Yeşil Sahaların Davetsiz Misafirleri…
Uzaklardan…
Şimdilerde tarih olmuş Highbury Stadı’nda, bir Avrupa Şampiyonlar Ligi maçı… Ev sahibi Arsenal, Villa Real karşısında… Maçın heyecanlı bir anında sahaya nereden geldiği bilinmeyen bir sincap giriverdi. Hakem bu küçük misafiri fark edip oyunu durdurdu. Sahadaki futbolcular kadar tribündeki taraftarlar da şaşkınlıkla, heyecanla oraya buraya koşan sincabı izliyordu. Hemen yanıbaşımda oturan yaşlı Arsenal taraftarı dönüp sordu: “Evlat bilir misin, Tottenham ile bu sincap arasındaki fark nedir?” Ve düşünmeme bile fırsat vermeden cevabı yine kendisi verdi: “Bu sincap en azından bir Şampiyonlar Ligi maçında sahaya çıkmıştır!”
Kediler, köpekler, sincaplar, tavşanlar, kuşlar… Yeşil sahaların davetsiz misafirleri… Kimi zaman bir Şampiyonlar Ligi maçında hiç beklenmedik bir anda yeşil sahada boy gösterip gelişigüzel depar atarken tribünleri gülümseten, kimi zaman sahadakilere zor anlar yaşatan, takımdan ayrı düz koşuya pek meraklı sevimli yaratıklar… İçlerinde iç burkan, yürek acıtan hikâyelerde yer almışlar da var elbet. Kolombiya 2. Liginde top koşturan Luis Moreno’nun baykuşu onlardan biri… 2011 senesinin Mart ayında, deplasmanda oynadıkları maçta rakip takım Atletico Junior’un stadının çatısında yuva yapmış, maç esnasında sahaya konan kulübün maskotu baykuşu tekmeleyerek öldürmüş Moreno. Maçın 74. dakikasında sahaya konan, sonra topun çarpmasıyla sersemleyen kuşu tekmeleyerek saha dışına atması sonrası uzun süre ölüm tehditleri almış ama Kolombiya kanunlarında hayvan haklarını korumaya dair bir madde bulunmadığından, iki maç ve
1.070.200 peso (560 ABD Doları) para cezasıyla kurtarmış paçayı.
Bilir misiniz, futbol dünyasının tarihteki en meşhur dört ayaklısı, Pickles adındaki Collie cinsi siyah beyaz köpektir. Anlatalım hikâyesini. 1966 Dünya Kupasının oynanmasına üç ay kadar kala, takvim yaprakları 20 Mart 1966’yı gösterirken Londra’nın Westminster holünde dev bir camekân içinde sergilenen, futbolun en görkemli kupası “Jules Rimet’ çalınır. Olay Ada basınında bomba etkisi yaratır. Federasyon adına bir skandal patlak vermiştir. Güvenlik güçleri kupayı bulmak için seferber olur. O esnada, durumdan istifade etmek isteyen birkaç fırsatçı, İngiltere Futbol Federasyonuna mektup yazarak, “Kupanın kendilerinde olduğunu, söylenen saat ve yere beşlik notlar halinde 15 bin Sterlin getirmedikleri takdirde kupanın akıbetinin pek hayırlı olmayacağını” söylerler. Polis fidyecilerin peşine düşer ve kısa sürede yakalar. Ancak kısa zaman sonra kupa hırsızlarının onlar olmadığı anlaşılır. Aramalar sonuçsuz kalırken mesele büyümüştür…
Olaydan bir hafta kadar sonra, Londra’nın güneyinde Crystal Palace yakınlarındaki Beulah Hill mahallesinde sahibinin yürüyüşe çıkardığı Pickles, gazete kâğıdına sarılarak çalıların arasına gizlenmiş kupayı bulur ve kupayı bulana verilecek 6.000 Sterlin ödülü sahibine kazandırır. Ödülün günümüz parasıyla yaklaşık 500 bin TL civarında olduğu, polisin ilk etapta kupayı bulanlardan şüphelendikleri, ancak hırsızların hiçbir zaman yakalanamamış olması tarihe düşen notlar… İngiltere Milli Takımının kupayı kazanmasından sonra Pickles ve sahibi İngiltere Futbol Federasyonu tarafından kutlamalara özel olarak davet edilir, sevimli köpeğin kupadan su içmesine izin verilir…
1967 senesinde, kedi kovalarken geçirdiği talihsiz kaza sonucu ölen Pickles’ın adının yazılı olduğu tasma şimdilerde Manchester’de yer alan futbol müzesinde yer almakta. Pickles’ın, ölümünden önce, başrollerini Eric Sykes ve June Whitfield’in paylaştığı “The Spy With the Cold Nose” filminde yer aldığını, 2006 senesinde Michael Chaplin tarafından yazılmış ve televizyona uyarlanmış hikayesinin“The Dog Who Won The World Cup” (Dünya Kupasını kazanan köpek) ünlü komedyen Harry Enfield tarafından seslendirildiğini hatırlatalım.
