O Eski Stat…

O Eski Stat…

Uzaklardan…

Her şehrin orta yerlerinde bir yerinde bir futbol mabedi vardır mutlaka. Kimileri büyük, kimileri küçük, kimileri gıcır, kimileri pek görkemli, pek fiyakalı… Kimileri ise unutulmuş, terk edilmiş, nicedir kendi halinde; kimileri ancak senede bir kez hatırlanan… Kimileri bir huzurevinde kaderine terk edilmiş yaşlı bir hasta misali bekler ölümü; geldiğimiz çağın AVM hastalığında yıkılmayı, buldozerlerin tarihi bir çırpıda toz etmesini bekler. İşte o eski stat da nicedir yıkılmayı, buldozer seslerini bekleyenlerden… Eski Ankara’nın tarih kokan binalarının arasında, Kolej’den Cebeci’ye doğru uzanan Cemal Gürsel Caddesi üzerinde, 1967’den beri nasılsa ayakta kalmayı başarmış, şehrin göbeğinde yer almasına rağmen gözlerden uzakta, nicedir unutulmuş, nicedir kaderine terk edilmiş, adını Türk siyasetinin simge isimlerinden birinden almış o eski stat…

Kimi statlar zamana yenik, şehri gibi yorgun, şehri gibi unutulmuş…

Sevgili Tanıl Bora’nın 5 Mart 2014 günlü Radikal’deki “Stadlar TOKİ’lenirken” başlıklı yazısını okurken tanımlanamaz bir hüzün kapladı içimi. Anlatayım…
En son 2013-2014 sezonunun başında, güzel bir eylül günü sevgili Necdet Özkazancı’yla birlikte 3. Ligdeki Ankara Demirspor – Beylerbeyi maçı vesilesiyle ziyaret etmiştik o futbol mabedini. Kızılay’da buluşup, Kurtuluş Parkı’nın yanı başından, Hacettepe Tıp, sonra Ankara Tıp Fakültesi’ni arkamızda bırakarak yürümüş; kimi zaman eski Ankara’yı, kimi zaman eski maçları yad ettiğimiz keyifli sohbet sonrasında banliyö istasyonunun hemen yanında, bir yüzü Ankara Kalesi’ne bakan o eski stada varmıştık. “Yakında yıkacaklar” demişti Necdet abi. AVM olacakmış. Tüm şehri AVM yapmaya yeminli bir belediye başkanının elinde, bir AVM daha katılacakmış o ruhsuz kervana.

Cebeci İnönü Stadı… Geçmişinde nice tarihi maçlara ev sahipliği yapmış, maçların ayakta izlendiği zamanlarda binlerce futbol sevdalısına kucak açmış, şimdilerde gerçek sahiplerini, tribün çocuklarını, sevdalılarını özleyen o tarihi stat… Hayatın siyah beyaz olduğu zamanlarda, her haftasonu babalarının elini tutmuş çocuklar yürürdü bu yollarda; maç günleri dolar taşardı bayram yeri misali… O stadın müdavimleri iple çekerdi maç günlerini.

Bilir misiniz, Ankara futbolunun ilk resmi futbol maçı 22 Ekim 1922’de bugün Cebeci İnönü Stadı’nın arazisinin bulunduğu yerde oynanmış. Ankara’da kurulan ilk futbol takımları; Sultani İdman Yurdu, Ankara İdman Yurdu, Anadolu Sanatkarangücü, Talimgahgücü, Bahriyegücü maçlarını Cebeci Çayırı’nda oynamışlar. Ankara takımları MKE Ankaragücü, Gençlerbirliği, Hacettepe, Ankara Demirspor, PTT, Cebeci İnönü Stadı’nın inşasıyla birlikte Cebeci’de top koşturmaya devam etmiş. Şimdilerde Hacettepe ve Ankara Demirspor’a ev sahipliği yapan stat, 80’li yıllarda zaman zaman Ankara’nın sarı-lacivertli takımının mabediymiş. “GURURLUYUZ GÜÇLÜYÜZ ANKARAGÜÇLÜYÜZ!” tezahüratının yankılandığı tribünleri doldururmuş “Angaralılar”; maç günleri dolar taşarmış Cebeci Stadı. Nice tarihi maçlara ev sahipliği yapmış. Mesela 21 Eylül 1986’da, Ankaragücü’nün Beşiktaş’ı 1-0 yenip 14 yıl aradan sonra Galatasaray’ın şampiyonluk kupası kaldırımasına vesile olduğu maç da bu statta oynanmış…

