Premier Lig Seyir Defteri: Kroenke’den Khan’a, Ada futbolunun muktedirleri– II…

Uzaklardan…

“Ağzımın tadı yoksa hasta gibiysem, boğazımda düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam, inan hep güzel gözlerinin hasretindendir” der Atilla İlhan. Geçen yazıda son sezonlarda ağzının tadı olmayan Arsenal’in hal ve gidişini, kulübün yegâne sahibi 71 yaşındaki Amerikalı milyarder Stan Kroenke’i anlatmıştım kalemim ve bilgim yettiğince. Yazı iyi geldi ve kazandı Arsenal. Bu yazıda başka bir Amerikalı, Fulham’ın patronu Shahid Khan, evlerinde oynadıkları Tottenham Hotspur maçı vesilesiyle…

Pakistan asıllı Amerikalı Khan 68 yaşında, 1950 senesinde Pakistan’ın Lahore şehrinde orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, annesi matematik profesörü. 1967 senesinde, 17 yaşına bastığı zamanlarda üniversite eğitimi için Amerika’ya göç etmiş ve Illinois Üniversitesi’ne kaydolmuş. Hayatını anlatan yazılarda ülkedeki ilk yıllarında bulaşıkçılık yaptığı, başarılı bir öğrenci olduğu, okul döneminde otomotiv sanayinde çalıştığı, 1971 senesinde mühendislik diplomasını aldığı anlatılır. 1978’de kamyonlar için tampon üreten ilk şirketini küçük birikimi ve bankadan aldığı 50 bin dolar kredi ile kurmuş, aynı zamanda otomobil üreticisi Flex-N-Gate’de mühendis olarak çalışıyormuş. Kariyer basamaklarını hızla tırmanıp 1980’de çalıştığı şirketi satın alması, o dönemde büyük kamyonlar için tampon üretimine başlaması, 80’li senelerin sonunda araba piyasasının en büyük üreticilerinden Toyota ile ortaklığı tarihe düşen notlar. 2013 senesinin yazında o enfes mahallenin siyah beyazını Mısırlı Mohamed Al Fayed’den 200 milyon sterlin karşılığında satın aldı, 2017-18 sezonunda play-off finalini kazanan Fulham Premier Lig’e terfi etti. Kulüpteki işleri 36 yaşındaki oğlu Tony başkan yardımcısı olarak takip ediyor. Kötü giden bir sezonda o da Kroenke gibi takım taraftarlarının hedefinde…

Bu sezon oynadığı 22 maçta sadece üç galibiyet alabilen Fulham evinde Tottenham Hotspur karşısında. Beşiktaş’tan gelen Babel ilk 11’de başlıyor maça. 1986 doğumlu kanat oyuncusu 2004 senesinde Ajax’ta başlayan kariyerinde sekiz takımın formasını giydi, Hollanda ve bizim coğrafyada Beşiktaş ile yaşadığı şampiyonluk, kariyerinin mutlu zamanlarından. Rakip Tottenham’ın gollerinin yüzde 47’sini kaydeden Kane ve Son ikilisi kadroda yer almıyor; Kane’in sakatlığı, Son’un Asya Kupası onları takımdan ayırdı. İkisinin sahada yer almadıkları son maç 2014 senesinde 4-2 kaybettikleri Manchester City karşısında. Misafir takım rakibi karşısında oynadığı son dört maçı kazandı, Fulham’ın savunması ligin en kötüsü, 22 maçta kalelerinde 49 gol gördüler. Fulham 3-4-3 dizilişinde, iki ası Cairney ve Sessegnon yedek kulübesinde başlıyor maça. Kaybetmesi durumunda düşme potasına demir atacak ev sahibi 3. bölgede pres yapıyor. 12. dakikada karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleci Lloris’i geçemiyor Babel, isteği, mücadelesi takdire şayan. İlk bölümde Babel’in ateşlediği Fulham yüksek tempo ve enerjiyle yükleniyor rakibe ve aradığı golü 17. dakikada kornerden buluyor, topa en son dokunan Tottenham savunmasına yardıma gelen gol umutları Llorente. Golden sonra Tottenham’ın gole en yakın oyuncusu Eriksen daha yakın oynamaya başlıyor rakip kaleye, baskıyı artırıyor misafir takım, orta sahada Winks hücuma yön veren oyuncu. Dakikalar ilerledikçe iki hücum beki Rose ve Trippier rakip sahaya yerleşiyorlar. Devrenin bitimine yakın net fırsatı kullanmıyor Babel, topa sadece yüzde 32 oranında sahip olduğu devreyi önde kapatıyor Fulham.

