Dilediği zaman gol atar!

Dilediği zaman gol atar!

Uzaklardan… 

2006 senesinin güneşli bir Temmuz gününde Kuzey Londra’nın görkemli Emirates Stadı’nı dolduranlar, unutulmaz 10 numarayı son kez izleme adına oradaydı. Futbol kariyerini noktaladığı Arsenal, ilk takımı Ajax karşısında sahne alırken, o gün o jübile maçında sahada kimler yoktu ki… Thierry Henry, Ian Wright, Emmanuel Petit, Patrick Vieira, Marc Overmars, Jaap Stam, Marco van Basten ve hatta son 10 dakikada oyuna giren Johan Cruyff…

11 senelik Arsenal kariyerinde 423 maça çıkmış olan Hollandalı, o gün 60 bin taraftarın önünde yeşil sahalara veda etti. Arsenal formasıyla kaydettiği 120 gol dev ekranda yeniden gösterilirken buruk bir hüzün kaplamıştı o futbol mabedini. Bir jübile maçına gösterilen büyük ilgi ona duyulan saygıyı anlatıyordu. Zaten böylesine bir veda, kaç futbolcuya nasip olurdu ki?

***

“Buz adam” Bergkamp’in yeşil sahalara veda ettiği günlerde, onun varisi olarak gösterilen genç Hollandalı bazen ilk 11’de, bazen de rezerve takımıyla çıktığı maçlarda adından sıklıkla söz ettiriyordu. 6 Ağustos 1983 Rotterdam doğumlu forvet oyuncusu, futbola SBV Excelsior takımının miniklerinde başlamış, ancak ilerleyen zamanlarda antrenörü Jamie McCulloch ile yaşadığı sorunlar nedeniyle Hollanda’nın köklü takımı Feyenoord’a geçiş yapmıştı. Henüz 17 yaşında, Feyenoord’un ilk 11’inde yer almaya başlarken ilk sezonunda 15 maça çıkıyor, 2001-2002 sezonunun sonunda ülkesinde “Yılın Genç Futbolcusu” ödülünü kazanıyordu.

Bir sonraki sezonda üç senelik profesyonel sözleşmeye imza atarken, takımının AGOVV’u 6-1 ile geçtiği kupa maçında 5 gol atıyordu. Ancak burada da teknik direktörü Bert van Marwijk ile sorunlar yaşayan forvet, 2002 yılındaki UEFA Süper Kupa finali öncesinde Real Madrid’e karşı forma giyme şansı bulamadan kadro dışı kalıyordu. O sezon sadece 28 maçta oynayabilirken 8 gol kaydediyor, takımı Hollanda Kupasını finalde kaybediyordu.

Takımda yaşadığı sorunlar nedeniyle adı uyumsuza çıkmış, Feyenoord teknik heyeti takımdan gönderilmesine karar vermişti. Ancak geçmişte yaşadığı disiplin sorunları nedeniyle kendisine bir türlü kulüp bulamıyordu. İmdadına 17 Mayıs 2004 tarihinde Arsene Wenger yetişirken, Hollandalı 2,75 milyon Sterlin karşılığında Arsenal’a transfer oluyor, kuzey Londra takımı ilk pazarlıkta istenen 5 milyon Sterlin’lik bonservis bedelini neredeyse yarıya indiriyordu. Önceki sezonlarda Thierry Henry adında bir sol açıktan müthiş bir forvet yaratan Fransız teknik direktör, bu kez 21 yaşındaki sol kanat oyuncusunu takıma kazandırıyordu. O sezonun Ocak ayında Ispanyol José Antonio Reyes de takıma katılırken, forvet hattındaki rekabet fena kızışmıştı.

***

Hollandalı futbolcu Arsenal formasıyla ilk maçına 8 Ağustos 2004 tarihinde sezonun açılış maçında, Community Shield kupasında Manchester United karşısında çıktı ve Arsenal o maçı 3-1 kazandı. İlk kez sahaya çıktığı takımıyla kupa kazanan forvet 2004-2005 sezonunun büyük bölümünü yedek kulubesinde geçiriyor; 27 Ekim 2004 tarihinde bir Lig Kupası maçında Manchester City’e karşı forma giyiyordu. Arsenal o maçı 2-1 kazanırken, takımının gollerinden biri onun ayağından gelmişti. 2006 senesinin soğuk bir Şubat akşamında oynanan maçta, Southampton takımının sol beki Graeme Le Saux’a yaptığı kasıtlı faul nedeniyle kırmızı kart gördüğünde, saha kenarındaki teknik direktörü Wenger’in kızgınlığı yüzünden okunuyordu.

