Euro 2020: İngiltere-İskoçya; eski rekabet

Uzaklardan…

Önce ulusal takımımıza dair birkaç kelam edelim, malum Avrupa Şampiyonluğu hayali hüsrana döndü. Fizik olarak turnuvanın en zayıf görüntüsünde oynadığı üç maçta pozisyon üretemezken kalesinde 8 gol görüp sıfır puan çekti ‘bizim çocuklar’. Velhasıl içinde bolca siyaset, hamaset, kibir bulunan yazık hikâyeden geriye kalan hatırlanmak istenmeyecek Avrupa Şampiyonası. Ne diyelim, ülkede futbol bile Türk’ün Türk’e masalı, inanırsan…

Dönelim turnuvaya, bilir misiniz futbolun en eski uluslararası rekabeti, ilk kez 30 Kasım 1872’de Glasgow, Hamilton Crescent’te 4 bin taraftar önünde oynanmış, o zamanlar için hiç yabana atılmayacak rakam. Ada futbolunun meraklıları İngiltere-İskoçya rekabetinden bahsettiğimi anlamıştır. İngiltere Mili Takımı, Federasyon Kupasını yaratan adam Charles Alcock tarafından seçilmiş, kendisi sakat olduğu için takımda yer alamamış futbol sevdalısı, dokuz kulüpten seçtiği oyuncular sahaya çıkmış. İskoçya’da o dönem futbol federasyonu olmadığından milli takımı ayarlama işini ülkenin o yıllardaki en önemli kulübü Queen’s Park FC üstlenmiş.

Onlara da selam çakalım yeri gelmişken, ‘Örümcekler’ olarak nam salmışlar futbol aleminde, geçen sezon İskoçya 3. Ligi’ne yükseldiler. Kulübün sekreteri ülkedeki tüm kulüplere haber salmış ama kimseden cevap gelmeyince İskoçya Milli Takımı olarak sahaya mecburen Queen’s Park kadrosuyla çıkmışlar. Futbolun farklı kurallarla oynandığı, kaba kuvvetin ön plana çıktığı, ayağı yere sağlam basanın kazandığı zamanlardan bahsediyoruz. Sahadan kemik sesinin geldiği, devre arasının olmadığı, kararların takım kaptanları tarafından verildiği (iki takım kaptanı anlaşamazlarsa iki hakeme danışırlarmış), VAR’ın futbolla tanışmadığı zamanlar. O tarihi maç golsüz sonuçlanmış. İkisi de Britanya Adaları’nın ulusal takımları olmalarına rağmen zaman içinde iki ülke arasında çok eskiye dayanan husumetten futbol da nasibini almış, İskoç milliyetçiliğinin yükselişiyle, İskoç spor gazetecileri İngilizleri ‘Auld Enemy’ (eski düşman olarak) adlandırmışlar. Onlara göre İskoçya’nın İngiltere’yi yenmesi sonuçların en şahanesi… Tarihte 114 kez karşılaşmışlar, İngiltere 48’ini kazanırken İskoçlar 41 maçta sahadan galibiyetle ayrılmış. En son 25 sene önce karşılaştı iki takım, İngiltere Shearer ve Gascoigne’nin golleriyle kazanan takım olmuştu…

Gri bulutların görkemli Wembley Stadı’nın üzerini kapladığı, serin Londra akşamında 22 bin taraftar önünde grupta ilk maçını kazanan İngiltere 4-3-3 dizilişinde. İleri uçta Sterling, Kane, Foden üçlüsünün arkasında Phillips, Rice, Mount. Savunmanın ortasında Stones ve Mings’e görev vermiş hocaları Southgate, iki hücum beki sağda James, solda Shaw. İskoçya 3-5-2 dizilişinde, ileri uçta Adams, Dykes ikilisinin arkasında O’Donnell, McGregor, Gilmour, McGinn, Robertson. İlk bölümde İskoçya orta sahasında McGinn rakibin çabuk hücumcusu Sterling’e yakın oynuyor, 4. dakikada gelişen İskoçya hücumunda Adams’ın ceza sahası içinden vuruşu rakip savunmadan dönüyor. İki takımın da ofansif oynadığı, bol faullü geçen ilk 10 dakikadan sonra gole yaklaşan İngiltere, sağdan Mount’un kullandığı kornerde Stones’un kafa vuruşu direkleri geçemiyor. Sonrasında baskıyı artıyorlar, sağda Foden topla buluştuğu anlarda etkili. Aston Villa’nın dinamosu McGin İskoçya orta sahasında enerjisiyle takımın göze batan oyuncusu, 20’de Mount’un kullandığı kornerde topa Kane’den önce müdahale ediyor. Orta sahada Mason Mount ve Billy Gilmour mücadelesi izlemeye değer, 30 dakikanın sonunda iki takımın da kaleyi bulan vuruşu bulunmuyor. Savunma güvenliğini elden bırakmıyor İskoçlar, savunmanın solunda Tierny, önünde Roberston arkada boşluk bırakmıyor. 30’da Tierny’nin soldan ortasında O’Donnell’in enfes volesinde gole izin vermiyor İngiltere kalesinde Pickford, dönen topu kafayla kaleye gönderemiyor Adams. Devrede topa daha çok sahip olan İngiltere ama net pozisyon üretmekte zorlanıyorlar. Hırvatistan maçında olduğu gibi bu maçta da kalabalık savunma arasında kayboluyor Kane. İngiltere’nin topa yüzde 63 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi bulamadığı devre golsüz kapanıyor.

Bastıran yağmurla birlikte 2. devreye ofansif başlıyorlar, 46’da Kane’den önce topa müdahale eden Tierny sonrasında Mount’un kornerini uzaklaştırıyor. Top rakipteyken takım halinde kapanıyor İskoçya, 55’te gole yaklaşan İngiltere, Kane’nin pasında James’in vuruşu az farkla dışarda. Akabinde golü kaçıran İskoçya oluyor, rakip savunmanın uzaklaştıramadığı topa dönerek vuruyor Adams, top savunmada Stones’tan dönüyor. 60’tan sonrası maçta temponun arttığı dakikalar, iki takım da uzun toplarla orta sahayı çabuk geçiyor. 63’te ilk değişikliğini yapıyor İngiltere, Foden’in yerine Grealish sahada. Topa daha çok sahip olmasına rağmen geniş alanları etkili kullanamıyor takımı, merkezden getirdikleri toplarda kalabalık savunmayı aşamıyorlar. İskoçya savunmasının ortasında McTominay maçın iyilerinden. 74’te bekleneni veremeyen Kane’nin yerine Rashford sahada. 76’da değişiklik İskoçya’dan geliyor, Gilmour yerini Armstrong’a bırakıyor. 78’de net fırsatı gole çeviremiyor İskoçya, Tierny’nin enfes ortasına isabetsiz vuruyor Adams. Son bölümde kanatları etkili kullanıyor İskoçya, 84’te Adams yerini Nisbet’e bırakıyor. İki dakika uzatılan maçta gol olmayınca puanlar paylaşılıyor, İskoç tribünlerinin sevinci görülmeye değer. Gruptaki son maçta Hırvatistan karşısına çıkacaklar, son 16’ya kalmak için kazanmaları şart. İngiltere’ye gelince, Hırvatistan maçındaki coşkuyu bu maçta yakalayamadılar, ileri uçtaki üç oyuncusu Kane, Foden, Sterling’in düşüşü sevdalıları adına endişe verici. Maçın adamı, Billy Gilmour, 20 yaşındaki orta saha Chelsea formasıyla gelecekte adından söz ettirecektir.

Ziya Adnan

22 Haziran 2021

İngiltere: Belki biter bekleyiş…

30 dereceye yaklaşan sıcaklık, tribünlerde 22 bin taraftar, ne ucuz hamaset edebiyatı, ne karşı takımı düşman ordusu gibi gören hastalıklı zihniyet. En fazlasından görkemli Wembley Stadı’nda bir futbol maçı, biri kazanacak bir kaybedecek ama her şekilde hayat devam edecek.

