Premier Lig Seyir Defteri | Tottenham Hotspur: Conte, yeni başlangıç

Uzaklardan…

31 Temmuz 1969’da dünyaya gelmiş İtalyan futbol adamı, şehrinin takımı Lecce’nin gençlerinde hünerlerini geliştirdikten sonra 1986 nisanında ilk kez A takımla sahaya çıkmış. 1991–2004 arasında formasını giydiği Juventus’ta beş şampiyonluk yaşadı; İtalya Kupasını, Şampiyonlar Ligini, UEFA Kupasını kazandı. 1996’da Gianluca Vialli’nin takımdan ayrılmasından sonra kaptanlığı devraldı. İzleme fırsatı bulmuş olanlar bilirler, 1.78’lik boyuna rağmen jenerasyonunun en iyi orta saha oyuncularından biriydi; kaya gibi sert, keçi gibi inatçı! Sert orta saha ekolünün öncülerindendi, bitmek bilmeyen enerjisiyle orta sahada sürekli top kapar, iki ceza sahası arasındaki mekik dokurdu. Oyunu iyi okuması, uzaklardan öldürücü şutları, liderlik özelliği, kazanma hırsı onu en iyi anlatan özellikleri. Futbolu bıraktıktan sonra 2006’da Arezzo’da başlayan teknik direktörlük kariyerinde Juventus ve İtalya Milli Takımı dahil dokuz takımı çalıştırdı, Juventus ve Inter’de dört ‘Serie A’ şampiyonluğu yaşadı, Chelsea’de Premier Lig’i, Federasyon Kupası’nı kazandı. Bilenler hocalığının da futbolculuğu kadar sert olduğunu anlatır, tevekkeli değil futbol aleminde “Godfather” lakabıyla nam salmış. Anlayacağınız alamet-i farikası, sert adam olması! Andrea Pirlo’nun hayatını kaleme alan İtalyan gazeteci Alessandro Alciato, kitapta onunla ilgili şu minik hikâyeyi paylaşıyor: Bir maç öncesi takım konuşması esnasında Juventus efsanesi kaleci Gianluigi Buffon hocasının konuşmasını böler ve maç primini sorar. Fena hiddetlenir hocası, “Çeneni kapa ve hemen soyunma odasını terk et, s..tir git ve bir daha gözüme gözükme!” der kalecisine. Sessizliğe bürünmüş soyunma odasında oyuncularını göstererek devam eder: “Kaptan olacaksın ama benim ve bu aptallar için büyük hayal kırıklığısın!” Hayatını anlattığı kitabı “I Think Therefore I Play”de Andrea Pirlo, “Gerektiğinde cümleleriyle sizi döver, kelimeleri aklınızı alır, ruhunuzun kapılarını kırar,” demiş Juventus kariyerinde yollarının kesiştiği hocası için, “Kızdığı zaman öldürücü bakışlarıyla sizi deler geçer, inandığından asla taviz vermez, işleri kontrol altında tutmasını sever.”

Kasım ayının ortalarında Tottenham Hotspur yeni hocası Antonio Conte ile Leeds United karşısında. Ev sahibi rakibine karşı evinde oynadığı son dört maçı kazandı, Leeds United ligin beraberliğe ayarlı takım, 11 maçın beşinde puanları paylaşırken iki maçta sahadan üç puanla ayrıldılar. Tottenham 3-4-2-1 dizilişinde başlıyor maça, suskun golcüleri Kane’nin arkasında Moura, Son ikilisi. Leeds United 4-1-4-1 dizilişinde, ileri uçta takımla ilk maçına çıkan Gelhardt’ın arkasında James, Forshaw, Devrenin bitimine iki dakika kala Leeds golü buluyor, Harrison’un sağ kanatta ısrarla takip edip yerden ceza sahasına kestiği topu ağlara gönderen James. Leeds United topa yüzde 60 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi altı kez yokladığı iki dakika uzatılan devreyi tek farkla önde kapatıyor.

2. devreye Moura’nın pasında Kane’nin savunmaya çarpıp direkten dönen topuyla başlıyor Tottenham. 58’de beraberliği yakalıyorlar, rakip savunmanın uzaklaştıramadığı topu ağlara gönderen Hojbjerg, asist Moura. 68’de öne geçiyorlar, Dier’ın serbest vuruşunda direkten dönen topu tamamlayan Reguilon. Son bölümde 3. bölgede amansız baskıyla rakibin oyunu geriden kurmasına izin vermiyor Tottenham ve Conte, Tottenhma macerasındaki ilk iç saha galibiyetini alıyor. Leeds United’a gelince, küme düşme potasının hemen üzerindeler, başlarında Bielsa varken sıkıntı yaşayacaklarını sanmıyorum. Maç sonu basın toplantısında Conte, ilk yarıda iyi oynamadıklarını, devre arasında oyuncularıyla konuşup oyun planı değiştirdiğini, 2. devrede kazanmayı hak ettiklerini dile getiriyor.

Ziya Adnan

25 Kasım 2021

Premier Lig Seyir Defteri | Güle güle Solskjaer…

Uzaklardan…

Milli maç arasından önce kısa zaman diliminde Premier Lig’de teknik direktör kıyımı yaşanmış, üç takım hocasıyla yolları ayırmıştı. O ayrılıkların arifesinde “101 great goals” sitesinde okumuştum, son 10 yılda kovulan teknik direktörlere ödenen maaşlar hesaplandığında, Jose Mourinho Chelsea, Manchester United ve Tottenham’da maç başına yaklaşık 266.870 Sterlin kazanarak listede ilk sırayı kapmış, ne diyelim günümüz futbolunun gerçeği. Mourinho’nun, üç takımdan kovulmasına rağmen son on yılda 97.674.480 Sterlin kazanmış olması tarihe düşen notlar. 2. sırada Mauricio Pochettino, son 10 yılda iki takımda çalıştı, ancak tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi finalinde yer alan Tottenham’dan o finalden beş ay sonra kovuldu, takımda kaldığı 1.967 gün sonunda 45.806.849 Sterlin kazanmış. Listenin 3. sırasında Antonio Conte, Chelsea’de şampiyonluk yaşamış, kovulduğu takımlardan 20.395.803 Sterlin kazanmış… Bir de hemen her maç sonrası kovulacağına kesin gözüyle bakılan ama ne hikmetse koltuğu kaptırmayanlar var. Milli maç arasına kadar oynadığı 11 maçın 4’ünü kaybetti Manchester United, Liverpool karşısında yaşadıkları hezimete, sevilmeyen komşu Manchester City karşısında ezilmelerine rağmen Ole Gunnar Solskjaer son kez takımın başında…

Kasvetli ve soğuk bir kasım günü Manchester United lige tutunma savaşı veren Watford deplasmanında. Ev sahibi takımın rakibine karşı şansı tutmuyor, tüm kupalarda karşılaştıkları son 20 maçın 18’ini kaybettiler. Bu sezon ligde oynadıkları 11 maçın 7’sinde gol bulamadılar. Manchester United hüsranları yaşayanlardan, ligde oynadıkları son altı maçın dördünden puansız ayrıldılar. Tüm kuplarda oynadıkları son 24 maçın sadece ikisinde kalelerini gole kapattılar. Ev sahibi 4-1-4-1 dizilişinde, gol umutları King’in arkasında Sarr, Louza, Cleverley, Dennis; Ozan Tufan yedek kulübesinde. Manchester United 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Ronaldo’nun arkasında Sancho, Fernandes, Rashford. İki takımın da topu yere indirmekte zorlandığı ilk bölümde rakibi sahasında kabul ediyor Manchester United. 5. dakikada Fernandes’in hatalı pasında McTominay ceza sahasında King’i düşürüyor, kazanılan penaltıyı Sarr Kullanıyor, De Gea kurtarıyor, sonrasında tekrar kararı çıkıyor, Sarr ikinci kez geçemiyor United kalecisini. Son beş sezonda penaltı kurtaramamış İspanyol kaleci iki penaltı çıkarıp maça damga vuruyor. İlk 20 dakikada misafir takım rakip kaleyi bulamazken gole daha yakın takım Watford. 27’de aradığı ve hak ettiği golü buluyor Watford, rakip savunmanın uzaklaştıramadığı topu sağdan kesiyor Dennis, King tamamlıyor. 44’te fark ikiye çıkıyor, Femenia’nın asistinde ceza sahasının sağından uzak köşeye sert vuruyor Sarr. Watford topa yüzde 38 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 11 kez yoklayıp farkı kaçırdığı devreyi iki farkla önde kapatıyor.

