Premier Lig seyir defteri; West Ham United günlükleri…

Premier Lig seyir defteri; West Ham United günlükleri…

Uzaklardan…

Premier Lig’de 2015-2016 sezonunu 7. sırada bitirerek Avrupa Kupalarına gitmeye hak kazanmıştı West Ham United, bizim coğrafyada da iz bırakmış o güzel futbol adamının bordo mavili takımı. Bu sezon galibiyetlerinden çok mağlubiyetleri var, bilhassa yeni evinde hüsranlarda. Nedenlerine, Olimpiyat Stadı’ndaki ilk sezonlarında hal ve istikrarsız gidişlerine Leicester City maçı vesilesiyle bir bakış…

Bu sezon oynadığı 28 maçın 9’unda 3 puanı kaparken, 13 maçı boş geçti Doğu Londra takımı. Bu sezon taşındığı yeni evi Olimpiyat Stadı’nda 6 yenilgisi var, evinde en fazla yenilenler listesinde 5. sırada. Geçen sezon bu zamanlarda şimdilerde tarih olmuş Upton Park Stadı’nda sadece 2 mağlubiyet almış olduklarını hatırlatalım. Takımın göze batan sorunu Nordtveit, Cresswell, Kouyate, Reid’den oluşan dörtlü savunması, maç başına kalelerinde 1,75 gol görmüşler. 27 kişilik kadrosunun yaş ortalaması 27,1 ve toplam değeri 177.9 milyon Sterlin. En değerli futbolcusu sol kanatta oynayan 27 yaşındaki Andrew Ayew’in transfer piyasasındaki değeri 15 milyon Sterlin civarında. Bu sezon forma giydiği 15 maçta 3 golü ve 1 asisti var Ganalı futbolcunun…

Söz golden açılınca, Bilic’in gol yollarındaki umudu 28 yaşındaki 1.93’luk Andy Carroll’ı hatırlamadan olmaz. Sakat olmadığı zamanlarda kadronun en önemli futbolcusu, bu sezon 14 maçta 6 golle oynuyor. En önemli kayıpları 2015 yazında Marsilya’dan 10,7 milyon Sterlin bedelle transfer edilen 29 yaşındaki Dimitri Payet. Ofansif orta saha oyuncusu Şubat 2016’da 5 senelik sözleşmeye imza attı ve 2015-2016 sezonunda takımın en iyisi seçildi. Ancak ne olduysa, sene başında takımdan ayrılmak istediğini dile getirdi ve transferinin bitmesine az kala 25 milyon karşılığında eski takımı Marsilya’nın saflarına katıldı.

İstikrarsız gidişin nedenlerinden biri de yeni mabetleri Olimpiyat Stadı. Adı üstünde, futbol stadından çok olimpiyatları hatırlatan, 486 milyon Sterline mal olmuş, 2012 Londra Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmış 60 bin kapasiteli arenanın en göze çarpan eksikliği tribünlerin sahaya uzaklığı. Şimdilerde tarih olmuş Upton Park Stadı’nın en önemli artısı taraftar baskısıydı, evinde oynadığı maçlarda 12. adam rakip takımların kâbusu olurdu. Yeni statta sahaya uzak taraftarın baskısını hissetmek pek mümkün değil, haliyle West Ham eskisi gibi zor deplasman olarak görülmüyor rakipler tarafından. Bu sezon 2. sıradaki Tottenham evinde oynadığı 14 maçtan 12’sini kazanırken, West Ham 14 maçtan 18 puan çıkarabilmiş, anlayacağınız ev karnesi kırık.

Güzel bir cumartesi gününde West Ham’ın konuğu, Şampiyonlar Ligi’nin son sekizine kalmış tek İngiliz takımı, geçen sezonun şampiyonu Leicester City. Sevilen teknik direktör Ranieri’nin ayrılmasından sonra çıkış yakalayan, evinde oynadığı iki maçı da kazanan mavili takım küme düşme potasının hemen üzerinde, buradan alacakları üç puan takımı rahatlatacak. Ancak son 15 deplasmanından galibiyet çıkaramamışlar, son 4 deplasmanda golleri bile yok. West Ham rakibini son 5 maçta yenememiş, takımın golcüsü Carroll Premier Lig’de 50. golüne çok yakın. Son 4 maçında galibiyeti bulunmayan ev sahibi maça 4-2-3-1 düzeninde başlıyor. Kaptan Mark Noble sakatlığı nedeniyle kadroda yok. Henüz 5. dakikada öne geçiyor Leicester City, Mahrez’in ceza sahasının çaprazından orta şut karışımı vuruşu köşeden ağlarla buluşuyor. West Ham golün şokunu atlatamadan, 7’de fark ikiye çıkıyor, ceza sahasına ortalanan topa son dokunan Huth. Bilic’in takımının duran toplardaki zafiyeti çok açık. Son haftalarda aldıkları galibiyetler, Şampiyonlar Lig’inde Sevilla’yı elemeleri Leicester City’nin özgüvenini artırmış, golden sonra misafir takımın tribünleri “One team in Europe” tezahüratıyla futbolun en görkemli sahnesinde tek kalmış Britanya temsilcisini selamlıyor. 21’de Lanzini’nin mükemmel frikik golüyle hareketleniyor West Ham tribünleri, Bilic umutlanıyor. 4-4-2 dizilişindeki misafir takım daha çok topa hâkim ilk 30 dakikada. Ceza sahasında aradığı topları bulamıyor Caroll bu yarıda, West Ham golcüsünü iyi kullanamıyor. 39’da bir duran top daha, bu kez ‘Süper Amatör’ Vardy son vuruşu yapan oyuncu. Maç 1-3’e gelirken alan savunmasında ısrar eden West Ham’ın duran top kâbusu devam ediyor. Dörtlü savunmanın önünde oynayan Obiang ve Kouyate ikilisi çare olmuyor savunma sorununa.

İkinci yarıya farkı azaltmak için 3. bölgede pres yaparak başlıyor ev sahibi. Simpson, Huth, Morgan ve Fuchs’lu Leicester City savunması boş alan bırakmıyor. Kaptıkları topları çabuk oynayarak Vardy’e pozisyon yaratmak istiyorlar. 63’te bu kez duran toptan golü kalesinde gören misafir takım, Ayew farkı bire indiriyor. 76’da Vardy’in yerine Slimani sahada. Son 15’de yükleniyor West Ham, 6 dakikalık uzatmada Caroll net fırsattan yararlanamıyor. Velhasıl 56.979 taraftarın önünde kendi evinde 7. yenilgisini alıyor West Ham. Leicester City sezonun ilk deplasman galibiyetiyle çıkışını sürdürürken, Doğu Londra takımında da düşüş devam ediyor. Maç sonu basın toplantısında Bilic, ilk yarıda duran toplardan basit goller yediklerini, ikinci yarıda iyi oynadıklarını, en azından beraberliği hak ettiklerini dile getiriyor…

Ziya Adnan

21 Mart 2017

Federasyon Kupası vesilesiyle: Millwall FC…

Federasyon Kupası vesilesiyle: Millwall FC…

Uzaklardan…

Arsenal’in amatör Lincoln City’i elediği maçın ertesi günü, yakın geçmişte Green Street Hooligans (2005) filmine konu olan Ada futbolunun uslanmaz çocuğu Millwall, nam-ı diğer “Lions” (Arslanlar) Federasyon Kupası çeyrek finalinde Tottenham deplasmanında. O maç vesilesiyle Güney Londra’nın eskiyi özleyen kulübüne bir bakış…

Bir zamanlar tersaneleri ile ün yapmış, şimdilerde eski ve yeninin birbirine karıştığı, Thames nehrinin hemen kıyısında yer alan tarihi Bermondsey semtinde yer alan mavi beyazlılar bu maçtan önce League One’da (3. Lig) 6. sırada, iki takım arasında 47 basamak var. En son 2001 senesinde sezonun başlamasına yakın hazırlık maçında karşılaşmış iki takım, ancak Güney Londra takımının 20.146 kapasiteli The Den Stadı 80’li yılları hatırlatan olaylara sahne olmuş. Bakmayın alt liglerde maziye ağıt yaktıklarına, 2000’li senelerin başlarında Premier Lig’de mücadele ederken 2004–2005 sezonunda UEFA Kupasında boy göstermişler. Bu sezon Federasyon Kupasında doludizgin gidiyorlar, bu maça gelene kadar Premier Lig temsilcileri Bournemouth, Watford ve geçen sezonun şampiyonu Leicester City’i elemişler.