1966’dan beri kupa kazanamadı İngiltere, ummak ve beklemekle geçti nice Dünya Kupaları, Avrupa Şampiyonaları. O tarihten günümüze beş İngiliz takımının Şampiyonlar Ligi’ni toplamda 14 sezonda kazandığını düşününce milli takımlarının başarısızlığı aşikâr. Euro 2020’de, güneşli Londra Pazar’ında görkemli Wembley Stadı’nda, grupta ilk maçında Hırvatistan karşısına çıkan takımın hal ve gidişine o maç vesilesiyle naçizane bir bakış…

İlk kez 1960’da düzenlenmiş Avrupa Şampiyonası, İngilizler katılmayı reddetmişler. Turnuvada ilk kez 1968’de boy gösterdiler ve o zamandan beri dokuz kez finallere katıldılar. 2020 Avrupa Şampiyonası onların 10. turnuvası ama bir türlü kupayı kaldırmayı başaramadılar. İngiltere’nin finallerdeki en iyi performansı, turnuvaya sadece dört takımın katıldığı 1968’de İtalya’da 3. sırayı alması. 1996’da yarı finale yükseldiler ama Almanya’ya penaltılarla kaybettiler. Takım iki turnuvada çeyrek finali gördü; 2004’te ev sahibi Portekiz’e, 2012’de Ukrayna’da İtalya’ya penaltılarda kaybetti. O maçtan sonra “It always ends in penalties, it always ends in tears,” (Her zaman penaltılarla, her zaman gözyaşlarıyla sonuçlanır) yazmıştı manşetinde ülkenin çok okunan bulvar gazetesi Daily Mail. 2016’da Fransa’da, İzlanda karşısında son 16’da elendiler. Dört kez (1980, 1988, 1992 ve 2000), grup aşamalarının ötesine geçemediler. Turnuva öncesinde FIFA sıralamasında Brezilya’nın arkasından 4. sıradalar. 26 kişilik kadronun yaş ortalaması 25,3. 1,25 milyar sterlinle turnuvanın en değerli takımı. Kadroda yer alan futbolcularının ortalama değeri 49,8 milyon Sterlin. Kaptanları, golcüleri futbolun efendisi, transfer döneminde takımdan ayrılması gündemde olan Harry Kane’nin değeri 120 milyon Sterlin…

Rakip Hırvatistan FIFA sıralamasında 14. sırada, son Dünya Kupası’nda ilk 11’de başlayan dört oyuncu Subasic, Strinic, Mandzukic ve Rakitic emekli olunca yerlerini Livakovic, Barisic, Vlasic ve Petkovic ile doldurdular. Takımın zayıf halkası yaşlı savunması, bilhassa duran toplarda sıkıntı yaşıyorlar. Takımın beyni, orta sahanın maestrosu Rakitic’den sonra hocaları Dalic, 4-2-3-1’e döndü. Oyun kurucuları Vlasic, o bölgede alternatifler arasında Mario Pasalic ve Andrej Kramaric yer alıyor. Yeri gelmişken efsaneleri Modric’e selam çakmadan geçmeyelim. Hırvat futbolunun yetiştirdiği en büyük futbolcu olan 10 numaranın, 2008-12 arasında formasını giydiği Tottenham Hotspur sevdalarının gönlünde yeri büyüktür. Takımı Avrupa Şampiyonlarının müdavimlerinden, son beş turnuvada boy gösterdiler. Turnuvalarda İngiltere ile iki kez karşılaştılar, 2004 Avrupa Şampiyonası’nda sahadan mağlup ayılırken, 2018 Dünya Kupası’nda uzatmalarda sevinen taraf oldular. 30 dereceye yaklaşan sıcaklık, tribünlerde 22 bin taraftar, ne ucuz hamaset edebiyatı, ne karşı takımı düşman ordusu gibi gören hastalıklı zihniyet. En fazlasından görkemli Wembley Stadı’nda bir futbol maçı, biri kazanacak bir kaybedecek ama her şekilde hayat devam edecek.

57’de öne geçen İngiltere oluyor, Phillps’in sağdan iki kişiyi geçerek rakip savunma arkasına enfes pasını kaleci Livakovic’in yanından ağlara gönderen Sterling, büyük turnuvalardaki ilk golü. Değişikliklere rağmen 3. bölgede etkisiz Hırvatistan, 90 dakika sonunda rakip kaleyi bulan vuruşları sadece iki. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca gruptaki ilk maçını kazanıyor İngiltere, genç orta sahası Rice, Phillips, Mount Hırvatistan’ı kol mesafesinde tutarak 2018’in yanlışlarını düzeltiyor. Üçü de 25 yaş ve altı olan bu üç orta saha oyuncusu takımı taşıyan oyuncular, cuma akşamı İskoçya karşısında yerlerini alacaklardır. Hırvatistan’a gelince, gol yollarında çok etkisizler, Mandzukic ve Rakitic’in yokluğu gelecek adına düşündürücü…

Ziya Adnan

15 Haziran 2021

EURO 2020 başlarken

Uzaklardan…

Avrupa Şampiyonası 11 Haziran’da başlayacak ve bu sezon 60. yaşını kutlayacak, nice senelere. İlk kez benim dünyaya geldiğim, hayatın siyah beyaz olduğu zamanlarda, 1960 senesinde düzenlenmiş, fikir babası Henri Delaunay adında futbol sevdalısı bir Fransız. Fransa Futbol Federasyonu genel sekreterliğini yaptığı 1927 senesinde önermiş turnuvayı ama hayata geçişini görememiş. İlk Avrupa Şampiyonası ölümünden üç sene sonra, 1960 Temmuz’unda; ilk maçta Yugoslavya Fransa’yı 5-4 yenerek açılışı yapmış, turnuva tarihinin en gollü maçı. O turnuvayı finalde Yugoslavya’yı yenen Sovyetler Birliği kazanmış. İlk beş turnuvada sadece dört takım yer alırken 1980’de İtalya’da takım sayısı ikiye katlanmış. Yaşı yetenler hatırlar, 1996’da İngiltere’de oynanan turnuvada takım sayısı 16’ya çıkarken ev sahibi takım yarı finalde üzülmüş, penaltılar sonunda turu Almanya’ya bırakmıştı. 1966’dan beri kupa kazanamayan İngiltere’de bekleyiş sürüyor.

2000’de ilk kez iki ülkede oynanan maçlara Belçika ve Hollanda ev sahipliği yapmış, bir sonraki turnuvada Yunanistan turnuva tarihinin sürprizini gerçekleştirerek kupayı kaldırmıştı. İspanya’nın altın nesli sonraki iki turnuvada esti kükredi. 2016’nın kazananı Portekiz, final maçında Fransa’yı devirmiş, 75.868 taraftarın önünde kupayı kazanmıştı.

Ve Haziran 2021…

Hayatı esir alan beter bir virüsün pençesinde bir sene gecikmeyle 11 Haziran’da başlayacak Euro 2020. Geçmiş turnuvalar tek ülkede sahne alırken romantik 60. yaş kutlaması için bir seferliğine farkı ülkelerde oynanmasına karar vermişler. Bu sezon ilk kez UEFA’nın belirlediği 11 şehirde oynanacak maçlar, turnuvada yer alacak takım sayısı 24. Altı grupta dörder takımla 31 günde oynanacak 51 maç sonunda şampiyon belli olacak. Turnuvanın oynanacağı mabetler içinde en büyük kapasiteye sahip Wembley Stadı tarihinde ikinci kez yarı final ve finale ev sahipliği yapacak. Planlama aşamasında 13 stat seçilmesine rağmen iki stadın sonradan turnuvadan çıkarılması tarihe düşen notlar. Brüksel’deki Eurostadium, yapımındaki gecikmeler nedeniyle Aralık 2017’de, Dublin de seyircilerin katılma garantisi olmadığı için Nisan 2021’de turnuva dışında kalmış. İspanya’nın maçlarda seyirciye izin vermek için ev sahibi şehri Bilbao’dan Sevilla’ya değiştirdiğini hatırlatalım. Turnuvanın resmi maç topu Adidas’tan. ‘Uniforia’ adını verdikleri top, sınırların bulanıklığını simgeleyen ve siyah fırça darbesi stili çizgilere sahip. Kıta genelinde birlik ve coşkuyu ilham alarak düzenlemişler. İngiltere’nin yakın geçmişte Avrupa Birliği’nden ayrıldığını düşününce o birlik biraz eksik sanırım. Naçizane görüşüm, o gecikmiş ayrılığın sonuçlarını zaman gösterir.

