Şehri gibi unutulmuş, Hacettepe…
Uzaklardan…
Baharın habercisi bir günde, Ankara 19 Mayıs Stadı’nda oynanan Gençlerbirliği–Kasımpaşa maçının bitiş düdüğünden hemen sonra… Başkent’in nicedir şehri gibi kaderine terk edilmiş, günümüzde pek viran, pek yalnız kalmış Cebeci Stadı’nda… Çocukluk yıllarımda, o zamanların gözde semtlerinden Cebeci’de, mahallenin tam orta yerine inşa edilmiş 37.000 seyirci kapasiteli o eski stad, ikinci ligde mücadele eden Hacettepe’ye ev sahipliği yapmakta… O pazar gününde, ara sıra çiseleyen yağmur altında, boş tribünler önünde ev sahibi takım, kendi gibi can çekisen Akçaabat Sebatspor karşısında, bir sezon daha lige tutunma savaşında… Son dakikalarda yediği gollerle sahadan 3–2 yenik ayrılan mor-beyazlılar, bir sonraki hafta Bugsaşspor’a da mağlup olunca, geçen sezondan sonra bir kez daha küme düşüyor.
Değerlerini birer ikişer yitiren Atatürk’ün Başkent’inden bir futbol takımı daha karanlık akıbete doğru yol alırken, yaşlı bir Hacettepe taraftarı başı önünde ayrılıyor staddan. Gözlerden uzak bir yerlerde, kendi haline terk edilmiş akıbetini bekleyen yaşlı bir huzur evi sakini gibi, geçmişine ağıt yakan takımlar diyarında, o gün, o eski statta gözlerden uzak bir Ankara takımı daha tarih oluyor.Tıpkı Şekerspor, Ankara Demirspor, PTT gibi…
***
Hacettepe, Şekerspor, Ankara Demirspor, PTT…
1959 yılında kurulmuş ligimizin başına, “Süper” yakıştırması yapıştırılmadan çok önce, 60’lı yılların başlarında, onlar kâh çim, kâh toprak sahalarımızda mücadele etmişler, hiç şampiyon olmamış olsalar da eskiyi bilen futbolseverlerin hafızalarına kazınmışlardı.
Yeni futbol nesilleri hiç tanımamış olsa da mor-beyazlı Hacettepe bir zaman hayatımızda yer etmişti. Daracık sokakları, eski esnafı, şarapçıları, dumancıları, kalaycıları, halkacıları, kabadayıları ile namlı bir Ankara semti idi Hacettepe. Ve o semtin bıçkın takımıydı mor-beyazlılar. Mahallelerine ölesiye bağlı Ankaralıların takımıydı. 1961–1962 sezonunun bitiminde, olaylı bir final sonrası birinci lige çıkmışlardı. 1968 senesine kadar oynadığı birinci ligden düştüğünde, geride bir mahallenin enkazı üzerine yükselmiş, adını mahalleden alan bir hastane bıraktı. Yalnız mahallesini değil, mor-beyazını da yitirdi mahalle sakinleri.
Sevgili Tanıl Bora ve Levent Cantek’in çalışması, (Ankara Futbolu: Memleket Futbolunun Kenar Semti) Hacettepe’nin yok oluşunu şu cümlelerle anlatır,
“Bu kendine mahsus camia, bu Hacettepe takımı, mahallesiyle birlikte battı. İhsan Doğramacı’nın hastane projesi, başkentin huzurunu kaçıran Hacettepe’yi tedip hatta tenkil harekâtına dönüştü. Tüm mahalle istimlâk edilip meskûnlar ‘dağıtıldı’. Hacettepeliler doğup büyümedikleri, asla mahalleleri gibi sevemeyecekleri yerlere saçıldılar.”
Sonra, bir ara adı “Hacettepe Camuzoğlu” oldu. Bir süre sonra da o zamanlar, yani 80’li yılların ortalarında Keçiören Belediye Başkanı olan Melih Gökçek aldı kulübü ve “Hacettepe Keçiörengücü” adını verdi. Ve en sonunda kulübün adından “Hacettepe” sözcüğü de çıkarıldı. Artık Hacettepe yoktu, Keçiörengücü vardı! Ne yazık ki “Hacettepe” adı tarihe karışmıştı.