Ev sahibi Tottenham sahasında rakibine hiç kaybetmemiş, 14 kez karşılaşmışlar ve Tottenham 12 maçı kazanmış. Beyazlı takım bu sezon evinde oynadığı 17 maçta mağlubiyet görmemiş, son 11 maçı kazanmış, evinde kral anlayacağınız. Her ne kadar Federasyon Kupasında çok başarılı olmasalar da (son beş sezonda ilk kez çeyrek finale kaldılar) 1975 senesinden beri kupada alt lig takımları karşısında elendikleri olmamış. 1975 senesinde, o dönem 2. Lig’de mücadele eden Nottingham Forest elemiş Londra takımını.

Arsenal deplasmanına 9 bin taraftarıyla gelen amatör takım Lincoln City’den sonra, 3. Lig temsilcisi Millwall yaklaşık 5 bin taraftarıyla White Hart Lane Stadı’nda. Marka değeri dediğin dolu tribünler ve rekabetle yaratılıyor, ah bu gerçeği bizim coğrafyanın fakir futbolunu yönetenler bir anlasa!

Son 17 maçını kaybetmemiş 3. Lig ekibi 4-4-2 dizilişinde başlıyor maça. Gol umutları 9 numaralı Lee Gregory 1988 senesinde Sheffield’de dünyaya gelmiş, 2008-2009 sezonunda madencilerin yerel amatör takımı Staveley Miners Welfare’de 43 gol kaydettikten sonra profesyonel liglere adım atmış. Halifax Town formasını giydiği 2013-2014 sezonunda, 3.Lig’i 29 golle gol kralı olarak bitirmiş. Hikâyesi tüm yetenekli amatör topçulara ilham olsun diyerek Tottenham’a dönelim. Son sezonlarda yıldızı parlayan Kane sahaya kaptan olarak çıkarken Euro 2016’da Fransa Milli Takımı’nda göze batmış, Newcastle’dan Tottenham’a yabana atılmayacak 30 milyon Sterlin karşılığında transfer olmuş Moussa Sissoko’nun ilk 11’de yer bulamayışı kayda değer. Bu sezon dozer misali Pochettino’nun takımı, bilhassa kendi evinde ezip geçiyor.

Maçın başında top rakipteyken dörderli iki blok halinde karşılayan Millwall 10. dakikada Kane’nin sakatlanıp çıkmasıyla cesaretleniyor. Savunma arkasına yaptığı koşularda çok etkili olan 10 numaranın yokluğunda Tottenham’ın gol bulmakta zorlandığı aşikâr. Kaptıkları topları uzun oynayarak gol bulmaya çalışan Millwall’da 27. dakikada Morison ilk tehlikeyi yaratıyor. 31’de golü buluyor Tottenham, Eriksen ceza sahası içinden köşeye sert vuruyor. 40’da Son, sezonun güzel gollerinden birini ceza sahasının dışından kaydediyor. 7 numaralı 24 yaşındaki Güney Koreli 2008 senesinde FC Seoul’un genç takımlarında başlayan futbol kariyerinde 2010–2013 sezonunda Bundesliga’da Hamburger SV, 2013–2015 arasında Bayer Leverkusen’de forma giydi. 22 milyon Sterlin karşılığında Tottenham’a transfer olduğunda tarihin en pahalı Asyalı futbolcusu olarak futbol âleminde yerini aldı. Bu sezon golcülüğü ve çalışkanlığıyla dikkati çekiyor. Tottenham’ın yüzde 75 oranında topa sahip olduğu ve 13 kez rakip kaleyi yokladığı ilk yarı 2-0 kapanıyor.

Millwall’da 2. yarıda Thompson’ın yerine Butcher sahada. 53’de Trippier’in pasını gole çeviren Son takımının 3. golünü atarken, Millwall taraftarları skora aldırmaksızın kulakları tırmalayan tezahüratlarına devam ediyor. Kane’in yokluğunda Son’un savunma arkasına yaptığı koşular ve bitirici vuruşları görülmeye değer. Maçın koptuğu dakikalarda Tottenham tribünlerinden ezeli rakipleri Arsenal’e gönderme geliyor, “Arsene Wenger, we want you to stay!” (Wenger kalmanı istiyoruz). Arsenal taraftarı da aynı temennide midir bilinmez ama Tottenham’ın gösterisi devam ediyor. 71’de Alli yakın mesafeden 4. golü kaydediyor. Tottenham’ın oynayıp Millwall’un çaresizlikle izlediği dakikalarda Alli’nin yerine Janssen giriyor oyuna. 9 numara, 80’de nicedir hasret kaldığı golü Son’un asistiyle kaydediyor ve skoru 5-0 yapıyor, sevinci görülmeye değer…

Velhasıl farklı yenildikleri maçta Güney Londra takımı Millwall Federasyon Kupasına veda ederken Tottenham da yarı finalde Wembley’de karşılaşacağı rakibini bekliyor. Madem Millwall’la başladık, yine onlarla bitirelim sözü, gelecek sezon Championship’te yer alırlar mı bilinmez ama görülen o ki gittikleri her stada renk getirdikleri kesin. “No One Likes Us, We Don’t Care…” (Kimse bizi sevmez, çok da umurumuzda değil) sloganları muhtemel onları en iyi anlatan. Bir de maç esnasında Güney Koreli Son’a “sokak satıcısı” anlamında “DVD” diyerek buram buram ırkçılık kokan, bu güzel oyunun ruhuna aykırı ve futbolu öldüren tezahüratları olmasa!

Ziya Adnan
19 Mart 2017

Federasyon Kupası’nın romantizmi: Lincoln City…

Federasyon Kupası’nın romantizmi: Lincoln City

Uzaklardan…

İngiltere’nin kuzeyinde, East Midlands bölgesinde katedraliyle ünlü 130 bin nüfuslu tarihi bir şehirdir Lincoln, eski zamanlarda adını yün ticaretiyle duyurmuş, başkent Londra ve York’tan sonra ülkenin üçüncü büyük şehri olarak tarihte yerini almış ama zaman içinde önemini yitirmiş. Günümüzde iki büyük üniversiteye sahip şehrin ziyaretçilerinin uğrak yeri tarihi kalesi ve katedrali. Noel zamanı kurulan açık pazar ise ülkenin en büyüğü.
İşte o kendi halinde şehrin kırmızı beyazlı amatör takımı Lincoln City FC; 133 yıl önce, 1884’te kurulmuş. Köklü tarihi boyunca elde ettiği en iyi derece, 1901-1902 sezonunda… O sezon 2. Ligi 5. sırada bitirmişler. Halen profesyonel liglerin bir altı ‘National Lig’de (5. Lig) mücadele ediyor. İnanması güç ama Ada futbolunda 104 yıl en üst lige ulaşamadan alt liglerde gezinmiş nam-ı diğer ‘İmps’ (Küçük şeytanlar). Maçlarını oynadığı ‘Sincil Bank’ Stadı 10.312 kapasiteli, bu sezon o tarihi futbol mabedinde 4.202 taraftar ortalaması yakalamış. Bizim futbol fakiri coğrafyada, adının başına hiç gerçekçi olamayan ‘Süper’ sıfatı yapıştırılmış lig takımlarının taraftar ortalamasını düşününce, bir amatör takım için hiç de yabana atılmayacak bir rakam. 2010-2011 sezonunda, ‘League 2’de (4.Lig) kümede kalma mücadelesi verdiği zamanlarda son maçta Aldershot Town’a 3-0 yenilerek profesyonel liglere veda etmiş. 8 bine yakın taraftar izlemiş o tarihi maçı, takımlarını kümede tutabilme adına tribünlerde yerini almış sevdalıları ama düşmekten kurtulamamış.

Rekor transferi 1998’de Bury’e 75 bin Sterlin ödediği 1975 doğumlu forvet Tony Battersby. Takım, bu sezon Federasyon Kupası’nda çeyrek finale kaldığı zamanlarda 5. Ligin zirvesinde. QPR’ın 1914’teki başarısından sonra ilk kez bir amatör takım kupada çeyrek finale kalmış; sezonun muhtemel en romantik futbol hikâyesi. Teknik direktörü 39 yaşındaki Danny Cowley maçtan önce Arsenal’i eleme ihtimallerinin binde bir olduğunu söylüyor gülümseyerek ama futbolun içinde beklenmedik sürprizler de var…

İki takım resmi bir müsabakada en son 1915’te karşılaşmış, Wenger döneminde Arsenal sadece bir sezonda alt lig takımına (2013’te Blackburn Rovers) elenmiş. Arsenal son 20 sezonda 12 kez kupada çeyrek finale kalmış. Ancak Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih karşısında kalesinde iki maçta 10 gol gören takımda 67 yaşındaki teknik direktörün kredisi tükenmek üzere. “Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir,” demiş Albert Einstein; muhtemel onun son sezonlardaki düşüşünü anlatan en güzel cümle.