Turnuva olur da maskotu, müziği, çalgısı, çengisi olmaz mı? Euro 2016’nın maskotu ‘Skillzy’, geçmişin iri kıyım, saati sorsa cüzdanı vereceğin türden santrforlarını hatırlatan kaşı gözü büyükçe bir karakter, hayranlarına futbola dair becerileri varsa bir video yüklemeleri için ilham veriyor. Euro 2020 logosu, Avrupa’nın tüm şehirlerini ve vatandaşlarını birbirine bağlayacak kadar güçlü bir sembol olacak şekilde tasarlanmış. Yaratıcılarına göre kıtadaki futbol için mükemmel logo, adını da ‘Futbol Köprüsü’ koymuşlar.

Turnuvanın takımlarına gelince, Finlandiya ve Kuzey Makedonya, daha önce büyük bir turnuvaya katılma hakkı kazanmamışlardı, ilk kez boy gösterecekler elitler sahnesinde. Turnuvanın ev sahiplerinden İskoçya 1998 FIFA Dünya Kupası’ndan bu yana ilk büyük uluslararası turnuvada boy gösterecek ve ‘D’ grubundaki ikinci maçına İngiltere karşısında çıkacak. İngiltere Kralı I. Edward’a karşı İskoç Bağımsızlık Savaşında İskoçlara liderlik eden Wallace’ın hayatını anlatan 1995 yapımı Brave Heart filmini ve sert futbolu sevenlere naçizane tavsiye… Hollanda ve Danimarka 2016’da kaçırdıktan sonra geri dönen takımlar ve Portakallar 2014 FIFA Dünya Kupası’ndan bu yana ilk kez büyük bir turnuvada yer alacak. Avusturya, Macaristan, Slovakya ve Galler ilk kez arka arkaya Avrupa Şampiyonası turnuvalarında boy gösterecekler. 2004’te kazanan Yunanistan, üst üste ikinci Avrupa Şampiyonasını ve üst üste üçüncü büyük turnuvasını kaçırarak vize alamayan tek eski şampiyon. Arnavutluk, İzlanda, Kuzey İrlanda, İrlanda Cumhuriyeti ve Romanya, 2016 finallerinde yer aldıktan sonra bu turnuvaya katılma hakkı kazanamayanlardan. Türkiye 1996’da ilk kez turnuvaya katılmıştı, son yedi Euro’nun beşine katılma hakkı elde etti, şans yanlarında olsun…

Bana gelince, 2016’da Fransa’da yine bu köşede Türkiye’nin maçlarını yazma fırsatı bulmuştum ama şimdilerde virüsün gölgesinde İngiltere dışına çıkmak, çıksan bu kez ülkeye dönmek zor. Haliyle mecburen evdeyiz, İngiltere maçlarını kovalayacağız turnuvada, açılış maçı pazar günü Hırvatistan karşısında. Ah bir de her Wembley ziyareti öncesinde maçları izleyecek gazeteciler için Covid testi zorunluluğu olmasa!

Ziya Adnan

8 Haziran 2021

Blackpool FC: Portakalların dönüşü

Uzaklardan…

22 Mayıs 2011’de, Premier Lig’e yükseldikleri günden 365 gün sonra, sezonun son maçında Manchester United’a 4-2 mağlup olup elitler ligine veda etmişti Blackpool FC; İngiltere’nin kuzeybatısında, Lancashire bölgesinin 143 bin nüfuslu sahil kasabasının portakal renkli takımı. Takıma ev sahipliği yapan kasaba yakın geçmişte “Which Holiday” dergisi tarafından yapılan ankette İngilizlerin ülke içindeki favori tatil beldesi olarak yerini almış, ülkede “The Jewel Of The North” (Kuzeyin Zümrütü) olarak nam salmış. Formasının rengi nedeniyle “The Tangerines” (Mandalinalar) olarak bilinir futbol âleminde, tarihlerinde Premier Lig’de sadece bir sezonda yer aldılar. 2000’lerin başında dokuz sezonda dört küme terfi ederek ülke futbolunun en üst liginde mücadele etme hakkını kazandılar. Terfi ettiği sezonlarda başarısının play-off maçlarındaki mücadelesi sonucu gelmiş olduğunu hatırlatalım. Sezonu 3. sırada tamamlayıp play-off yarı final maçında Oxford United’ı eleyip finale kaldılar. 29 kişilik kadrosunun değeri 8.9 milyon Sterlin, iki futbolcusu milli takımlarda yer alıyor. Takımın değerlisi 27 yaşındaki defansif orta saha Kevin Stewart, Tottenham Hotspur alt yapısından yetişmiş, koyu bir Liverpool taraftarı… Bu arada 80’lı yıllardan anımsadığım Blackpool FC ile bağlantılı kısa bir not: Ankaragücü, İngiliz teknik direktör Brian Birch’ü takımın başına getirdiği 1987-88 sezonunda Blackpool FC’den Dave Windridge adlı santrforu transfer etmiş, David ligin ilk maçında Boluspor deplasmanında oynadıktan sonra ülkesine dönmüştü.

Rakipleri Lincoln City, ülkenin kuzeydoğusunda, katedraliyle ün salmış 95 bin nüfuslu şehrin takımı. Lakapları “Imps”, şehrin katedralindeki bir duvarda yer alan, efsaneye göre katedrale şeytan tarafından gönderilen, ancak bir melek tarafından taşa dönüştürülen yaratık. Formalarındaki amblemde o yaratığı kullanmışlar. 137 senelik tarihleri hep alt liglerde geçmiş, 1972’de takımın başına getirdikleri 28 yaşındaki Graham Taylor’un ilerleyen zamanlarda İngiltere Milli Takımının başında sahaya çıkması tarihe düşen notlar. 4. Lig’de yer aldıkları 2000’li senelerin başlarında, 2003-07 arasında dört kez play-off finalinde bir üst lige terfi hakkını kaybetmişler. Parasal sıkıntılar nedeniyle kayyuma devredildikleri zamanlarda Rob Bradley adında, takım dergisini çıkaran bir taraftar satın almış kulübü. İlk icraatı maaşını ödemekte zorlandıkları hocayı kovmak olmuş, kulüp yönetiminde esas olan şey bütçeyi yönetmek neticede (Her ne hikmetse bütçelerini yönetemeyen Ankara takımlarına selam çakalım bu vesileyle). Sezonu 5. sırada bitiren, play-off yarı finalinde Sunderland’ı eleyen takım 60 yıllık aradan sonra ilk kez Championship’e çıkma mücadelesinde, en son 1960-61’de 2. Lig’de yer aldılar. Finali kazanırlarsa 2016-17’de amatör liglerden çıkıp beş sezonda üç kademe atlayan ilk takım olacaklar. 29 kişilik kadrosunun değeri 4,3 milyon sterlin, bir futbolcusu milli takımlarda yer alıyor…

Güneşli bir Londra Pazar’ında, 9 bin 751 taraftar önünde Blackpool 4-2-3-1 dizilişinde. Golcüleri, 21 golle sezonu gol krallığı sıralamasında 3. bitiren Yates’in arkasında Mitchell, Embleton, Anderson üçlüsü. Lincoln City 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Johnson, Hopper, Rogers üçlüsü, arkalarında 10 numaralı oyun kurucuları Grant, 13 gol ve 9 asistle takımın en üretken oyuncusu. Maçın başlama vuruşundan hemen sonra, 47. saniyede öne geçiyor siyah formalı Lincoln City, sağ kanatta Johnson’un çizgiye inip ceza sahasına çıkardığı topu kendi kalesinde gönderen rakip savunmada Turton. Maça daha iştahlı başlayan Lincoln City geniş alanları sağda Johnson, solda Rogers ile etkili kullanıyor. 34’te beraberliği yakalıyor Blackpool, rakip savunmanın uzaklaştıramadığı topu soluyla köşeye gönderiyor defansif orta saha oyuncusu Dougall. Devre karşılıklı gollerle kapanıyor.

