Bradley Lowery: Hey minik amigo!

Bradley Lowery: Hey minik amigo!

Uzaklardan…

Ölümüyle futbol dünyasını yasa boğan Bradley Lowery’nin kısa süren yaşamının hikâyesi…

Geçenlerde İngiltere’nin saygın gazetelerinin birinin spor sayfalarında görmüştüm fotoğrafını, yeni futbol sezonunun açılmasına az kala, onca transfer heyecanı içinde dikkatimi çekmişti. Altı yaşındaymış, çoğu yaşıtı gibi sevimli, afacan, annesinin, babasının bir tanesi. Geçen sezonun son maçlarından birinde, en sevdiği futbolcunun elini tutarken çekilmiş fotoğrafı… Maskotmuş o maçta… Üzerinde en sevdiği takımın kırmızı beyazlı forması, en sevdiği futbolcunun yanında. Fotoğrafta sıkı sıkı elinden tutuyordu yeni arkadaşının, gördüğü tedaviden olsa gerek saçları dökülmüş, yine de gözlerinin içi gülüyor, dünyanın hiçbir servetinin satın alamayacağı mutluluk minicik yüzünde, öylesine masum, öylesine içten. Bilirsiniz işte, o yaştaki çocuklarda tatlı hınzır bir gülümseme olur, kocaman gözlerinde en parlak ışığı görürsünüz, dünyaları değişmezler bir futbol topuna, ne zaman kavramları vardır, ne dert ne de tasa. Herhalde hep çocuk kalsa insanlar, çok daha güzel bir yer olurdu dünya…

18 aylıkken hastalanmıştı

İngiltere’nin kuzeyinde 175 bin nüfuslu Sunderland şehrinde dünyaya gelmiş. Henüz 18 aylıkken yazılmış kötü kaderi, hastalanmış, uzun süren tetkiklerden sonra neuroblastoma teşhisi koymuş doktorlar. Çocuklarda ender görülen bir kanser cinsiymiş, önce küçük bir ur olarak başlıyor, zaman içinde büyüyerek tüm iç organlarına sirayet ediyormuş. Her sene İngiltere’de yaklaşık 100 çocuğu öldürürmüş bu illet. Ölümcül olduğunu, tedavisinin sadece Amerika’da yapılabileceğini söylemiş doktorlar. Toplanan yardımlar sayesinde Amerika’ya götürmüş ailesi, bir süre tedavi görmüş özel bir hastanede. “Belki bir umut” demişler, “Zaman gösterecek” demişler. İngiltere’ye, şehri Sunderland’e dönmüş tedavi sonrası, beklemişler umutla hastalığı yeneceği günleri…

Çoğu yaşıtı gibi futbol meraklısıymış ufaklık, elinden tutar, şehrinin kırmızı beyazlı takımının maçlarına götürürmüş babası. Futbol, hele de Sunderland denilince akan sular dururmuş. Madem andık, onlara da selam çakalım. Günümüzden 138 sene önce, 1879 senesinde kurulmuş “Kara Kediler”, kuruldukları seneden 1930’lu yıllara kadar ülke futbolunun en üst liginde beş şampiyonluk yaşamışlar. Sonrası düşmeler ve çıkmalarla geçen asansör takımların kaderini anlatan, kimi zaman sevinçli, kimi zaman üzgün zamanlar. Son sezonlarda hep uçurumun kenarında yaşarken, 2015-2016 sezonunun sonunda düşen 3. takım Newcastle United’ın iki puan üzerinde ligi 17. sırada bitirmiş, lige tutundukları için sevinmişlerdi. Ancak geçtiğimiz sezon beklenen son gerçekleşiyor, 38 maçta topladığı 24 puanla lig sonuncusu olarak küme düşüyorlardı. Kaderin cilvesi onların küme düştüğü sezonda yakın şehrin sevilmeyen takımı Newcastle United Premier Lig’e dönüyordu…

Kahramanı Jermain Defoe

Ama sevinmek için sevilmez ki takımlar, ufaklık doğduğu şehrin takımına gönül vermiş kısa hayat hikâyesinin en başında. Kulüp, hastalığını öğrenince maskot olarak maçlarına çıkarmaya başlamış. İşte o maçların birinde, geçen sezonun eylül ayında Sunderland’ın kendi evinde Everton’a karşı oynadığı maçta başlamış arkadaşlıkları. “Maçtan önce sahada beni görünce koşa koşa kucağıma atladı, yüzündeki sevinci, gözlerindeki mutluluğu tarif edemem” diyor Jermain Defoe, Sunderland’ın 34 yaşındaki golcüsü. Sonra devam etmiş arkadaşlıkları, hiç aksatmamış hastane günlerinde ziyaretlerini Defoe. İngiltere’nin Litvanya karşısında Wembley’de oynadığı Dünya Kupası grup eleme maçında yine maskot olarak çıkmış ufaklık sahaya, yine yanında kahramanı varmış…

Ve geçen günlerde, yaz güneşinin içimizi ısıttığı, çocuk seslerinin parklarda yankılandığı zamanlarda, 7 Temmuz günü hayata gözlerini yumdu Bradley Lowery. “Minik cesur oğlumuz meleklerin yanına gitti” cümlesiyle duyurdu ölüm haberini ailesi, nafile bir umutla iyi haberlerini bekleyenlere. Yeni takımı Bournemouth’da, minik arkadaşının ölümünden hemen önce düzenlediği basın toplantısında, çocuğun durumunu soranlara cevap vermeye çalışırken göz yaşlarına boğulan Jermain Defoe, “Hoşça kal küçük arkadaşım seninle paylaştığım o güzel anları hiç unutmayacağım ve o sevimli gülüşün hep aklımda kalacak. Bana yaşattığın mutlu anlar için, beni daha iyi bir insan yaptığın için teşekkür ederim, rahat uyu” demiş taziyesinde…

Bir çocuk daha kayıp gitti aramızdan, çoklarının kısacık hikâyesini hiç bilmeyecekleri, bu hayatın ne kadar zalim olduğunu anlamayacak kadar küçük bir çocuk daha. Bilirsiniz işte, o yaştaki çocuklarda tatlı hınzır bir gülümseme olur, kocaman gözlerinde en parlak ışığı görürsünüz, bir futbol topuna dünyaları değişmezler. Hoşça kal minik futbol sevdalısı, umarım gittiğin yer buralardan çok daha güzeldir…

Ziya Adnan
15 Temmuz 2017