Ertesi günün spor sayfalarında, o maçı anlatan “The Telegraph” gazetesi yazarı, genç futbolcuyu “21 yaşında ama sahada 9 yaşındaki çocuk gibi davranıyor!” cümlesiyle manşetlere taşımıştı… O maçtan sonra bir süre yedek kulübesine mahkûm olan golcü, Thierry Henry’nin sakatlanmasıyla yeniden forma şansı buluyor; Arsenal’ın Blackburn Rovers’ı elediği Federasyon Kupası maçında takımının iki golü onun ayağından geliyordu. O sezon forma giydiği 41 maçta 10 gol kaydedecekti.

2005-2006 sezonuna iyi başlayan forvet, 8 maçta 8 gol kaydederken Kasım ayının en iyi futbolcusu seçiliyor, o senenin Ocak ayında kulübü sözleşmesini 2011 senesine kadar uzatıyordu. O sözleşmeden kısa süre sonra, Cardiff’e karşı oynanan Federasyon Kupası maçında ayak parmağı kırılan golcü uzun süre sahalardan uzak kalacak, Mayıs ayında Arsenal’ın Barca’ya 2-1 yenildiği Şampiyonlar Ligi finalini yedek kulübesinden izleyecekti.

2006-2007 sezonunun başında, Londra derbisinde Charlton Athletic’e attığı mükemmel gol sezonun en iyi gollerinden biri olarak istatistiklere geçerken, Ocak ayında Manchester United’a karşı oynanan maçta bir kez sakatlanıyor; sezonu 13 golle kapatıyordu. Sakatlıklarla boğuştuğu zamanlarda düzenli olarak forma giyememesine rağmen, Arsenal’in en golcü futbolcusu olarak dikkatleri çekiyordu.

***

Premier Ligde unutulmaz izler bırakmış Henry’nin, Barca’ya transferinden sonra Wenger’in gol yollarındaki ilk tercihi haline gelen forvet 2007-2008 sezonuna iyi başlıyor ve 10 maçta 7 gol kaydediyordu. Ancak bu kez de Hollanda Ulusal Takımı’yla çıktığı maçta sakatlanacak ve sahalardan iki ay uzak kalacaktı. Sezonun geri kalanında ara ara forma giyse de sakatlıklar yakasını bırakmayacaktı.

 

2008-2009 sezonuna iyi başlayan golcü, 4-4 biten Londra derbisinde Tottenham’a karşı Arsenal kariyerinin 50. golünü kaydediyor, o sezonu 20 golle tamamlıyordu. Bu onun Arsenal’de geçirdiği en verimli sezon olurken, Arsenal taraftarları tarafından da sezonun en iyi futbolcusu seçilmişti.2010-2011 sezonuna Arsenal’ın efsane ismi Dennis Bergkamp’ın 10 numaralı formasını giyerek başlarken, ligi en golcü futbolcu sıralamasında Carlos Tévez ve Dimitar Berbatov’un ardından 3. sırada tamamlıyor, “Altın Ayakkabı” ödülünü kıl payı kaçırıyordu.

***

Bu sezonun başında, Cesc Fabregas’ın Barca’ya transferinden sonra kaptanlığı devralırken, Ağustos ayında Udinise’ye karşı oynanan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında sezonun ilk golünü kaydediyor, 24 Eylül 2011 tarihinde Bolton Wonderers’a iki gol atarak Premier Lig’de 100. golünü kutluyordu. O gün kulüp tarihinde 100 gol atmış 17. futbolcu olarak adı Arsenal unutulmazlarının arasına yazıldı.

Ekim ayının son günlerinde Stamford Bridge Stadı’nda Chelsea ile oynanan ve nefesleri kesen maçta bir kez daha üçleme yaparken, Arsenal taraftarları Bergkamp’in izinden yürüyen, 2011’de forma giydiği 28 maçta 27 gol kaydeden golcüyü alkışlıyordu. Premier Lig tarihinde sadece dört Hollandalı futbolcunun 50 gol barajını aştığı zamanlarda artık o da elit golcüler arasındaydı.

Sezon başında Samir Nasri ve Cesc Fabregas gibi iki yıldızını kaybeden Arsene Wenger, yeni sözleşme imzalamaya şimdilik gönüllü görünmeyen Hollandalı futbolcuyu kalması konusunda ikna edebilir mi bilinmez ama onun oynadığı maçlarda Arsenal’in futbolseverlere keyif verdiği de bir gerçek.

Robin Van Persie, Ada futbolunun yükselen Hollandalı yıldızı… Geçtiğimiz sezondan bugüne kadar oynadığı 45 lig maçında kaydettiği gol sayısı 44… Bugünlerde maç günleri onun adına söylenen tezahürat yankılanıyor Emirates semalarında:

“Robin Van Persie – He scores when he wants!” (Dilediği zaman gol atar!)

Ziya Adnan
18 Mart 2012
RVP