Kupa Canavarı…

Kupa Canavarı…

Uzaklardan…

Geçenlerde ülke gazetelerinin baş sayfalarında görmüştüm. Küçük bir kız çocuğu İstanbul’un dondurucu soğuğunda, yazdan kalma yıpranmış kıyafetiyle durakta yolcu almak için durmuş bir otobüsün egzozundan çıkan dumanla minicik ellerini ısıtmaya çalışıyordu. Kimilerinin saraylarda, kimilerinin yalılarda saltanat içinde yaşadığı yeni Türkiye manzaralarından biri daha acıtıyordu merhametini kaybetmemişlerin içini. Sessiz kalamadım yazdım, çocukların milliyetinin olmadığını bilerek…

Neyse… Giderek içimizi acıtan, ruhumuzu yaralayan ülke hallerini bir kenara bırakıp dönelim bu haftaki konumuza…

Takvim yaprakları 27 Kasım 1964’ü gösterirken, Adriyatik Denizi’nin kıyısına kurulmuş, günümüzde 40 bin nüfusa sahip İtalyan kasabası Lesi’de dünyaya gelmiş İtalyan futbol adamı. Roman Katolik ailenin iki çocuğundan biri. Futbol tutkusu çocukluktan geliyor. Henüz 7-8 yaşlarında yerel takım Aurora Calcio’nun miniklerinde oynamaya başlamış. İlk profesyonel kulübü, 1981-1982 sezonunda formasını giydiği Bologna. Bu vesileyle onları da hatırlamadan geçmeyelim. 1909 senesinde kurulmuş kırmızı-mavililer. Tarihlerinde 7 sezon İtalya Lig şampiyonluğunu kazanmışlar. Çizme futbolunun en başarılı 6. kulübü. 2004-2005 sezonunda veda ettikleri Serie A’ya 2008-2009 sezonunda döndüler. Maçlarını 38.279 kapasiteli Renato Dall’Ara Stadı’nda oynuyorlar…

Ofansif orta saha oyuncusu olarak göze battığı ilk sezonun sonunda, 2,2 milyon Sterlin karşılığında Sampdoria’ya transfer olmuş. Kuruluşu 1946 senesine dayanan, geçmişte Serie A’yı bir kez (1990-1991), İtalyan Kupasını 4 kez kazanan bu Genova kulübünde 1997 senesine kadar forma giymiş. Sampdoria kariyerinde 424 maçta kaydettiği 132 golü bulunuyor. Kariyerinin en başarılı sezonu 1990-1991… O sezonda takım arkadaşı Gianluca Vialli’yle birlikte Sampdoria’yı şampiyonluğa taşımışlar. 1989-1990 sezonunda UEFA Kupa Galipleri finalinde Anderlecht’i 2-0 yenerek kupayı kazanan takımın 10 numarası. 1992-1992 sezonunda bu kez Barça karşısında finale çıkmışlar ama o maçı uzatmalarda kaybetmişler.

Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde yalnız sahadaki yeteneği ile değil liderlik özelliğiyle de öne çıkmış. Öyle ki, kulüp yönetimi yeni teknik direktör arayışında iken, adaylarla yapılan görüşmelerde o da yer alırmış. Henüz 27 yaşındayken Sven-Goran Eriksson’un takımın başına getirilmesine onay verenlerden. O yıllarda kulübün başkanlığını yapan Paolo Mantovani, ‘oğlu’ gözüyle bakarmış futbolcuya; alınacak kararlarda mutlaka fikri sorulurmuş. Takıma transfer edileceklerden, gönderileceklere kadar onun onayından geçermiş. Eh, kaptan dediğin de böyle olmalı. Takım üzerindeki otoritesini pekiştirmek için takım arkadaşlarıyla dalaştığı zamanlar bile olmuş. 1982 senesinde, Manchester City’den transfer edilen 28 yaşındaki Trevor Francis’le antrenman sahasında kavgaya tutuştuğunda henüz 18 yaşındaymış…

Çizme’de başarılı sezonlar geçiren David Platt’in 1995 senesinde yazdığı “Achieving the Goal” (Hedefe varırken) adını verdiği biyografisinden bir alıntı:
“Bari’de forma giydiğim zamanlarda, Sampdoria ile oynayacağımız maç öncesinde tünelde gözlerini ayırmadan bana baktığını gördüm. Sonra yanıma gelip, sezon sonunda Bari’de kalıp kalmayacağımı sordu ve kararlı sözlerle devam etti: “Sampdoria’ya gelmeyi düşünür müsün?”
O konuşmadan sonra, 1992-1993 sezonunda Platt, Juventus’a transfer olmuş ama bir sezon sonra soluğu Sampdoria’da almış…