Baharın kapıda olduğunu hatırlatan o güzel Londra gününde Emirates Stadı’nda Lincoln City, Arsenal karşısında. Deplasman tribünü dolduran 9 bin kadar Lincoln taraftarı kırmızı beyaz renklere bürünmüş; o küçük şehrin sakinleri Londra’ya akmış. Maça 4-4-2 dizilişinde başlıyor deplasman takımı, kalecisi Paul Farman 27 yaşında, Newcastle United’ın miniklerinde başlayan kariyerinde alt liglerde adını duyurmuş, 2011’den beri Lincoln City’de. Takımın en değerli oyuncusu Jamie McCombe, 34 yaşındaki stoper kariyerinde profesyonel liglerde forma giymiş, transfer piyasasındaki değeri 250 bin Sterin civarında. Wenger, bir hüsran daha yaşamama adına düzenli 11’iyle sahada, hastalığını atlatamayan Mesut yedek kulübesinde. Arsenal’in ceza sahasına indirdiği uzun toplarla başlıyor Lincoln maça, 9 numaraları 32 yaşındaki Matt Rhead gol umutları. 10. dakikadan sonra beklendiği gibi oyunu kontrol eden Arsenal, oyuna genişlik kazandırdığı dakikalarda Walcott etkili. 27’de Chamberlain’in yerine Mesut’u sahaya sürüyor Wenger. Topu kaptırdığı anlarda kalesini tam takım savunuyor Lincoln, Arsenal boşluk bulmakta zorlanıyor. İlk yarının uzatma dakikalarında Mesut’un ceza sahasına indirdiği topu Gibbs, Walcott’un önüne bırakıyor, kaçırmıyor 14 numara ve Arsenal’in yüzde 74 oranında topa sahip olduğu, Lincoln City’nin rakip kaleyi bir kez yokladığı ilk yarı o golle 1-0 kapanıyor.

59.454 taraftarın önünde ikinci yarıya daha ofansif başlıyor amatör takım. Ama savunmasındaki boşlukları zorlamaya başlıyor Arsenal. 49’da Giroud vuruyor, kaleci Farman çıkarıyor. 53’de Giroud bu kez kaçırmıyor, fark ikiye çıkıyor. Rahatlıyor ev sahibi, 58’de Sanchez’in mükemmel pasını kendi kalesine gönderiyor Waterfall, çözülüyor Lincoln. 73’de Sanchez ceza sahasının dışından enfes vuruyor, 4-0. Ve 75’de Ramsey skoru belirliyor: 5-0. Kalesinde gördüğü ilk golden sonra savunma yapmakla gol aramak arasında bocalayan Lincoln bu sonuçla kupaya veda ediyor. Maç sonunda teknik direktörleri Cowley sahada oyuncularını alkışlarken, bu sezonun kupada muhtemel en güzel hikâyesi son buluyor. Basın toplantısında ikinci yarının hiç bitmeyecek gibi geldiğini, kendileri açısından unutulmaz bir deneyim olduğunu dile getiriyor Cowley. Gelecek sezon büyük olasılıkla profesyonel lige yükselecekler, gönül ister ki kalıcı olsunlar.

Ziya Adnan
14 Mart 2017

Championship günlükleri: Fulham FC, dön artık!

Championship günlükleri: Fulham FC, dön artık!

Uzaklardan…

Championship lideri Newcastle United’ın 28 kişilik kadrosu 107,3 milyon Sterlin değerinde; ligin en değerli kadrosu, yaş ortalaması 28, gelecek sezon büyük olasılıkla Premier Lig’de yer alacak. Şampiyonluğun diğer adayı 2. sıradaki Brighton & Hove Albion’un 26 kişilik kadrosu 41,3 milyon Sterlin değerinde; Martılar’ın yaş ortalaması 28,1 Cardiff City ile birlikte ligin en yaşlısı. Ligde play-off’u zorlayan Fulham’ın 23 kişilik kadrosunun yaş ortalaması 26,5 ve kadro değeri 46.3 milyon Sterlin, kadrosundaki 17 futbolcu İngiltere dışında dünyaya gelmiş. Takımın en değerli oyuncusu 1991 doğumlu yaratıcı orta saha Tom Cairney, 1998 senesinde Leeds United’ın miniklerinde başlayan futbol kariyerinde Hull City ve Blackburn’de top koşturmuş, 2015 senesinin yazında Blackburn’den Fulham’a 2,5 milyon Sterlin karşılığında transfer olmuş. Bu sezon 7 gol ve 9 asistle takımın en üretkeni. Gelecek sezonlarda adını duyuracaktır 10 numara, kaliteli transfer peşinde koşan takımlarımıza naçizane hatırlatma…

Baharın kapıda olduğunu hatırlatan o güzel Londra gününde, bir tarafı parka bakan o güzel caddede taraftarlar akıyor stada. Stadın bulunduğu Stevenage Road’da 1952’den 1970’e kadar takımın formasını giymiş, 2005 senesinin Ekiminde 71 yaşında aramızdan ayrılmış Johnny Haynes’in heykeli karşılıyor ziyaretçilerini. Bilir misiniz, Ada futbolunda haftada 100 Sterin kazanan ilk futbolcu unvanı ona aittir. Pele, “Bu yaşamda gördüğüm en iyi pasör” cümlesiyle tanımlamış futbolcuyu. 1952–1970 arasında Fulham’da 594 maçta forma giymiş. Günümüzde o güzel futbol mabedinin tribünlerinden biri onun adını taşır,

O futbol gününde Fulham kendi evinde 2017 senesinde yenilgisi bulunmayan Preston North End karşısında. Ada futbol liglerinin kurucu takımlarındandır nam-ı diğer Zambaklar, onlar da Fulham gibi play-off’u kovalıyorlar ama Londra zor deplasman, iki takım arasındaki son 8 maçın 5’ini kazanmış Fulham…

4-2-3-1 dizilisinde ev sahibi, forvette golcüsü 25 numaralı Chris Martin. 28 yaşındaki İskoç forvetin bu sezon 9 golü, iki asisti bulunuyor. Takımın sol beki Ryan Sessegnon 2000 senesinin Ağustosunda dünyaya gelmiş, 9 yaşında Fulham’ın miniklerinde başlayan kariyerinde ‘A’ takıma kadar yükselmiş. Ligde Cardiff City karşısında attığı golle Championship tarihinin en genç golcüsü unvanını yakalamış. Fulham, baskılı başladığı maçta 22’de Aluko’nun golüyle öne geçiyor. Golün asistini yapan 24 yaşındaki 7 numaralı sol kanat Kebano 2011-2013 arasında Paris St Germain’de 8 maça çıkmış. İlk yarıda topa yüzde 72 oranında sahip olan ve 6 kez kaleyi yoklayan ev sahibi son vuruşlarda biraz daha etkili olsa maçı koparması işten değil.

20.205 taraftarın önünde ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıya da baskılı başlıyor Fulham. 60’da Fredericks’in lokum gibi pasını köşeye bırakıyor Martin, bu sezon 10. golü. Ev sahibi tribünlerde 1967 senesinde Frankie Valli tarafından yazılmış, sonraları takımla anılan o güzel şarkı yankılanıyor. Ama uzun sürmüyor sevinçleri, 68’de farkı bire indiriyor Preston, Barkhuizen ceza sahasına girerken etkili vuruyor. Üçüncü bölgede etkili olan ama savunmasında zaman zaman açıklar veren Fulham 78’de bir kez daha farkı ikiye çıkarıyor; ilk golün benzeri golde roller değişiyor, Aluko’nun asistini gole çeviren Kebano. Newcastle ve Norwich City’den sonra ligin en fazla gol atan takımı bir maçı daha boş geçmiyor.