Fulham 51’de golü görüyor kalesinde, savunmanın uzaklaştırmadığı topu Alli kafayla ağlara bırakıyor. Bu sezon ligde Mitrovic ile birlikte en fazla kafa golü olan iki futbolcudan biri. 60. dakikadan sonra rakip sahaya yerleşiyor Tottenham, savunmadan uzun toplarla çıkıyor Fulham ama Mitrovic, Sanchez’in yakın markajında. İkilinin mücadelesi ağır sıklet boksörleri tadında ve 75. dakikada ikisi de sarı kart görüyor. Son bölümde Tottenham sol kanatta Rose ile zorluyor rakip kaleyi, maç bitti derken oyuna sonradan giren Nkoudou soldan arka direğe kesiyor, kafayla üç puanı getiriyor maçın adamı Winks. Velhasıl 28.413 taraftarın önünde üç puanı bırakıyor Fulham. Maç sonu toplantısında tecrübe eksikliğinden yakınıyor hocaları Ranieri, her şeye rağmen umudunu kaybetmediğini dile getiriyor. 17. sıradaki Newcastle United ile aralarında 7 puan var, kümede kalmaları mucize olur…

Ziya Adnan

24 Ocak 2019

Premier Lig Seyir Defteri: Kroenke’den Khan’a, Ada futbolunun muktedirleri – I…

Uzaklardan…

“Kim istemez mutlu olmayı / Ama mutsuzluğa da var mısın?” der 1990 senesinin ocak ayında 58 yaşında aramızdan ayrılmış şair Cemal Süreya, konumuz her ne kadar futbol olsa da ölüm yıldönümünde onu unutmayalım, huzur içinde yatsın. Dizelerinin hatırlattığı, bir zamanlar çok mutluyken nicedir mutsuzluğu yaşayan Ada futbolunun devini hatırlayalım bu yazıda, evinde oynadığı Chelsea maçı vesilesiyle sevilmeyen başkanına ve takımın hal ve gidişine göz atalım…

Ülkesinde sahip oldukları yetmemiş olacak ki, 2011 yılında Arsenal’in %62,89 hissesini satın aldı, 2018’in yazında kulübün diğer büyük hissedarı Rus iş adamı Alisher Usmanov’a 550 milyon sterlin ödeyerek geri kalan hisselerin de sahibi oldu, kulübün kontrolünü tek hissedar olarak ele geçirdi. 20 Premier Lig kulübünün beşinin sahibinin Amerikalı olduğunu hatırlatalım yeri gelmişken. Kroenke, kulübün son sezonlardaki düşüşünden dolayı Arsenal taraftarlarının hedefinde, çoğunluk Arsenal taraftarına göre düşüşün nedeni yatırım eksikliği. Taraftar derneği “Arsenal Supporters’ Trust”a göre kulübün tek kişinin elinde olması mali şeffaflığı azaltıyor. Onlara göre finansal kararları tek kişinin alıyor olması gelecek adına sağlıksız. 22 seneden sonra Wenger’in görevi bırakmak zorunda kaldığı zamanlarda Emirates tribünlerinde açılan flamalar taraftarın bakış açısının özeti: “Kroenke, sıra sende!”

Stan Kroenke adını duymamış olabilirsiniz, anlatalım hikâyesini kalemimiz ve bilgimiz yettiğince. Malum, konu Arsenal olunca akan sular durur bu futbol dilencisinde! 71 yaşındaki Amerikalı iş adamı 1999’da kurduğu “Kroenke Sports & Entertainment” adını taşıyan şirketin sahibi. 8,3 milyar sterlinlik mal varlığıyla Forbes dergisinin 2018 senesinde yayınladığı zenginler listesinin 183. sırasında. Sahibi olduğu şirketlerden bazıları “Los Angeles Rams”, NBA’den “Denver Nuggets”, “Colorado Avalanche”, MLS kulübü “Colorado Rapids”. Ancak hiçbiri oynadıkları liglerin başat takımlarından değil ve Kroenke döneminde hiçbirinin şampiyonluğu bulunmuyor. Colorado Rapids 2017-18 sezonunda 11 takımlı “Major League Soccer” (MLS) ligini 10. sırada tamamladı. Amerika Hokey Ligindeki Avalanche’ı 2000 senesinde satın aldığında takım ligin en iyilerindenmiş, sonrasında düşüşe geçmişler. Ülkesindeki sporseverler arasında pek sevilmiyor. St Luis takımı Rams’ı ele geçirdikten sonra ilk icraatı takımı 2.500 kilometre uzaklıktaki Los Angeles’e taşımak olmuş. Haliyle tepkisini çekmiş taraftarların, hangi taraftar yerinden yurdundan kopup uzaklara müdavim olmak ister ki!

