Onlarsız Bir Dünya Kupası…

Onlarsız Bir Dünya Kupası…

Uzaklardan…

İngiliz yazar Alex Bellos, ”Futebol – The Brazilian Way of Life” (Brezilya Tarzı Yaşam) kitabında coğrafyayı, kulüp armalı tabutların satıldığı, bir futbol kulübünün üyesi olmanın parlamentoya seçilebilmede etkin rol oynadığı ve futbol sahasız deniz üstü petrol platformlarının bile düşünülemediği bir ülke olarak anlatır. İşte o futbol delisi ülkede başladı 2014 Dünya Kupası ve her daim Avrupa’nın en genç nesline sahip olmakla övünen bir ulusun çocukları, ne yazık ki bir futbol şölenine daha maaile dışarıdan bakacak. Avrupa’nın en iyi 6. ligine sahip olduğu kandırmacasında, bir futbol şöleni daha bizden çok uzaklarda futbolun yaşamın parçası olduğu topraklarda hayat bulacak. Son 50 senede takımını dünya kupalarında sadece bir kez izleme fırsatı bulmuş olanlar, bir kupada daha başka coğrafyaların takımları ile avunacak…

Ama yalnızca biz olmayacağız orada yokları oynayan. Aynı kaderi, aynı yalnızlığı, takımları kupaya katılma şansını yakalayamamış dünya yıldızları da paylaşacak. Çok bilenen gerçektir, az futbolcuya nasip olan upuzun kariyerinde 12 Premier Lig, iki Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 4 Federasyon Kupası zaferi yaşamış, şimdilerde Kırmızı Şeytanlar’da yardımcı hocalık yapan Ryan Giggs, futbolun en görkemli sahnesinde hiç rol almamış olmasıyla namlıdır. 29 Kasım 1973 doğumlu kanat oyuncusu Galler’in dünya kupalarına en son katıldığı 1958 senesinde henüz dünyaya gelmemişti. Bu vesileyle hatırlayalım kendi takımlarında yıldızlaştıkları halde, futbolun en ışıltılı podyumunda boy gösteremeyecek yıldızları, 2014 Dünya Kupası’nda yokları oynayacakları…

Sanırım turnuvada yokluğunu en çok hissetirecek olan, geçtiğimiz sezonu Fransa ‘Ligue 1’da 26 golle gol kralı olarak bitirmiş, forma giydiği 8 Şampiyonlar Ligi maçında 10 gol kaydetmiş İsveçli. 31 yaşındaki bir futbolcu için kaçırılmış en büyük fırsat; haliyle onu ve müthiş gollerini izleme fırsatı bulamayacaklar için de. Futbola altı yaşında, kendisine hediye edilen bir çift kramponun hatrına, bölgenin iki takımı Malmö BI ve FBK Balkan miniklerinde başlamış, ışıltılı kariyerinde dünya devlerinde top koşturmuş Zlatan’dan bahsediyorum elbette. 2013 senesinin Aralık ayında Ada’nın saygın gazetelerinden “The Guardian”ın en iyiler katagorisinde Ronaldo ve Messi’nin arkasından üçüncülüğü kapmış; 2012’nin Kasım’ında İngiltere’ye karşı oynadığı maçta, görüp görebileceğiniz en müthiş gollerden birini atmıştı. 2018’de oynanacak Dünya Kupası’nda 35 yaşında olacak altın çocuk Ibracadabra, takımı kupaya katılma şansını yakalasa da, orada olur mu, kim bilir!

Şampiyonlar Ligini kazandıktan sonra Dünya Kupasına gidemeyecek olmanın Gallerli olmakla ilgisi olmalı. Önce Giggs, sonra Bale… Real Madrid’de geçirdiği başarılı sezondan sonra Gareth Bale’i kupada izleyemeyecek olmak futbolsever adına eksiklik. Çocukluğunu geçirdiği Cardiff’de, 14 yaşında 100 metreyi 11.4 saniyede koştuğunu, beden eğitimi hocasının ısrarı sonucu okulun futbol takımına seçildiğini anlatır. Geçtiğimiz sezon İspanya Kupası finalinde Barca’ya attığı golü tekrar tekrar izlerken, keşke şölende o da olsaydı demiştim. Bereket daha 25 yaşında… Bir, iki fırsat daha yakalar, şayet futbol tanrıları Galler’in yanında olursa…

