Premier Lig seyir defteri: Leicester City, şampiyonun düşüşü…
Uzaklardan…
2015/16 Premier Lig sezonunu 38 maçta topladığı 81 puanla şampiyon olarak kapatmıştı Leicester City; nam-ı diğer “Foxes” (Tilkiler). Sezon boyunca sadece üç yenilgi almışlar, en yakın rakipleri Arsenal’e on puan fark atmışlardı. O sezonun başında bahis şirketleri onların şampiyonluğuna 1’e 5000 veriyor, onlarsa kimselerin beklemediği mucizeyi gerçekleştirerek şampiyonluk kupasını kaldırıyordu. Premier Lig tarihinin altıncı şampiyonuna selam durmuştu futbol dünyası, ez azından onca büyüğün içinde küçüklere verdikleri umut adına. Başkan Yardımcısı Richard Scudamore şöyle özetlemiş o şampiyonluğu: ”Eğer bu söylendiği gibi futbolda 5000 senede bir yaşanacak bir olaysa, önümüzdeki 5000 sene umutla yaşamamızı sağlayacak!”.
Cruyff ve Muhammed Ali gibi iki efsaneyi kaybettiğimiz berbat bir senenin spor adına en güzel hikâyesiydi Leicester City, küçük şehrin büyük takımı. Ülke adına içimizi acıtan, hatırlamak istemeyeceğimiz seneyi geride bıraktığımız zamanlarda, uzaklarda bu sezon ligde aldığı dokuz mağlubiyetle küme düşme hattının hemen üzerinde yer alıyor geçen sezonun şampiyonu. Senenin son gününde, evlerinde West Ham’a karşı oynadıkları maç vesilesiyle hal ve gidişlerini yorumlayalım, göz atalım düşüşün nedenlerine…
Ada futbolunda çok kullanılan klişedir, bir sezon başarıyı yakalayıp sonra düşüşe geçenler için “second season syndrome (ikinci sezon sendromu)” derler. Bu ihtimali düşünmüş olacak ki teknik direktörleri Rannieri, başarılı oldukları 4-4-2 dizilişini bozdu (ki bu maç içerisinde Okazaki ve Mahrez’in de forvet hattındaki Vardy’e katılmasıyla 4-3-3’e dönüyor, onların orta sahada bıraktığı boşluğu Kante ve Drinkwater başarıyla kapatıyordu). Ama işler Rannieri adına umulduğu gibi gitmedi, orta sahanın dinamosu Kante’nin yaz döneminde Chelsea’ye satılması dengeyi bozdu. 20 Mart 1991 doğumlu Mali asıllı Fransız defansif orta saha Leicester City’e gelmeden önce formasını giydiği Fransa 1. lig takımlarından Caen’de top koşturmuş, takımdaki son sezonunda Avrupa liglerinin en fazla top çalan oyuncusu olması kayda değer. Çokları onu Chelsea efsanesi Makelele ile kıyaslasa da, o Lassana Diarra’yı örnek aldığını dile getiriyor. Leicester City’de geçirdiği son sezonda 156 top çalma ve 175 ikili mücadele kazanma toplamıyla sezonun en iyi defansif orta sahasıydı. Takıma ilk katıldığında antrenman sahasında onu görenler “kime baktığını” sormuşlar muhtemel bebek yüzüne ve Karamürsel sepetini andıran fiziğinden dolayı! Geçen sezon takım arkadaşları arasında “Rash” lakabıyla bilinirmiş, durmayan bir kaşıntı misali. Bu sezon yeni takımı Chelsea’de bıraktığı yerden devam ettiriyor 1.69’luk atom karınca. Lig’de sadece Everton’da top koşturan Idrissa Gueye rakipten daha çok top çalmış. Leicester City ise onun yerini dolduramayışının sıkıntısını yaşıyor. 2014-15 sezonunun ilk 12 maçında takım 267 top kaparken bu sayı bu sezon 174’de kalmış. Orta sahada Drinkwater ve Amertey’nin ortaklığı Kante’yi aratıyor…
Sadece Kante’nin yokluğu değil elbet düşüşün nedeni. 21 Şubat 1991 doğumlu Cezayir asıllı Fransız oyun kurucuları Riyad Mahrez geçen sezonun en göze batan oyuncularındandı. Ancak bu sezon rakipler ona karşı oynadıkları maçlarda adam markajını uygulamaya başladı. Kaybedilen Watford maçından sonra Rannieri, şöyle özetlemiş durumu: “Maç boyunca topu ayağına aldığında üç oyuncunun presi ile karşılaştı, rakipler onu durdurunca Vardy’i de durduracaklarını biliyor.”
•••
Senenin son gününde, King Power Stadında, Leicester City ligde son üç maçını kazanmış West Ham karşısında. Sahaya 4-4-1-1 düzeninde çıkan ev sahibi ligde oynadığı son sekiz maçın yedisinde kalesinde en az iki gol görmüş. Geri dörtlüsü Fuchs, Morgan, Huth ve Simpson; cezalı Vardy’nin yokluğunda hücumda 28 yaşındaki Cezayirli Slimani takımın gol umudu. 2013-2016 arasında formasını giydiği ve üç sezonda 48 gol kaydettiği Sporting günlerinde Lion King (Arslan kral) olarak bilinirmiş.
32.060 taraftarın önünde geçen sezonu hatırlatan özgüvenle başlıyor maça Leicester City. 20’de Albrigton sağdan ortalıyor, stili Burak’ı andıran Slimani kafayla topu köşeye bırakıyor. Gol coşturuyor ev sahibi taraftarları, “Stand up for the Champions” (Şampiyon için ayağa) yankılanıyor mavili tribünlerde. Üçlü savunma düzenindeki West Ham ceza sahasına ortalanan yüksek toplarda zorlanıyor. Golden sonra dörtlü orta sahayı savunmasına daha yakın oynatıyor Leicester City, haliyle ikinci bölgede topla daha çok oynamaya başlıyor misafir takım. Rannieri’nin en önemli sorunu takımın topa sahip olamaması (ilk yarıda yüzde 44). Geçen sezon ortalaması yüzde 42 olmasına rağmen, Kante gibi iki kişilik oynayan bir defansif orta sahayla kalelerinde fazla pozisyon vermiyorlardı. Geçen sezondan farkları, topa sahip olmadıkları anlardaki kırılganlıkları. Oyun felsefesi aynı olsa da, iyi bir defansif orta sahaya ihtiyaç duydukları aşikâr.
İkinci yarının başından itibaren savunmaya yaslanıyor ev sahibi. Set halinde karşıladıkları West Ham ataklarını Vardy’nin yokluğunda ve Mahrez’in durgunluğunda kontraya dönüştürmekte zorlanıyorlar. Geçen sezon kontraya çabuk çıkan ve en kısa yoldan gole giden takım ‘B’ planı olmayışının sıkıntısını yaşıyor. Rakibin 24 şutuna (kaleyi bulan 5) karşılık, kaleyi sadece 4 kez buldukları maçı tek golle kazanıp küme düşme potasından biraz daha uzaklaşıyor Leicester City ama geçen sezonu da aratıyor…
Ziya Adnan
31 Aralık 2016