Ülkenin Brexit kaosuna sürüklendiği yeni senenin ilk ayında “ilk dört” umudunu giderek azalan Arsenal 4. sıradaki Chelsea karşısında. Ev sahibi, rakibine karşı oynadığı son 14 maçın sadece birini kazanabildi, bu maçı kaybetmesi durumunda dördüncülük hayalleri başka bahara! Ocak 2018’de sözleşmesi uzatılan Mesut Özil o günden sonra takımının oynadığı son 35 lig maçının sadece 18’inde ilk 11’de başladı. Arsenal 4-4-2 dizilişinde, hücumda Aubameyang, Lacazette oynarken Özil bir maçta daha yedek kulübesinde. Henüz 3. dakikada gole yaklaşıyor Arsenal, Lacazette’nin sağdan kestiği topu kaleye gönderemiyor Aubameyang. Sezonu kurtarma adına hızlı başlıyorlar, zayıf halka gereksiz fauller yapan Xhaka. 11. dakikada Koscielny’nin kafa vuruşunu çeliyor Chelsea kalecisi Kepa ama devamında golü buluyor iştahlı Arsenal. Lacazette’in dar açıdan köşeyi bulan vuruşu iyi bir golcünün izlerini taşıyor. Gol uyandırıyor Chelsea’yi, savunmadan Luiz’in uzun toplarıyla pozisyon buluyorlar. O pozisyonlardan birini 19. dakikada kullanamıyor Pedro. Hücumda pivot santrafor olmamasının sıkıntısını yaşıyor misafir takım, Giroud ise yedek kulübesinde. Arsenal’in yüksek temposu karşısında bocalıyor Chelsea, 40’ta fark ikiye çıkıyor. Sokratis’in ceza sahasına ortasını kafayla tamamlayan Koscielny. Devrenin bitimine yakın Alonso’nun direkten dönen kafa vuruşu misafir takımın gole yaklaştığı pozisyon. Topa yüzde 40 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 10 kez yokladığı devreyi iki farkla önde kapatıyor Arsenal.

***

İkinci devreye ofansif başlıyor Chelsea, sağ kanatta Pedro takımın iyilerinden. Gole en yakın oyuncusu Hazard ama Arsenal savunmasında boşluk bulamıyor 10 numara. 60’tan sonra baskıyı artıyorlar, Arsenal savunmadan çıkmakta zorlanıyor. 63’te Kovacic’in yerine Barkley sahada. Hatasını anlamış olacak ki 70’te Willian’ın yerine Giroud’u alıyor Sarri. Sakatlanan Bellerin’in yerine El Neny sahada. İkinci devrede topa yüzde 62 oranında sahip olmasına rağmen pozisyon yaratmakta zorlanan Chelsea Emirates Stadında üç puanı bırakıyor. Arsenal’e gelince, son maçlarda alınan kötü sonuçlardan sonra galibiyet ilaç niyetine. Yine de hikâyesi diğerlerine örnek olmalı, kulüpler asla tek kişinin tekeline bırakılmamalı, maddi şeffaflık olmadığı, taraftarın söz hakkı bulunmadığı yerde bereket olmuyor, sonuç ortada!

Ziya Adnan

22 Ocak 2019

Premier Lig Seyir Defteri: Jan Kocian’dan Unai Emery’e, farklı kaderler…

Uzaklardan…

Geçenlerde BBC’de enfes bir makale yayınlandı, iç savaşın pençesinde acılar çeken Yemen ve ülkedeki futbol üzerine, meraklısına. 2015 senesinde başlayan çatışmaların geldiği noktada ülkede beş yaşından küçük 85 bin çocuğun öldüğü, 14 milyon insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlatılıyordu makalede. Haliyle futbol durmuş ülkede, ligler oynamıyor, stadyumlar harabelere dönmüş, kulüpler parçalanmış. 20 milyon nüfusa sahip ülkede sadece 9.200 lisanslı futbol var, milli takımı FIFA sıralamasında 135. sırada. Takımda yer alan futbolculardan bazıları çatışmalarda hayatını kaybetmiş, radikal gruplar tarafından kaçırılan futbolcular, antrenman sahası bulabilmek için tehlike dolu yollarda saatler süren otobüs yolculukları o hazin hikâyeden geride kalanlar. Teknik direktörleri Jan Kocian 26 kez Slovakya Milli Takımı ile sahaya çıkmış.