Yeri gelmişken, son 10 dakikada oyuna giren 36 yaşındaki Scot Parker’a da bir selam çakmadan geçmeyelim. 1997 senesinde Charlton Athletic’te başlayan uzun kariyerinde Chelsea, West Ham ve Tottenham Hotspur’de top koşturdu. 18 maçta İngiltere Milli Takımında sahaya çıkmış, Championship’in en deneyimli oyuncularından, azmine ve profesyonelliğine şapka çıkarmak gerek…

Velhasıl Fulham maçı 3-1 kazanırken Preston’a senenin ilk yenilgisini tattırıyor. Beyazlı takım şimdi 7. sırada, play-off potasından beş puan geride. Maçın bitiş düdüğüyle birlikte statta o enfes şarkı yankılanıyor. Maç sonu basın toplantısında Fulham teknik direktörü Slavisa Jokanovic, takımın son beş maçta 13 puan aldığını hatırlatarak hedeflerinin paly-off’a kalabilmek olduğunu dile getiriyor…

Şarkıyı mı merak ettiniz? Bilirsiniz sanırım, Michael Cimino’nun yönetmenliğini yaptığı, Robert De Niro’nun döktürdüğü 1978 senesi yapımı “Deer Hunter” filminin o hafızalara kazınmış bar sahnesinde birlikte söyledikleri şarkı nicedir o güzel mahallenin sevilesi takımını hatırlatıyor. Premier Lig’de arka arkaya geçirdikleri 12 sezondan sonra, 2013-2014 sezonunda küme düştü Fulham, ne diyelim nicedir ayrı kaldıkları lige dönsünler artık…

Ziya Adnan
12 Mart 2017

Premier Lig seyir defteri; Everton günlükleri…

Premier Lig seyir defteri; Everton günlükleri…

Uzaklardan…

Ada futbolunda “The Toffees” ya da “The Toffeemen” (bir çeşit İngiliz şekerlemesi) olarak bilinir o futbol şehrinin mavili takımı Everton FC. Hikâyelerini anlatan kitaplarda, kuruldukları yıllarda bölgenin çok bilinen, mahalleye mahsus şekerci dükkânının sahibi yaşlı teyzenin maç günleri stada elinde kavanozu ile gittiği, tribünlere “Everton Mint” (nane şekeri) dağıttığı yazılır. Zaman içinde bu futbol ritüelinin şehirde nam saldığı, ilk zamanlarında siyah-beyaz olan renklerinin de o şekerden geldiği rivayet edilir. Takımın mavi-beyaz formasının üzerinde yer alan, Latince “nil satis nisi optimum” ambleminin anlamı “Only the best is good enough.” (Sadece en iyi yeterlidir)…

Bakmayın 1994-1995 sezonunda kazandıkları Federasyon Kupasından sonra kupa görmemiş olmalarına, ilk şampiyonluklarını kazandıkları 1890-1891 sezonundan günümüze kadar geçen sürede 109 sezon ülke liginin en üst liginde mücadele etmişler, kazandıkları şampiyonluk sayısı 9. Takıma 1892 senesinden beri ev sahipliği yapan Goodison Park Stadı 40.157 kapasiteli, bu sezon evlerinde oynadıkları 13 maçta 39.308 taraftar ortalaması yakalamışlar. Koeman’ın takımın başına gelişiyle yükselişe geçerken, bu yazının yazıldığı saatlerde 26 maçta topladığı 44 puanla Manchester United’ın arkasında 7. sıradalar. Bu sezon 24 kişilik kadronun yaş ortalaması 27.3, 14 futbolcusu İngiltere dışında dünyaya gelmiş. Kadronun toplam değeri 211 Milyon Sterlin civarında…

Değer demişken, 4-2-3-1 dizilişinde oynayan takımın yıldızı gol krallığı sıralamasında Sanchez ve Kane ile ilk sırayı paylaşan Belçikalı forvet Romelu Lukaku, ona da selam çakmadan geçmeyelim. Bu sezon sahada kaldığı 2.187 dakikada 17 golü, 4 asisti var. 1996-1997 sezonunda Gençlerbirliği forması giyen Roger Lukaku’nun oğlu olan Romelu Lulaku, 13 Mayıs 1993’te Belçika’nın Antwerp şehrinde dünyaya gelmiş. Küçük yaşta top koşturduğu yerel takımı Rupel Boom’da göze batınca 2. lig takımlarından Lierse SK’in akademisine katılmış. 2004-2006 arasında 68 maçta 121 gol ona Anderlecht’in kapılarını açmış. İlk kez 2008 senesinde formasını giydiği takımda 2009’da profesyonel sözleşme imzalamış. Mor beyazlı takımda iki sezonda 33 gol kaydedince Chelsea’nin radarına girmiş ve 2011’in yazında 17 milyon Sterin karşılığında Batı Londra’nın zenginler kulübünün yolunu tutmuş. Ancak Mourinho ile yıldızı barışmayınca West Brom’a, sonrasında Everton’a kiralanmış. 2014 senesinin Temmuzunda kulüp tarihinin rekor transfer ücreti 28 milyon Sterlin karşılığında mavili takıma imza atmış. İlk iki sezonunda 15 golün altına düşmezken geçen hafta takımının Sunderland’ı 2-0 yendiği maçta attığı gollerle aynı zamanda Duncan Ferguson’un kulüp rekorunu kırarak ligdeki 60. golünü kaydetmiş oldu. 1,90’luk 10 numara örnek aldığı futbolcunun Chelsea efsanesi Didier Drogba olduğunu söylüyor söyleşilerinde. Hocası Koeman, futbolcusunun her sezon yükselen formuyla onu takımda tutmanın zor olacağını, Avrupa futbolunun devlerinin kapılarını çalmasının şaşırtmayacağını dile getiriyor…

Mart ayının ilk Pazar günü Tottenham bu sezon esip kükrediği evinde Lukaku’lu Everton’a karşı. Maçın yayıncısı Sky, iki takımı “Upwardly Mobile” (yukarıya hareketli) olarak tanımlamış. Tottenham ligde evinde oynadığı son sekiz maçını kazanmış ve o maçların altısında kalesinde gol görmemiş. Everton ligde oynadığı son dokuz maçında yenilgisiz. İki takım arasındaki son üç maç berabere bitmiş ama Everton rakibini 2012 senesinin Aralık ayından beri yenememiş. Bu maçtan alacakları üç puan onları 47 puan ulaştıracak, son iki sezon sonunda ulaştıkları puan toplamı…

Koeman’ın takımı 4-3-2-1 dizilişinde başlıyor maça. Orta sahada oynayan 27 yaşındaki Senagalli İdrissa Gueye ligin en fazla top çalan oyuncusu. 2016 senesinde Avrupa’nın beş büyük liginde ilk sırayı almış. Geçtiğimiz aylarda Chelsea deplasmanında ağır yenilgi alan misafir takım aynı hataya düşmeme adına daha kontrollü başlıyor maça. Ev sahibi ilk 15 dakikada topa yüzde 63 oranında sahip olsa da, iyi alan daraltan rakip karşısında kaleyi bulmakta zorlanıyorlar. 19. dakikada ligin müthiş golcüsü çıkıyor sahneye, yaklaşık 25 metreden mükemmel vuruyor Harry Kane, Tottenham tribünleri ayakta alkışlıyor o enfes golü. Golün şaşkınlığı, Tottenham’ın yüksek temposu karşısında bocalıyor Koeman’ın takımı, oyunun her anında hareketli Eriksen, Kane, Alli hırpalıyor rakip savunmayı. Everton’un 3. bölgede etkisiz göründüğü, Lukaku’nun yalnızları oynadığı ilk yarı Tottenham’ın üstünlüğüyle kapanıyor.

31.692 taraftarın önünde Tottenham ikinci yarıya da tempolu ve oyunu geniş alanlara yıkarak başlıyor. Top rakipteyken uyguladıkları amansız pres Pochettino’nun futbol felsefesini anlatıyor, adının Barça ile anılması boşuna değil anlayacağınız. 55’te savunmadan çıkarken kaptırdıkları topla ikinci golü kalesinde görüyor Everton; Kane’in bu sezon 21. golü. 80. dakikaya kadar etkisiz maviler maça havlu atacakken, golcüsü çıkıyor sahneye; Lukaku, Vertonghen’i geçip topu köşeye bırakıyor. Uzatma dakikalarında Alli takımın üçüncü golünü kaydederken oyuna sonradan giren Valencia anında karşılık veriyor. Koeman’ın ikinci yarıda yaptığı üç değişiklik takıma hareket getirse de Everton bir deplasman hüsranından daha kurtulamıyor. Koeman maç sonu basın toplantısında, iyi başladıklarını ancak basit hatalarla kalelerinde iki gol gördüklerini, Tottenham’ın galibiyeti hak ettiğini söylüyor tüm içtenliğiyle. Velhasıl Everton’un Şampiyonlar Liginde boy gösterebilmesi için önünde kat etmesi gereken yol oldukça uzun…