Dünya devi Bayern Münih’e transfer olduğun sezon, futbolun en görkemli sahnesini ıskalamak, eh futbolun içinde bu da var! 21 Ağustos 1988’de Warsaw’da dünyaya gelen golcü adını 2010 senesinden beri forma giydiği Borussia Dortmund’da duyurdu. 2013-2014 sezonunu Bundesliga’da 20 golle gol kralı olarak kapatan, Şampiyonlar Ligi’nde altı golü bulunan Polonyalı turnuvanın eksiklerinden. 2008’den günümüze Polonya Milli Takımında forma giymiş Robert Lewandowski… Kim bilir belki bir daha ki dünya kupasına…

Şimdilerde Chelsea taraftarına ‘takımın en istikrarlı’ futbolcusunu sorsanız, onun adı sıklıkla telafuz edilecektir şüphesiz. 22 Şubat 1984’de Sırbistan’ın Sremska Mitrovica şehrinde dünyaya gelmiş. 2006-2008 arasında Lokomotiv Moscow’da adını duyurduktan sonra 13 milyon Euro’ya Chelsea’ye transfer oldu. 2013 UEFA Kupası finalinde, maçın son saniyelerinde attığı kafa golüyle Chelsea’ya kupayı kazandıran, o maçın en iyisi seçilmiş sağ bek, 2012 ve 2013’de ülkesinde ‘Yılın Futbolcusu’ ödülünü kazandı. Bir sonraki Dünya Kupasında 34 yaşında olacak savunmada sağlam, hücumda yaratıcı Branislav Ivanović. O da Brezilya’da izleme fırsatı bulamayacaklarımızdan…

Kupanın eksiklerinden diğer bir Chelsea’li, günümüzün en iyi kalecilerinden. 20 Mayıs 1982’de Plzeň’de dünya gelmiş 1.96’lık dev. 2004 senesinden beri kalesini koruduğu Batı Londra takımında 450’nin üzerinde maça çıktı, üç sezon Premier Lig şampiyonluğu yaşadı, Şampiyonlar Ligi’ni ve UEFA Kupasını kazandı. Chelsea’nin kalesini koruduğu 220 maçta gol yemediğini, üç sezon UEFA’nın “En iyi kaleci” ödülünü kazandığını hatırlatalım. Elemelerde Çekoslavya, grubu İtalya ve Danimarka’nın ardından 3. sırada bitirmeseydi, Brezilya’da bir kez daha o müthiş kaleciyi izleme fırsatı bulacaktık, ama o da fırsatı kaçıranlardan…

Ve bizden biri; müthiş bir sezon geçirip, La Liga’yı şampiyon kapatan Atletico Madrid’in aslarından. Kiralık olarak formasını giydiği Manisaspor’da ki ilk Süper Lig deneyiminden sonra Galatasaray’a dönen, 22 yaşında koluna taktığı kaptanlık pazubandı ile yıldızı parlayan sempatik çocuk. Bir dahaki Dünya Kupasında 31 yaşında olacak Arda Turan, son treni kaçırmasa bari…
Eh, madem dört yılda bir gerçekleşen futbol şöleninden açtık konuyu, 1982 Dünya Kupasını da hatırlamadan geçmeyelim. Sanırım Uğur Vardan söylemişti, “Birçoğumuz hayatını dünya kupalarına bakarak ölçer” cümlesini. 1982’de 22 yaşındaydım, sonra onca kupa, onca şölen… Hatırladığım dünya kupalarını sayarsak bu benim 12. şölenim. Ama 1982 Dünya Kupası hep bir başka bende. Serginho, Zico, Eder, Falcao, Juninho ve hiç unutulmayacak efsane Socrates, futbolun en güzel Brezilyalısı. Kupayı kazanamadılar varsın olsun, ne takımdı ama…

Ziya Adnan
10 Haziran 2014