Takımla Yemen’de değil, Suudi Arabistan’da bir araya geliyor, futbolcularının çoğu bu sezon resmi maç oynama fırsatı bulamamış. Dünya futbolunun en zor koşullarında çalıştığını ama işini sevdiğini dile getiriyor 60 yaşındaki futbol sevdalısı. Velhasıl her ne kadar konumuz Premier Lig olsa da onları da hatırlayalım, malum futbolun içinde ikbali de idbarı da gören nicesi var…

Yemen’den çok uzaklarda, futbolun beşiğinde ocak ayının ortalarında Olimpiyat Stadındaki Londra derbisinde West Ham United, Arsenal karşısında. Kocian ile kıyaslanamaz elbette ama Arsenal’in hocası Emery’nin işi zor, ligde 5. sıradalar, savunma zaafları aşikâr, ilk beş içinde kalesinde en fazla gol gören takım, üstelik takımın en değerli oyuncusu kadroda yer bulamıyor! Ev sahibinin şansı Arsenal’e karşı tutmuyor, karşılaştıkları son 21 maçın sadece birini kazandı. Arsenal, West Ham deplasmanında 2006 senesinden beri yenilgi yüzü görmedi, ancak bordo mavililer son maçlarda formda, son sekiz lig maçından beşini kazandı. Arsenal 3-4-2-1 dizilişinde, hücum üçlüsü Iwobi, Aubameyang, önlerinde Lacazette. Bizim coğrafyada Antalyaspor formasıyla sadece 8 maç oynamış Nasri, West Ham’ın ilk 11’inde. Düşük tempoda başlayan maçta ilk tehlikeli atak misafir takımdan, 9. dakikada Lacazette’in vuruşu az farkla dışarda. Arsenal savunmasının solunda Kolasinac’ın Antonio karşısında ağır kalışını, West Ham’ın o kanadı kullanarak sıklıkla hücuma çıkmasını izliyor Olimpiyat Stadını dolduran 59.846 taraftar. 15. dakikadan sonra hücumlarını sıklaştırıyor Arsenal, 23. dakikada Kolasinac net fırsatı değerlendiremiyor. West Ham’ın etkili oyuncusu Nasri 33. dakikada Anderson’a enfes bırakıyor, isabetli vuramıyor 8 numara. İki takımın da üçüncü bölgede pozisyon üretemediği, rakip kaleyi sadece bir kez yokladığı devre golsüz kapanıyor.

İkinci devreye golle başlıyor West Ham, kullanılan kornerde Arsenal savunmasının uzaklaştıramadığı topu yakın mesafeden kaçırmıyor Rice, takımdaki ilk golü 19 yaşındaki orta saha oyuncusunun. Pozisyonda Xhaxa hatalı. Arsenal’de Ramsey ve Torreira gibi iki üretken oyuncunun neden başlamadığı muamma! Gidişattan hoşnutsuz olacak ki 60. dakikada Mustafi ve Xhaka’nın yerine iki futbolcuyu oyuna alıyor Emery. Ancak Arsenal gol yollarında savruk, Iwobi ve Aubameyang net fırsatları değerlendiremiyor. 70’te Nasri ve Arnautovic’in yerine, Carroll ve Snodgrass sahada. Son 15 dakikada beraberlik için yükleniyor Arsenal, taç çizgisi kenarında Wenger’in mirasından belli ki hoşnutsuz Emery. Ev sahibinin presi karşısında pas trafiğini yaratamıyor takımı, bu görüntüyle ilk dört onlar adına uzak bir hayal. Velhasıl West Ham tek golle kazanıyor maçı, Arsenal’de düşüş sürüyor.