***
Brezilya’nın kazandığı 1962 Dünya Kupasında, çeyrek final maçında Brezilya, İngiltere karşısında… Maçın başlamasından kısa süre sonra sahaya dalan sevimli köpek oyunun durmasına neden olur. Brezilya kalecisi Gilmar, o dönemin yıldızı Garrincha dahil tüm futbolcular köpeği yakalamak için seferber olurken, ellerinin üzerine çöken Jimmy Greaves hayvana usulca yaklaşarak yakalar ve görevlilere teslim eder. Ancak, oyun dışı kalmasını hazmedemeyen köpek, sahadan Greaves’in kucağında çıkarken İngiliz futbolcunun formasına işer. Rivayete göre bu duruma çok gülen Garrincha, o maçtan sonra afacan köpeği sahiplenir ve evine götürür.
***
Yakın geçmişte, Anfield Stadı’nda oynanan maçta sahaya giren kedi oyunun durmasına sebep olmuştu. Liverpool taraftarları tarafından, efsane Dalglish’e ithafen “Kenny” adı verilen kedinin adına açılmış twitter hesabına 20 binden fazla takipçi katılmış. Twittleri arasında “Sahada geçirdiğim üç dakikada Steward Downing’in tüm sezon geçebildiği rakiplerden daha fazlasını geçtim!” cümlesi en fazla yorum alanlardan… (Bilmeyenler için, Liverpool’un kanat oyuncusu Downing o dönem bekleneni veremeyenlerdendi ve geçtiğimiz sezon West Ham United’a transfer oldu).
***
Davetsiz misafirlerden söz açınca yalnız ve güzel ülkemi de anmadan geçmek olmaz. 2008 yılında Polatlı Şehir Stadı’nda Polatlıspor-Adliyespor arasında oynanan Ankara Amatör Süper Lig maçını birlikte izlediğimiz Necdet Abi anlatmıştı. Polatlıspor’un 2. ve 3. liglerde mücadele ettiği 80’li yıllardan birinde Polatlı Şehir Stadı’nda bir maç oynanmaktadır. Bir ara kalecinin yaptığı uzun bir degaj sonrasında top havada süzülerek giderken ulaştığı en yüksek noktada, sahanın üzerinde uçmakta olan bir güvercine çarpar. Güvercin çarpmanın etkisiyle bir an için havada asılı kalır ve sonra da yalpalayarak düşmeye başlar. Ama bir yandan da can havliyle kanat çırparak düşmemeye, dengeyi sağlayıp havada kalmaya çalışmaktadır. O esnada kuşun kurtulamayacağından ve yere çarpıp öleceğinden emin olan stattaki taraftarların çoğu, üzüntü ve heyecanla gözlerini kapatmıştır. Fakat kuş, yere iyice yaklaşmışken son bir gayretle toparlanıp yeniden havalanmayı başarır ve tam gaz uçarak “olay yerinden” hızla uzaklaşır. Bu sırada Şehir Stadı, güvercinin kurtulmasını kutlayan seyircilerin kahkaha ve alkışlarıyla inlemektedir. Olayı anlatan Necdet Abi, anımsadığım kadarıyla sözlerini şöyle bitirmişti: “Stat alkıştan yıkılırken güvercinde öyle bir gidiş vardı ki Ziya; bir göreceksin! Ben canımı sokakta bulmadım. Bir daha buralardan geçersem kanadım kırılsın der gibiydi sanki.”
***
Adına futbol denilen o güzel oyunun içinde yeşil sahaların davetsiz misafirleri de var elbet; zaman içinde yaşanmış nice güzel hikâyede topa ve takımdan ayrı düz, bazen de çapraz koşu yapmaya pek meraklı, oyuna renk katan o sevimli canlılar… Kediler, köpekler, sincaplar, tavşanlar, kuşlar… Derler ki, bir hayvanı sevmedikçe insan ruhunun yarısı uyumaya devam edermiş. Futbol ve hayvan sevginiz hiç bitmesin…
Güzel bir sene dileğiyle…
Ziya Adnan
1 Ocak 2014