Küçük ülkenin büyük generali…

Küçük ülkenin büyük generali…

Uzaklardan…

Eski Yugoslavya’nın dağılmasından sonra, 1992 senesinin temmuz ayında Avustralya karşısında ilk maçına çıktı 4,28 milyon nüfuslu Hırvatistan’ın kırmızı beyazlı milli takımı. İlk kez katıldıkları 1998 Dünya Kupası’nı 3. sırada tamamladılar. 2018 Dünya Kupası’nda tarihteki en iyi derecelerini elde ettiler, finalde Fransa’ya kaybettiler. Tarihi boyunca nice önemli futbolcu milli takımın formasını giymiş: Davor Suker, Zvonimir Boban, Robert Prosinecki, Alen Boksic ilk anda akla gelenler. Ama içlerinde biri var ki, hikâyesini yazmadan olmaz, Fransa’nın kazandığı 2018 Dünya Kupası’nda turnuvanın futbolcusu seçildi, ışıltılı kariyerinde Premier Lig ve La Liga’da forma giydi, Dinamo Zagreb’de üç, Real Madrid’de bir sezonda şampiyonluk yaşadı. 2007’den günümüze altı sezonda Hırvat futbolunun en iyisi seçildi. Futbol aleminde ‘Magician’ (büyücü) lakabıyla nam salmış 10 numara. İnanması güç ama onca başarıya rağmen ülkesinde seveni de çok sevmeyeni de. Madem yeri geldi anlatalım hikâyesini kalemimiz yettiğince…

9 Eylül 1985 tarihinde Adriyatik Denizi’nin kıyısına kurulmuş Zadar şehrinin Modrici köyünde dünyaya gelmiş. Uçak fabrikasında çalışan işçi bir babanın ve tekstil işçisi bir annenin oğlu. Zor şartlarda geçmiş çocukluğu, iç savaşın fitilinin ateşlendiği zamanlarda, 1991 senesinde Sırp milislerin evlerini yakıp dedesini katletmesinden sonra Zadar’ın köhne bir otelinde sığınmacı olarak yaşamışlar. Otelin koridorlarında, otoparkında top oynayarak geçmiş çocukluk günleri. İlk kulübü NK Zadar. Sonra bölgenin büyüğü Hajduk Split’in scoutlarının dikkatini çekmiş yeşil sahadaki hünerleri ama sıska ve çelimsiz çocuktan futbolcu çıkmayacağını düşünmüşler. İtalya’da düzenlenen genç takımlar turnuvası sonrasında, 2001 senesinde Tomislav Basic adında eski bir kaleci Dinamo Zagreb’in genç takımına katılmasını sağlamış. 18 yaşına bastığı zamanlarda, Bosna Ligi’nin Zrinjski Mostar takımında forma giydiği ilk sezonda ligin en iyi futbolcusu seçilmiş. Orta sahada bitmeyen enerjisi, öldürücü pasları, çabukluğu ve beklenmedik anlarda golcülüğüyle parlarken 2005-2006 sezonunda Dinamo Zagreb ile 10 senelik sözleşmeye imza atmış. İlk sözleşmesinden kazandığı parayla ailesine Zadar’da bir ev alması kayda değer. 2008 senesine kadar kaldığı takımda 94 maçta 26 golü var.

Avrupa devlerinin radarına girdiği zamanlarda bir sonraki durağı Kuzey Londra’nın beyazlı takımı. O dönem teknik direktörlüğünü Juande Ramos’un yaptığı Tottenham Hotspur onu saflarına katmak için 16,5 milyon sterlin öderken altı senelik sözleşmeye imza atmış. Premier Lig’e başlangıcı umduğu gibi gitmezken sakatlıklarla boğuştuğu ilk zamanlarda Ada basını ve Arsene Wenger tarafından çelimsiz olarak görüldüğünü hatırlatmakta yarar var. Harry Redknapp’in takımın başına gelmesi, orta sahada yıldızı parladığı zamanlara denk gelir. Hocasına göre onun gibi topçu her teknik direktörün rüyası, antrenmanlarda çalışkanlığı, oyun zekâsı, yaratıcılığı takdire şayan. 2012 senesine kadar kaldığı takımda 127 maçta forma giydi. Dünya Kupası’nın oynandığı zamanlarda Tottenham taraftar sitelerinden birinde okumuştum, son sezonunda yaşanan kırgınlığa rağmen (o dönem Tottenham taraftarları arasında ‘zehirli cüce’ olarak nam salmıştı) Kuzey Londra’ya dönmesi için çağrı yapıyordu kulüp sevdalıları, onun olduğu takımın 1961’den beri hasret kaldığı şampiyonluğu kazanması işten değildi.