2. devreye iki değişiklikle başlıyor United, Rashford’un yerine Martial, McTominay’in yerine Van De Beek sahada. 50’de farkı bire indiriyorlar, ceza sahasında Ronoldo’nun kafa pasını kafayla ağlara gönderen Van de Beek, bu maça kadar ilk 11’de yer alamayışı muamma. O gol hareketlendiriyor takımı, 55’te Ronaldo’nun sağdan ortasını gole çeviremiyor Fernandes. 57’de Van De Beek’in savunma arkasına pasında Foster ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleciyi geçemiyor Ronaldo, United bu devrede istekli. 64’te Watford savunmasının ortasında Nkoulou yerini Ekong’a bırakıyor. 70’te Watford’da sakatlanan Sarr’ın yerine Hernandez sahada. 69’da savunmadan çıkarken Cleverley’e kaptırdığı topun devamında 2. sarıyı görüyor Maguire, United son 20 dakikada 10 kişi, maçın muhtemel kırılma anı. 75’te müsait pozisyonda kafayla kaleyi bulamayan Ronaldo hırsından çimleri döverken kazanma azmini gösteriyor görmesini bilenlere. 10 kişi kalmasına rağmen ilk devrede yakalayamadığı pozisyonları buluyor United, 78’de Fernandes net fırsatı kullanamıyor. Sarr’ın çıkışıyla topu 3. bölgede tutmakta zorlanıyor Watford, 82’de yakın mesafeden kafayla rakip kaleyi bulamıyor Pedro. Beş dakika uzatılan maçın 91. dakikasında 3. golü buluyor Watford, ceza sahasının sağından De Gea’nın yanından sert vuruyor Pedro. Bitime saniyeler kala Dennis takımın 4. golünü kaydediyor, Watford üç puanı kapıp düşme potasından uzaklaşırken bir maçtan daha puansız ayrılıyor United. İlk devrede iyi organize olmuş Watford’un enerjisi, 3. bölgede baskısıyla başa çıkamadılar, 2. devrede toparlandılar ama 10 kişi kalınca fark yediler. Kadrolarında yıldızları var ama takım değiller. Velhasıl son yedi maçın beşini kaybettiler, Ole Gunnar Solskjaer, sahi nereye kadar?! Maçın adamı İsmaila Sarr.Bu maçın Manchester United’daki görevinden kovuldu Solskjaer. Şimdilerde Kırmızı Şeytanlar yeni hocasını bekliyor…

Z’ya Adnan

24 Kasim 2021

Championship Günlükleri | Luton Town’da deplasman sıkıntısı

Uzaklardan…

En başarılı zamanları 1980’lerin başı, 1981-82 sezonunda ülke futbolunun en üst ligine yükseldiler. 1988 Lig Kupası finalinde Arsenal’i devirip kupaya uzandılar. Ancak uzun sürmedi güzel zamanları, 1991-92 sezonunun sonunda küme düştüler, maddi sıkıntılarla boğuştukları zamanlarda paraşütsüz düşüşü yaşadılar, mali usulsüzlükler nedeniyle 30 puanlarının silindiği 2008-09 sezonunun sonunda profesyonel liglere veda ettiler. Futbolun görünmez köşelerinde, amatör kümelerde geçen 5 sezondan sonra 2013-14 sezonunda profesyonel liglere döndüler. Sonrası yükselişe geçtikleri zamanlar, 2017-19 arasında 2 küme terfi ederek Championship’e yükseldiler. 2020-21 sezonunu 24 takımlı Championship’te 12. sırada bitiren takım kasım ayının ortalarında play off potasının 2 puan altında 11. sırada. Başkent Londra’nın 50 kilometre kuzeybatısında, Lea nehrinin kıyısına kurulmuş, Bedfordshire bölgesinin 215 bin nüfuslu kasabasının takımının hal ve gidişine QPR deplasmanı vesilesiyle naçizane bir bakış…

Luton Town; Championship’in mütevazı takımlarından, 26 kişilik kadronun toplam değeri 16,9 milyon sterlin, yaş ortalaması 26,9 ve 11 futbolcusu İngiltere dışında dünyaya gelmiş. Kadronun değerlisi 28 yaşındaki kalecileri Simon Sluga, aynı zamanda Hırvatistan Milli Takımı’nın kalesini koruyor. Diğer değerlisi stoperleri Sonny Bradley 1991 doğumlu, 2010’da Hull City’de başlayan futbol kariyerinde 9 takımın formasını giydi, 2018’den beri Luton Town’da 1.96’lık savunma oyuncusu. Milli maç arasından sonra, kışın kapıda olduğunu hatırlatan soğuk cuma akşamında Luton Town QPR deplasmanında. Ev sahibi bu sezon evinde oynadığı 8 maçta 15 puan topladı, sadece birinde sahadan puansız ayrıldı, QPR her takım için zor deplasman. Luton Town evinden ırak oynadığı 8 maçın 3’ünü kaybetti, 9 puan çıkardı. Portakal renkli Luton Town 3-5-2 dizilişinde, ileri uçta Cornick, Adebayo ikilisinin arkasında Bree, Campbell, Onyedinma, Mpanzu, Lansbury. Gol krallığı sıralamasında Adebayo (8), Cornick (7) ilk 10 içinde. Ev sahibi QPR son maçların çıkışta olan takımı, 3-4-3 dizilişinde, Willock, Austin, Chair. 10 numaralı oyun kurucu Chair 6 gol 2 asistle takımın göze batanı, transfer döneminde taliplileri sıraya girecektir muhtemel. İlk bölümde 2 takım da yüksek tempoda, 3. bölgede çoğalarak gol arıyor. 3. dakikada gole yaklaşan Luton Town, Cornick QPR kalecisi Dieng ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda vurmakta geç kalınca takımı golden oluyor. 2 dakika sonra QPR atağında Chair uzaklardan yokluyor rakip kaleyi. 10. dakikada öne geçen QPR oluyor, rakip savunmanın az adamla yakalandığı pozisyonda Chair’in uzun pasını Willock, Luton kalecisi Sluga’nın üzerinden topu ağlara gönderiyor. Gol ararken geriye düşen Luton Town beraberliği yakalama adına yükleniyor rakip kaleye, maçın ilk sarı kartı 13’te misafir takımda Lansbury’e. İlk 20 dakikanın sonunda topa daha çok sahipler ama gol vuruşlarında etkisizler. 23’te müsait pozisyonda Onyedinma topu QPR ağlarına gönderemiyor, o dakikaya kadar daha çok pozisyon üreten takım Luton Town. Topa yüzde 43 oranında sahip oldukları, rakip kaleyi 5 kez yokladıkları devreyi tek golle geride kapatıyorlar.

2. devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. 50’de Luton’un sağdan kullandığı kornerde savunmadan gelen Naismith’in altı pasta kafa vuruşu az farkla dışarı çıkarken kaçan gole hayıflanıyor kale arkasını dolduran Luton sevdalıları. İki takımın da orta sahayı çabuk geçtiği dakikalarda golü bulan ev sahibi oluyor, sağdan kullanılan serbest vuruşun devamında rakip savunmanın uzaklaştıramadığı topu kafayla ağlara gönderen Austin, takımını 2 farklı üstünlüğe taşıyor, asist Dunne. Tüm baskısına, enerjisine rağmen 3. bölgede etkisiz misafir takım, sağ kanatta çabukluğu, adam eksiltme becerisiyle Adebayo göze batan oyuncuları. 67’de ilk değişikliğini yapıyor Luton Town, ileri uçta Cornick’in yerine Muskwe sahada. 3 dakika sonra duran top organizasyonunda isabetsiz vuruyor Lansbury, oyun iştahına rağmen ileri uçta kalite eksikliği bariz misafir takımda. Bitime 10 dakika kala QPR’ın emektar golcüsü Austin yerini Field’e bırakıyor. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca 15.063 taraftarın önünde 2 farkla kazanan QPR 3 puanı kapıp play-off potasındaki yerini sağlamlaştırıyor. Luton Town’a gelince, evlerinden ırak sıkıntı yaşadıkları bariz, rakip kaleyi 15 kez yoklayıp sadece 3 kez bulabildiler, mücadele olarak iyiler ama forvet hattına takviye öncelikleri olmalı. Maçın adamı QPR’ın 10 numarası İllias Chair…

Ziya Adnan

23 Kasım 2021

Ada Futbolu: Alt liglerden esintiler

Uzaklardan…

1980’lere yetişmiş Ada futbolunun meraklıları hatırlar, uzun top taktiğinin yaratıcısı, kökleri 1889 senesine dayanan, uzun seneler amatör kümelerde mücadele ettikten sonra 1977’de profesyonel liglere adım atmış, bir süre ülkenin en üst liginde mücadele etmiş, o dönemde rakiplerin korkulu rüyası haline gelmiş Wimbledon FC’dir…

Tarihlerinde ilk kez 1984-85 sezonunda ülke futbolunun en üst liginde boy gösterdiler. Güney Londra’nın tenisiyle nam salmış Wimbledon semtinde, eski zamanlarda köpek yarışları için kullanılan o derme çatma Plough Lane Stadı ev sahipliği yapardı takıma. Premier Lig henüz kurulmamış, yayıncı kuruluş futbola el atmamıştı. Maçların ayakta izlendiği zamanlarda, takıma gönül vermiş mahalle sakinleri doldururdu tribünleri. Dört sezonda dört küme atlayarak Ada futbolunun en üst ligine tırmanmıştı sarı-lacivertliler. (Ankara’nın sarı lacivertine selam çakalım bu vesileyle) Futbol sistemleri “Route One”a dayalıydı. Sahanın her bölgesinde prese dayalı sert oyun yapılarında, topu en kısa yoldan rakip takımın ceza sahasına yollar, iri cüsseli hücumcuları ile gol bulmaya çalışırlardı. Bir futbol takımından çok komando birliğini andıran azman futbolculardan kurulmuştu takım, onlar sahaya çıkarken rakip 90 dakika hava bombardımanına uğrayacağını bilirdi. Futbol kurallarını sonuna kadar zorlayan sertlikte, sürekli prese dayalı anlayışta rakibe göz açtırmazlar, kafa göz dalar, genelde duran toplardan golü bulurlardı. Ada futbolunun devleri bile onlarla oynamak istemezdi. 90’ların sonlarına kadar rakiplerin korkulu rüyası olmaya devam ettiler. Ancak zaman içinde takımdan ayrılan futbolcuların eksikliği olumsuz etkiledi takımı, 14 Mayıs 2000’de, tarihlerinde ilk kez kazandıkları Federasyon Kupası’nın 12. yıldönümünde elitler ligine veda ettiler.

Ve bir daha hiç dönemediler…

Hikâyenin sonrası hazin. Wimbledon FC 2003’te Londra’nın kuzeyinde, 90 kilometre uzaklığındaki Milton Keynes kasabasına taşınıyor, 2004’te takımın adını “Milyon Keynes Dons” olarak değiştiriyordu. Ancak kulübün bir kısım taraftarı bu ayrılığa karşı çıktı, Wimbledon semtinden asla ayrılmayacaklarını, kulübün köklerinin bu semtte olduğunu, tarihe ihanet etmeme adına kendi kulüplerini kuracaklarını açıklayarak “AFC Wimbledon’u kurdu. Sonrasında 13 sezonda 6 lig atlayarak 9. Lig’den 3. Lig’e yükseldiler. 21. Yüzyılda kurulan ve profesyonel liglere girebilmeyi başarmış ilk kulüp olmaları tarihe düşen notlar. Şimdilerde birbirlerinden hiç haz etmeyen iki kardeş Ada futbolunun 3. Liginde mücadelelerini sürdürüyor. Bu yazının yazıldığı zamanlarda “Mk Dons” League One’da (3. Lig) play off potasının bir basamak altında, 7 sırada. 23 kişilik kadronun yaş ortalaması 23.7, toplam değeri 8,1 milyon sterlin, 7 futbolcusu İngiltere dışında dünyaya gelmiş. Takıma ev sahipliği yapan “Stadyum MK” 30 bin kapasiteli, 2018-19 sezonunda 4. Ligde mücadele ettikleri zamanlarda 23 maçta 8.224 taraftar ortalaması yakaladılar…

Milli maç arasını fırsat bilip yaklaşık bir saatlik araba yolculuğundan sonra 230 bin nüfuslu Milton Keynes kasabasının MK Dons Stadı’ndayız. İçinde alışveriş merkezi, restoranları, sineması ne ararsan mevcut. Uzaklarda doğup büyüdüğüm yedi milyonluk başkentin iki futbol mabedi vardı, yıktılar. Velhasıl futbolun marka değeri içi boş cümlelerle değil icraatla yaratılıyor…

Ev sahibi MK Dons’un konuğu, üç puan gerisinde, 11. sıradaki Cambridge United. MK Dons 3-4-1-2 dizilişinde, ileri uçta Watter, Twine ikilisinin arkasında oyun kurucuları O’Riley. Misafir takım 4-2-3-1 dizilişinde, gol umutları Ironside’nin arkasında Smith, Hoolahan, Brophy üçlüsü. Maçın dar alanlara kitlendiği, iki takımın da alan yaratmakta zorlandığı dakikalardan sonra 13’te golü bulan MK Dons oluyor, sağdan savunma arkasına sarkan Watters’ın ortasında topu ağlarla buluşturan 9 numaralı Twine, bu sezon ligde 7. golü. 27’de fark ikiye çıkıyor, soldan savunma arkasına sarkan Watters, Twine’nin enfes asistini uzak köşeye yerden bırakıyor. 36’da Premier Lig’i aratmayan kalitede bir gol izliyor stadı dolduran 9.904 futbolsever, ceza sahasının dışındaki serbest vuruşu sol üst köşeden plase vuruşla ağlara gönderen Twine, devrede parlıyor 22 yaşındaki 9 numara. Topa yüzde 62 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi altı kez yokladığı devreyi 3-0 önde kapatıyor MK Dons.