Ziya Adnan
7 Mart 2017

Premier Lig seyir defteri: Harry Kane, Lig’in parlayan yıldızı…

Premier Lig seyir defteri: Harry Kane, Lig’in parlayan yıldızı…

Uzaklardan…

Lider Chelsea’nin Swansea City’i zorlanmadan geçtiği maçın ertesinde, ligde şampiyonluğu kovalayan Tottenham Hotspur kendi evinde ligin dişli takımı Stoke City karşısında. Bu vesileyle bu sezon Premier Ligin izlemesi en keyif veren takımına ve o takımın müthiş golcüsüne naçizane bir bakış…

Beyazlı takım son sezonunu yaşadığı 36.284 kapasiteli White Hart Lane Stadında 12 maçta 31.526 taraftar ortalaması yakalamış, stadın maç günleri doluluk oranı yüzde 98,5. 2018-2019 sezonundan itibaren 750 milyon Sterline mal olacak 61 kapasiteli yeni evlerinde oynayacaklar maçlarını. Arsenal’den sonra ligin en pahalı sezonluk biletine sahipler, 765 Sterlin’den başlıyor ve onlarda da bekleme sırası var. 24 kişilik kadronun yaş ortalaması 25,1 ve toplam değeri 364.6 milyon Sterlin. Kadroda yer alan 16 futbolcusu İngiltere dışında dünyaya gelmiş. Kadronun en değerlisi alt yapıdan yetişen 23 yaşındaki golcüsü Hary Kane, transfer piyasasındaki değeri 42,5 milyon Sterlin. Takımın 20 yaşındaki ofansif orta sahası Dele Alli de Ada futbolunun yükselenlerinden, değeri 34 milyon…

Misafir takım Stoke City bu sezon evinde oynadığı 13 maçta 355.626 taraftarı ağırlamış, maç başına taraftar ortalaması 27.356… Statları Bet365’in maç günleri doluluk oranı yüzde 96,7. 25 kişilik kadronun yaş ortalaması 29,1 ve toplam değeri 143 milyon Sterlin. Santraforları 28 yaşındaki Wilfried Bony 15 milyon değeriyle kadronun en pahalı futbolcusu. Son üç sezonu 9. sırada bitiren mavili takım bu maça da 9. sırada çıkıyor. Yaklaşık 5 bin taraftarla gelmişler Londra deplasmanına…

UEFA Kupasına havlu atan ev sahibi 3-4-2-1 düzeninde başlıyor maça. Deplasman takımının gol umudu 2.01’lik Crouch. 13’de ceza sahasının çaprazından köşeyi bulan vuruşuyla golü buluyor Kane, ligin müthiş golcüsü. Zaman ve alan yaratmakta usta 10 numara, savunma arkasına yaptığı koşuları ve bitirici vuruşlarıyla göze batıyor. Sanırım en büyük özelliği topla buluştuğu anda kaleyi bulabilme yeteneği, düşünmede ve uygulamada çok çabuk. Savunma arkasına yaptığı koşularla rakibi yıpratıyor ve takım arkadaşlarına alan yaratıyor. Takımın diğer yükseleni sağ kanat beki 26 yaşındaki Walker, hem savunmada hem hücumda çok etkili. 31’de ceza sahasının dışından ikinci golünü kaydediyor Kane, mükemmel volesi görülmeye değer. 36’da hat-trickini tamamlıyor, golden sonra Tottenham tribünleri alt yapıdan yetişmiş olduğunu hatırlatıyor dosta düşmana. Son 50 lig maçında 41 gol kaydeden maçın adamı ilk yarının uzatma dakikalarında bu kez asist yapıyor, uzak direğe ortasını gole çeviren Dele Alli.

İkinci yarıya dört gol geride başlayan misafir takım kalesinde daha fazla gol görmeme adına safları sıklaştırıyor, futbol tabiriyle hasarı sınırlama. Dört gol üstünlüğün verdiği rahatlıkla ikinci yarıda oyunu rölantiye alan Tottenham maçı ilk yarıda attığı gollerle maçı kazanırken, şampiyonluk umudunu az da olsa sürdürüyor…

• • •

Bir haftada iki hat-trick yapmış Harry Kane’e gelince… 28 Temmuz 1993’te Doğu Londra’nın Chingford bölgesinde, İrlandalı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş gol ustası. Çocukluk yıllarında yerel takım Ridgeway Rovers’da top koşturmuş, sekiz yaşına bastığı zamanlarda Arsenal’in miniklerine katılmış, ancak ertesi sezon serbest kalmış. 2015 senesinin Kasımında bir söyleşisinde, böylesine önemli bir yeteneği ellerinden kaçırdıkları için üzgün olduğunu dile getirmiş Arsene Wenger. Ne diyelim, zaman içinde elden kaçırdıklarını düşününce! 2004 senesinde Watford, sonrasında Tottenham’ın genç takımında forma giydikten sonra alt liglerde kiralık olarak gittiği Leyton Orient, Millwall, Norwich City ve Leicester City’de deneyim kazanmış. 2012 senesinin Ocak ayında kiralandığı Millwall’da forma giydiği 27 maçta 9 gol kaydedip o sezon takımın en iyi genç futbolcusu seçilmiş. O yıllarda antrenörlüğünü yapmış olan Alex Inglethorpe’a göre, 15 yaşında U18’de top koşturduğu zamanlarda çelimsiz, çok da göze batmayan bir çocukmuş. Ancak top tekniğinin ve oyun zekasının mükemmel olduğunu, aynı zamanda orta sahada oynayabilecek kadar çok yönlülüğünü zaman içinde keşfetmişler. U21’deyken hocalığını yapan Les Ferdinand, öğrencisinin oyun zekasını Teddy Sheringham’a, gücünü ve son vuruş becerisini Alan Shearer’a benzetiyor. 23 yaşındaki bir futbolcunun eskinin iki efsanesiyle anılması her futbolcunun hayali olsa gerek. Tottenham’da ilk 11’in değişmezi haline geldiği son üç sezonda 20 golün altına düşmemiş olması giderek yükselen form grafiğinin özeti. Takımın teknik direktörü Mauricio Pochettino tüm içtenliğiyle futbolcusunun zaman içinde Tottenham’ın efsanesi olacağına inandığını, günümüz futbolunda dünyanın en iyi forvetlerinden biri olduğunu dile getiriyor.

Velhasıl golcülüğünün yansıra sahadaki duruşu, mütevazılığı ve efendiliğiyle öne çıkıyor Harry Kane, Ada futbolunun yükselen yıldızı. Ne diyelim, gollerini izleme fırsatı bulanlar kendilerini şanslı saymalı, bahtı hep açık olsun…

Ziya Adnan
5 Mart 2017

Marka değeri demişken…

Marka değeri demişken…

Uzaklardan…

Maç günleri tribünleri boş ülke futbolunun marka değeri tartışmaları süredursun, konuya Premier Lig lideri Chelsea’nin hafta sonunda oynadığı ve zorlanmadan kazandığı Swansea City maçı vesilesiyle naçizane bir bakış…

Bu sezon lider Chelsea’nin Stamford Bridge Stadında oynadığı 12 maçı izleyen futbolsever toplamı 498.252, maç başına ortalaması 41.521… 1876 senesinde inşa edilmiş o tarihi futbol mabedinin kapasitesi 42 bin, maç günleri doluluk oranı yüzde 99,2. Ligi 10. sırada bitirdikleri, hüsranla geçen 2015-2016 sezonunda evlerinde oynadıkları 19 lig maçını izleyen futbolsever toplamı 788.506… Yani en kötü geçen sezonunda bile taraftarı takımını yalnız bırakmamış. Bu sezon Avrupa kupalarında yer almadıklarından sezonluk biletleri 750 Sterlinden başlıyor, en pahalı sezonluk bilet sıralamasında 4. sıradalar. Yaş ortalaması 26,4 olan 25 kişilik kadronun toplam değeri 437,75 milyon Sterlin. Futbolcularının 19’u İngiltere dışında dünyaya gelmiş, kadronun en değerlisi 26 yaşındaki Belçikalı kanat oyuncusu Eden Hazard’ın transfer piyasasındaki değeri 60 milyon Sterlin civarında. 2012 senesinin yazında, Lille’den Batı Londra kulübüne 32 milyon Sterlin bedelle transfer olmuş, geçen dört senede değerini ikiye katlamış. Kadronun en ucuzu 20 yaşındaki sağ bekleri Ola Aina 20 yaşında, alt yapıdan yetişmiş, İngiltere Milli Takımının U16’dan U20’ye kadar tüm takımlarında forma giymiş. Takımın teknik direktörü 47 yaşındaki Antonio Conte futbolculuk kariyerinde Juventus’ta beş ‘Serie A’ şampiyonluğu yaşamış, Chelsea’ye gelmeden önce 2014-2016 arasında İtalya Milli Takımını çalıştırmıştı.

