3. bölgede daha kalabalıklar. Watford’un sağ kanadında Sarr’ın çabukluğu, savunma arkası koşuları zorluyor rakip savunmayı, beklenen gol 17’de geliyor. Sarr’ın çizgiye inip ceza sahasına kestiği topu uzak köşeye bırakıyor sol hücum beki Masina. Golden sonra oyunu dilediği şekilde yönlendiriyor Watford, orta sahada Hughes ataklara yön veren oyuncuları. İlk gol denemesini 31. dakikada Krovinovic’in uzaklardan vuruşuyla yapıyor Forest ama 3. bölgede çok etkisizler. Topa yüzde 46 oranında sahip oldukları, rakip kaleyi sadece 2 kez yokladıkları devreyi geride kapatıyorlar.

2. devreye orta sahada kalabalık başlıyor Forest ama savunmadan çıkarken çok top kaybı yapıyorlar. 51’de Watford atağında Pedro’nun vuruşu kaleci Samba’yı geçemiyor. Orta sahada etkili oyun kurucu yokluğunda geniş alanları kullanmaya çalışıyor Forest ama kadro zafiyeti bariz. Murray gibi deneyimli bir golcüye sahipler ama pozisyon üretmekte zorlanıyorlar. 56’da net golü kaçırıyor Watford, yakın mesafeden topa dokunamıyor Gray. Son bölümde Watford pas trafiğini artırıyor ama final paslarında etkisizler. Forest sağ kanatta Christie ile rakip kaleye inme çabasında ama Watford savunmasının solunda Masina geçit vermiyor. Velhasıl Watford tek golle kazanıp 2. sıraya yükseliyor, kırmızılı takım ise küme düşme potasına yakın olmanın sıkıntısında. 35 maçta 28 gol kısırlığının özeti… Watford’da maçın adamı İsmaila Sarr, yaz döneminde taliplileri sıraya girecektir muhtemel.

Nottingham Forest’i hatırladığımız yazıya şairle başlamıştık şairle bitirelim. “Söner yangın birazdan, yatışır özlem, bir gün karşılaşırız, bir gün, bir yarım akşam.”

Ziya Adnan

9 Mart 2021

Premier Lig Seyir Defteri: Manchester United; şampiyonluk uzak bir hatıra

Uzaklardan…

Yakın geçmişte verdiği söyleşide Manchester United’ın Sir Alex Ferguson sonrasını şöyle özetliyor 2010-15 arasında takımın kalesini korumuş Danimarkalı Anders Lindegaard: “Sir Alex’in yokluğuna alışamadık, takım olarak değişimi çok yadırgamıştık, IPhone telefonun Nokia şarj cihazıyla şarj olması gibiydi! Takım ne zaman kötü sonuç alsa, yeni teknik direktörün kadronun yarısını göndereceği, yeni futbolcuların geleceği söylentileri dolaşıyordu. Bu şartlar altında çalışmanın kolay olmadığını anlayabilirsiniz sanırım. Ama özeleştiri de yapmak gerek, hiçbirimiz parçası olduğumuz takımdaki değişiklikleri kabul edemedik. Her şeyin aynı kalması gerektiğini düşünüyorduk. Oysa bu yaşamda hiçbir şey aynı kalmıyor. Bizimkisi büyük yanılgıydı.

