Kona, Kushe, Moshoeu; şimdi bir eksik…
Uzaklardan…
18 Aralık 1965 günü, şimdilerde Güney Afrika’nın 1,2 milyon nüfusa sahip Soweto kasabasında dünyaya gelmiş. 1996 yılında Spor&Spor dergisine verdiği söyleşide, tüm Afrikalı çocuklar gibi sokaklarda oynayarak büyüdüğünü, futbolla gerçek anlamda okul yıllarında tanıştığını anlatır. Futbola başladığı ilk takım Johannesburg’un amatör takımlarından Blue Whales (Mavi Balinalar)… Ofansif orta saha oyuncusu olarak boy gösterdiği ve yetenekleriyle göze battığı zamanlarda ülkenin köklü kulüplerinden Kaizer Chiefs’in yolunu tutmuş; genç takımlarında forma giymeye başlamış…
Yeri gelmişken sarı-siyahlıları da hatırlayalım bir kaç satırda. 1970 senesinin Ocak ayında kurulmuş, günümüzde Güney Afrika’nın en fazla taraftarı olan takımı olarak biliniyor. İnanması güç ama 16 milyona yakın taraftara sahip olduğu rivayet edilir. Öyle ki taraftarlar arasında dönen sohbetlerde takımın deplasman fobisi olmadığı, çünkü gittiği her deplasmanda ev sahibi takımdan daha fazla taraftarı olduğu konuşulurmuş. Anlayacağınız zafer avcılığı sadece bizim futbola dair bir durum değil, malum futbolun içinde bu da var. Ülke futbolunda “Amakhosi” (Lordlar) olarak nam salmışlar. Kuruluş hikâyeleri de ilginç; Kuzey Amerika takımlarından Atlanta Chiefs’de bir süre top koşturduktan sonra ülkesine dönen Kaizer “Chincha Guluva” Motaung adında bir futbolcu tarafından kurulmuşlar. Takımın adını, kendisinin ve taraftarı olduğu Amerika takımının adını birleştirerek yaratmış futbol sevdalısı. Günümüzde 70 yaşında ve kulübün kuruluşundan beri başkanlığını yapıyor. Kulübün en büyük başarısı 2001 senesinde kazandığı Afrika Kupası… (Yeri gelmişken, 1978’den beri bizim Gençlerbirliği’nin başkanlığını yapan İlhan Cavcav’a da selam olsun.)
Futbolcuya dönersek, Kaizer’in ‘A’ takımına girebilme fırsatını bulamadığı zamanlarda Giant Blackpool’a transfer olmuş. 1987–1992 arasında sahaya çıktığı 175 maçta 75 golü var. Ofansif bir orta saha oyuncusu için yabana atılmayacak karne. O yıllarda birlikte top koşturduğu takım arkadaşları arasında bizim topraklarda da adını duyurmuş, 90’lı senelerde Beşiktaş, Antalyaspor ve Bursaspor’da forma giymiş Fani Madida da bulunuyor. Blackpool’da adını duyurduktan sonra dönemin hatırı sayılır bir transfer ücretiyle Kaizer Chiefs’e dönüş yapmış. O transferden önce Ada futbolunun köklü takımlarından Wolverhampton Wanderers’la antrenmanlara çıkmış ancak göz doldurmamış.