Baharın yaklaştığını hatırlatan o güzel Londra gününde, Chelsea kendi evinde sezona kötü başlayan ama son altı maçtan 12 puan çıkaran Swansea City karşısında. Bakmayın ligde alt sıralarda yer almalarına, bu sezon mabetleri 21 bin kapasiteli Liberty Stadında oynadıkları 12 lig maçında 20.584 taraftar ortalaması yakalamışlar, maç günleri stadın doluluk oranı yüzde 98,3… En ucuz sezonluk biletleri 419 Sterlin. 27 kişilik kadronun yaş ortalaması 27,3 ve toplam değeri 108,25 milyon Sterlin civarında. Kadronun en değerlisi 27 yaşındaki İzlandalı Sigurdsson, transfer piyasasındaki değeri 17 milyon Sterlin. Altı sezondur Premier Lig’de yer alan takımın kadrosunda Galler’de dünyaya gelen oyuncusu bulunmuyor. Londra deplasmanına 5 bin taraftarla gelmişler. İki şehrin arasındaki mesafe 265 kilometre. Premier Lig tarihinde 12 kez karşılaşmış iki takım, Swansea City rakibini sadece bir kez yenebilmiş…

Ev sahibi Chelsea 3-4-3 düzeninde başlıyor maça, ileri üçlüsü Hazard, Costa, Pedro ligin en üretken üçlüsü; toplamda 31 gol kaydetmişler bu sezon. Bu maçta alacağı üç puanla arayı açacağının bilincinde baskılı başlıyor maça Chelsea. İlk 15 dakikada 7 numaralı Kante sahanın her yerinde, tevekkeli değil onun bıraktığı boşluğu dolduramamış Leicester City. Chelsea aradığı golü 19’da buluyor, Pedro’nun mükemmel pasını gole çeviren Fabregas. Chelsea’nin diğer takımlara göre üstünlüğü maçın her anında tempoyu düşürmemesi ve kaptırdıkları toplarda uyguladıkları amansız pres. Yeri gelmişken 10 numaralı Eden Hazard’ı da atlamayalım, etkili olduğu maçlarda neden Ronaldo ile kıyaslandığını anlamak mümkün, sadece golleriyle değil, topu ilerde tutarak takım arkadaşlarını pozisyona sokması takdire şayan. 11 numaralı Pedro kariyerinin en verimli sezonunu yaşıyor; bu maça kadar 6 golü 5 asisti var. İlk yarı bitti derken Swansea ilk atağında golü buluyor; ceza sahasına ortalanan topa kafayı vuran Llorente. Şimdi durum 1-1…

İkinci yarının başında Fabregas’ın üst direkte patlayan füzesi, Moses’in sağ kanattaki deparları, Kante’nin tükenmek bilmeyen enerjisi takımı ateşliyor. Ancak 6 numaralı Mawson’un liderliğinde misafir takım iyi koruyor kalesini. 72’de Pedro’nun ceza sahası dışından vuruşunu eski Arsenalli Fabianski ellerinin arasından kaçırınca lider bir kez daha öne geçiyor. 84’te fark üçe çıkıyor; Hazard soldan getiriyor, Costa bitiriyor. Velhasıl Hazard ve Kante’nin parladığı maçta Chelsea kazanırken rakipleriyle arayı açıyor.

Maç sonu basın toplantısında Conte takımından ve Kante, Hazard, Costa Fabregas gibi kupalar kazanmış deneyimli oyuncularla çalışmaktan memnun olduğunu, takımının kazanma hırsına saygı duyduğunu dile getiriyor. Fabregas demişken, Premier Lig’de 300. maçına çıkmış 29 yaşındaki orta saha oyuncusu, dünya futbolunun en görkemli liginde en fazla forma giymiş İspanyol. Velhasıl 41.620 taraftarın izlediği, dünyanın dört köşesine naklen yayınlanmış lig liderinin maçını izlerken ve yeri gelmişken soralım, bu veriler ışığında bu sezon taraftar ortalaması 7.500 civarında olan ve Avrupa’nın üst liglerine futbolcu ihraç edemeyen, futbol kalitesi pek yavan Süper Lig’den marka değer çıkacağına inanıyor musunuz?

Ziya Adnan
1 Mart 2017

Dipnot: Şehirdaşım, Ankara’da olduğum zamanlarda tribün arkadaşım, Gençlerbirliği taraftarı ve kongre üyesi Ural Nadir’i genç yaşta kaybettik. Başta ailesi olmak üzere tüm sevdiklerinin ve Gençlerbirliği camiasının başı sağ olsun. Huzur içinde yat kardeşim…

Fulham’dan Sutton United’a; futbol kokan stadlarda…

Fulham’dan Sutton United’a; futbol kokan stadlarda…

Uzaklardan…

İngiltere Federasyon Kupasında son sekize kalma mücadelesinde Premier Lig’de şampiyonluğu kovalayan Tottenham deplasmanda Championship’in dişli takımı Fulham karşısında. Bilir misiniz dünya futbolunun en leb-i derya statlardan biridir Fulham’ın 25.700 kapasiteli futbol mabedi, stada adını veren ‘Cottage’ (çiftlik evi) çok zaman önce yangın sonucu tarih olmuş ama Ada futbolunda hala namını korur. Futbolu seven herkesin görmesi gereken bir mabettir o eski stat, umarım zaman içinde endüstriyel futbola yenik düşmüş niceleri gibi kaybolup gitmez, giderek azalan futbol kokan statlardan biri olarak ev sahipliği yapar o güzel mahallenin sevilesi takımına…

Fulham demişken, teknik direktörleri Slavisa Jokanovic’i de unutmayalım. 1993 senesinden 2000’e kadar La Liga’da üç takımın formasını giymiş 48 yaşındaki Sırp teknik direktör. 2015 senesinde Watford’u Premier Lig’e çıkardıktan sonra Maccabi Tel Aviv’in başına getirilmiş. İlk sezonunda 11 sene aradan sonra Şampiyonlar Liginde gruplara kalmayı başarmış takımı…

Maça dönersek, favori Tottenham rakibine karşı oynadığı son altı maçın beşini kazanmış ama ev sahibi formda, evlerinde oynadıkları son 11 maçtan sadece birini kaybetmişler. Kupada alt lig takımları karşısında elenenleri görünce, Kane, Alli, Eriksen gibi önemli oyuncularını bu maçta ilk 11’de sahaya sürmüş Pochettino, kazaya uğramama adına. İki takım en son 2011 senesinde bu kupada karşılaşmış, Fulham 4-0 kazanmış o maçı. 22.557 taraftarın önünde Fulham 4-2-3-1 düzeninde başlıyor maça, kaptanları 10 numara Tom Cairney Premier Lig takımlarının radarında. 16. dakikada Kane fırsatçılığını gösteriyor, sağdan Eriksen’in ceza sahasına kestiği topa dokunup takımını öne geçiriyor 10 numara. İkinci yarının başında bir kez daha sahne alıyor Eriksen – Kane ikilisi, Danimarkalı ortalıyor, Kane bitiriyor. Fark ikiye çıkınca umutlar tükeniyor Fulham’da. Takımın golcüsü Chris Martin, yedek kulübesinden izliyor olup biteni, muhtemel o da anlamamıştır hocanın 11 seçimini. 73’de Kane hat-trick’ini tamamlarken 2017 senesinde oynadığı 9 maçta attığı 9 gol hanesine yazılıyor…

Tottenham’ın son sekize kaldığı Federasyon Kupası maçının ertesi gününde, Sutton…

