Ah Livorno!

Ah Livorno!

Uzaklardan…

“Kimi futbolcu transferden kazandığı ile Ferrari ya da yat alır, ben Livorno forması aldım, hepsi o!”

Cristiano Lucarelli

Livorno… İtalya’nın kuzeyinde Toscana bölgesinde yer alan, kökleri 1017 senesine kadar uzanan, günümüzde 150 bin nüfusa sahip liman şehri. Rönesans döneminin önemli merkezlerinden biriyken zaman içinde liman kenti olma önemini yitirmiş. 1921’de İtalyan Komünist Partisi’nin kurulduğu şehir 2. Dünya Savaşında büyük hasar görmüş. Hikâyesi Liverpool’u andırıyor, malum ikisi de bir zamanların değerlisi. Zaman içinde tersanelerin kapanması, liman işçiliğinin tarihe karışması sonucu yoksulluk girdabına kapılmış bahtsız, kadersiz şehirler. İkisinin de ortak yanı “sol”un, işçi sınıfının kalesi olmaları. İngiltere’de Liverpool, İşçi Partisi’nin kalesi olarak nam salmıştır, Livorno İtalya’nın en  ‘kızıl’ şehri. Kızıl bayrak, orak-çekiç, şehrin değişmez sembolleri…

İşte o şehrin 1915 senesinde kurulmuş takımı AS Livorno Calcio… Kurucusu bir İngiliz… İlhamını aralarında futbol oynayan İngiliz gemicilerden almış, renkleri koyu kızıl. Kulüp tarihinde kayda değer başarıları yok. Varsın olmasın, sevinmek için sevilmez ki takımlar! Bizim topraklara çok uzak olsa da, bir şehri tribünden sevmektir taraftarlık, bunların sevdalıları da şehrin çocukları. 1933 senesinde şimdiki adıyla Armando Picchi Stadı’na taşınmışlar. 19.238 kapasiteli stat o yıllarda diktatör Benito Mussolini’nin kızının adını taşıyormuş: Edda Ciano Mussolini…

1942-1943 sezonunu Serie A’da 2. sırada tamamlamışlar, kulüp tarihinin en iyi derecesi. Ülke futbolunun en üst liginde 7 sezon mücadele ettikten sonra 1949 senesinde küme düşmüşler. Kötü kader bırakmamış yakalarını, sonrasında gelen 3. Lig serüvenleri 1955 senesine kadar sürmüş. O sene Serie B’ye geri dönmüşler. 2003-2004 sezonunda, 55 senelik aradan sonra Serie B’yi 3. sırada bitirerek Serie A’ya terfi etiler. Futbolseverler arasındaki genel kanı ertesi sezon küme düşecekleri yönündeydi ama Serie A’yı 9. sırada bitirdiler. 2006-2007 sezonunda tarihlerinde ilk kez UEFA Kupasında yer alan kulüp, 2007-2008 sezonunda ligi son sırada bitirerek küme düştü. 2008–2009 sezonunun sonunda ligi 3. sırada tamamlayıp play-off oynamaya hak kazandılar. 2008-2010 arası düşme ve çıkmalarla geçen zamanlar. 2012-2013 sezonunda ligi 3. sırada bitirerek Serie A’ya bir kez daha döndüler. 2009 senesinin Eylül ayında Adana Demirspor’la Adana’da bir dostluk maçında karşılaşan Livorno iki köklü işçi takımının yeşil sahada buluşmasına vesile olmuştu. Bu vesileyle Adana’nın mavi lacivertlilerine de bir selam çakalım, en kısa zamanda Süper Lig’e çıkmaları dileğiyle…

Livorno’dan dem vurduk madem, efsaneleri Cristiano Lucarelli’yi de anmadan geçmek olmaz. 4 Ekim 1975 doğumlu forvet oyuncusu Livornolu bir liman işçisinin oğlu. 1992–1993 sezonunda Cuoiopell’de başlayan futbol kariyerinde 8 takımın formasını giymiş. 2003-2007 seneleri arasında Livorno’da 146 maçta 92 golü var. Koyu bir Livorno taraftarı. Torino’da forma giyerken, maçının olmadığı günlerde Livorno tribünlerinin müdavimiymiş. Takımın Serie A’ya çıktığı 2002-2003 sezonunda şampiyon oldukları maçtan sonra soluğu taraftarlarla birlikte sahada almış. 2004-2005 sezonunda oynadığı 35 maçta 24 gol atarak Serie A’nın gol kralığını yakalamış. O sezon ligi 8. sırada bitirmiş Livorno…

Lucarelli’nin çok sevilmesinin nedeni sadece golcülüğü degil, kulübe olan bağlılığı. Avrupa’nın önemli kulüplerinden transfer teklifleri almasına rağmen her fırsatta evinde mutlu olduğunu söylüyormuş golcü. 2006 senesinin Temmuz ayında FC Zenit Saint Petersburg’un 3 milyon Euro’luk transfer teklifini geri çevirirken, “Kimi futbolcu transferden kazandığı ile Ferrari ya da yat alır, ben Livorno forması aldım, hepsi o!” demiş olması bile günümüz futbolunda az görülen örneklerden. 2007 senesinin Temmuz ayında, 32 yaşına bastığı günlerde 6 milyon Euro karşılığında istemeye istemeye Shakhtar Donetsk’e transfer olduğunda kulübün kombine satışlarında ciddi düşüş yaşanmış. Attığı gollerden sonra sevincini sol yumruğunu havaya kaldırarak gösterdigi için İtalyan Futbol Federasyonundan defalarca ceza alan Cristiano Lucarelli, kariyerinde kulübün solcu tribün grubu “Otonom Tugaylar”ın kuruluş yılı olan 1999 yılına ithafen 99 numaralı formayla sahaya çıkardı…

***

Efsane futbolcularının yanısıra, futbol medyasına konu olmuş taraftarları da var: 67 yaşındaki Corrado Nastasio 1965-1968 arasında üç sezon takımın formasını giymiş. 1969 senesinde İtalya U21 takımında bir maçta görev almış. Oğlunun hastalığı nedeniyle 31 yaşında futbolu bırakmış, alt liglerde top koşturmuş, sonrasında Livorno limanında işçi olarak çalışmış. Ama Livorno sevdasından hiç vazgeçmemiş. Müthiş futbol dergisi “When Saturday Comes” 2012 senesinin Ekim sayısında, Nastasio’nun bin kilometrelik Reggina deplasmanına tek başına gittigini, deplasman takımının tribününde tek başına oturduğunu anlatır. Önce deplasman tribününü açmak istememiş Reggina yöneticileri, ancak araya polis şefinin girmesiyle bizim yalnız misafire koca tribünü açmak zorunda kalmışlar. Şimdilerde, adını taşıyan, liman işçilerinin kurduğu 200 kişilik bir taraftar grubu takımın her maçında tribünlerde yerini alır…

2013-2014 sezonun sonunda, 20 takımlı Serie A’da Bologna ve Catania ile birlikte Serie B’ye düştü Livorno, içimiz yandı. Geldiğimiz çağın güce, güçlüye tapan, paraya bulanmış endüstriyel futbol düzeninde sadece devrimci ruhları, duruşları bile onları desteklemeye yeter oysa. Yeni sezon başlamasına başladı ama ‘Serie A’ biraz eksik onlarsız. O yüzden, ah Livorno! Serie B’de oynadıkları ilk iki maçta 6 puanla topladılar. Dönüşleri muhteşem olsun…

Ziya Adnan

10 Eylül 2015