2. devreye farkı azaltma amacıyla ofansif başlıyor Cambridge United, 53’te Ironside’nin kafa pasında Brophy ceza sahasında isabetsiz vuruyor. Dört dakika sonra Hoolan’ın enfes pasında bu kez Smith gole yaklaşıyor, vuruşunu MK Dons kalesinde Fisher ayaklarıyla kornere çeliyor. Rakibin gol için yüklendiği anlarda Mk Dons kontralarında sağda Kioso çabukluğuyla göze batana oyuncu. 65’te Kasumu’nun asistinde Kioso’nun vuruşuyla 4. gole yaklaşıyor ev sahibi. 69’da MK Dons orta sahasında McEachran yerini Robson’a bırakıyor. 76’da Twine’nin asistinde Watters’ın ceza sahasında füzesiyle farkı dörde çıkartıyor MK Dons, Watters-Twine ikilisi maça damga vuruyor. 82’de aradığı golü buluyor Cambridge United, Smith ceza sahasının sağından uzak köşeye sert vuruyor, 4-1. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca 4-1 kazanıp üç puanı kapan MK Dons 5. sıraya yerleşiyor. Maçın adamı, golleri ve asistleriyle Matt Watters, alt liglerde cevher arayanların radarına girecektir muhtemel.

Ziya Adnan

16 Kasım 2021

Premier Lig Seyir Defteri: West Ham United yükseliş sürerken…

Uzaklardan…

Nefes kesen maçı topa yüzde 31 oranında sahip olan West Ham kazanıp Liverpool’un 25 maçlık yenilmezlik serisine son veriyor. Moyes’un takımı bu maçtan sonra 3. sırada.

Premier Lig’de pazar fikstürü, aylardan kasım…

Hava soğudu, kasımın son günleri, kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum” der dizelerinde Edip Cansever. Henüz kar yağmadı bu diyarlara, aydınlık bir Londra günü ligde mart ayından beri yenilgi yüzü görmeyen Liverpool, West Ham deplasmanında. Misafir takım bu maçın öncesinde West Ham’a karşı 4 maçlık galibiyet serisine sahip, rakiplerine karşı oynadıkları son 10 maçta 29 gol buldular. Rakibe karşı en son kaybettikleri maç 2016 ocak ayında, şimdilerde tarih olmuş Upton Park Stadı’nda…

Ev sahibi West Ham üst üste 4’üncü maçında aynı 11 ile sahada, 2021’de ligde topladıkları 62 puan Premier Lig tarihinde kulüp adına bir ilk, futbolun efendi hocası Moyes’un devrimi, malum onun öncesinde hemen her sezon lige tutunma savaşındaki takımı düşününce. 4-2-3-1 dizilisinde başlıyorlar maça, ileri uçta Antiono’nun arkasında Bowen, Fornals, Benrahma üçlüsü. Liverpool’un hocası Jurgen Klopp takımının geçen hafta sonu Brighton ile 2-2 berabere kaldığı maçtan 4 değişiklik yapmış; 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Salah, Jota, Mané üçlüsü…

İlk bolümde rakibi sahasında kabul ediyor West Ham, henüz 4. dakikada kazandıkları, Fornals’ın soldan kullandığı kornerde golü buluyorlar, Liverpool kalesinde Alisson, Antonio ile birlikte yükselip topu kendi ağlarına yumrukluyor. Kenarda Klopp uzun süre gole itiraz ediyor ama gol geçerli. David Moyes’in Ocak 2020’de West Ham’ın başına geçtiği ilk maçından bu yana, Premier Lig’de sabit pozisyonlarda (penaltılar hariç) 31 gol bulduklarını, bu sayının en yakın rakipten 5 fazla olduğunu hatırlatalım. O golden 4 dakika sonra West Ham savunmasının solunda Creswell’in Henderson’a sert müdahalesinde yerde kalıyor Liverpool’un kaptanı, pozisyon kırmızıya yakın. Erken gelen gol West Ham’ın savunmasını kalesine yakın oynatmasına vesile oluyor, kaptıkları toplarda savunma arkasına uzun toplarla pozisyon arıyor bordo mavililer. 23’te West Ham savunmasının ortasında sakatlanan Ogbonna’nin yerine Dawson sahada. Geriye düştükten sonra beraberlik için yükleniyor Liverpool ama iyi kapanan West Ham rakibe pozisyon vermiyor. İlk 30 dakikada Liverpool alıştığımız pas trafiğinden uzak, solda Roberston ortalarında etkisiz. 32’de Henderson’un sağdan ortasında Jota’nın kafa vuruşu isabetsiz. 41’de aradıkları golü buluyorlar, Salah’ın ceza sahası yayına yakın kazandığı serbest vuruşta topu ağlara gönderen Trent Alexander Arnold, West Ham kalesinde Fabianski çaresiz, haftanın en güzel gollerinden. Arnold’un neden İngiltere kadrosunda düzenli yer bulamadığı ise ayrı bir yazı konusu. 4 dakika uzatılan, Liverpool’un topa yüzde 73 oranında sahip olduğu devre karşılıklı gollerle kapanıyor.

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. 50’de West Ham sağdan kullandığı kornerde Dawson’un kafa vuruşuyla gole yaklaşıyor, Liverpool savunması duran toplarda sıkıntılı. 52’de gole yaklaşan misafir takım, Roberston’un soldan ortasında Mane’nin vuruşunda gole izin vermiyor Fabianski. O pozisyondan 5 dakika sonra bu kez Salah yokluyor rakip kaleyi ama vuruşu isabetsiz. Devrenin ilk bölümünde West Ham’ın ofansif oyunu tempo ve heyecan getiriyor maça, 65’te Johnson, Mane’den kaptığı topla uzaklardan yokluyor kaleyi. O pozisyondan 4 dakika sonra bir kez daha öne geçiyor West Ham, Mane’nin kaptırdığı topta Liverpool savunması dengesiz yakalanıyor, Bowen’in pasında topu Allison’un yanından ağlara gönderen Fornals. Golden sonra Liverpool’da Chamberlain’in yerine Thiago sahada. Liverpool’un golü aradığı anlarda 2 farkı yakalayan West Ham oluyor, 75’te sağdan kullanılan kornerde rakip savunmanın müdahale edemediği topu uzak köşede kafayla ağlara gönderen Zouma. West Ham’ın en büyük 3 gücü, duran toplar, kontrataklar ve savunma organizasyonu, bu maçta 3’üyle de oyunlarını zirveye taşıdılar. 80’de Fabinho’nun yerine Minamino’yu alıp 4-2-3-1’ e dönüyor Klopp, 83’te oyuna sonradan giren Origi’nin dönerek vuruşu köşeye giderken skor 3-2’ye geliyor. 4 dakika uzatılan nefes kesen maçı topa yüzde 31 oranında sahip olan West Ham kazanıp Liverpool’un 25 maçlık yenilmezlik serisine son veriyor. Moyes’un takımı bu maçtan sonra 3. sırada. Maçın adamı West Ham’ın golcüsü Antonio.

Maç sonu basın toplantısında Jurgen Klopp, ilk golde kalecisi Alisson’a faul yapıldığını, 2. devrede kalabalık rakip savunma karşısında sabırsız oynayıp gereksiz top kayıpları yaptıklarını, o top kayıplarının neticesinde rakibe kontratak fırsatları verdiklerini dile getiriyor ve devam ediyor: “İlk golde Ogbonna, Alisson’ın kalecinin koluna vurup topa müdahale etmesini engelliyor. Pozisyon nasıl faul olamaz bilemiyorum ama kabul etmek zorundayız.”