2013 yazında takımdan ayrılan Ferguson’dan sonra beş teknik direktör geldi geçti. İlki, futbolun beyefendi hocası David Moyes, büyük beklentilerle geldiği takımda bir sezon bile kalamadı, yerine geçici olarak efsaneleri Ryan Giggs’i ve sonrasında Louis van Gaal’I getirdiler, ummak ve beklemekle geçti zamanlar. Mourinho döneminde, 2017-18 sezonunda UEFA Avrupa Ligi’ni kazandılar ama Premier Lig’in kuruluşundan sonra 13 sezon ambargo koydukları şampiyonluk uzak bir hatıra olarak kaldı. Kimi sezonlarda ilk dörde giremeyen takım (2013-14 sezonunu 7. sırada bitirdiler) Şampiyonlar Lig’ine hasret kalırken umutlar hep bir sonraki sezona kalıyordu. 2019’da 3,15 milyar dolarla dünya futbolunun en değerli 3. kulübü olarak tarihe geçtiklerini hatırlatalım. Şampiyonluk kupasını kaldırdıkları 2012-13 sezonundan sonra o kupayı üç kez kazandı Manchester City, Sir Alex’in tanımıyla “şehrin gürültücü komşuları”. Onlar bu sezonun fırtına takımı, tüm kupalarda arka arkaya 21 maç kazandılar, 26 maçın sonunda 15 puan farkla liderler, gidişata bakarak baharla birlikte şampiyonluklarını ilan ederler muhtemel. Kırmızı Şeytanlara gelince, onlar adına Sir Alex sonrası şairin dizelerindeki gibi, “Bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte, bıraktın, unuttum, unutuldum.”

Hafta içinde oynanan maçta, soğuk, sisli Londra akşamında Manchester United, Crystal Palace deplasmanında. Ev sahibi 1991’den beri evinde rakibe karşı kazanamıyor, Manchester United ligin formda takımı, son 20 maçın sadece birinde üç puan bıraktılar. Bu sezon evlerinden ırak çıktıkları maçlarda 13 galibiyet alırken 7 maçı beraberlikle kapattılar, mağlubiyetleri bulunmuyor.

Sporting Lisbon günlerinden eski hocası Jose Peseiro ‘futbol hastası’ olarak tanımlıyor eski oyuncusunu: “Futbolu o kadar çok severdi ki, ‘karınla mı topla mı uyuyorsun?’ diye sorardım.”

İlk bölümde dirençli, istekli rakibi karşısında pozisyon üretmekte zorlanıyor Manchester United. Topa yüzde 65 oranında sahip oldukları, rakip kaleyi 7 kez yokladıkları devre golsüz kapanıyor.

2. devreye sol kanatta Rashord’un kazandığı kornerle başlıyorlar. 64’te golü kaçırıyor Palace, Ayew’in enfes pasını değerlendiremiyor Benteke. Rakibin enerjisi ve etkili presi karşısında bocalıyor United, oyun kurucuları Fernandes bu dakikaya kadar etkisiz. Son bölümde baskıyı kuruyor zebrayı andıran formasıyla United, 82’de Greenwood’un vuruşuyla gole yaklaşıyorlar. İki dakika uzatılan maçtan gol sesi çıkmayınca rakip kaleyi sadece bir kez bulabilen United tek puanla yetiniyor.

Bir sonraki maçta Manchester City karşısına çıkacaklar ama şampiyonluk bir sezonda daha uzak bir hatıra…

Ziya Adnan

6 Mart 2021

Mourinho zamanları, mutsuzluk gülümseyerek gelir

Uzaklardan…

Geçenlerde The Telegraph gazetesinde enfes bir futbol makalesi yayımlandı, meraklısına. Gazetenin spor yazarlarından, genelde atletizmi takip eden Ben Bloom, Tottenham Hotspur’e dair yazısına şu soruyla başlıyor; “Koyu bir Tottenham taraftarıyım ama şimdilerde bu takımı izlemekten nefret ediyorum. Bu beni kötü bir taraftar mı yapar?”