Yeri gelmişken, Jurgen Klopp bu yüzden başarılı sanırım, malum önce teşhis, sonra tedavi. Emery teşhisi koydu mu bilemiyorum ama tedavi için çok para lazım, İngiltere sınırları yetmez bu takımı tedaviye! Xhaka, Iwobi, Mustafi, Kolasinac gibi kalitesi sınırlı oyuncularla işi zor Emery’nin. Maçın adamına gelince, golün sahibi Rice, oyunu iki yönlü oynaması ve enerjisiyle öne çıkıyor 41 numara, ilerleyen zamanlarda adını sıkça duyacaksınız sanırım…

Madem Yemen ile başladık yazıya onlarla bitirelim. Tarihlerinde ilk kez Birleşik Arap Emirlikleri’nde oynanmakta olan Asya Kupasında yer alıyorlar. İran, Irak ve Vietnam ile aynı gruptalar, ilk maçlarını İran karşında 5-0 kaybettiler, futbol tanrıları yanlarında olsun. Sözün özü, adına futbol denilen güzel oyunun içinde bir yanda Yemen’de hayata kalmaya çalışan bir yanda da Olimpiyat Stadında kaybettiği maçtan sonra üzülen kaderi farklı nice futbol adamı var…

15Ocak 2019

Ziya Adnan



Federasyon Kupası: Yaşlıya hürmet

Uzaklardan…

“Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum / içtenliğin ya da dünya görüşünün kirletmediği / kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum / aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları / vitrin camlarına yansıyan yüzlerde” der şair ‘Mırıldandıklarım’ şiirinin dizelerinde. Her yeni senenin eskiyi arattığı, çalışkan, iyi insanları fena özlediğimiz zamanlarda, yeni senenin ilk hafta sonunda yine avunalım futbolla, en eski kupada oynanan maç vesilesiyle Brian Clough’ın anısına müthiş takımını hatırlayalım.

İlk kez 1871’de oynanmış Federasyon Kupası, Ada futbolundaki adıyla ‘FA Cup’. Ağustos ayında 736 takımın katılımıyla başlayan kupa Emirates Havayolları’nın sponsorluğunda bu sene 148. yaşını kutlayacak, nice senelere. Tek maç üzerinden oynanan kupada galip gelen takım bir üst tura yükseliyor. Ne gruplar var ne de seri başı, her takım aynı torbadan katılıyor kuraya, ne çıkarsa bahtına. Alt liglerde yer alan takımlar için bulunmaz fırsat, malum büyüğü eleyenin namı yürür alemde. 1992’nin şampiyonu Arsenal, bir önceki sezonda, 92 takımlı profesyonel liglerin en son sırasında yer almış Wrexham Town’a elenmişti, söyleyin bundan daha güzel futbol hikâyesi olur mu? Bu vesileyle kupayı kazandığı sene küme düşen Wigan Athletic’i de unutmayalım, şimdilerde Championship’te var olma mücadelesi veriyor kuzeyin takımı.

Yeni senenin ilk cumartesi gününde Stamford Bridge Stadı’nda Chelsea, Championship’te play-off potasını zorlayan Nottingham Forest karşısında. 70 ve 80’lerin efsane takımıydı Forest. 1977-78 sezonunda yaşadıkları lig şampiyonluğuyla birlikte iki kez kazandıkları Şampiyon Kulüpler Kupası süslüyor müzelerini. 1999’da düştüler Premier Lig’den ve o düşüşten 6 sezon sonra Avrupa futbol tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligini kazanmış bir takım 3. Ligi görüyordu, ne hazin! 2017-18 sezonunda mabetleri 30.576 kapasiteli The City Ground’da oynadıkları 23 maçta 24.680 taraftar ortalaması yakaladılar. Bu sezon 33 kişilik kadronun değeri 71,5 milyon sterlin, 20 futbolcusu İngiltere dışında doğmuş. Takımın en değerli oyuncusu 1997 doğumlu Portekizli Joao Carvalho, Benfica altyapısından yetişmiş. 2018’in yazında 15 milyon avroya Ada takımına transfer oldu. Uzaklarda, 34 yaşındaki dünün topçularına dudak uçuklatan sözleşmeler öneren borç batağındaki kulüplerimiz için ders konusu ama dinleyen kim! Porto olmak varken borç batağında debelenmek kader olmuş ülke futbolunda.

Maça dönersek, Chelsea’de kaptan Fabgregas’ın son maçı, Monaco’ya transfer olacak 31 yaşındaki orta saha oyuncusu. Forest’in gol umutları 35’lik 1.91’lik Murphy. Kale arkasında yaklaşık 2.000 Forest taraftarı. Futbol, dolu tribünlerle güzel. Bir önceki sezonda kupayı kazanan takımların belalısı Forest. 6 kez karşılaştılar kupanın sahibiyle, 5 maçta elediler rakiplerini. Geçen sezonki kurban Arsenal de o takımlardan. Maçın 10. dakikasında kazandıkları korner sonrasında taraftarlarının uğultusu görülmeye değer. 12. dakikada Morata kafa vuruşunu kaleci Steele’e nişanlıyor; bu da kaçar mı dedikleri cinsten bir pozisyon! 30. dakikada Loftus-Cheek’in düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı gole çeviremiyor Fabregas. Onca sene Ada’da forma giyip son maçında penaltıyı gole çevirememek! Futbolda üzen hikâyeler de var. Forest’in topa yüzde 28 sahip olduğu, rakip kaleyi bir kez bulabildiği devre golsüz bitiyor.