50’de öne geçen Blackpool oluyor, Yates’in asistinde ceza sahası çizgisinden köşeye sert vuruyor Dougall, maçtaki 2. golü. 75’ten sonra beraberlik için yükleniyor Lincoln, sol kanatta Rogers etkili oyuncuları ama final paslarında aceleciler. 85’te Lincoln atağında Johnson’un ortasında pasında müsait pozisyonda kafayı isabetsiz vuruyor Morton. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca geriye düştüğü maçı kazanıp 49 maç, 735 saatlik futboldan sonra Championship’e yükseliyor Blackpool FC, maçın adamı iki ayağıyla ceza sahası dışından iki gol bulan Dougall. Velhasıl 2015’ten sonra gelecek sezon ilk kez Championship’te yer alacaklar. Kulübün sahibi Simon Sadler ve teknik direktörleri Neil Critchley yönetiminde yeniden doğuşlarını kutlayacak sahil kasabasının sakinleri, kalıcı olsunlar…

Ziya Adnan

4 Haziran 2021

Championship Play-off Finali: Brentford Premier Lig’de

Uzaklardan…

Maçtan sonra hocaları Thomas Frank sevinçten uçarken duygularını tarif edemeyeceğini, inişler ve çıkışlarla dolu çok uzun bir yolculuk sonunda onca zaman hasret kaldıkları başarıyı yakaladıklarını dile getiriyor ve devam ediyor: “Premier Lig’i düşünmeden önce bu gece çok sarhoş olmak istiyorum!” Ne diyelim, yeni sezonda Premier Lig’e renk katsınlar.

1986 Mayıs’ında 58 yaşında aramızdan ayrıldı Edip Cansever, bir nesle şiiri sevdiren şair. “Ama yaz dursun, öyle bir dursun ki yaz, çiçekler ağaçlarda kalsın, uçurtmalar göklerde, haziran temmuz ağustos, birbirine sokulsun, ne olur bu böyle olsun” der dizelerinde. Saygı ve özlemle…

Dönelim futbola, bir futbol sezonunun daha perdelerini indirmeye hazırlandığı zamanlarda görkemli Wembley Stadı’nda futbolun parasal ödül olarak en değerli maçı, malum ucunda yeni sezonda Premier Lig’de boy göstermek var. Geçenlerde okumuştum, Finans şirketi Deloitte, play-off finalinde galip gelen takımın ertesi sezon Premier Lig’e tutunması durumunda, gelirinde 135 milyon ila 265 milyon sterlin arasında artış göstereceğini vurguluyordu, anlayacağınız play-off finali Championship kulüpleri adına 90 dakikanın ötesinde. Geçen sezon Fulham karşısında kaybetmişti Brentford, Londra’nın batısında, Middlesex bölgesinde Hounslow belediyesine bağlı, adını kıyısına kurulduğu nehirden alan 30 bin nüfuslu küçük kasabanın kırmızı beyazı, namı-diğer ‘Bees’ (Arılar). Sezonu Norwich City ve Watford’un arkasından 3. sırada bitirip, play-off ilk ayağında Bournemouth’u iki maç sonunda 3-2’lik skorla geçtiler. Köklü tarihlerinde Les Smith, Tommy Lawton, Stan Bowles gibi Ada futbolunda nam salmış futbolculara sahip olmalarına rağmen 1946-47 sezonundan beri ülke futbolunun en üst liginde yer alamadılar. 1998’te 4. Lig’e kadar düştüler, sonra döndüler bıraktıkları yere. 2015-16 sezonunda ligi 5. sırada bitirdiler, ancak yarı final maçında Middlesbrough karşısında kaybedip terfi fırsatını kaybettiler. 1997’den beri alt liglerde dört play-off finali kaybettiklerini hatırlatalım.

Rakip Swansea City, Galler’in güneybatısında, ülkenin en kalabalık ikinci şehrinin siyah beyazı, futbol aleminde ‘Swans’ (Kuğular) olarak nam salmışlar. Tarihlerinde ilk kez 2011-12 sezonunda Premier Lig’de boy gösterirken elitler liginde yer alan ilk Galler takımı olarak futbol tarihine adını yazdırıyordu. 2013-14 sezonunda UEFA Kupası’nda 32 takım arasına kalıp turu Napoli karşısında kaybediyor, 2017-18 sezonun sonunda Premier Lig’den düşüyordu. 2019-20 sezonunda play-off yarı finalini Brentford karşısında kaybeden takım sezonu 4. sırada tamamladı.

Yazı çağıran bir Londra gününde, 11.689 taraftarın önünde 3-4-1-2 dizilişinde Brentford, ileri uçta 32 golle ligin gol kralı Toney’nin yanında Mbeumo, arkalarında oyun kurucuları Marcondes. Orta saha dörtlüsünde merkezde Jensen ve Janelt takımın kilit oyuncuları. Geçen sezonun finalini kaybeden takımın 12 futbolcusu bu maçta kadroda. Swansea City 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Roberts, Lowe, Ayew üçlüsü. 2018-19 sezonunda bizim coğrafyada Fenerbahçe forması giymişti Andre Ayew, bu sezon Championship’te 17 golü var. İlk bölümde sağ kanatta Rasmussen ile rakip savunmayı zorluyor Brentford, 4. dakikada ceza sahasına kestiği topa Toney’den önce müdahale ediyor Swansea savunması. Akabinde orta saha mücadelesinde Canos’a müdahalesi sonunda sarı karı görüyor Swansea kaptanı Grimes, pozisyon kırmızıya yakın. Maça daha iştahlı başlayan Brentford 10’da öne geçiyor, Swansea kalecisi Woodman’ın ceza sahasında Mbeumo’yu düşürmesiyle kazanılan penaltıyı gole çeviriyor Toney, sezonda 33. golü. Brentford 3. bölgede etkili presiyle rakibin oyunu geriden kurmasına izin vermezken, Swansea topu rakip alana taşımakta zorlanıyor. 19’da farkı ikiye çıkartıyor Brentford, rakip savunmanın az adamla yakalandığı pozisyonda Rasmussen’in asistinde Emiliano köşeye sert vuruyor. İki farkla geriye düşen Swansea 20’den sonra çoğalmaya başlıyor rakip kalede, Brentford sahayı daha iyi parselleyen takım. İlk kornerini 32’de kullanıyor Swansea City, top Brentford kalecisi Raya’da kalıyor. Devrenin son bölümünde farkı azaltmak için yükleniyor Galler takımı ama pozisyon üretmekte zorlanıyor. 39’da Mbeuma ile 3. gole yaklaşıyor Brentford, rakibin çabuk hücumcuları karşısında zorlanıyor Swansea City. Topa yüzde 45 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi beş kez yokladığı devreyi önde kapatıyor Londra takımı.

2. devreye ofansif başlıyor Swansea City, 47’de Ayew’in kafa vuruşu isabetsiz. İlerde iki çabuk hücumcusunu bırakıp takım halinde kapanıyor Brentford, golcüleri Toney enerjisiyle göze batanlardan. Topla daha çok oynamasına rağmen 3. bölgede etkisiz Swansea, gol umutları duran toplarda. 60’ta ilk değişikliğini yapıyor takımın hocası Cooper, sağ hücum beki Naughton’un yerine Cullen sahada. Sertliğin arttığı dakikalarda 65’te 10 kişi kalıyor Swansea City, Fulton’un rakibe arkadan müdahalesi sonucu gelen kırmızı kart maçın kırılma anı. 70’te sarı kartı gören Brentford’dan Janelt. 71’de iki değişiklik yapıyor Brentford’un hocası Thomas Frank, Forss ve Ghoddos, Canos ve Janelt’in yerine sahada. Son 15 dakikaya eksik rakibi karşısında iki farkla önde giren Brentford 78’de Toney ile gole yaklaşıyor. 80. dakikanın sonunda Swansea City’nin rakip kaleyi bulan vuruşu bulunmuyor. 85’te duran top organizasyonunda Manning’in ortası kaleci Raya’da kalıyor. 6 dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca Brentford Premier Lig’e yükseliyor. Gelecek sezon, 74 sene aradan sonra ülke futbolunun en üst liginde boy gösterecekler, golcüleri Toney’i kadrolarında tutabilirlerse yeni mabetlerinde çok can yakarlar. Maçtan sonra hocaları Thomas Frank sevinçten uçarken duygularını tarif edemeyeceğini, inişler ve çıkışlarla dolu çok uzun bir yolculuk sonunda onca zaman hasret kaldıkları başarıyı yakaladıklarını dile getiriyor ve devam ediyor: “Premier Lig’i düşünmeden önce bu gece çok sarhoş olmak istiyorum!”

