Futbol dilencisi öldü, Güney Amerika’nın sesi sustu…

Futbol dilencisi öldü, Güney Amerika’nın sesi sustu…

Uzaklardan…

“Benim için futbol her toplumun kendine has kimliğini yansıtan, farklılığını anlatan bir oyundur. Bana nasıl oynadığını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.”

Eduardo Galeano

Bugüne kadar yazılmış en güzel futbol kitabının yaratıcısı aramızdan ayrıldı geçenlerde, zevkten zorunluluğa doğru uzanan hüzünlü öykünün en güzel yazarı. Muhtemel çokları farkında bile olmamıştır. 1995 senesinde yayınlanmış “Gölgede ve Güneşte Futbol” (El fútbol a sol y sombre), ülkemizde Can Yayınları’ndan 1997 senesinde Türkçeye çevrilerek basılmış. Kitap okuma alışkanlığının pek yaygın olmadığı ülkemde futbol kitaplarının çok satmadığı bilinen gerçektir ama başka bir gerçek de bu kitabın sadece futbolu anlatan bir kitap olmadığıdır. Kitapta yer alan kısa öykülerde, kimi zaman futbolun zaman içinde endüstriyelleşerek kaybolmuş güzelliğinden, kimi zaman o güzel oyunun aktörlerinin unutulmaya yüz tutmuş siyah beyaz hikâyelerinden dem vurur. “Sahadaki Ölüm”de yaşamına kendi eliyle son veren Abdon Porte’nin hüzünlü, “Andrade”de hayata yoksul gelmiş, ilerleyen zamanlarda futbolun ilk uluslararası ilahı olacak Latin Amerikalı zencinin hikâyesini bir solukta okursunuz. Bir gece tüm parasını bir kumarhanede yitirmiştir Heleno, nam-ı diğer Rodolfo Valentino yüzlü Çingene, başka bir gecede yaşama sevincini… Ve son gecesinde bir yoksullar yurdunda sayıklayarak ölür. Kitabın 20 dile çevrilip yüzbinler satması boşuna değil anlayacağınız…

Takvim yaprakları 3 Eylül 1940’ı gösterirken Montevideo’da, orta sınıf Katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Çocukluk yıllarında futbola meraklıymış ama hayatını idame ettirebilmek için farklı işlerde çalışmak zorunda kalmış. Kimi zaman bir fabrikada, kimi zaman daktilo başında… Henüz 14 yaşında ilk politik çizgi romanını, Sosyalist Parti’nin haftalık yayın organı “El Sol”a satmış. Yazmaya, çizmeye meraklıymış, o merak sayesinde gazeteciliğe atılmış. Gazetecilikte ilk deneyimi 1960 senesinde haftalık yayınlanan “Marcha” dergisinin editörlüğünü yaptığı zamanlarda. 1973 senesindeki askeri darbe sonucu iktidar değişince hapse atılmış, sonrasında sürgüne yollanmış. 1973 senesinden 1976’a kadar yaşadığı Arjantin’in Buenos Aires şehrinde “Crisis” dergisini kurup, yönetmiş. Ancak burada da darbeler ve baskılar yakasını bırakmamış. 1976`da gerçekleşen askeri darbeden sonra İspanya’ya kaçmış. Ülkeden kaçışından önce adının ölüm listesinde yer aldığı biliniyor…

İspanya yıllarında kaleme aldığı üçlemesi ”Memoria del fuego” (Ateş Anıları) Güney Amerika’da yaşanan sömürüyü anlatılır ve Uruguay Kültür Bakanlığı ödülünü kazanmıştır. 1971 senesinde yazdığı ve İngilizceye çevrilen ilk kitabı “Open Veins of Latin America” (Latin Amerika’nın Kesik Damarları) uzun süre en çok satanlar listesinin ilk sırasını almış. Köleliğin başlangıcından günümüze, Latin Amerika ülkelerinin Avrupa ve Amerika’nın refahı için nasıl sömürüldüklerini, karın tokluğuna çalışan Güney Amerikalıların dayatılmış kölelikle nasıl yoksullaştıklarını anlatan kitap 2009 senesinde Venezuella lideri Hugo Chavez tarafından Barack Obama’ya hediye edilmiş. Kendisine bu durumu soranlara verdiği cevabı da unutmamak gerek: Chavez’in en iyi niyetiyle kitabı Obama’ya hediye etmesi güzel ama o kitap İspanyolca yazılmış ve ne yazık ki Obama İspanyolca bilmiyor. Bu yüzden cömert bir jest, ama biraz zalimane!”. İlginç olanı, kitabın basıldığı yıllarda yalnız Uruguay’da değil, Şili ve Arjantin’de yasaklanmış olması…

Uzun süre ayrı kaldığı doğup büyüdüğü topraklara 1985 senesinde dönmüş. Sonrasında birkaç eski dost “Marcha” dergisine el atmışlar, yeniden canlandırma, eski güzel günlere dönme adına. Ancak derginin eski editörü Quijano sürgünde öldüğü için yeni bir isim bulmuşlar: “Brecha” (Boşluk)… Sonrasında yazdığı kitaplarla Güney Amerika’nın sesi olarak tanınmış, iki kez Casa de la Americas Ödülü’nü kazanmış. Kitaplarını, insanların, özellikle de Latin Amerika halkının mustarip olduğu unutkanlıkla savaşmak için yazdığını söylermiş. Okumamış olanlar için “Aynalar”, “Zamanın Ağızları”, “Kucaklaşmalar Kitabı” ve “Yürüyen Kelimeler” şiddetle tavsiye edilir. “Gölgede ve Güneşte Futbol” her futbolseverin başucu kitabı olmalı. Madem konusu açıldı, o enfes kitaptan tadımlık bir alıntıyla devam edelim:

“Aslında fanatik bir taraftar kendi takımının zaferinden çok rakibinin yenilgisinden zevk alır. Buenos Aires’te Boca Juniors taraftarlarından birinin ölüm döşeğinde son arzusunun ne olduğunu bana Osvaldo Soriano söylemişti. Hayatı boyunca daima River Plate aleyhinde tezahürat yapmış olan adam, bu rakip takımın bayrağına sarılı olarak gömülmek istiyordu ve son nefesini verirken ağzından çıkan tek söz şu oldu: “Hiç olmazsa, ötekilerden biri geberdi, diyecekler.”

***

Kendi anlatımıyla, dünyanın dört bir yanında elinde şapkası statları gezerken, “Tanrı rızası için, güzel bir maç lütfen!” diye yalvaran bir futbol dilencisiydi Eduardo Hughes Galeano. Takvim yaprakları 13 Nisan 2015’i gösterirken, 74 yaşında, doğup büyüdüğü kent Montevideo’da akciğer kanserinden göçüp gitti bu dünyadan. Çocukluğunda tüm Uruguaylılar gibi o da futbolcu olmak istemiş, hatta güzel de oynuyormuş, güzel ne de kelime hatta harika; ama yalnızca geceleri rüyasında. Gündüzleri, ülkesinin sahalarındaki çarpık bacaklı oyuncuların en kötüsü oymuş! Böyle anlatır futbol sevdasını Gölgede ve Güneşte Futbol’un arka kapağında… “Ben her zaman boğanın tarafını tuttum, matadorun değil. Ve hâlâ aynı taraftayım” demiş bir söyleşisinde… Mekânın cennet olsun büyük usta, şimdi sahada bir eksik kaldık…

Ziya Adnan

22 Nisan 2015