***

Çok zamandır kullanılmadığı aşikar bilet gişelerinin hemen dışında, ayaküstü lafladığımız görevliden 3 TL karşılığında almıştık biletlerimizi. O güzel yaz gününde bizim aldıklarımız da dahil 78 bilet sattığını, bu maç için iyi bir sayı olduğunu söylemişti görevli. Profesyonel liglerde oynayan bir başkent takımının bir avuç seyirci önünde oynaması ülke futbolunun perişan manzarasının fotoğrafıydı aslında ama kimin umurunda. Gireceğimiz kapıyı bulmakta biraz zorlandıktan sonra dik merdivenleri tırmanmış, tüm heybetine, tüm ihtişamina rağmen köhneliği ile içimizi acıtan kapalı tribünde bulmuştuk kendimizi. Bir stattan çok, geçmişin derin izlerini taşıyan mimari yapısı, yıkılmaya yüz tutmuş karşıdaki açık tribünün bitap manzarası, terk edilmişliğin hüznünü yansıtan ıssız tribünleri olmuştu ilk gözüme çarpan. Karşı tribünün arkasında, kimbilir kaç zamandır ayakta kalmayı başarmış eski Ankara evleri, tıpkı mahallenin ortasında yer alan o unutulmuş stat gibi geçmişi hatırlatıyor; o sessizliğin içinde birkaç yaşlı taraftarın tezahüratı o boş statta yankılanıyordu. O gün, Ankara’nın o unutulmuş semtinde, kaderine terk edilmiş o eski stadında, bir 3. lig maçında köklü bir Ankara takımı şimdi çok geçmişte kalmış zamanları hatırlatıyordu.

Maçtan çıkarken, hemen arkamızda oturan 8-9 yaşlarındaki üç çocuk babalarına bir daha ne zaman maça geleceklerini soruyordu. O gün, o yalnızlık fotoğrafının tam ortasında üç küçük çocuk… Tribünlere en çok çocuklar yakışırdı ve artık onların da bu stada dair anlatacakları bir hikâyeleri vardı.

***

Velhasıl nicedir yıkılmayı bekliyor o eski stat.

Tıpkı yeni futbol nesillerin hiç bilmediği, Mehmet Altınsoy’un Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde “yol yapmak için!” yıktığı Tandoğan’daki 57 senelik Ankaragücü Stadı gibi bir stat daha tarih olacak. Semt sakinleri kabullenemiyor, adını semtinden alan statlarının yıkılacak olmasını. Futbolseverler, 29 Aralık 2013 günü “BAŞKA BİR FORUM – Ankara Forumları – Ortak Forum-3” adı altındaki beş forumdan birini oluşturan “Tribün United Taraftar Forumu”nda ve sonrasında Facebook’ta açılan “Tribün United” grubu sayfasında, Ankara’da meşin yuvarlağın ilk döndüğü yer olan Cebeci Stadı’nın yok edileceğini, stadı tehdit eden kentsel dönüşüm planının, kent kültürünü, spor tarihini, hatıraları hiçe saydığını vurguluyorlar. Cebeci Çayırı’nı, semt statlarını, tarihinde yaşanmışlığı olan futbol arenalarını sevdiklerini, şehir dışındaki yapay statları istemediklerini dile getiriyorlar. Şehrini ve stadını sevenlere, “KENT BİZİM, SEMT BİZİM, STAT BİZİM!” diyenlere bin selam olsun…

Hiç umudum yok ama binalar, otoparklar ve AVM’lerle kafayı bozmuş bir düzende, kentini, semtini, stadını ve hatıralarını TOKİ’ye teslim etmek istemeyenlerin çığlığına kulak vermek gerek. Geçen Eylül’de yine bu köşede yazmıştım, “Velev ki Tokyo kazandı, TOKİ kaybetti” başlıklı yazımı… Bu sefer de TOKİ kaybetse güzel olmaz mı? Şehrin dışında, maç günleri en fazlasından 3-5 bin taraftara ev sahipliği yapacak 40 bin kişilik göstermelik, anlamsız statlar yerine, kökleri ve anıları olan olan statları yenilemek, sahip çıkmak… Yapılması gereken budur!
Yeri gelmişken hatırlatalım, tarihe ve anılara sahip çıkıldığında futbol sahaları birer mabede dönüşür. Yoksa her şehrin en ücra köşesine, maç günleri tribünleri dolmayan en gıcır statları yapsan ne fayda!

Ziya Adnan
10 Mart 2014

Yazardan Not : Çocukların gaz kapsülleri ile öldürüldüğü, katillerinin bulunamadığı, adaletin mumla arandığı toz duman ülkemde bir çocuk daha öldürüldü. Berkin Elvan hayattan koparıldığında henüz 14 yaşındaydı. Duble yolunuz batsın!