Türk futboluna gelişi 1993 senesinde… Sezon başında birkaç futbolcuyu izlemek için Johannesburg’a giden Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav onu Ankara’nın Al-Karalı takımına transfer etmiş. Anadolu Ajansı muhabiri Musa Samur’a o günleri şöyle anlatıyor: “1993 senesinde Afrika’ya gittiğimde bana 3-4 futbolcu önermişlerdi. Orada 15 gün kaldım ve devamlı maç izledim. Ancak önerdikleri oyuncuları değil Kona, Khuse ve onu beğendim. Onlar size yaramaz dense de ‘yok kardeşim, ben bu oyuncuları almak istiyorum’ dedim. Kona ve Khuse’nin kulüpleriyle 100’er bin Dolara anlaştım ama onun için 200 bin Dolar istediler. Daha doğrusu İngilizler bu miktarı vermiş ancak İngiltere’de belli sayıda milli maç oynamadıktan sonra transfer olmaları mümkün değil. ‘İngiltere’ye gel, millilik koşulunu sağladığında da lisansını çıkartalım’ demişler. O, bu teklifi kabul edecekken ben devreye girdim. ‘200 bin Doları ben vereyim, Türkiye’de böyle bir koşul yok, gel lisansını çıkartalım, hemen oyna’ dedim, o da kabul etti. Ankara dönüşünde uçakta dördümüz yan yana oturuyoruz. Uçakta üçü birden ayağa kalkıp, beni de aralarına alıp, İngilizce ‘Father, Father!’ diye seslenmelerini unutamam…”
O dönem üç Afrikalı, takımda müthiş maçlar çıkarmış ve Gençlerbirliği ligi 7. sırada bitirmiş. O yıllarda Ankara 19 Mayıs Stadı’nın tribünlerinde yankılanan o unutulmaz tezahüratı da yazalım yeri gelmişken: “Kona, Kuşe, Moşe… Falanca takıma döşe!”
***
Gençlerbirliği’nde geçirdiği iki sezonda dört teknik direktörle çalışmış, sonra Sefa Sirmen tarafından Kocaelispor’a transfer edilmiş. Şimdilerde alt liglerde geçmişine ağıt yakan yeşil-siyahlı takımla, 1996-1997 sezonunda Türkiye Kupası’nı kazandığını hatırlatalım. 2008-2009 sezonunun sonunda küme düştükleri maçta açılan o pankart o köklü takımın hazin hikâyesini anlatır: “Türkiye’ye bakan Kocaeli, bir Kocaelispor’a bakamadı!”
1997 senesinde transfer olduğu Fenerbahçe’de 2001’e kadar forma giymiş. 2001–2003 yılları arasında Bursaspor’da oynadıktan sonra 37 yaşında ülkesine, eski takımı Kaizer Chiefs’e geri dönmüş. 2006 senesinde AmaZulu’ya transfer olduğunda 41 yaşındaymış…
Sözü yine İlhan Cavcav’a bırakalım: “Onunla en son 5-6 ay önce telefonla görüştüm. Ne yapıyorsunuz diye sorduğumda, ‘Başkan hiç sorma, açız!’ dedi. Bunu duyduğumda gerçekten çok üzüntü duydum. Kendisine, ‘Bana banka hesabınızı gönderin, hem sana hem Khuse’ye hem de Kona’ya her ay bin 500’er dolar göndereyim, bu paralar karşılığında bana orada oyuncu bakın, ben de Afrika’ya geleyim, bu oyuncuları transfer edeyim’ dedim. Çok memnun oldu, teşekkür etti ama maaş veremedim. Çünkü tam bunun üzerine hastalandı. Daha sonra 1-2 defa daha aradım ancak hasta olduğunu söylediler.”
***
Ve takvim yaprakları 21 Nisan 2015’i gösterirken 49 yaşında kanser illetinin pençesinde hayata gözlerimi yumdu John Moshoeu, nam-ı diğer “Shoes”… 1996 senesinde Afrika Kupası’nı kazanan Bafana Bafana’dan takım arkadaşı kaptan Neil Tovey, “Ölümü ülkeyi üzüntüye boğdu, o Afrika’nın Lionel Messi’siydi” demiş taziyesinde. Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav da anmış eski futbolcusunu, “Unutamayacağım sayılı futbolcularımız arasında yer alıyordu,” cümlesiyle…
Hafta sonunda evinde Akhisar Belediyespor karşısında Gençlerbirliği. Ligde iddiaları kalmasa da bizim için, forma için, Moshoeu için oynasınlar…
Ziya Adnan
30 Nisan 2015