Upton Park: Tarihi statta son derbi!
Uzaklardan…
Ülke açık hava tımarhanesine dönmüşken sadece futbol yazmak olmaz elbet, kimselerin önüne yatmadan biz de birkaç kelam edelim. Ülkeyi yönetenler diyorlar ki, tecavüz, çocuk istismarı, taciz AKP’den önce de vardı, AKP başlatmadı. Elbette vardı ve hep olacak ama “bizdensen korkma, her suçu işleyebilir ama ceza almazsın” anlayışını bu iktidar döneminde yaşadık. Hiçbir konuda hesap vermek istememeyi, bırak hesap vermeyi özeleştiriye bile tahammülsüzlüğü… Çünkü her eleştirinin şirazesi çoktan kaymış iktidarlarını sarsacağını düşünüyorlar. O yüzden yayın yasakları, twitter kapatmaları, sosyal medya nefretleri… Zarrab Amerika’da yargılanırken Türkiye’de bürokratlara verdiği 8,5 milyar dolar rüşveti anlatıyor; Times, Guardian, Huffingtonpost çarşaf çarşaf yazıyor ama biz de tık yok! Unutturacaklarını sanıyorlar, saklayarak, konuşturmayarak, korkutarak… Ellerine geçirdikleri medya onca çocuğun cinsel istismarını değil, ana muhalefet partisi liderinin sözlerini gündeme getiriyor. Çünkü yandaş bir vakfa zarar gelsin istemiyorlar. Toplumda yarattıkları ahlaki çöküntüyü saraylarla, duble yollarla örtbas edeceklerini sanıyorlar. Velhasıl bu iktidar bize her fırsatta Platon’un şu sözlerini hatırlatıyor: “Hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır.”
Neyse, ülkenin iç acıtan hallerini bir kenara bırakıp futbola dönelim…
2014 senesinin yazıydı…
Futbol sezonu henüz açılmış, Passolig garabetinin tribünleri lanetlediği zamanlarda futbol özlemimizi giderme adına Necdet Özkazancı’yla ile birlikte şehrin o eski stadının yollarına düşmüştük. Malum, insan futbol dilencisi olmaya görsün! Otoparklar ve AVM’lerle kafayı fena bozmuş yorgun şehrin o unutulmuş semtinde nicedir kaderine terk edilmiş, şimdilerde dozerleri bekleyen futbol mabedi mor beyaz takıma ev sahipliği yapıyordu. Efsaneye göre yatırın üzerine inşa edildiği için uğursuz sayılırmış. Yakın geçmişte, 37 bin kişilik kapasitesiyle başkentin en büyük stadının giriş merdivenlerinin Çankaya Köşkü’ne taşındığını yazmıştı gazeteler. Oysa hayatın siyah beyaz olduğu zamanlarda, maç günleri babalarının elini tutmuş çocuklar yürürdü maç günleri yollarında… Statların AVM’lere dönüştürüldüğü zamanlarda hatırlayalım yıkımı yakın Cebeci Stadı’ndan çok uzaklarda aynı akıbeti paylaşan o tarihi mabedi…
1895 senesinde, demiryolu işçileri tarafından “Thames Ironworks F.C” adıyla kurulmuş Doğu Londra’nın köklü takımı, 1900 senesinde adını “West Ham United FC” olarak değiştirmiş. 1904 senesinden günümüze kadar takıma ev sahipliği yapmış olan 35.016 kapasiteli Upton Park Stadı, günümüzdeki adıyla Boleyn Ground. Stadı’nın adının hikâyesi ilginç, anlatalım bilgimiz yettiğince. 1533–1536 arasında İngiltere Kraliçesi Anne Boleyn stadın bulunduğu yerde yaşamış. Rivayete göre, kraliçenin hizmetçilerinden biri doğum esnasında ölmüş ama ruhu mekânı terk etmemiş. Hikâyeyi bilenler, konusu açıldığında stadın hayaletli olduğunu dile getirir…
West Ham o statta ilk maçını 1904 senesinin yazında Millwall’a karşı, 10 bin taraftarının önünde oynamış ve o maçı 3-0 kazanmış. 1944 senesinde, Londra’ya bombalar yağdığı zamanlarda sahanın yakınına düşen bir bomba nedeniyle takım maçlarını evinden ırak statlarda oynamak zorunda kalmış. 1970 senesinin Ekim ayında, maçların ayakta izlenebildiği zamanlarda Tottenham Hotspurs’e karşı oynanan maçı 42.322 taraftar izlemiş, ki bu aynı zamanda stat tarihinin rekoru… O zamanlarda güney ve kuzey tribünleri tel örgülerle çevrili olduğundan, futbol âleminde “Chicken Run” (tavuk kümesi) olarak bilinirmiş…
2012 senesinde Londra Olimpiyatlarından sonra yeni stat arayışındaki iki kulüp, Tottenham ve West Ham Olimpiyat Stadı için kıyasıya rekabete girişiyor, stadın Doğu Londra takımına yakın olması nedeniyle kullanım hakları West Ham’a veriliyordu. 2016-2017 sezonunun başından itibaren 99 seneliğine kiraladığı Olimpiyat Stadı’nda oynayacak maçlarını bordo mavililer, eski statları ise yıkım sonrasında yerini pahalı apartmanlara bırakacak. Velhasıl endüstriyel futbolun acımasız çarkında, nice unutulmaz maçlara ev sahipliği yapmış tarihi bir futbol mabedi daha tüm yaşanmışlıklarla birlikte tarih olacak…
Ilık bir bahar gününde, Upton Park’ta son Londra derbisi: West Ham, Arsenal karşısında. Deplasman takımı Arsenal, West Ham ile oynadığı son 10 maçın dokuzunu kazanmış. Giroud, Ramsey, Walcott yedek kulübesinde, yenilerden Elneny ve Iwobi sahada. Maça daha atak başlayan Arsenal ama Dimitri Payet’i unutmamak gerek. Bu sezon Premier Lig’in en iyilerinden 27 numara. 18.dakikada savunmasının arkasına sarkan Mesut golü buluyor. Bu sezon altıncı golü 11 numaranın. 35’te 2-0 öne geçiyor deplasman takımı, Mesut’un müthiş pası Sanchez’in golü. İlk yarının bitimine yakın Andy Caroll’un üç dakikada kaydettiği iki gol görülmeye değer. Sakat ya da cezalı olmadığı zamanlarda ceza sahasında çok etkili 9 numara, bir de gereksiz sarı kartları olmasa!
İkinci yarıya tanıdık bir isimle başlıyor Biliç, belli ki rakibin hava toplarındaki zaafını gözlemlemiş. Emenike sahada. 51’de ‘hat-trick’i tamamlıyor Caroll. Chec’in yokluğu etkiliyor Arsenal savunmasını. Ospina cepheden gelen toplarda iyi ama yan toplarda yetersiz! Bizim topraklardaki taliplilerine duyurulur… Puan kaybına tahammülü olmayan Wenger, Giroud’yu alıyor oyuna ve 70’te beraberliği yakalıyor Arsenal. Son 20 dakikada top iki kalede mekik dokuyor ama başka gol olmayınca altı golün atıldığı son Upton Park derbisinde puanlar kardeş payı! Maçtan sonra Wenger’e bu sonuçtan sonra şampiyonluk şansını soruyorum. “Premier Lig’de her şey mümkün!” diyor kaybedilmiş puanlara hafiften hayıflanarak…
Ziya Adnan
12 Nisan 2016