Londra’nın güneyinde, şehrin merkezine 17 kilometrelik mesafede 41 bin nüfuslu kendi halinde bir kasaba. Şehre yakınlığı nedeniyle Londra’da çalışan nüfusun tercih ettiği banliyölerden, öyle ki 2001 senesinden beri kasabanın nüfusu yüzde 5’e yakın artış göstermiş. İşte o kasabının 1898 senesinde kurulmuş sarı-kahve takımı Sutton United, köklü tarihinde profesyonel liglerde hiç yer almamış. 2015-2016 sezonunda güney amatör ligini şampiyon olarak tamamlayıp, dört profesyonel ligin altında yer alan 24 takımlı amatör “National League”e terfi etmiş. Lig sıralamasında en iyi derecesi 95’incilik ama yabana atılmasın, tarihte iki kez Wembley Stadında amatör kupa finali oynamış. Bu sezon İngiltere Federasyon Kupasının 4. turunda, kendilerinden 84 basamak üstte, Championship’te play-off’u zorlayan Leeds United’I eleyerek son 16 takım arasına kalmayı başardı. 1945 senesinden günümüze kadar dünya futbolunun en eski kupasında son 16’ya kalmayı başarabilmiş 9. amatör takım Sutton, şimdinin gırtlağına kadar paraya pula batmış endüstriyel futbol dünyasında bu sezonun muhtemel en romantik futbol hikâyesi…

Takıma ev sahipliği yapan Gander Green Lane Stadı 5 bin kapasiteli, taraftarın büyük bölümü maçları ayakta izliyor, stattaki koltuk sayısı 765. 2016 senesinin Nisan ayında, rakip amatör takım Ebbsfleet United’i 2-0 yendikleri maçı 3.142 taraftar izlemiş, o maçta kırmışlar son sezonların seyirci rekorunu. Stadın hemen yani başındaki “Rose’s Tea Hut”, adını kırk senedir maç günleri futbolseverlere çay, kahve yapan kadın taraftarından almış. Başkanları Bruce Elliott, ocak ayında The Telegraph’a verdiği söyleşinde, teknik direktörleri 50 yaşındaki Paul Doswell’in kulüpten para almadığını, aksine kulübe sponsor olarak her sene 40 bin Sterline yakın yardımda bulunduğunu dile getirmiş. Futbolcularının tamamı amatör, haftada iki kez antrenman yapıyorlar. Sağ bekleri Craig Desmond kadronun en bilineni, 190 senesinde dünyaya gelmiş, 2009–2013 arasında Arsenal’de dört maçta forma giymiş…

Baharı çağıran bir pazartesi akşamında, Federasyon Kupası 5. turunda, son sekize kalma mücadelesinde Sutton United, birkaç yıl önce Necdet Abi (Özkazancı) ile birlikte Polatlıspor’un bir maçını izlediğimiz Polatlı Şehir Stadını andıran mabedinde Arsenal karşısında. Bu tarihi maçı ayakta izleyen 5.013 taraftarın büyük çoğunluğu çocuklar, zaten futbol onlarla güzel. İki takım arasında lig sıralamasında 105 takım var, birinin yıllık geliri 350 milyon, diğerinin 750 bin Sterlin, böylesine denk güçler! Arsenal suni çimde zaman zaman zorlansa da Perez’in 26’da, Walcott’un 55’de attığı gollerle kazanarak tur atlıyor. Maçtan sonra Sutton teknik direktörü Doswell takımın performansından memnun olduğunu, ancak yedek kalecileri 146 kiloluk Wayne Shaw’un maç esnasında yedek kulübesinde turta yerken kameralara yakalanmasının hoş olmadığını dile getirmiş. 1972 senesinde dünyaya gelmiş 45 yaşındaki kaleci, kariyeri hep amatör kümelerde geçmiş.

Rakip takım taraftarlarının kendisine ithaf ettiği “Who ate all the pies” (turtaları kim yedi) tezahüratını çok seviyormuş. “Oynama fırsatı bulsaydım Wenger’in gözüne girip Arsenal kalesini devralacaktım!” diyor gülümseyerek. Bahtı ve iştahı hep açık olsun şişman kalecinin…

Ziya Adnan
27 Şubat 2017

Premier Lig Seyir Defteri: En Alttakiler…

Premier Lig Seyir Defteri: En Alttakiler…

Uzaklardan…

Yakın geçmişte, sezonun yarısından fazlasının tamamlandığı Premier Lig’de zirvedeki takımların hal ve gidişine göz atmıştık, bu hafta alttakilerin durumuna, düşme potasındaki takımlara bir bakış…

Ligin sonuncusu Sunderland, oynadığı 25 maçta 5’ini kazanabilmiş, evinde aldığı en son galibiyet aralık ayının ortalarında Watford’a karşı. 19 puanla ligin dibindeler ve 2007’de yükseldikleri ligde neredeyse her sezon lige tutunma mücadelesinin içindeler. 2015-2016 sezonunda küme düşen 3. takım Newcastle United’ın iki puan üzerinde ligi 17. sırada bitirmişlerdi, bir önceki sezonda 16, 2013-2014 sezonunda 14. sırada tamamladılar ligi. Takım sevdalıları adına artık çok aşina ve ürküten bir hikâye onların ki, hep uçurumun kenarında! Ama hep kötü değilmiş gidişat, biraz daha eskiye gidersek, taraftarlarının yüzlerinin güldüğü zamanlar da olmuş. Mesela 1999-2000 sezonunda ligi 7. sırada bitirmişler. O dönemki teknik direktörleri, Everton efsanesi Peter Reid son yıllarda Tayland’da, Hindistan’da ve alt liglerde şanını denedikten sonra yorumculukta karar kılmış. Geçen sezon futbol mabetleri “Stadium of Light”ta oynadıkları 19 lig maçını 818.351 futbolsever izlemiş, evinde maç başına taraftar ortalaması 43.071. Ülkenin en yoğun işsiz nüfusuna sahip şehirlerinden biri olmasına karşın ortalama 400 Sterlinlik sezonluk biletlerine talep yoğun. Taraftardan, sevdadan yana sıkıntıları yok anlayacağınız. 2009’dan beri 8 teknik direktörle yolları ayırmışlar, şimdiki teknik direktörleri David Moyes Temmuzu 2016’dan beri takımın başında. Takımın şimdilerde umudu 7 Ekim 1982 doğumlu, 35’ine merdiven dayamış golcüsü Jermain Defoe, bu sezon 14 golü var 18 numaranın. Ocak transferinde, West Ham United’ın 6 milyonluk transfer teklifini gülümseyerek geri çevirmiş hocası David Moyes. Hangi teknik direktör takımın gollerinin yüzde 58,3’ünü kaydetmiş oyuncusunu kaybetmek ister ki! Bir sezonda daha kümede kalmayı başarır mı ‘Kara Kediler’ bilinmez ama Defoe varsa umut her zaman vardır sanırım.

Sunderland’la aynı puanda, gol averajı ile hemen üzerinde bulunan Güney Londra’nın kadro olarak yabana atılmayacak ama bu sezon takım olmayı başaramayan Crystal Palace’ı. Avrupa’nın beş büyük liginde 2016’da Palermo ile birlikte en çok maç kaybeden iki takımdan biri, 22 maçta sahadan yenik ayrılmışlar. Ben Teke, Zaha, Cabaye, Townsend gibi yetenekli oyunculara sahip olmalarına rağmen büyük zaafları savunmaları, ligin en fazla başlama vuruşu yapan 3. takımı Kartallar. Futbolcularının sözleşmelerine küme düştükleri takdirde gelecek sezon maaşlarının yüzde 50 düşeceği maddesini eklemiş kulüp yönetimi. Ocak ayı transferinin son gününde Liverpool’dan Mamadou Sakho’yu sezon sonuna kadar kiralayarak savunmalarını güçlendirmek istediler ama evlerinde oynadıkları son maçta Sunderland karşısında kalelerinde gördükleri dört golle hüsrana uğradılar…

Ligin 18. sırasında son 5 maçından 7 puan çıkarmış Hull City, Avrupa’nın 5 büyük liginde bu sezon Pescara (50) ve Cagliari’den sonra (48) kalesinde en fazla gol gören (47) üçüncü takım. O soğuk ve karın ara ara kendini hatırlattığı Londra şubatında, ligde oynadığı son iki maçı kaybetmiş Arsenal deplasmanında, 59,962 taraftarın önünde sahada sarı siyahlı takım. İki önemli topçusu Dawson ve Hernandez sakatlıkları nedeniyle sahada yer alamıyor. Teknik direktörleri Marco Silva, geçen sezon Şampiyonlar Liginde Olympiakos’un başında bu statta kazandığını hatırlatıyor maçtan önce. Ancak takımının bu sezon topa sahip olma ortalaması yüzde 35. Son iki maçta yara almış, özgüven kaybına uğramış Arsenal 35’de Sanchez’le öne geçiyor. 4-2-3-1 dizilişindeki Hull City’nin rakip kaleyi sadece bir kez yokladığı ilk yarı Arsenal’in üstünlüğüyle kapanıyor.