Ziya Adnan

11 Kasım 2021

Premier Lig Seyir Defteri | Crystal Palace, zor deplasman

Uzaklardan…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki yürüyüşünün sosyal medyada gündem olmasının ardından ortaya çıkan ‘sağlık sorunu’ tartışmaları üzerine birkaç kelamla başlayalım yazıya, futbol beklesin. Metal yorgunluğu değil bildiğin insan yorgunluğu yaşadığı, düşmemek için sürekli pedal çevirmek zorunda kalmak yorar elbet insanı. Bazen hikâye seni öyle bir yere götürür ki hikâyenin başında kimdin unutursun. Kimileri başarılı siyasetçi olduğunu düşünüyor, katılmıyorum. Liderlik ettiği halkın yarısı tarafından sevilmeyen siyasetçi asla başarılı değildir, sadece Suriyeliler konusunda attığı yanlış adım bile gelecekte iyi anılmayacaktır. Mesele kindar ya da dindar nesil yetiştirmek değil mesele okuyan, düşünen, sorgulayan ve en önemlisi vicdanlı bireyler yetiştirebilmektir. Bu yaşamda bir köpeğin başını okşamışlığı, bir kediye mama vermişliği, bir çocuğun elinden tutup parka görmüşlüğü var mıdır bilemem ama bildiğim liderlik ettiği halkı ortadan karpuz gibi bölmüş olmasıdır. Eski bir Meksika filmiydi yanılmıyorsam, “Güçlü lider, zayıf toplumun eseridir. Güçlü toplum güçlü lideri ne yapsın” diyordu filmde. Günümüz Türkiyesi’ni en iyi anlatan ifade olabilir.

Dönelim futbola, milli maç arasından önce kasım ayının ilk cumartesi günü Premier Lig’de Crystal Palace evinde Wolverhampton Wanderers karşısında. Ligde ilk 10 maçın sadece 2’sinden puansız ayrılan ev sahibi takımın 1990-91’den beri en iyi karnesi, hocaları Patrick Vieira ile çıkış yakaladıkları aşikâr. Ancak oynadıkları 10 maçın 6’sını beraberlikle kapattılar, ligin en fazla beraberlik alan takımı. 2 takım geçen sezon ligde ve kupada 3 kez karşılaşmışlar, Wolverhampton Wanderers 2 maçı kazanan takım olmuştu. Misafir takıma Palace deplasmanı yaramıyor, Wolves’un Crystal Palace’a karşı son 5 deplasman maçındaki tek galibiyeti Ekim 2018’de tek golle 3 puanı kaptığı maçta. Crystal Palace evinde kral takımlardan, ligde sahasında yenilgi görmeyen 2 takımdan biri, diğeri Liverpool. Misafir Wolverhampton Wanderers ligde çıkış yakalayan takımlardan, oynadıkları son 5 maçın 4’ünden 3 puanla ayrıldılar. Bruno Lage’nin takımı son 4 deplasman maçında yenilmedi ve o maçlardan 10 puan çıkardı. Golcüleri Raul Jimenez’i de hatırlayalım yeri gelmişken. Kasım 2020’de Arsenal deplasmanında geçirdiği kafatası çatlağı sonrasında uzun süre sahalardan uzak kalmış, yeni sezonda sahalara dönmüş, ilk golünü eylül sonunda Southampton deplasmanında kaydederek takımına 3 puanı kazandırmıştı. 1,90 boyundaki Meksikalı 30 yaşında, hava toplarındaki üstünlüğü, güçlü fiziğiyle öne çıkıyor, uzun boyuna rağmen alıştığımız 9 numaralardan değil, topu yere indirdiği anlarda öldürücü pasları, çabukluğu ve adam eksiltmesiyle öne çıkıyor. Futbol âleminde Güney Amerika’nın Zlatan Ibrahimović’i olarak nam salmış…

Crystal Palace 4-3-3 dizilişinde, ileri uçta Zaha, Benteke, Edouard üçlüsünün arkasında Gallagher, Kouyate, McArthur. Misafir Wolves 3-4-2-1 dizilişinde, golcüleri Jimenez’in arkasında Machado Trincao, Hwang Hee-Chan ikilisi. İlk bölümde oyunu rakip sahaya yıkıyor ev sahibi Palace, beyaz formalı Wolves takım halinde savunmada. 6. dakikada maçın ilk kornerini kazanıyor Palace, sağdan kullanılan kornerde Benteke’nin kafa vuruşu isabetsiz. 9’da gelişen Palace atağında Moutinho’nun Edouard’ya sert müdahalesi sarı kartı getiriyor, ilk 15 dakikada karşılıklı faulleri izliyor Selhurst Park Stadı’nı dolduran 24.390 futbolsever. 15’te Palace atağında rakip ceza sahasında Edouard’ın yerden vuruşu Wolves kalecisi Jose Sa’da kalıyor. İlk 20 dakikanın sonunda ev sahibinin topa sahip olma oranı yüzde 70. İki takımın topu yere indirmeden oynadığı uzun paslar top kayıplarıyla sonuçlanıyor, devrenin son bölümüne girilirken 2 takımın rakip kaleyi bulan vuruş sayısı sadece 1. İlk kornerini 32’de kazanıyor misafir takım ama sonuç alamıyor. 38’de gelişen Wolves atağında sarı kart gören Palace savunmasında Guehi, akabinde kullanılan serbest vuruşta Raul Jimenez’in kafa vuruşu Palace kalecisi Guaita’da kalıyor. 2 takımın pozisyon üretmekte zorlandığı, ev sahibinin topa yüzde 62 oranında sahip olduğu 2 dakika uzatılan devre golsüz kapanıyor.

2. devrenin başında Jimenez’in vuruşuyla gole yaklaşıyor misafir takım, 50’de Zaha’nın rakip ceza sahasında yerde kaldığı pozisyona penaltı kararı çıkmıyor, uzun süre itiraz ediyor takım arkadaşları. Devrenin ilk bölümünde geniş alanları etkili kullanıyor ev sahibi, 54’te müsait pozisyonda Benteke topu kaleci Jose Sa’ya teslim ediyor. Baskıyı artırdıkları anlarda, 61’de Gallagher’in başlattığı atakta McArthur’un savunma arkasına pasında Zaha’nın vuruşuyla golü buluyorlar, yan hakemin ofsayt kararı VAR incelemesi sonucu bozuluyor, Palace öne geçiyor. O gol hareketlendiriyor ev sahibi tribünleri, tezahüratları görülmeye değer. O gol hareket getiriyor oyuna, rakip alanda çoğalmaya başlıyor misafir takım. 69’da Aït-Nouri’nin yerde kaldığı pozisyonda önce penaltı noktasını gösteriyor orta hakem, VAR incelemesine göre pozisyon ceza sahası dışında, serbest vuruştan sonuç alamıyor Wolves. 72’de Mitchell’in pasında Edouard’ın vuruşunu köşeden çıkartıyor Wolves kalesinde Jose Sa, tribünler kaçan pozisyona hayıflanıyor. 78’de farkı 2’ye çıkartıyor Palace, Chelsea’den kiralık Gallagher’ın ceza sahası dışından vuruşu rakip savunmaya çarpıp ağlara gidiyor, skor 2-0. 80’de iki değişlik yapıyor Palace, Olise ve Schlupp, Edouard ve McArthur’un yerlerine sahada. 82’de Moutinho’nun sağ köşeye giden serbest vuruşunu uzanarak çıkartıyor Palace kalesinde Guaita, misafir takımın gole yaklaştığı an. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca 2 golle 3 puanı kapıyor Palace ve ligde 9. sıraya yükseliyor. Bu sezon kaydettikleri 15 golün 13’ünün 2. yarılarda geldiğini hatırlatalım. Maçın adamı Conor Gallagher…

