Premier Lig seyir defteri: Mauricio Pochettino; Marcelo Bielsa’nın izinde…
Uzaklardan…
Günümüzden 134 sene önce, 5 Eylül 1882’de kurulmuş Tottenham Hotspur FC… Ada futbolseveri arasında Spurs olarak nam salmış Kuzey Londra kulübü… En son şampiyonlukları benim dünyaya geldiğim siyah beyaz zamanlarda, 1960-61 sezonunda. O sezon kazandıkları UEFA Kupasıyla, tarihe o kupayı kazanan ilk İngiliz takımı olarak geçmişler. Maçlarını oynadıkları 36.284 kapasiteli White Hart Lane Stadı 1899 senesinin eylülünden beri takıma ev sahipliği yapmakta ama ikbali de idbarı da görmüş o eski futbol mabedi, niceleri gibi şimdilerde yıkılma aşamasında. 2018-2019 sezonundan itibaren 61 bin kapasiteli yeni stadında oynayacak maçlarını beyazlı takım. Eh, en büyük rakip Arsenal’den az da olsa daha büyük bir stada sahip olmakta önemli! Gelecek sezon maçlarını bir sezonluğuna Wembley’de oynarken, yeni stat eskisinin üzerine yükselecek, bir futbol mabedi daha tarih olacak…
Kapı komşusu ve ezeli düşmanı Arsenal’in teknik direktörü Arsene Wenger’in görevde olduğu sürede 17 teknik direktörle çalışmışlar ve ligdeki en iyi dereceyi geçen sezon Mauricio Pochettino ile yaşadılar. Şampiyonluğu kovaladığı sezonda, bahar aylarında tökezledi ve ligi bir sezonda daha Topçular’ın altında bitirdi beyazlı takım. Muhtemel, bilhassa son sezonlarda kaderleri olmuş istikrarsızlıkları bir kez daha kendini gösteriyordu. Ada futbolseveri arasında sıkça kullanılan klişedir, derler ki: “Bahis oynayacaksan her maça oyna ama asla Tottenham maçına oynama!” Böylesine istikrar abidesi Kuzey Londra takımı! 2001 senesinin güz zamanlarında, kendi evinde Manchester United’a karşı oynadığı lig maçının ilk devresini 3-0 önde kapatınca, kız arkadaşına güzel bir sürpriz yapmak istemiş adı açıklanmayan bir Tottenham taraftarı. Takımının maçı kazanacağına dair evini koymuş ortaya. İkinci yarıda United şahlanıp maçı 5-3 kazanınca, yalnızca evini değil, aşkını da kaybetmiş bahtsız taraftar…
Yeri gelmişken, 2014 senesinden beri takımın teknik direktörlüğünü yapan Mauricio Pochettino’ya da selam çakmadan geçmeyelim. 2 Mart 1972 tarihinde Arjantin’in Murphy kasabasında dünyaya gelmiş, çiftçi bir babanın oğlu. Arjantin’in kazandığı 1978 Dünya Kupasını televizyon ekranlarında babasıyla birlikte izlemiş, o kupa ilham olmuş futbol kariyerine. 1988 senesinde Newell’s Old Boys takımıyla ilk profesyonel maçına çıkmış, 2006 senesinde kadar Espanyol, Paris Saint-Germain, Bordeaux takımlarında stoper olarak top koşturmuş. Futbolculuk yıllarında, Arjantin efsanesi Marcelo Bielsa’nın öğrencisiymiş, disiplini ve çok çalışmayı ondan öğrenmiş. (Bu vesileyle Bielsa’yı da anlatacağımız bir yazı sözümüz olsun!) Newell Young Boys günlerinde Bielsea ondan rakip takımların maç analizlerini ister, Pochettino antrenmanlardan geri kalan zamanlarda rakipleri çalışırmış. Futbolculuk zamanlarını yakından takip etmiş Arjantinli gazeteci Martin Manzur, Pochettino’nun mükemmel bir savunma oyuncusu olduğunu anlatır ve devam eder: “Adam markajını ondan iyi kimse yapamazdı.”
Futbolu bıraktıktan sonra çalıştırdığı ilk takım Espanyol. 2008-2009 sezonunda küme düşme potasında aldığı Espanyol takımını sezon sonunda orta sıralara taşıdı, sonrasında teknik direktörlük macerası 2013-2014 sezonunda Southampton’da devam etti. O sezon tarihinin en iyi derecesini yakalamıştı kırmızı beyazlılar. Futbol felsefesi Bielsa’dan miras, top rakipteyken amansız pres, kazanılan topları dikine oynama isteği, hızlı pas trafiği, savunma arkasına yapılan koşularla üretilen pozisyonlar. Çok koşan, mücadeleden yılmayan dirençli futbolcularla çalışmayı seviyor…
•••
Kasım kasvetinin yaklaştığı zamanlarda Tottenham Hotspurs’un White Hart Lane Stadı’ndayız. Konuk Leicester City geçen sezonki formundan uzakta, dokuz maçta dört mağlubiyetle ligde 12. sırada. Tilkiler bu sezon deplasmanda oynadıkları dört maçı da kaybetmişler. Ancak geçen sezon bu statta oynadıkları maçı kazanmışlardı. Tottenham savunmasının belkemiği Toby Alderweireld bu maçta sakatlığı nedeniyle forma giyemiyor. Ev sahibi bu sezon ligde yenilgi almayan tek takım, kalesinde sadece dört gol görmüş. Maça daha istekli başlayan Leicester City solda kanatta oynayan 7 numaralı Ahmad Musa, Kyle Walker’ı geçip sıfırdan iki kez ortalıyor topu ilk beş dakikada. Tottenham’da Kane’in yokluğu hücumda kendini gösteriyor, rakip savunmanın arkasına sarkmakta zorlanıyorlar. İlk tehlikeyi 13. dakikada yaratıyorlar, Rose’un uzaklarda vuruşu Schmeıchel’in ellerinde kalıyor. Sonra orta sahada ağırlığını koymaya başlıyor ev sahibi, Leicester kendi yarı sahasından çıkmakta zorlanıyor. 33’de Ozaki’nin kafa vuruşu az farkla dışarı çıkarken Ranieri kenarda kaça gole hayıflanıyor. 41’de Dele Alli’nin ceza sahasının içinden vuruşu üst direkte patlıyor. İlk yarı biterken Huth ceza sahası içinde Janssen’i düşürüyor, penaltıyı kullanan Jannsen Tottenham’ı öne geçiriyor. İlk yarı 1-0…
İkinci. yarıya golle başlıyor Leicester City, Vardy’nin arka direğe kestiği topa Musa dokunuyor. Durum şimdi 1-1. Yeniden öne geçmek için yükleniyor Pochettino’nun öğrencileri ama 9 numara Jannsen hücumda ağır kalıyor. 70’de Jennsen’in çaprazdan kullandığı frikik az farkla dışarda. 72’de Leicester’de Mahrez çıkıyor Albrıghton giriyor. 86’da Vertonghen’in kafa vuruşu çataldan dönüyor. 31.868 taraftarın izlediği maç 1-1 biterken, geçen sezonunun şampiyonu bu sezon deplasmanda ilk puanını alıyor.
Ziya Adnan
1 Kasım 2016