Ne diyelim, yeni sezonda Premier Lig’e renk katsınlar.

Ziya Adnan

1 Haziran 2021

Premier Lig Seyir Defteri: West Ham United, uzun bir yoldan sonra

Uzaklardan…

1985-86 sezonunu 3. sırada tamamladı West Ham United, köklü tarihinde en iyi derecesi. Premier Lig’in kuruluşundan sonra, 90’lı senelerin sonunda, 1998-99 sezonunda ligi 5. sırada bitirdiler. 2010-11 sezonunun sonunda küme düşen takım ertesi sezon bıraktığı yere dönüyor, 2016 senesinde takıma 1904’ten beri ev sahipliği yapmış Boleyn Stadı’ndan (eski adıyla Upton Park) ayrılıp görkemli mabedine taşınıyordu. Ancak yeni mabetleri yaramadı takıma, ilk sezonlarında ligi 11. sırada tamamladılar. Küme düşme korkusu yaşadıkları 2019-20 sezonu hoca değişikliğini beraberinde getiriyor, yeni sezonda Everton’da devrim yaratmış hocaları David Moyes ve Manchester United’dan ocak ayında kiraladıkları ofansif orta saha oyuncusuyla çıkışı yakalıyorlardı. Sezonun son maçına çıkarken ligde 6. sıradalar, evlerinde oynadıkları Southampton maçından puan çıkardıkları takdirde 1999’dan beri en iyi derecelerini yakalayıp sezonu Kuzey Londra’nın iki devi Arsenal ve Tottenham’ın üzerinde bitirecekler. Misafir Southampton ligde oynadığı son 20 maçtan 14’ünden puansız ayrıldı, son 17 maçta kalelerinde 40 gol gördüler. Kaptanları James Ward-Prowse’a selam çakalım yeri gelmişken, West Ham karşısında 90 dakika forma giyerse, arka arkaya iki sezon ligde her dakika oynayan ilk orta saha oyuncusu olacak.

West Ham 4-2-3-1 dizilişinde, golcüleri Antonio’nun arkasında Bowen, Lingard, Fornels üçlüsü. Misafir Southampton 4-4-2 dizilişinde, ileri uçta Ings, Minamino ikilisi. Gol krallığı sıralamasında 12 golle 11. sırada 9 numara Ings, transfer döneminde taliplileri sıraya girecektir muhtemel. İlk bölümde daha istekli misafir takım, iki kanatta Redmond ve Armstrong ile pozisyon üretmeye çalışıyorlar. 5’te Diallo ile rakip kaleyi yokluyor Southampton, West Ham savunmada kalabalık. 11’de Southampton atağında Armstrong’un pasında rakip savunmayı az adamla yakaladığı pozisyonda net fırsatı gole çeviremiyor Minamino. 20’de ilk tehlikeli atağında Lingard ile rakip kaleyi yokluyor West Ham, vuruşu isabetsiz. 25 dakikanın sonunda gole daha yakın görünen Southampton ama gol vuruşlarında etkisizler. 30’da öne geçiyor ev sahibi, Antonio’nun kafa pasında Bowen’in vuruşunu köşeden çeliyor Soutampton kalesinde McCarthy, dönen topu tamamlayan Fornals takımını öne geçiriyor. O gol ateşliyor takımı, Olimpiyat Stadı’nı dolduran 10 bin taraftarının önünde ilk golden üç dakika sonra iki farkı buluyorlar, Coufal’ın sağdan ortasını köşeyi bulan vuruşuyla gole çeviriyor Fornals, Southampton savunması adam paylaşımında hatalı. Üstün oynadıkları maçta iki farkla geriye düştükten sonra pozisyon üretmekte zorlanıyor Southampton, orta sahada yaptıkları top kayıpları, etkili golcüleri Ings’e pozisyon hazırlayamamaları ilk yarının onlar adına özeti. Topa yüzde 44 oranında sahip olduğu devreyi iki farkla önde kapatıyor West Ham.

2. devrenin başında Minamino’nun enfes pasında Diallo’nun vuruşuyla gole yaklaşıyor Southampton, ceza sahasında telaşlı kırmızı beyazlılar. 52’de James Ward-Prowse’un ortasında Bednarek’in kafa vuruşunu köşeden çıkartıyor West Ham kalesinde Fabianski, devrenin başında iştahlı misafir takım. 60’ta Southampton’da savunmanın sağında Walker Peters yerini Romeu’ya bırakıyor. İki dakika sonra Minamino’nun yerini Tella alıyor, değişikliklere rağmen 3. bölgede etkisizler. 69’da West Ham’da ilk değişiklik geliyor, sakatlanan Antonio yerini Benrahma’ya bırakıyor. 70’te Redmond’un pasını ceza sahasında gole çeviremiyor Ings, iki takım arasındaki farkı bu maçta forvetler belirliyor. Son bölümde takımın en iyisi Redmond ile tehlike yaratıyor Southampton, isabetsiz vuruyor 11 numara. 86’da farkı üçe çıkartıyor West Ham, rakip savunmanın uyuduğu pozisyonda soldan ceza sahasına girip topu yakın köşeye bırakıyor takımın yıldızı Rice. Üç dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca üç farkla kazanıp sezonu 6. sırada bitiriyor West Ham.

“Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin” der hikâyelerinin birinde, 1954 Mayıs’ında aramızdan ayrılmış Türk edebiyatının usta yazarı Sait Faik Abasıyanık. Ondan alıntıyla, uzun bir yoldan sonra denizi gördü bu sezon West Ham United, gelecek sezon onca zamandan sonra Avrupa Kupalarında yer alacaklar; Rice, Soucek, Antonio takımda kalırsa Lingard ile renk katacaklardır şüphesiz. Maçtan sonra hocaları Moyes’a sezonu Kuzey Londra’nın iki devi Arsenal ve Tottenham’ın üzerinde bitirdiklerini hatırlatıyorum ve bunun kendisi için sürpriz olup olmadığını soruyorum. Takımı adına önemli olanın Avrupa arenalarında yer almak olduğunu, bunu başardıklarını, ancak gelecek sezon önceliğinin Premier Lig olacağını, diğer takımların lig sıralamasındaki yerinin kendisi için önemi olmadığını vurguluyor.

Ziya Adnan

25 Mayıs 2021

Premier Lig Seyir Defteri: Tottenham Hotspur; kupasız geçti zamanlar

Uzaklardan…

Dünyayı esir alan, geçmek bilmeyen beter bir virüsün gölgesinde İngiltere’de nüfusun yüzde 53’e yakınının aşılandığı, hayatın yavaştan normale dönmeye başladığı zamanlarda Premier Lig’de sezonun son maçları… Taraftarların tribünlere hasret kaldığı sezonda, şampiyonluk umuduyla sezona başlayanlardan Manchester City sevinirken diğerleri hüsranları yaşadı, hem de ne hüsran! Geçen sezonun şampiyonu Liverpool’un zirveden uzak kalması, Arsenal’in orta sıralara demir atması, ligin hakiki asansörü Fulham’ın yine iniş düğmesine basması o hüsranın özeti. Hüsranı yaşayan takımlardan Tottenham Hotspur’un hal ve gidişine evlerinde oynadıkları Wolverhampton Wanderers maçı vesilesiyle naçizane bir bakış…

Sezona iyi başlamıştı Tottenham, deplasmanda Manchester United’ı gole boğdukları maçtan sonra şampiyonluk adayları arasında adını yazdırmıştı. En son şampiyonluğunu 1961’de yaşamış takımın sevdalıları umutlanmıştı, kupasız geçen zamanlar bitecekti. Eski toprak bir Tottenham sevdalısı, “Her ne kadar oynattığı futbolu sevmesem de kazanmayı bilen hoca” diyordu Mourinho için. Ama ancak 17 ay dayanabildi Portekizli, eski hoca Pochettino’nun izlemesi keyif veren takımı yerini topu sürekli rakibe bırakan, kontraya dayalı oyun sistemi gol arayan bir takım haline gelmişti. Beş sezonun dördünü ilk dört içinde bitirmişti Pochettino’nun takımı, üstelik iki transfer döneminde hiç para harcamadan. Mourinho’nun yarattığı takım ise kırılganlığı, savunma zaaflarıyla öne çıkıyordu. Avrupa’nın beş büyük liginin en üretken forvet hattına sahip takımı öne geçtiği maçlarda 18 puan bırakırken, oynadıkları 35 maçın 11’inden puansız ayrıldılar. Sevilmeyen komşu ‘başarısız’ Arsenal’in sadece bir puan üzerindeler.

