Premier Lig Seyir Defteri: Slaven Bilic, korkusuz…

Premier Lig Seyir Defteri: Slaven Bilic, korkusuz…

Uzaklardan…

Geçenlerde BBC’nin o enfes radyo programına bağlanan Leicester City taraftarlarından biri anlatıyordu. Şehrin ilkokullarından birinde beden eğitimi öğretmeniymiş. Bu sezona kadar okuldaki çocukları United, City, Liverpool, Arsenal, Chelsea formaları ile görmek hiç yadırganmazmış. Ama Leicester City’nin inanılmaz yükselişi çocukları da etkilemiş, mavi forma bu sezon okul üniforması gibi olmuş! O küçük şehrin büyük takımının hikâyesini o kadar sevmiş ki çocuklar, forma satışlarında patlama yaşanmış. Eh, boşuna dememişler, “çocuk ne görürse onunla büyür”, darısı o sevinci hiç yaşamamış şehirlerin başına…

“Tilkiler”in sezon sonunda şampiyonluk kupasını kaldırması temennisiyle onları başka bir yazıya bırakıp, bu sezon Premier Lig’de göze batan futbol adamını anlatalım bu yazıda. Doğu Londra’nın işçi sınıfının takımını köklü tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’nin eşiğine getirmiş o mütevazı teknik direktörü yâd edelim…

2014/2015 sezonunu ligin 12. sırasında bitirmişti West Ham United, nam-ı diğer “Çekiçler”. O sezon 6 takımla temsil edilen Londra’da küme düşen Queens Park Rangers’dan sonra en az puan toplayan takım olmuştu. Kurulduğu 1895 senesinden beri 15 teknik direktörle çalışmış olan kulüp, 2000’li senelerin başında Harry Redknapp ile başlayan süreçte 6 teknik direktör değiştiriyor ama umduğunu bulamıyordu. Sezon sonunda Sam Allardyce ile yollar ayrılmış, alışılmış arayış başlamıştı…

O tarihlerde uzaklarda…

Bizim futbol fakiri coğrafyada, sezon boyunca kendi evinde oynayamamış, stadı bile olmayan bir takımla koca sezonu evinden ırak geçirmiş futbol adamı gönderiliyordu. İstanbul derbilerini kazanamamış olmasını başarısızlık olarak görüyordu kimileri! Oysa şehirdaşı iki rakibine göre kadro ve bütçe açısından hayli geride olmasına rağmen son haftalara kadar yarışta kalmış, üstelik Avrupa’da hiç de fena sayılmayacak sonuçlar almıştı siyah beyazlı takım, ama bizim topraklarda teknik direktöre bakış ve başarı kıstası malumunuz. Birinciysen her şey, ikinciysen hiç!

Velhasıl 2000 senesinden beri siyah beyazlı takımdan ayrılan 17. teknik direktör olmuştu Slaven Biliç, üstelik yakın geçmişte sekiz gol yedikleri Liverpool’u elediği sezonda. Ama yaşamda olduğu gibi futbolda da birinin kaybı diğerinin kazancı… Haziran başında üç senelik kontrata imza attığında sevinmişti bordo mavili takımın taraftarı. 1996-1997 sezonunda takımın formasını giymişti, pek sevilirdi Doğu Londra’da. Takımın en zor zamanlarında gitmeyi değil kalmayı tercih etmişti…

Sezonun ilk maçında, üstelik zorlu Arsenal deplasmanında Londra derbisini kazanıyor, Chelsea’yi ve City’i kendi evinde deviriyordu. Ligde ve kupada dört kez karşılaştığı Liverpool’u üç maçta alt etmiş, United’a iki maçta da yenilmemişti. The Guardian’da futbol yazıları yazan Jacob Steinberg, “Fearless” (korkusuz) olarak tanımlıyor bu sezon West Ham’ı, sanırım Hırvat teknik direktörün futbol felsefesini en iyi anlatan…

•••

Ve mart ayının ortalarında, geçen sezonun şampiyonu Chelsea’nin Stamford Bridge Stadı’nda, 41.623 taraftarın önünde sahaya çıktığında rakibinin 9 puan önünde 5. sıradaydı Bilic’in öğrencileri. Geçtiğimiz sezon iki maçta da rakibine mağlup olmuştu West Ham ama bu sezon farklıydı. Ligde oynadığı son 16 maçın sadece ikisini kaybetmiş, Michail Antonio, Dimitri Payet, Manuel Lanzini, Emmanuel Emenike, Mark Noble, Enner Valencia’lı kadrosuyla bu sezon evinde kaydettiği gollerden fazlasını deplasmanlarda bulmuştu. 17. dakikada Lanzini’nin sezonun en iyilerinden olmaya aday golüyle öne geçtiklerinde yıkılmıştı deplasman takımının kale arkası tribünü. Yeri gelmişken, ofansif orta sahanın hakkını da vermeden geçmeyelim. River Plate’de top koşturduğu zamanlarda “La Joya” (zümrüt) olarak bilinirmiş 23 yaşındaki Arjantinli. Bilic’in 2015 sezonunda Al Jazira’dan kiraladığı 28 numara sezonun en iyilerinden…

İlk yarının bitimine yakın Cesc Fabregas’ın müthiş frikik golüne engel olamıyor, daha etkili oynadığı devreyi beraberlikle kapatıyordu West Ham. 60’da oyuna giren Andy Carroll topla ilk buluşmasında takımını yeniden öne geçiriyor ama 89’da hakemin Chelsea lehine yarattığı penaltıyla galibiyeti son anda kaçırıyordu. 2-2 biten maçın bitiminde takımın galibiyeti hak ettiğini dile getiriyordu Bilic. Milli takımların hazırlığı için verilen aradan sonraki ilk maçta kendi sahasında Crystal Palace’a puan kaptırdı West Ham, bitime yedi maç kala 4. sıradaki City’nin üç puan arkasında…

Bilic’i hatırladığımız bu yazıda son sözü Chelsea maçında oyundan çıkarken hocası tarafından beklemediği buse ile ödüllendirilen savunma oyuncusu Aaron Cresswell’e bırakalım: “Daha önce hiçbir hocam tarafından öpülmedim! Futbola bu kadar tutkulu ve bir o kadar seven biri için oynamak ben dâhil tüm takıma keyif veriyor.”

Ziya Adnan
5 Nisan 2016