***
Sanayi Barbaros, ASAŞ, OFTAŞ ve yeniden Hacettepe…
1949’da kurulan kahverengi-sarı renkli Sanayi Barbarosspor. 1968–1972 arasında 3. ligde oynamış, 1998’de Asaşspor adını almış ve renklerini mavi-beyaz yapmış. 2001’de adını Gençlerbirliği Asaşspor, renklerini de kırmızı-siyah olarak değiştirmiş.
Bu değişimi, 25 Haziran 2001 tarihli gazeteler şöyle yazıyordu:
“Gençlerbirliği, geçen sezon ikinci ligde mücadele eden ve hiçbir maça çıkmayarak Üçüncü Futbol Ligi’ne düşen ASAŞ Spor’u satın aldı.
Konu ile ilgili olarak Gençlerbirliği’nin Basın Sözcüsü Muammer Akyüz, ASAŞ Spor yetkilileriyle görüşmelerin tamamlandığını ve her konuda anlaşıldığını belirterek, ‘ASAŞ Spor yetkilileriyle görüşmelerimizde olumlu sonuçlar aldık. 30 Haziran’da yapılacak genel kurul ile ASAŞ Spor’u şampiyonluğa taşıyacak yeni yönetim kurulunu oluşturacağız,’ dedi.
Akyüz, ASAŞ Spor’un Gençlerbirliği’nin alt yapısı gibi çalışacağını ve Gençlerbirliği’nde forma giyemeyen ve tecrübe kazanması gereken futbolcuları ASAŞ Spor’da oynatacaklarını kaydetti. (aa)”
Ve 2005–2006 sezonunda 1. lige çıkan Gençlerbirliği Asaş kulübünün adı “Gençlerbirliği Oftaş” oldu. 2006–2007 sezonunda 1. Lig şampiyonu olarak Süper Lig’e yükselen Gençlerbirliği Oftaş, 2008 yılında adını “Hacettepe”, renklerini de “mor-beyaz” olarak değiştirince, bir gece apansız yeniden futbol sahalarına dönmüş oldu tarihi kulüp… Sevindi, eskiyi bilmeyen genç Ankara futbolu sevdalıları bu beklenmedik dönüşe… Ama “Mor-Beyazlılar döndü!” diye sevinenlerin mutluluğu uzun sürmedi. Malum bu yaşamda hiçbir şey aslı gibi olmazdı; taklitler en fazlasından belki bir süreliğine aslını yaşatırdı. Öyle de oldu zaten, sevinçler yaşandı, en fazlasından bir süreliğine…
***
Ve Nisan 2011…
Tarih kokan eski Ankara evlerinin tam ortasında yer alan, ama mahallenin kaderine terk ettiği o hüzünlü stattan Hacettepe’nin zamana yenilişini görmüş olarak ayrılırken geçmişi düşünüyorum. Evlerimizde yayıncı kuruluşun, naklen yayın pazarlarının, dev ekran plazma televizyonların, saatlerce süren hep İstanbul odaklı futbol programlarının, amigo futbol yorumcularının, kökü olmayan hormonlu belediye takımlarının, futbola el atmış belediye başkanlarının olmadığı siyah-beyaz yıllarda hayatımızda onlar vardı.
***
Gelecek sezon 3. ligde ve sonra belki de amatör kümelerde mücadele edecek Hacettepe. Kim bilir, gelecekte bir gün futbol tarihini yazan kitaplar, o bıçkın, o renkli mahallenin, şehri gibi unutulmuş o takımının hazin hikâyesini yazacak.
Ve giderek eksilirken Ankara futbolu, bir zamanlar renkleri mor-beyaz olan, zaman içinde mahallesini, sevenlerini, renklerini, ruhunu, özünü kaybetmiş o bıçkın takımı muhtemel kimseler hatırlamayacak…
Ziya Adnan
22 Mayıs 2011