Güneşli Londra pazar gününün öğle saatlerinde Tottenham, görkemli stadında Wolverhampton Wanderers karşısında. Ev sahibi evinde son altı maçın beşini kazanırken, Real Madrid’den kiralık golcüsünün 9 golünün tamamı iç saha maçlarında. Nuno Espirito Santo’nun takımı çıkışta, evlerinden ırak son 10 maçın sadece ikisinden puansız ayrıldılar. Tottenham 4-2-3-1 dizilişinde, golcüleri Kane’nin arkasında Bale, Alli, Son üçlüsü, arkalarında Lo Celso, Hojbjerg. Misafir takım da 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Fabio Silva’nın arkasında Gibbs-White, Vitinha, Traore üçlüsü. Ligin en çabuk oyuncularından Traore gol bulamadığı 35 maçtan sonra son altı maçta iki gol, iki asist ile takımın parlayanlarından. İlk bölümde sağda Bale ile pozisyon üretmeye çalışıyor Tottenham, 5. dakikada Kane’nin ceza sahası dışından vuruşunda direkler gole izin vermiyor. Demarke pozisyonda yüzünü rakip kaleye döndüğü pozisyonlarda ligin en etkili oyuncusu 10 numara, sezon sonunda takımda kalır mı zaman gösterir. Akabinde Traore ile çabuk çıktığı pozisyonda ilk kornerini kullanıyor misafir takım, rakibin savunma dörtlüsünü ileri çıkardığı pozisyonlarda Silva ve Traore etkili oyuncuları. İlk 15 dakikanın sonunda iki takımın rakip kaleyi bulan birer vuruşu bulunuyor. Orta sahayı rakibe bırakıp, kaptıkları toplarla çabuk çıkıyor Wolves, 20’de Bale’in serbest vuruşu kaleci Patricio’da kalıyor. 29’da orta sahadan kaptığı topla rakip kaleye iniyor Traore, çabukluğuyla rakip savunmayı zorluyor 37 numara. 30 dakikanın sonunda düşük tempoda oynayan ev sahibinde gole yakın oyuncu Bale ama kalabalık savunma arasında kayboluyor. 38’de Kane’nin kafayla asistinde gole yaklaşıyor Son, vuruşunu Patricio iki hamlede önlüyor. Devrenin bitimine yakın oyunu rakip sahaya yıkıyor Tottenham, aradıkları golü 44’te Kane’nin savunma arkasına koşusu ve bitirişiyle buluyorlar. VAR incelemesi sonunda gol geçerli. Tottenham topa yüzde 62 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 9 kez yokladığı devreyi önde kapatıyor.

2. devreye ofansif başlıyor Wolves, 46’da Traore’nin sağdan ortasında Silva Lo Celso’nun müdahalesiyle yerde kalıyor, hakem pozisyonu devam ettiriyor. 53’te gelişen Tottenham atağında önce Kane, sonra Alli’nin vuruşları direklere takılıyor, Tottenham rakibin az adamla yakalandığı pozisyonlarda ikinci gole yakın. Wolves savunmasının ortasında kaptanları Conor Coady hava toplarında üstünlüğüyle göze batan oyuncuları. 61’de fark ikiye çıkıyor, solda Reguilon’un pozisyonda inadı, pasında Kane’nin vuruşu golü hazırlayan faktörler. Kaleci Patricio’dan dönen topu tamamlayan Hojberg. Golden sonra ilk değişiklik Wolves’ta, Vitinha’nın yerine, Willian Jose sahada. 65’de Traore’nin ortasında müsait pozisyonda isabetsiz vuruyor Silva, takımın golcüsü Jimenez’in yokluğunda gol yollarında etkisizler. 69’da Tottenham’da Lo Celso yerini Winks’e bırakıyor. 73’te ikinci değişikliğini yapıyor Wolves, Ruben Neves, Gibbs-White’ın yerine sahada. Traore ile yarattığı pozisyonlara rağmen gol vuruşlarında etkisiz misafir takım. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca sezonun hüsran takımlarından Volves karşısında iki farkla kazanıp ilk dört için rakiplerinin puan kaybetmesini bekliyor Tottenham. Maçtan sonra hocaları Ryan Mason, kazanmanın önemli olduğunu, takımın performansından memnun kaldığını, oyunu domine ettiklerini, forvet hattı daha fazla gol bulamadığı için hayal kırıklığı yaşadığını, Dele Alli’nin maçın adamı olduğunu dile getiriyor. İki maçları kaldı, kupa bekleyişi sürüyor…

Ziya Adnan

18 Mayıs 2021

Premier Lig Günlükleri: Bazen bir uçurum kalır

Uzaklardan…

Arsenal’in Avrupa Ligi yarı final maçında Villarreal karşısında elenmesinden sonra BBC’de takımın eski topçularından Lee Dixon konuşuyor: “Maç bu sezon alıştığımız tipik Arsenal performansıydı. Arteta’nın oyun felsefesi, nasıl bir takım yaratmak, takımını nasıl oynatmak istediği konusunda iyi düşünceleri olduğu şüphesiz, ancak sahada bu düşünceyi uygulayabilecek karakterlere, o sorumluluğa sahip futbolcularınız yoksa bunların hiçbirinin önemi kalmıyor!” Meselenin özü budur. Velhasıl 25 seneden sonra gelecek sezon Avrupa Kupalarında yer alamayacak Kuzey Londra’nın “Topçuları”, ligde bulundukları orta sıralar kötü geçen sezonun özeti. Oynadıkları 34 maçın 13’ünden puansız ayrıldılar, takımda sadece iki oyuncu, Lacazette (13) ve Aubameyang (10) beşten fazla gol attı. Bu sezon 46 golde kaldılar, Manchester City’den 25, Manchester United’dan 20, ve Leicester City’den 15 gol az buldular…

Sahada olduğu kadar, saha dışında yaşadıkları sıkıntılar aşikâr. Sıkıntının kaynağı Amerikalı milyarder girişimci Stan Kroenke ve holding şirketi Kroenke Sports and Entertainment. Geçenlerde taraftar sitelerinden birinde okumuştum, “Kroenke 2011’de kontrolü ele geçirdiğinden beri kulübü yavaş yavaş tek amacı şirketinin karını artırmak olan ruhsuz bir kabuğa dönüştürdü” diyordu bir Arsenal sevdalısı. Bir de 2003’ten beri şampiyonluk yaşamamış, son beş sezonda Şampiyonlar Ligi’ne hasret kalmış bir orta sıra takımının Avrupa Süper Ligi ile anılması meselesi var ki, Kroenke’nin niyetini anlatan. Oysa tarihi ve kökleriyle Ada futbolunda iz bırakmış bir kulübün kârdan ve paradan başka bir şey düşünmeyen bir Amerikalının elinde her geçen sezon eriyerek azalmasını izlemekten kötü ne olabilir ki! Velhasıl Arsenal’in hikâyesi Yusuf Hayaloğlu’nun dizeleri misali: “Bazen bir uçurum kalır, bazen de martıların ardından, velvele koparan bir leş kalır, bir intihar gibi, puşt olunca sevdalar.”