***

Platt’in Sampdoria’ya gelmesini sağlayan kaptan, 1997 senesinde Lazio’ya transfer oldu. 1997-2001 seneleri arasında top koşturduğu Lazio’da Serie A şampiyonluğu (1999-2000) yaşadı, İtalya kupasını iki kez kaldırdı. 1998-1999 sezonunda UEFA Kupa Galipleri Kupasını kazanırken, 1999 senesinde UEFA Süper Kupası zaferi yaşadı…

2001 senesinin Ocak ayında, 36 yaşında kiralık olarak geldiği Leicester City’de 5 maça çıktı, ancak kısa sürdü İngiltere macerası. O senenin Şubat ayında, mali kriz içinde bulunan Fiorentina’nın teknik direktörlük teklifini kabul ettiğinde henüz antrenörlük lisansına sahip değildi. İtalya Futbol Federasyonu’nun özel izni ile çalışmaya başladı İtalyan kulübünde. O dönemde kulübe kaynak yaratabilmek için takımın iki yıldızı, Rui Costa ve Francesco Toldo’nun satılmasını istediği, buna kızan Fiorentina taraflarından ölüm tehditleri aldığı yazılmıştı spor sayfalarında. Kısıtlı bütçesine rağmen İtalya Kupasını kazanan Fiorentina’da 10 ay dayanabildi. 2002 senesinin Mayıs’ında Lazio’nun teknik direktörlüğüne getirildi. UEFA Kupasında yarı final oynayan Lazio, 2003-2004 sezonunda İtalya Kupasını kazandı. Onun, takımın başında olduğu iki sezonda Serie A’yı dördüncü, bir sezon sonra da altıncı bitirdi mavi beyazlılar…

Teknik direktörlük kariyerinin en başarılı zamanları Inter’de geçirdiği sezonlar… Onun döneminde Inter 1989 senesinden beri ilk kupasını kazanırken, 2004-2008 seneleri arasında 3 sezonda Serie A şampiyonluğu yaşadı, iki kez İtalya Kupasını kaldırdı…

***

2009 senesinin Ocak ayında, takımdan kovulan Mark Hughes’ün yerine geldiği Manchester City’de, maviler ilk sezonunda ligi tarihinin en başarılı derecesi beşincilikle bitiriyor; Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı kıl payıyla kaçırıyordu. 2011-2012 sezonunda Premier Lig şampiyonluğunu son saniye golü ile komşusu Manchester United’dan kaparken, takımın taraftar sitesinde (Bluemoon.co.uk) kulüp tarihinin en başarılı teknik direktörü olacağı yazılıyordu. Ama işler beklendiği gibi gitmeyecek 2012-2013 sezonunda şampiyonluk kupasını Manchester United’a iade ederken, Federasyon Kupası finalinde Premier Lig’den düşen Wigan Athletic’e mağlup olacaktı. O yenilgi Manchester City kariyerinin sonu oldu ve Ancelotti’den sonra Premier Lig’de şampiyonluk yaşamış olan başka bir İtalyan teknik direktör Ada’dan ayrıldı.

***

Ve 30 Eylül 2013 günü Galatasaray’la üç sezonluk anlaşma imzalamıştı Roberto Mancini. Futbolculuk kariyerinde 13, teknik direktörlük zamanlarında 12 kupa kazanmış kupa canavarı, City’de geçirdiği sezonlarda “Bobby Manc” lakabı ile anılırmış taraftarlar arasında, soyadının Manchesterli anlamına gelen “Mancunian”ı çağrıştırmasına ithafen. Teknik direktörlerin çok uzun barınamadığı, gelenin gideni arattığı ülkemde ancak 2014 senesinin Haziran ayına kadar dayanabildi ve tazminatının tek kuruşuna bile dokunmadan çekip gitti.
Mancini’nin, 2000 senesinden günümüze 16 teknik direktörle çalışmış olan sarı kırmızılı takımı, geçen sezon Juventus ve Real Madrid’in bulunduğu Şampiyonlar Ligi grubundan çıkardığını hatırlatalım ve önümüzdeki maçlara bakalım…

Ziya Adnan

8 Aralık 2014