İkinci yarıya savunmasını orta sahaya yakın oynatarak başlıyor Hull City. Topa daha çok sahip oldukları, daha ofansif göründükleri yarıda sağda oynayan Elmohamady göze batıyor. 29 yaşındaki sağ kanat oyuncusu 2010’da 500 bin Sterlin transfer ücretiyle Sunderland’ın saflarına katılmış. 2012’den beri Hull City’de top koşturuyor. Son vuruşlarda becerikli olsalar beraberliği yakalamaları işten değil. Ama olmuyor, gol için yüklenirken kontradan ikinci golü görüyorlar kalelerinde. Sanchez’in penaltısı farkı ikiye çıkartırken Kaplanlar küme düşme potasından kurtulamıyor. Maç sonu basın toplantısında, hakem Mark Clattenburg’un ilk goldeki elle oynamayı görmediği için oyuncularından özür dilediğini söylüyor Silva. Emirates bu kez şans getirmiyor Portekizli Hoca’ya.

Şans demişken, geçen sezonun şampiyonu Leicester City’i atlamayalım. Düşme potasının bir puan üzerinde, endişeyle bakıyorlar geleceğe. Şampiyon oldukları sezon ilk 25 maçın 15’inde kalelerinde gol görmemişler, bu sezon bu sayı sadece 5. Geçen sezon kalelerinde 25 maçta 27 gol görmüşler, bu sezon 25 maçta 43 gol hayra alamet değil takım sevdalıları adına. Bir de Chelsea’ye sattıkları Kante’nin yerini dolduramamış olmaları gerçeği var, geçen sezon 25 maçta kazandıkları 565 ikili mücadeleye karşı bu sezon 404’ü ancak bulabilmişler. Yeri gelmişken, onların yaşadığı düşüşü futbol tarihinde üç takım yaşamış. Biri Nürnberg, 1967-1968 sezonunu şampiyon bitirdikten bir sezon sonra küme düşmüşler. Umarım aynı akıbeti yaşamaz küçük şehrin büyük takımı…

Ziya Adnan
21 Şubat 2017

Afrika Kupası’nın ardından…

Afrika Kupası’nın ardından…

Uzaklardan…

İlk kez 60 sene önce, 1957 senesinde Sudan’ın günümüzde 5 milyon nüfus sahip ikinci büyük şehri Khartoum’da oynanmış Afrika Kupası, İngilizcedeki adıyla “Africa Cup of Nations”… O sene turnuvaya sadece üç kurucu takım katılmış; Mısır, Sudan ve Etiyopya. Güney Afrika dördüncü takım olarak katılacakmış ama sadece beyaz futbolculara yer vereceklerini söyleyince turnuvadan diskalifiye edilmişler. O turnuvada sadece iki maç oynanmış ve Mısır Sudan’ı yarı finalde, Etiyopya’yı da finalde yenince turnuvayı kazanmış. İki sene sonra, 1959’da bu kez Mısır’ın Kahire şehrinde yine üç takım kozlarını bir kez daha paylaşmış, kupayı yine Sudan’ı yenen Mısır kazanmış…

1962 senesinde Addis Ababa’da düzenlenen üçüncü turnuvaya katılan takım sayısı dokuza çıkmış. Etiyopya ve bir önceki turnuvanın galibi Mısır ön elemesiz yerini alırken, son dört takım arasına Nijerya ve Tunus da katılmış. O turnuvayı kazanan ise final maçının uzatmalarında Mısır’ı yenen ev sahibi Etiyopya.

60’lar Gana’nın zaferlerine şahit olmuş. İlk kez 1963 senesinde boy gösterdikleri turnuvayı kazanırken, 1965’te kupayı bir kez daha kaldırmışlar. Gana deyip geçmeyin, geçmiş zamanlarda yeşil sahalarda yıldızı parlamış Stephen Appiah, Tony Yeboah, Michael Essien, Asamoah Gyan o topraklarda dünyaya geldiler. Madem söz Gana’dan açıldı, Augustine Ahinful’ı da hatırlamadan olmaz elbet, 1993 senesinde Borussia Dortmund’da başlayan futbol kariyerinin devamında, 2000’li senelerin başında başkentimizin sarı lacivertli takımıyla 80 maçta 42 gol kaydetmişti siyah inci, unutulmasın…

Turnuvaya dönersek, 1970 ile 80 arasında altı ülkenin takımı kazanmış kupayı. 80’li senelerin yükseleni Kamerun 1984 ve 1988’de sevindirmiş taraftarlarını. 2000’li senelerin başından günümüze kadar gelen süreçte üç kez kazanmış yeşil kırmızı takım kupayı. Geçenlerde oynanan final maçında Mısır’ı 2-1 yenerek tarihte beşinci kez kupayı kaldırdılar. Ülkenin yetiştirdiği gol ustası Samuel Eto’o’ya da selam çakmadan geçmeyelim. 18 golle turnuva tarihinin en golcü futbolcusu. Kamerun formasıyla çıktığı 118 maçta 56 golü bulunuyor. Gençlik yılarında “little Milla” (küçük Milla) olarak bilinirmiş, günümüzde 64 yaşındaki Kamerun efsanesi Roger Milla’ya ithafen. 1997 senesinde transfer olduğu Real Madrid’in genç takımı küme düşünce mecburen onu kiralık olarak göndermek zorunda kalmışlar. Yıldızı 2004-2009 döneminde formasını giydiği Barça’da parlamış. Geçmiş zamanlarda BBC için verdiği bir söyleşide, çocukluk yıllarında bir maç sonrası Milla’nın formasını kaptığını, onun adıyla anılmaktan onur duyduğunu dile getirmiş 35’lik golcü. Ne diyelim, futbol tanrıları her takıma böyle vefalı topçular ihsan eylesin…

1974 senesinde Mısır’da düzenlenen turnuvanın golcüsünü de yâd edelim bu vesileyle. Futbol kariyerinde “assassin” (suikastçı) olarak bilinirmiş 4 Kasım 1948 doğumlu Kongolu Ndaye Mulamba. O turnuvada kaydettiği dokuz gol turnuva tarihinin rekoru olarak futbol kitaplarına geçmiş. Ülkesinde çıkan iç savaşta büyük oğlunu kaybettikten sonra 1996 senesinde mülteci olarak Güney Afrika’ya yerleşmiş. “Cape Town günlerimde ne ailem ne param vardı, düşündüğüm tek şey karnımı doyurabilmekti” diyor 2010 senesinde BBC’ye verdiği söyleşide. 1998 senesinde Burkina Faso’da oynanan Afrika Kupası maçı öncesinde bir maden kazası sonucu hayatını kaybettiği söylentisi yayılınca, takımlar maç öncesi saygı duruşunda bulunmuş efsanenin anısına, ancak söylenti doğru çıkmamış, Mulamba aynı saatlerde Güney Afrika’da yoksulluk ve alkolizmin pençesinde yaşam mücadelesi veriyormuş…

1996 senesinde ilk kez turnuvaya katılma hakkını kazanmış Güney Afrika. 2013 senesinde alınan kararla dünya kupalarıyla çakışmaması için kupanın tekli senelerde oynanmasına karar verilmiş. 2017 Afrika Kupası elemelerine 51 takım katılmış. Kupayı kazanan takım 4 milyon dolarla mükâfatlandırılırken, 2015 senesinde kupanın galibi 1,5 milyon dolar alabilmiş.

Afrika Kupası’nda en çok şampiyon olan takım Mısır… Tam yedi kez kupayı ülkelerine götürmüşler. 44 yaşındaki kalecileri Essam El-Hadary de unutulmasın. Afrika’nın yetiştirdiği en önemli kalecilerden biri olarak yerini almış tarihte. Mavili takımın efsanesi Didier Drogba, 2012 senesinde Chelsea FC’nin dergisi için verdiği söyleşide, “kariyerimde karşılaştığım en zor rakipti” demiş 1’88’lik kaleci için. Kariyerinde kalesini koruduğu takımlar arasında Afrika futbolunun en kanlı derbisinin başaktörleri El Ahly (1996-2002) ve Zamalek’in (2010-2011) de var. Afrika Kupasını dört kez kazanırken, geçmiş yıllarda Ada takımlarına transferi gündeme gelmiş. 2011 senesinde Hull City ile anlaşmak üzereyken, o dönemki takımı Al-Merrikh bu transfere izin vermemiş.

Velhasıl son şampiyon Kamerun’u kutlarken, Afrika Kupası deyip geçmeyin; onun da kendine has ayrı bir tadı var futbol âleminde…

Ziya Adnan
14 Şubat 2017