2012 senesinin ağustos ayında 30 milyon sterlin karşılığında Real Madrid’e transfer oldu. Halen forma giydiği takımda bir sezonda La Liga şampiyonluğu yaşarken dört sezonda da Şampiyonlar Ligi’ni kazandı. Onun döneminde kulüpten beş teknik direktör geldi geçti ama o takımın demirbaşı olarak kaldı. İlerlemiş yaşına rağmen performansı yeni yetişen nesillere örnek. Takımın hocalığını yapmış Zinedine Zidane takımın beyni olarak tanımlıyor eski futbolcusunu.

Yazıya başlarken, ülkesinde seveni olduğu kadar sevmeyeni olduğunu vurgulamıştım, anlatayım. Yakın geçmişte Dinamo Zagreb yöneticilerinden Zdravko Mamic, Hırvatistan’da görülen ve ülke futbolunda deprem etkisi yaratan mahkemede vergi kaçakçılığı ve yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanıyor, altı buçuk seneye mahkûm oluyordu. Onun Tottenham Hotspur’e, Dejan Lovren’în Lyon’a transferinde usulsüzlük yaptığı, zimmetine para geçirerek kişisel çıkar sağladığı karara bağlandı. O, mahkemenin en önemli tanıklarının başında geliyordu ve mahkeme öncesinde Mamic’in aleyhine ifade vermiş, evraklarda sahtecilik yaptığını dile getirmişti. Mamic ülke futbolunda sevilmeyen, kötü şöhreti yaygın bir karakterdi. Bilirsiniz işte futbol aleminin içinde bolca bulunanlardan, malum paranın olduğu yerde şeytan bol oluyor. Hırvat futbolunda taraftarlar uzun zamandır Mamic’in yargı önünde hesap vermesini bekliyordu. Ama ne olduysa, mahkeme sürecinde tavır değiştirdi, yaşananları hatırlamadığını, kimseyi suçlamak istemediğini dile getirdi. Bir anda yalancı şahit konumuna düşen futbolcuya halkın tavrı haliyle sert oldu, Dinamo Zagreb’in taraftar grubu ‘The Bad Blue Boys’ (Kötü Mavi Çocuklar), takımın maçlarını boykot edeceklerini, Futsal Dinamo adıyla kendi takımlarını kuracaklarını açıkladılar. Sosyolog ve Hırvat futbolunu yakından takip eden Ben Perasovic, Zdravko Mamic’in tipik bir zengin üst sınıf üyesi olduğunu, o güzel oyunu kullanarak zenginleştiğini dile getiriyordu. Futbolcuya gelince, yakın geçmişte içinde kendisinin de yer aldığı olaylara mahkeme önünde “hatırlamıyorum” diyerek cevap vermesi taraftarlar adına hayal kırıklığı. Hikâyenin sonunda bazı taraftarlar 10 numaralı formasının altına “hatırlamıyorum!” yazarak tepkilerini gösterdi. Velhasıl o tarihi mahkeme Özdemir Asaf’ın o güzel dizelerini çağrıştırdı: Yalan bile söylerken / prensibim doğruluk / İsterim ki ben / sen de öyle ol çocuk.”

Saha dışında yaşananları bir kenara bırakırsak şüphesiz jenerasyonunun en iyilerinden 10 numara, Messi ve Ronaldo verkaçı arasına sıkışıp kalmış Ballon d’Or’u kazanacak kadar yetenekli, çalışkan, üretken. Zinadine Zidane gibi bir usta yanılacak değil elbet! Yeni sezonun başladığı zamanlarda 34 yaşına basacak Luka Modric, küçük ülkenin büyük generali. Katar’da sahne alacak bir sonraki Dünya Kupası’nda izleyebileceğimizi sanmam, zaten 2022’nin kasım ayına daha çok var, kim öle kim kala! Yine de Rusya 2018 Dünya Kupası’ndaki performansı unutulmasın…

Ziya Adnan
24 Temmuz 2018