Güneşli bir Londra Pazar’ında, bitime dört kala, Arsenal evinde West Bromwich Albion karşısında. Rakibe karşı evlerinde oynadıkları son 12 maçın 10’unu kazandı Arsenal, ancak bu sezon evlerinde hüsran yaşayan takımlardan. Deplasmanda oynadığı maçlarda 27 puan çıkaran takım evinde ancak 22 puan bulabildi, irdelenmesi gereken budur muhtemel. West Brom’a gelince, kaybettikleri takdirde düşmeleri kesinleşecek, onlar da Ada futbolunun hakiki asansör takımlarından…

Arsenal 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Martinelli’nin arkasında Pepe, Smith-Rowe, Willian üçlüsü. Misafir takım 4-4-1-1 dizilişinde, ileri uçta Diagne’nin arkasında Pereira, Yokuşlu, Gallagher ile merkezde. West Brom ofansif başlıyor maça. 29’da öne geçiyor Arsenal, Willian, Saka’yı savunma arkasına kaçırıyor, onun kestiği topu kaleye gönderen Smith Rowe, takım adına sezonun kazancı Saka, Smith-Rowe ikilisi. 34’te sezonun en güzel gollerinden birini kaydediyor Pepe, sağdan getirdiği topu uzak köşeye enfes vuruyor. Arsenal topa yüzde 69 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi sekiz kez yokladığı devreyi iki farkla önde kapatıyor.

66’da farkı bire indiriyor West Brom, Pereria orta sahadan kaptığı topla rakip sahaya inip köşeye yerden vuruyor, sezonun en güzel gollerinden. Son 15 dakikada Arsenal’de Ceballos yerini Partey’e bırakıyor. Arsenal oyundan düşerken savunmasını ileri çıkarıp beraberlik için yükleniyor. 89’da Arsenal’ın kullandığı serbest vuruşta Willian sağ üst köşeye enfes vuruşuyla takımının 3. golünü kaydediyor. Maçı 3-1 kazanıyor Arsenal, ligde 9. sıradalar. West Brom’a gelince, gelecek sezon Championship’te yer alacaklar, yıldızları Pereira’yı takımda tutabilirlerse dönme şanslarını artırırlar. Maçtan sonra hocaları Sam Allardyce gelecek sezon takımda kalıp kalmayacağını bilemediğini, bu konuda sorulacak sorulara cevap veremeyeceğini dile getiriyor. O basın toplantısı esnasında Arsenal taraftarlarının stad dışındaki protestosu Arsenal’ın bu sezonki düşüşünü anlatıyor, görmesini bilenlere…

Ziya Adnan

15 Mayıs 2021

Championship Günlükleri: Queens Park Rangers uzun süren bekleyiş

Uzaklardan…

Geçmek bilmeyen illet bir virüsün gölgesinde futbolun sevdalılarından uzak kaldığı zamanlarda, boş tribünler önünde elitler liginden düşen üç takımdan biriydi Watford FC; Londra’nın 30 kilometre kuzeybatısındaki Hertfordshire bölgesinin 90 bin nüfuslu kasabasının sarı siyahı, nam-ı diğer ‘Hornets’ (eşek arıları). Birlikte düştükleri Norwich City ile ilk denemelerinde döndüler bıraktıkları yere, kadro değeri sıralamasında ligin en değerli dört takımından ikisi, Premier Lig’e renk getirsinler. Ama bir de gidip de dönemeyenler var, zamanı ummak ve beklemekle geçirenler. Championship’te sezonun son maçında QPR’ın uzun bekleyişine Luton Town karşısına çıktığı maç vesilesiyle naçizane bir bakış.

Ada futbolunun meraklıları hatırlar, Premier Lig’in kurulduğu 1992-93 sezonunda ligi Liverpool’un üstünde, 5. sırada bitirmişti QPR, Batı Londra’da Shepherd’s Bush mahallesinin mavi beyazlı takımı. Elitler liginde yer aldıkları ilk üç sezonda zirveyi zorladılar ama sonrası düşüş zamanları. 1995-96 sezonunda Championship’e düştüler. Sevdalıları dönmelerini beklerken 2000-01 sezonunun sonunda oynadığı 46 maçta yalnızca 7 galibiyet alarak 3. Lig’i gördüler. 2007’nin aralık ayında o dönem dünyanın en varlıklı 10 adamı arasında gösterilen iş adamı Lakshmi Mittal kulübün yüzde 20’sini satın alınca umutlanmıştı sevdalıları. Fakat olmadı, ne beklenen transferler geldi ne de kupalar! Zengin bir başkana sahip olunca kulüplerin zenginleşmediğini o vesileyle anladı futbolsever (bu vesileyle Arsenal’e de selam çakalım yeri gelmişken), velhasıl parasal kaynak bulduklarını sanırken daha da fakirleştiler. 2011’de 15 sene ayrı kaldıkları Premier Lig’e döndüler ama tutunamadılar, düştüler. 2013-2014 sezonunda play-off maçları sonunda tekrar döndüler, lakin bir sezon dayanabildiler. 2000’den beri 30 teknik adamla çalışmaları, son 10 senede takımdan 21 hocanın gelip geçmesi tarihe düşen notlar. Bu yazının yazıldığı saatlerde play-off potasının 12 puan altında 9. sıradalar. Sezona kötü başladılar, yeni senede toparlandılar, 2021’de Norwich City ve Watford’dan sonra en fazla puan toplayan takım son altı maçta dört galibiyet aldı…

Yağmurlu ve kasvetli bir Londra gününde ligde 9. sıradaki QPR, evinde üç puan gerisindeki Luton Town karşısında. 3-4-1-2 dizilişinde başlıyorlar maça, ileri uçta Dykes, Austin ikilisinin arkasında oyun kurucuları Willock. 25 yaşındaki Avustralyalı Dykes 12 golle takımın en üretken oyuncusu. Rakip Luton Town mütevazı bütçesine rağmen ligin dişli takımlarından, son maçta Rotherham United’dan aldıkları puanla 62 puana yükseldiler, takımın 1982’den beri Championship’teki en iyi karnesi. 4-2-3-1 dizilişinde başlıyorlar maça, golcüleri Adebayo’nun arkasında Cornick, Dewsbury-Hall, Moncur üçlüsü. Henüz ilk dakikada rakibe sert müdahalesi sonrasında sarı kartı görüyor QPR’da Austin, ilk bölümde ev sahibi topa daha çok sahip takım. 7’de ilk tehlikeyi yaratıyor misafir takım, vuruşu rakip savunmaya çarpıp kornere çıkıyor. İki takım da birinci bölgeden uzun toplarla çıkıyorlar, haliyle top kayıpları ve sertlik ön planda. 14’te gelişen Luton Town atağında müsait pozisyonda isabetsiz vuruyor Moncur, solda Mpanzu çabukluğuyla göze batan oyuncuları. 20’de öne geçiyor QPR, ceza sahasında Dykes’ın kafa pasında yakın mesafeden köşeyi görüyor Austin. Geriye düştükten sonra 3. bölgede çoğalmaya başlıyor Luton, 25’te Moncur müsait pozisyonu gole çeviremiyor. Tüm isteğine, baskısına rağmen final paslarını iyi kullanamıyor Luton, kenar ortalarda ileri uçta Adebayo rakip savunma arasında kayboluyor. Devrenin bitimine yakın beraberliği yakalıyorlar, Moncur’un vuruşu QPR kalesinde Dieng’den dönüyor, yakın mesafeden kaçırmıyor Dewsbury-Hall. QPR’ın topa yüzde 44 oranında sahip olduğu, Luton Town’un rakip kaleyi 13 kez yokladığı devre beraberlikle kapanıyor.