Ziya Adnan

9 Kasım 2021

Premier Lig Seyir Defteri | Manchester United’ın dönüşü

Uzaklardan…

2013 yazında takımdan ayrılan Ferguson’dan sonra beş teknik direktör geldi geçti Manchester United tarihinden, o teknik direktörlerden ikisi David Moyes ve Jose Mourinho, pazar öğleden sonra mağlubiyetlerinin ardından görevden alındı. Futbolun efendi hocası Moyes’in döneminde, Everton karşısında alınan 2-0’lık yenilgi kulübün ilk dört hayalini sonlandırmış, salı günü görevine son verilmişti. Kibir küpü Mourinho’nun United macerası gri bir pazar günü Liverpool karşısında alınan 3-1’lik mağlubiyet sonrasında sona erdi…

Geçtiğimiz pazar, Düşler Tiyatrosu Old Trafford’da ezeli rakip Liverpool karşısında alınan 5-0’lik yenilgi sonrası Ole Gunnar Solskjaer’in kovulacağına kesin gözüyle bakılıyordu futbol aleminde. Son dört maçtan sadece bir puan çıkarmıştı Solskjaer’in takımı, üstelik önündeki üç maçta Tottenham, Manchester City ve Chelsea ile karşılaşacaktı. 5-0 geriye düştükleri anlarda sosyal medyaya sunu yazmış koyu United taraftarı Usain Bolt, “Bu kâbus bitince biri beni uyandırsın!” Ama beklenen olmadı, “United kariyerimin en karanlık maçı” dediği doksan dakikadan sonra kovulmadı Norveçli, en azından şimdilik. Bu yazının yazıldığı saatlerde 9 maçta 14 puan toplayan Manchester United, 10 maçta 25 puana ulaşan lider Chelsea’nin 11 puan gerisinde yedinci sırada. Velhasıl hikâyesi şairin dizeleri misali, “Eskiden yeterdim kendime, artardım bile, şimdi ne yapsam nafile ve kim demiş ‘can eskimez’ diye, bu can tedirgin tende, can da eskimiş, ben de.”

Bir ekimi daha geride bırakmaya hazırlandığımız, İngiltere’de kış saati uygulamasına geçildiği zamanlarda Manchester United zorlu Tottenham Hotspur deplasmanında. Ev sahibi takımın Kırmızı Şeytanlar’a şansı tutmuyor, Premier Lig tarihinde en fazla maç kaybettikleri rakip (36 maç). Evlerinde oynadıkları son 29 maçın sadece altısını kazanabildiler. Tottenham’da işler iyi gitmiyor, kaybettikleri takdirde Nuno Espirito Santo, 1997-98’de Christian Gross’tan bu yana ilk 10 Premier Lig maçından beşini kaybeden ilk Tottenham hocası olacak, ne diyelim futbolun içinde istenmeyen rekorlar da var. Manchester United kaybettiği takdirde 2015’ten sonra ilk kez ligde arka arkaya üç maçtan puan çıkaramamış olacak. Tüm kupalarda oynadıkları son 21 maçta sadece bir kez kalelerini kapadılar, onların da bariz sıkıntısı savunmada.

Günün son maçında ev sahibi Tottenham 4-2-3-1 dizilişinde, golcüleri kaptan Kane’nin arkasında Lucas Moura, Lo Celso, Son üçlüsü. Misafir Manchester United 3-4-1-2 dizilişinde, ileri uçta Cavani, Ronaldo’nun arkasında oyun kurucuları Fernandes. Orta sahanın etkili ismi Pogba kırmızı kart cezalısı. 39’da öne geçiyor Solskjaer’in takımı, Fernandes’in soldan ortaladığı topu gelişine vurduğu sağ voleyle uzak köşeye gönderen Ronaldo, pozisyonda Tottenham savunmasında Davies topa müdahale edemiyor. Manchester United topa yüzde 48 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 8 kez yokladığı bir dakika uzatılan devreyi tek golle önde kapatıyor.

2. devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. 46’da De Gea’ninhatasında Moura’nın pasını gole çeviremiyor Son, Tottenham golden oluyor. 48’de McTominay’nin pasında Ronaldo sert vuruşla topu Lloris’in yanından ağlara gönderiyor ama VAR incelemesi sonucu ofsayt kararı çıkıyor. 54’te Moura’nın yerine Bergwijn’i sahaya sürüyor Tottenham’ın hocası Nuno Espirito, ev sahibi tribünler bu değişiklikten hoşnutsuz. 58’den sonra taraftarının desteğiyle baskıyı kuruyor ev sahibi ama golü bulan United oluyor. 64’te Skipp’in Fernandes’e kaptırdığı topun devamında Ronaldo’nun savunma arkasına enfes pasını Lloris’in üzerinden ağlara gönderen Cavani, United iki farkı yakalıyor. 66’da Tottenham’da Skipp yerini Ndombele’ye bırakıyor. 70’te Manchester United’da değişiklik geliyor, Ronaldo’nun yerine Rashford sahada. Kırmızılı takım takım halinde kapandığı anlarda rakibin topla oynamasına izin veriyor ama pozisyon üretemiyor Tottenham. 86’da fark üçe çıkıyor, Tottenham savunmasının dengesiz yakalandığı pozisyonda Fernandes’in savunma arkasına pasını ağlara gönderen Rashford. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca 60.356 taraftarın önünde üç farkla kazanıyor Manchester United, geçen maçta aldıkları farklı yenilgiyi bir nebze olsa da telafi ediyor. Tottenham’a gelince, Manchester United karşısında pozisyon üretemediler, rakip kaleyi bir kez bile bulamadılar. Pochettino döneminin coşkulu, istekli, presi seven takımından çok uzaktalar. Kane’nin bu sezon ligde sadece bir golünün olması takımdaki hoşnutsuzluğun özeti. Maçın adamı, Cristiano Ronaldo.

Ziya Adnan

3 Kasım 2021

Championship Günlükleri | Mitrovic: Gol canavarı

Uzaklardan…

“Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz. Ekim’di…” der dizelerinde Cemal Süreya. Hüzünlü bir ekimi daha geride bırakmaya hazırlandığımız zamanlarda Championship’te haftanın maçı, ligde 2. sıradaki Fulham, evinde takipçisi West Bromwich Albion karşısında. İki takım da geçtiğimiz sezon elitler liginden düştü, bu sezon hedef bıraktıkları yere dönmek. Misafir West Brom ülkenin büyük sanayi şehri Birmingham’ın 10 kilometre kuzeybatısında, West Midlands bölgesinin 136 bin nüfuslu sakin kasabasının mavi beyazı, Ada futbolunun hakiki asansör takımlarından. 2002-21 arası dört kez yükselip beş kez düştüler. Onlar adına sezonlar ya kümede kalma, lige tutunma savaşı ya da şampiyonluk heyecanı. Onlar da bizim Fulham gibi, Premier Lig’e az, Championship’e fazla takımlardan, hani iki lig arasında bir lig olsa demirbaşı olurlardı muhtemel. Fulham demişken golcüleri Mitrovic ligde gol krallığı sıralamasında zirvede, forma giydiği 14 maçta 15 golü var 9 numaranın, maç başına gol ortalaması 1.10, her 82 dakikada bir gol…

Günün erken saatlerinde başlayan yağmurun yerini güneşe bıraktığı öğle saatlerinde başlayan maçta Craven Cottage Stadında 18.103 futbolseverin şahitliğinde, 4-2-3-1 dizilişinde Fulham, golcüleri Mitrovic’in arkasında Wilson, De Cordova-Reid, Kebano üçlüsü. West Brom 3-4-2-1 dizilişinde, ileri uçta Robinson’un arkasında Phillips, Grant ikilisi. 20’de Bartley’nin Mitrovic’e arkadan müdahalesiyle kazandıkları tartışmaya açık penaltıyı sağdan ağlara gönderiyor 9 numara, bu maçı da boş geçmiyor Fulham’ın golcüsü. 40’ta fark ikiye çıkıyor, West Brom savunmasında Snodgrass’ın kalecisine pası kısa düşüyor, uzanarak topu ağlara gönderiyor Mitrovic, bu sezonki 17. golü. Topa yüzde 61 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 7 kez yokladığı devreyi iki farkla önde kapatıyor Fulham.