İkinci devrede 50. dakikada beklenen gol geliyor. Hudson-Odoi sağdan kesiyor, Morata gol vuruşunu yapıyor. O ana kadar beşli orta sahasıyla dörtlü savunmaya yakın oynayıp pozisyon vermeyen Forest şimdi golü düşünmek zorunda. 58’de sezonun kaçan fırsatına aday pozisyona şahit oluyor 40.544 futbolsever, Morata bir adımdan kaleyi bulamıyor. Ama bir sonraki pozisyonda kaçırmıyor 9 numara, Hudson-Odoi’nin sağdan ortasını kafayla köşeye bırakıyor. Callum Hudson-Odoi 2000 doğumlu, kulübün altyapısından yetişti, gelecekte adını çok duyacaksınız. Bizim kulüplerimiz 34 yaşında futbolculara para saçmak yerine altyapısından Odoi gibilerini yetiştirmeli diyeceğim ama dinleyen kim! Velhasıl çok üstün oynadığı maçı iki golle kazanıp üst tura çıkıyor Chelsea. Nottingham Forest’in hedefi ise Premier Lig’e yükselmek, o efsane futbol adamının hatırasına, dönsünler artık…

Ziya Adnan

8 Ocak 2018

Premier Lig Seyir Defteri: Yeni senenin ilk gününde Goodison Park

Uzaklardan…

Geçen yazıda o futbol şehrini ve kırmızılı takımını Arsenal karşısında oynadıkları maç vesilesiyle yazmıştık. Lider Liverpool, Kuzey Londra takımını beş golle uğurlamıştı evine. Ama Liverpool’a kadar gidip şehrin mavili takımını yazmadan olmaz, malum büyüğe saygı âdettendir. Adını üzerinde bulunduğu mahalleden alan Everton Ada futbolunda “The Peoples Club” (Halkın Kulübü) olarak bilinir. En son şampiyonluklarını 1986-87 sezonunda yaşadılar, uzun bekleyişe rağmen taraftarları her maçta doldurur tribünlerini. 2017-18 sezonunda 38.915 taraftar ortalaması yakaladılar. Yeni senenin ilk gününde evleri Goodison Park’ta Leicester City karşısında oynadıkları maç vesilesiyle Cenk Tosun’un takımına naçizane bir bakış…

Ada futbolunda “The Grand Old Lady” (yaşlı büyük hanım) olarak nam salmış Goodison Park, Liverpool şehir merkezine yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta Walton bölgesinde, 1892 senesinden beri şehrin mavili takımına ev sahipliği yapan 39.572 kapasiteli futbol mabedi. Çokları bilmez ama ülke futbolunun en üst liginde en fazla maça ev sahipliği yapmış o tarihi stat, malum Everton elitler liginin müdavimi. 1954 senesinden beri her sezon yer aldılar ligde, kuruldukları tarihten beri sadece dört sezonda alt liglerde mücadele vermişler…

Kışı değil baharı hatırlatan yeni senenin ilk gününde Everton, Goodison Park Stadında Leicester City karşısında. Uzaklarda, belediye takımlarıyla yoğrulmuş ülke futbolunda takımların okul çocukları misali tatil heyecanı yaşadığı zamanlarda Premier Lig’de maç trafiği tam gaz, malum marka değeri dediğin çalışarak kazanılıyor. İki takım tarihte 99 kez karşılaşmış, son beş maçın dördü Everton’un lehine. Ancak Cenk Tosun’un takımında işler iyi gitmiyor, son dört lig maçının üçünden puansız ayrıldılar. Cenk’in yedek kulübesinde başladığı maçta ev sahibi takım 4-2-3-1 dizilişinde. Orta sıralara demir atmış iki takımın maçında mavili ev sahibi ofansif başlıyor maça, hücum üçlüsü Richarlison, Sigurdsson, Walcott. İlk 10 takım arasında Manchester United’dan sonra kalesinde en fazla gol gören takım, 10. dakikada ilk gol fırsatını veriyor rakibe ama Vardy’nin vuruşu isabetsiz. İki takımın net pozisyon bulamadığı, Everton’un topa yüzde 56 oranında sahip olduğu 20 dakika orta saha mücadelesi halinde. Everton savunmasının sağında 21 yaşındaki Kenny göze batanlardan. Defansif orta saha Gueye ligin iyilerinden, 2017 senesinde Avrupa’nın beş büyük liginde en fazla top çalan oyuncuydu 29 yaşındaki Senegalli. Misafir takımın golcüsü Vardy çok yalnız hücum hattında, ilk 30 dakikada topa sadece 7 kez dokundu 9 numara. İki takımın da pozisyon üretmekte kısır kaldığı devre golsüz kapanıyor.