Önceki hocaları, Mayıs 2014’ten, Kasım 2019’a kadar takımı çalıştırmış Pochettino’nun futbol felsefesine aşina olanlar anlamışlardır soruyu, ah Pochettino mahallenin en güzel abisi. 202 lig maçında takımının başında sahaya çıkarken yüzde 54’lük kazanma oranıyla kulüp tarihinin en başarılı ikinci hocasıydı ama sadece bunun için sevilmedi. Onunla Kuzey Londra’da değişti dengeler, kapı komşusu ve ezeli düşmanı Arsenal’in teknik direktörü Wenger’in görevde olduğu 22 senede 17 teknik direktörle çalışmış ama her sezon ligi rakibinin altında bitirmiş Tottenham 2015-19 arasında dört sezon ligi ilk dört içinde bitirmekle kalmamış, her sezon rakibini altına almıştı. Verileri her teknik direktörü kıskandıracak cinsten, 2014-19 arasında Tottenham’da lig maçlarında kazandığı puan toplamı 382, ligde sadece üç takım daha fazla puan toplayabilmiş. Beş sezonun dördünü ilk dört içinde bitirdi, üstelik iki transfer döneminde hiç para harcamadan. Ofansif futbolu sevdiği, gençlere önem verdiği zaten biliniyor. Yakın geçmişte İngiltere Milli Takımı kadrosunda yer alan 15 futbolcu Arjantinli hocanın tornasından geçmiş, şimdilerde Tottenham’ın yedek kulübesinin müdavimleri Winks ve Alli o futbolculardan sadece ikisi. Dele Alli 24, Harry Winks 25 yaşında, Mourinho döneminde gözden düştüler, milli takım onlar adına artık uzak bir hatıra. Portekizlinin takımın başına geldiği zamanlarda koyu Tottenham taraftarı eski bir arkadaş, “kazanmayı bilen hoca” diyordu. Oysa futbolun dünü yok, kazandığınız tüm kupalar yeni sezonda en fazlasından bir hatıra. Kazanırken de kaybederken de yazdığın hikâye önemli, takımın maçını izlerken oynadığı futboldan keyif almak, bir sonraki maçını iple çekmek. O yüzden Guardiola, Klopp, Rodgers… O yüzden yaşı yetenler 1982 Dünya Kupası denilince kupayı kazanan İtalya’yı değil, enfes Brezilya’yı hatırlar…

Mourinho’ya gelince, şampiyonluk hayaliyle başladığı sezonda takımı 9. sırada, ilk dördün dokuz puan arkasında. Son altı maçın beşini kaybettiler, üstelik Kane, Son, Bale gibi üstün yetenekli ofansif futbolculara sahip olmalarına rağmen. Oynattığı savunma ve kontraya dayalı futbol en koyu taraftarı bile futboldan soğutacak cinsten, oysa adına futbol denilen güzel oyun kazanmaktan daha fazlası olmalı, kaybederken bile hikâyesi hatırlanmalı…

***

Şubat ayının son pazarında, aydınlık bir Londra gününde ligde son beş maçtan dördünü kaybeden Tottenham evinde lige tutunma mücadelesindeki Burnley karşısında. Ev sahibi 4-2-3-1 dizilişinde İleri uçta Kane, arkasında Bale, Son, Moura üçlüsü. Henüz 2. dakikada öne geçiyor Tottenham, soldan Son’un ceza sahasına kestiği enfes topa dokunuyor Bale. 15’te onun boş pozisyonda soldan sert vuruşuyla iki farkı yakalıyor Tottenham, asist Bale’den. 30’da fark üçe çıkıyor, Reguilon soldan ortalıyor, Moura kaçırmıyor. Tottenham topa yüzde 56 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi sekiz kez yokladığı devreyi üç farkla önde kapatıyor.

2. devrenin başında topa sahip olan, tempoyu kontrol eden Tottenham, Burnley organize atak geliştirmekte zorlanıyor. 55’te sezonun en güzel gollerinden birini izliyoruz, Son’un topu rakip alana taşıyıp verdiği pası soluyla uzak köşeye mükemmel bırakıyor Bale, fark dörde çıkıyor. Velhasıl sezonun en rahat maçlarından birini rahat kazanıyor Tottenham, umutları sezonu ilk dört içinde bitirmek…

“Mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir” der Cemal Süreya, ondan alıntıyla Burnley karşısında kazanmış olsalar da mutsuzluk Mourinho ile gelir. Ligin muhtemel en etkili forvet hattına sahip olmalarına rağmen puan cetvelindeki konumları mutsuzluğun yansıması sanırım…

Ziya Adnan

4 Mart 2021