2. devreye topu yere indirip oyunu geniş alanlara taşıyarak başlıyor West Brom, 47’de soldan geliştirdikleri atakta Townsend’in vuruşu az farkla dışarda. Devrenin ilk bölümünde farkı azaltma adına oyunu rakip sahaya yıkıyorlar, Fulham savunmada kaptığı toplarda çabuk çıkıyor. Devrenin başında rakibi sahasında kabul ediyor Fulham, 56’da rakibin savunmadan çıkarken kaptırdığı topu müsait pozisyonda ağlara gönderemiyor Kebano, West Brom savunmada gereksiz top kayıpları yapıyor. 59’da iki değişiklik yapıyorlar, Phillips ve Hugill yerlerini Robinson ve Grady’e bırakıyor. 60’tan sonra vitesi yükselten misafir takım arka arkaya kornerler kullanıyor, Fulham savunmasının ortasında Ream hava toplarında etkili. 65’te Townsend’in soldan ortasını yakın mesafeden ağlara gönderemiyor Livermore, West Brom golden oluyor.

70’te gelişen ani Fulham atağında Wilson’u ceza sahasına girerken indiriyor West Brom savunmasında Furlong, kırmızı kartla oyun dışında kalırken son 20 dakikada takımı 10 kişi. Son bölümde eksik rakibi karşısında pas trafiğini yükseltiyor Fulham, 81’de savunmadan gelen Tosin’in kafa vuruşunu çizgide çıkartıyor West Brom kalesinde Johnstone. 83’te Wilson’un asistinde Mitrovic’in hat-trick’i geliyor, Fulham farkı üçe çıkartıyor. 85’te kırmızı kartı gören Fulham savunmasında Tosin, sahadaki oyuncu sayısına eşitlik geliyor. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca üç golle üç puanı kapıp Bournemouth’un arkasından 2. sıraya yerleşiyor Fulham. Golcüleri Mitrovic’in hikâyesi ilginç, geçen sezon Premier Lig’deki gol orucunu bu sezon Championship’te fena bozdu, kimilerine göre performansındaki yükseliş hoca farkı. Gösterisini keyifle izliyoruz…

Ziya Adnan

2 Kasım 2021

West Ham United, derbinin kazananı…

Uzaklardan…

Ekimde aydınlık bir pazar günü Olimpiyat Stadı’nda Londra derbisi. Geçen sezonu ligi Kuzey Londra’nın iki takımının üzerinde bitirmişti West Ham United, bu sezon evlerinde iki kez mağlup oldular. Manchester United karşısında 89. dakikada, Brenford karşısında uzatmaların 4. dakikasında yedikleri gollerle altı puan bıraktılar. 2019’un kışında, Manuel Pellegrini yönetimindeki dört maçlık bir yenilgi serisinden bu yana Londra Stadyumu’nda üst üste üç kez mağlubiyet almadıklarını hatırlatalım. Takımın iki ileri uç oyuncusu Antonio ve Said Benrahma bu sezon Premier Lig’de birbirleri için 17 gol pozisyonu yarattılar, bu ligde iki oyuncu arasındaki en yüksek rakam. Misafir Tottenham arka arkaya dört Londra derbisinden puan çıkartamadı, onların da istikrardan uzak görüntüsü hocaları Nuno Espírito Santo adına düşündürücü. Son sekiz lig deplasmanın yedisinde kalelerinde iki veya daha fazla gol gördüler. Takımın bu sezon suskun, muhtemel küskün golcüsü Harry Kane, kariyerinde West Ham’a karşı 11 gol kaydetti, daha fazla gol bulduğu tek takım Leicester (15 gol). Kane ve Son Heung-min, Didier Drogba ve Frank Lampard tarafından kırılan Premier Lig rekorunun (36 gol) bir gerisinde, Ada futbolunun en üretken ikililerinden…


Ev sahibi 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Antonio’nun arkasında Bowen, Benrahma, Fornals üçlüsü. Tottenham aynı dizilişte, ileri uçta Kane’nin arkasında Lucas Moura, Ndombele, Son Heung-Min. Hocaları, orta sahada Nuno, Hojbjerg, Skipp üçlüsüne göreve veriyor ama fiziksel olarak güçlü olsalar da yaratıcı olmadıkları aşikâr, haliyle orta sahada üretkenlikte sıkıntılı takım. Naçizane görüşüm Eriksen’in yerini dolduramadılar, Kane-Son ikilisine pozisyon hazırlayacak oyuncudan yoksunlar. Henüz ilk dakikada rakip kalede tehlike yaratıyor West Ham, sağdan kullanılan kornerde Benrahma’nın vuruşu savunmadan dönüyor. İlk bölümde rakibi sahasında kabul ediyor Tottenham, topla daha çok oynayan West Ham, 7. dakikada Bowen’in ortasına Fornals’ın volesini uzanarak sağ köşeden çıkartıyor Tottenham kalesinde Lloris. Oyuna genişlik kazandırdığı anlarda solda Creswell ve Fornals ile rakip savunmayı zorluyor West Ham, ilk 15 dakikada gole daha yakın görünen takım. 20’de ilk tehlikeyi yaratıyor misafir takım, Kane’nin savunma arkasına pasında Lucas’ın dönerek vuruşu isabetsiz. Çabukluğuna rağmen gol vuruşlarında daha iyi olabilir 27 numara. O pozisyondan sonra topa daha çok sahip Tottenham oyunu rakip sahaya yıkıyor, 25’te Son-Ndombele paslaşmasında Son’un yerden vuruşu West Ham kalesinde Fabianski’de kalıyor. 35’te Fornals’ın soldan ortasında Soucek’in kafa vuruşuyla gole yaklaşıyor West Ham, enerjisi ve üretkenliğiyle etkili 28 numara. Devrenin bitimine yakın çaprazdan kaptığı topta pas vermek yerine uzak köşeyi deneyince gol fırsatını harcıyor Antonio, sonrasında Reguilon’un soldan ortasında Kane’nin kafa vuruşunu kornere çeliyor Fabianski. Tottenham’ın topa yüzde 61 oranında sahip olduğu, West Ham’ın rakip kaleyi sadece bir kez bulduğu devre golsüz kapanıyor.

2. devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. 47’de gole yaklaşan Tottenham, Ndombele’nin soldan Kane’e pası isabetsiz, net fırsattan yararlanamıyor takımı. İki takım da final paslarında hatalar yapıyor, West Ham alıştığımız tempo ve enerjisinden uzak. Fornals ve Benrahma’nın oyundan düşmesi olumsuz etkiliyor takımı. 57’de müsait pozisyonda Kane topu Son’a kesemiyor, ilk devrenin başında Tottenham gole daha yakın takım. 59’da gelişen West Ham atağında Romero, Fornals mücadelesinde West Ham’lı oyuncu yerde kalıyor, sarı kartı gören Tottenham’ın Arjantinli stoperi. İki takımın da üretkenlikte kısıtlı göründüğü dakikalarda golü bulan West Ham oluyor, 72’de Creswell’in soldan kullandığı kornerde Kane’den önce topa dokunan Antonio takımını öne geçiriyor. Golden sonra beraberlik için yükleniyor Tottenham, merkezde kalabalıklar ama üretkenlikte etkisizler. Golden sonra takım halinde savunmada West Ham, 83’te iki değişiklik yapıyor Tottenham, Ndombele ve Reguilon yerlerini Gil ve Lo Celso’ya bırakıyor. West Ham’da Benrahma’nın yerine Lanzini sahada. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca West Ham üç puanı kapıp dördüncülüğe yükseliyor. Tottenham’a gelince, “Bir eski çiçeği andırırsın yazdan ve bir şarkı başlar kahvelerin birinde, bizi ömrümüzden alır götürür” der Turgut Uyar dizelerinde. Pochettino’nun enerji ve yaratıcılıkla öne çıkan takımından çok uzaktalar, eski bir çiçek gibiler yazdan. Sevdalıları Arjantinli hocayı çok arıyordur sanırım. Maçtan sonra hocaları Nuno Espírito Santo’ya orta sahada yaratıcı oyuncu eksikliği sıkıntısı yaşayıp yaşamadıklarını soruyorum. “Size katılmıyorum, orta sahada etkili oyuncuklarımız var” diyor. Bu yazının yazıldığı saatlerde 6. sıradalar ve oynadıkları dokuz maçta dört yenilgi aldılar.

Ziya Adnan

27 Ekim 2021

Newcastle United; değişim zamanları…

Uzaklardan…

İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, 1948 Haziran’ında yazılmış 30 maddeden oluşan İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (Universal Declaration of Human Rights)… İlk maddesinde şunlar yazıyor: “Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Hiç kimse köle olarak tutulmamalı, işkenceye maruz kalmamalı, keyfi tutuklanmamalı, herkes kanun önünde tanınmalı, kanunla korunmalı ve adil yargılanmalıdır. Herkes düşünce ve ifade özgürlüğüne sahiptir…

Bilirim konumuz futbol ama 14 senelik Mike Ashley döneminden sonra Ada futbolunun köklü kulübü Newcastle United’ın geçen günlerde Suudi Arabistan Veliaht Prensi Mohammed bin Selman’ın başkanlığını yaptığı Suudi Arabistan destekli konsorsiyuma 300 milyon sterlin karşılığında satılması üzerine naçizane birkaç kelam edelim. Malum, Suudi Arabistan’ın insan hakları karnesi ezelden zayıf, üstelik yakın geçmişte rejimi eleştirdiği için İstanbul Büyükelçiliğinde katledilen muhalif gazeteci Jamal Khashoggi’nin iç acıtan hikâyesi öylece dururken. İngiltere hükûmetinin ve Premier Lig’in bu el değiştirmede rolü nedir bilinmez ama işkencenin yaygın olduğu, insan haklarının hiçe sayıldığı bir coğrafyanın kralına takım emanet etmek o ligin marka değerine gölge düşürür mü sorusu cevap bekler sanırım. Bilirim, taraftar ahalisinin geneli, “Şampiyon yap bizi, cehennemde yak bizi!” mealinde yaklaşır futbola; “Ahir ömrümde bir şampiyonluk görmeden göçüp gideceğim!” diye hayıflanır kimisi. Kupalara, şampiyonluklara tamah eder her koşulda, oysa asıl olan futbol sevgisidir, unutur bu gerçeği. Bildiğim, bizim Fulham karanlık Arap sermayesiyle şampiyon olacaksa hiç olmasın, biz onu hep mahallenin asansör ama sevilesi takımı olarak hatırlayalım…

Premier Lig’de Chelsea’nin Norwich City’i gole boğduğu maçın sonrasında, aydınlık bir sonbahar gününde Newcastle United, Crystal Palace’ın konuğu. Bu sezon oynadığı 8 maçta 3 puan sevinci yaşayamayan siyah beyazlılar 3 puanla dibe demir atmış Norwich City’nin bir basamak üzerinde. Palace evinde oynadığı 4 maçta yenilgi görmedi, 6 puan topladı. Brighton ve Arsenal karşısında kalelerinde gördükleri son dakika golleriyle 4 puan bıraktılar. Patrick Vieira ile çıkış yakaladıkları kesin, her takım için zor deplasman Palace. 4-2-3-1 dizilişinde başlıyorlar, ileri uçta Benteke’nin arkasında Olise, Gallagher, Edouard üçlüsü. Newcastle 3-4-2-1 dizilişinde, golcüleri Wilson’un arkasında Saint-Maximin ve Fraser. Henüz ilk dakikada gole yaklaşıyor Palace, Benteke’nin çizgiye inip ceza sahasına kestiği topa dokunamıyor Edouard. İlk bölümde sahayı daha iyi parselleyen ev sahibi, Newcastle takım halinde savunmada. Maça kulübede başlayan Zaha’nın yokluğunda dikine oyunda kısıtlı Palace topa daha çok sahip takım ama pozisyon üretemiyor. Newcastle’ın önemli silahı çabuk oyuncuları Saint-Maximin, kaptıklar her topta savunma arkasına kaçırmaya çalışıyorlar 10 numarayı. 14’te Newcastle’ın duran top organizasyonunda Ritchie’nin ortasına Wilson’un kafa vuruşu isabetsiz, net fırsattan yararlanamıyor misafir takım. 20’de golü kaçıran Palace oluyor, Olise’nin soldan ortasında Benteke’nin kafa vuruşu direkleri geçemiyor. Düşük tempoda oynanan, Newcastle’ın oynamaktan çok oynatmamayı düşündüğü ilk devrede sahadaki futbol keyifsiz, gol pozisyonu çölde su misali. Palace’ın topa yüzde 80 oranında sahip olduğu ama rakip kaleyi sadece bir kez bulduğu devre golsüz kapanıyor.

2. devrede 24.609 taraftarın önünde takımlar aynı kadrolarla sahada. 50’de Gallagher’ın sağdan ortasına dönerek vuruyor Benteke, Palace golü ararken Newcastle kapanıyor. 56’da aradıkları ve hak ettikleri golü buluyorlar, Gallagher’ın ısrarla bırakmadığı pozisyonun devamında Mitchell’in ortasında topu kafayla ağlara gönderen Benteke, Palace öne geçiyor. 62’de rakip kaleyi kafayla bir kez daha yokluyor Benteke, direkler gole izin vermiyor. 65’te beraberliği yakalıyor Newcastle, kornerden gelen, Palace savunmasının uzaklaştıramadığı topu röveşatayla ağlara gönderen Wilson, asist Krafth, haftanın en güzel gollerinden. O golden hemen sonra Palace’da Olise’nin yerine Zaha sahada. 70’de maçın en net pozisyonunda Newcastle kalecisi Darlow ile karşı karşıya kaldığı anda isabetsiz vuruyor Benteke, maçın muhtemel kırılma anı. Son bölümde 3 puan için yükleniyorlar, 74’te Zaha yokluyor rakip kaleyi. 81’de Newcastle’da Saint-Maximin yerini Joelinton’a bırakıyor, Palace baskıyı artırıyor. 83’te kornerden gelen topa Benteke’nin kafası ağlarla buluşuyor ama VAR incelemesi sonucu faul kararı çıkıyor. 5 dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca takımlar puanları paylaşıyor. Newcastle bu futbolla lige tutunur mu zaman gösterir ama yeni sahiplerinin topyekûn değişikliğe gitmesi kaçınılmaz. Bir de Newcastle tribünlerinde açılan Suudi Arabistan bayrağı meselesi var ki benim gibileri futboldan soğutur. Malum, hiç bitmeyen zalim insanlık hallerinin yanında futbolun ne önemi olabilir ki!

Ziya Adnan

26 Ekim 2021