2. devrede QPR’da Dykes’ın yerine Field sahada. Devreye baskılı başlıyor misafir takım, orta sahada kıyasıya mücadele beraberinde sertliği de getiriyor. Luton’un sağ kanadında Cornick rakip savunmayı zorlayan oyuncuları. 60’ta yeniden öne geçiyor QPR, Chair’in enfes pasını ceza sahası içinde sol vuruşla gole çeviriyor Johansen. O gol iştahını artırıyor takımın, sağda Kakay, solda Wallace geniş alanlarda etkili. 66’da QPR’da Austin yerini Bonne’ye bırakıyor. 68’de takımın göze batanı Willock ile rakip kaleyi yokluyorlar, Luton Town tüm mücadelesine rağmen pozisyon üretiminde kısır. 70’te merkezden rakip kaleye indikleri pozisyonda Naismith’in vuruşuyla gole yaklaşıyorlar. Son bölümde iki takım da orta sahayı çabuk geçiyor, beraberlik adına savunmayı öne çıkardığı anlarda geride boşluklar veriyor Luton. 86’da QPR’da sakatlanan Johansen’in yerine Cameron sahada. Üç dakika uzatılan maçın son pozisyonunda farkı ikiye çıkartıyor QPR, rakip savunmanın az adamla yakalandığı pozisyonda Willock’un asistinde Adomah kaçırmıyor. Velhasıl üç puanı kapan QPR ligi 9. sırada bitirirken Premier Lig bekleyişi sürüyor. Maçtan sonra hocaları Mark Warburton kapanış maçında üç puanın sevindirici olduğunu, geçen sezona kıyasla 10 puan fazla topladıklarını, altı hafta sonra sezon hazırlıklarına başlayacaklarını, yeni sezonda zirveyi zorlamaları gerektiğini dile getiriyor.

Ziya Adnan

11 Mayıs 2021

Premier Lig Seyir Defteri: Sheffield United, kırılmış tüm şeylerin nihayetinde

Uzaklardan…

Sezonun ilk 19 maçında 5 puan toplayabildiler, Premier Lig tarihinin en kötü başlangıcı. Üç puanla tanışabilmek için 19 maç beklerken, 2012-13 sezonunda QPR’a ait istenmeyen rekoru kırdılar. Oynadığı 33 maçta 17 puan toplayabilen, nisan ortalarında elitler liginden düşmesi kesinleşen ilk takım Sheffield United’ın, Tottenham Hotspur deplasmanı vesilesiyle düşüşüne naçizane bir bakış…

2018-19 sezonunda, 12 sene aradan sonra Premier Lig’e döndü Sheffield United; ülkenin kuzeyinde, Yorkshire bölgesinde, adını içinden geçen nehirden alan 564 bin nüfuslu şehrin kırmızı beyazı, nam-ı diğer “The Blades” (Jiletler). Ertesi sezon, futbolsever ahalinin genel kanısı ligin misafir takımlarından olacakları yönündeydi, malum asansör takım realitesi. 1992-93 sezonunda kurulan Premier Lig’in kurucu takımlarından, ancak ligin demirbaşlarından olmayı başaramadılar, ancak iki sezon mücadele edebildiler elitlerin liginde, sonra düştüler, beklemekle geçti sezonlar.

2019-20 sezonunda beklenenin aksine, rakiplerine kök söktüren takım ligi Arsenal’in arkasından 9. bitirirken mütevazı bütçeyle ayakta kalınabileceğini gösteriyordu, görmesini bilenlere. O sezon 29 kişilik kadrosunun toplam değerinin 105,4 milyon sterlinle ligin en mütevazı kadrosu olduğunu hatırlatalım. 38 maçın sonunda kalesinde 39 gol görmüş takımın savunması başarısındaki en önemli etkendi, öyle ki ligi 4. sırada bitiren Chelsea’den bile daha az gol gördüler kalelerinde. Ama bu sezon beklendiği gibi gitmedi işler, savunmada John Egan, Chris Basham ve Jack O’Connell’in uzun sakatlıkları, savunmanın belkemiği O’Connell’in diz sakatlığı nedeniyle sezon boyunca takımdan ayrı kalması önemli faktörler. Geçtiğimiz günlerde takımda ayrılan hocaları Wilder’a göre, stoperinin yokluğu Liverpool’da Van Dijk’in eksikliği kadar önemli. Velhasıl geçen sezonki savunmanın sağlamlığını çok aradılar, bireysel hatalar, konsantrasyon eksikliği derken kalelerinde gördükleri 56 gol West Brom’dan sonra ligin en cömert savunması. Evlerinden ırak oynadıkları 16 maçın 14’ünü kaybettiler. Tottenham’a gelince, 4. Sıradaki Chelsea’nin 8 puan gerisinde Şampiyonlar Ligi vizesini kovalıyorlar. Evlerinde beş maç kaybettiler, 2014-15 sezonundan sonra en kötü iç saha karnesi. Ligde buldukları 56 golün 44’ü Kane-Son ikilisinden, kaptanları Kane takımda kalır mı zaman gösterir…

3-4-1-2 dizilişinde Sheffield United, ileri uçta Brewster, McGoldrick ikilisi, arkalarında Osborn. Ev sahibi Tottenham 4-2-3-1 dizilişinde, golcüleri Kane’nin arkasında Son, Alli, Bale üçlüsü. Henüz 2. dakikada Son-Kane paslaşmasında gole yaklaşıyorlar, yeşil formalı Sheffield United takım halinde savunmada. 7’de McGoldrick ile ilk gol denemesini yapıyor misafir takım, Tottenham topa sahip olduğu anlarda sol kanatta Son ile pozisyon üretme gayretinde. İlk bölümde rakibine üstünlük kuruyor ev sahibi, birinci bölgeyi rahat geçip ikinci bölgede oyunu domine ediyorlar, ilk 15’te topa sahip olma oranları yüzde 80. 16’da Son’un vuruşunu köşeden çıkartıyor rakip kalede Ramsdale. Sheffield savunması rakibe pozisyon vermezken Tottenham uzaktan vuruşlarla gol arıyor. 19’da Sheffield savunmasında Egan maçın ilk sarı kartını görüyor. Yüksek topa sahip olma oranına rağmen rakip savunmayı açmakta zorlanıyor Tottenham. Sağda Bale, sol kanatta Son kadar etkili olamıyor, eski çabukluğundan ve enerjisinden uzak 9 numara. 28’de ender ataklardan birinde McGoldrick ile rakip kaleye iniyor Sheffield United, top kaleci Lloris’de kalıyor. 35’te aradığı golü buluyor Tottenham, Aurier’in savunma arkası pasında defans boşluğunu değerlendiriyor Bale, dokunduğu top ağlara gidiyor. Devrenin bitimine yakın Kane ile rakip kaleyi bir kez daha yokluyorlar. Topa yüzde 28 oranında sahip olduğu, kalesini iyi savunduğu devreyi tek golle geride kapatıyor misafir takım.

2. devreye iki değişiklikle başlıyor Sheffield, ileri uçta Bogle and Brewster’ın yerine Berge ve Burke. 51’de Son’un savunma arkasına yaptığı koşu ve vuruşuyla 2. golü buluyor Tottenham ama VAR’dan ofsayt kararı çıkıyor, yine de bitirişe şapka çıkartmak gerek. 50’den sonra daha ofansif Sheffield United, sağda hücum bekleri Stevens’ın ataklara katıldığı anlarda etkili geliyorlar. 61’de savunmada az adamla yakalandıkları pozisyonda fark ikiye çıkıyor, Son’un lokum misali pasını karşı karşıya gole çeviren Bale. 65’te demarke pozisyonda vuruşunda Tottenham kalesinde Lloris’i geçemiyor Norwood, Sheffield United farkı azaltma fırsatını değerlendiremiyor. 69’da hat-trick yapıyor Bale, asist Aurier’den. Bale’in bu sezon Brighton, Burnley, Crystal Palace, Southampton ve Sheffield United karşısında gol bulduğunu, ligde 13. sıra üstü takımlara golü olmadığını hatırlatalım. 70’te Tottenham’da Lo Celso’nun yerine Winks sahada. 77’de Son’un ceza sahası dışından köşeyi bulan vuruşuyla fark dörde çıkarken havlu atıyor Sheffield United, iki takım arasındaki kalite farkı aşikâr. Üç dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca Sheffield United sezonun 27. yenilgisini alıyor. Onların hikâyesinin özeti, kırılmış tüm şeylerin nihayetinde bir adın kalmalı geriye. Tottenham’a gelince, Mourinho sonrası daha ofansif oynuyorlar, kalan dört maçta puan kaybı yaşamazlarsa Şampiyonlar Ligi mümkün olabilir.

Ziya Adnan

6 Mayıs 2021