39.053 taraftarın şahitliğinde Everton ikinci yarıya da gol arayarak başlıyor. Leicester City taraftarları takımlarının 2016 senesinde yaşadığı beklenmedik şampiyonluğu hatırlatıyor o bilindik tezahüratla. Bir ömürde ancak bir kez yaşanacak hikâye. 56’da öne geçiyor misafir takım, savunmada Walcott’la topu kaybediyor Everton, Pereira’nın savunma arkasına pasını uzak köşeye bırakıyor Vardy. O dakikaya kadar çok yalnız olan 9 numara mükemmel bitiriyor. Everton karşısında karnesi parlak, son 8 lig maçında iki gol, beş asist. Son 20 dakikada Walcott’un yerine Cenk sahada. Beraberlik adına baskıyı artıyor maviler, ancak Cenk’e pozisyon yaratamıyorlar. 80’de rakibe yaptığı sert hareket nedeniyle sarı kart görüyor 14 numara. Mücadele olarak iyi ama üretim olarak kısır, yaratıcı oyuncu eksikliği bariz olan Everton 90 dakika boyunca 17 gol denemesine rağmen rakip kaleyi sadece bir kez bulabildiği maçı kaybederken evinde üç puanı bırakıyor. İki gol denemesinin Cenk’in ayağından geldiğini hatırlatalım. İki transfer sezonunda 200 milyon Sterlinden fazla harcadılar transferlere, sevdalılarının hoşnutsuzluğuna şaşırmamak gerek…

Ziya Adnan

5 Ocak 2019

Harry Kane söyleşisi – Ocak 2019

Tottenham’ın ve İngiltere Milli Takımı’nın yıldızı Harry Kane: Kupaya ihtiyacımız var

Dünyanın en iyi santraforlarından biri olan Harry Kane, Tottenham’ın tek eksiğinin kupa olduğunu söylüyor ve ekliyor: Konsantrasyonumuzu bozmadan her maçımıza aynı ciddiyetle odaklanıp puan kaybetmemek önemli…

Harry Kane… Ada futbolunun yıldızı, golcülüğünün yanı sıra sahadaki duruşu, mütevazılığı, efendiliğiyle futbolseverin takdirini, sevgisini kazanmış örnek sporcu, genç yaşına rağmen kulüp tarihinin en golcü beşinci futbolcusu. Tevekkeli değil, yakında futbolseverlere kapılarını açacak olan yeni stadın girişinde onun ve takım arkadaşlarının fotoğrafları karşılıyor o futbol mabedinin ziyaretçilerini. 28 Temmuz 1993’te Doğu Londra’nın Chingford bölgesinde, İrlandalı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş. Çocukluk yıllarında yerel takım Ridgeway Rovers’ta top koşturmuş, sekiz yaşına bastığı zamanlarda Arsenal’in miniklerine katılmış, ancak ertesi sezon serbest kalmış. Arsene Wenger uzun süren Arsenal serüvenini tamamlamadan önce 2015 senesinin Kasım ayında bir söyleşisinde, böylesine önemli bir yeteneği ellerinden kaçırdıkları için üzgün olduğunu dile getiriyordu. Onun kaybı ezeli rakip Tottenham’ın kazancı oldu, nicedir mavi-beyazlı takımın tribünlerinde yankılanan “Harry Kane. He is one of our own” (Harry Kane, o içimizden biri) tezahüratı o sevgiyi anlatır. U21 takımında top koştururken hocalığını yapan Les Ferdinand, öğrencisinin oyun zekâsını Teddy Sheringham’a, gücünü ve son vuruş becerisini Alan Shearer’a benzetiyor. 24 yaşındaki bir futbolcunun eskinin iki efsanesiyle anılması her futbolcunun hayali olsa gerek. Takımın teknik direktörü Pochettino tüm içtenliğiyle futbolcusunun zaman içinde Tottenham’ın efsanesi olacağına inandığını, günümüz futbolunda dünyanın en iyi santraforlarından biri olduğunu dile getiriyor.
Kış renklerine bürünmüş alışveriş telaşındaki insanların ışıl ışıl mağazaları doldurduğu, kötü giden bir senenin sonuna yaklaştığımız zamanlarda, Tottenham’ın görkemli Wembley Stadı’nda Bournemouth’u beş golle geçtiği maçtan sonra o enfes radyo programı “Talk Sport”un renkli siması Ian Abrahams ile birlikte sorduk, o tüm içtenliğiyle cevapladı. Karşınızda Harry Kane…

► Öncelikle Türk futbolu hakkında ne kadar bilgin var, izliyor musun?

Türk futbolu hakkında çok bilgim yok açıkçası, izlemiyorum…

► Bournemouth karşısında 5 gol buldunuz ve son golü de sen attın. O golü biraz anlatır mısın?

Golde Chris’in (Christian Eriksen) katkısı büyük. Topu Bournemouth savunmasının arkasına aşırtma bir vuruşla güzel gönderdi. Savunmadan önce hareketlenip vuruşumu yaptım. Her zaman golle sonuçlanacak pozisyon değildi ama o pozisyonda oldu.

DOĞRU YOLDA İLERLİYORUZ
► Everton’u deplasmanda 6 golle yendiniz, Bournemouth karşısında 5 gol buldunuz. Geçmiş sezonlarda Tottenham bu tip maçlarda puanlar kaybetmiş, 2016’da şampiyonluğu kıl payı kaçırmıştı. Ama bu sezon farklı bir Tottenham izliyoruz; bol gol bulan, çok koşan, mücadeleci, izlemesi keyif veren bir takım var karşımızda. Sence ne değişti?

Çok fazla şey değiştiğini sanmıyorum. Biz bu takımlara karşı geçmiş sezonlarda da oynadık ama bu sezon form grafiğimiz yükseldi. Fizik olarak daha güçlüyüz ve daha çabuk oynuyoruz, kazandıkça özgüvenimiz de yükseliyor. Gerek maçlarda gerek antrenmanlarda kendimin ve takım arkadaşlarımın daha iyiye gittiğini görebiliyorum. İyi gidiyoruz ama bu yarış uzun. Cumartesi bir maçımız daha var, o maça konsantre olup yükselişimizi devam ettirmek istiyoruz…

► Bu sezon çok gol atan, izlemesi keyif veren bir takımın kaptanısın. Kendi adına çok keyifli olmalı…

Kesinlikle çok keyifli, sezonun ilk 9-10 maçında bazı maçlarımızı tek golle kazanırken, birkaç maçı da kaybettik. Ama son maçlarda pozisyonları daha iyi değerlendiriyoruz, haliyle goller buluyoruz. Ancak bildiğiniz gibi Premier Lig’de maç trafiği yoğun. Önemli olan bu formu ve golleri önümüzdeki maçlarda da devam ettirebilmek…

► Hocanız Pochettino, Tottenham’ı “Intruder” (davetsiz misafir) olarak tanımlıyor. Malum, futbol yorumcuları şampiyonluk yarışında Liverpool ve Manchester City’i şanslı görüyor. Şampiyonluk için görüşlerin nelerdir…

Manchester City son zamanlarda biraz formsuz ama bu çok iyi takım oldukları gerçeğini değiştirmez. Liverpool zaten lider, bugün de farklı kazandılar. Çok iyi oynayıp, bol gol buluyorlar. Biz takım olarak bulunduğumuz yerden memnunuz ama çabuk havaya girmemek gerek. Konsantrasyonumuzu bozmadan her maçımıza aynı ciddiyetle odaklanıp puan kaybetmemek önemli…

► 2018 senesinde Altın Ayakkabı ödülünü kazandın, iyi bir Dünya Kupası geçirdin. Yeni stadınızla birlikte 2019 senesi daha güzel günlerin habercisi gibi sanki. Sanırım sen ve takımın için eksik olan tek şey kupa…

Kesinlikle… 2019 senesinde hedefimiz kupa kazanmak, sezonun yarısını geride bıraktık ve dört kupada da varız. Arsenal’i eleyerek Carabao Kupası’nda yarı finale kaldık. Şampiyonlar Ligi’nde bir üst turda Borussia Dortmund ile karşılaşacağız. Sezon başındaki hedeflerimiz doğrultusunda doğru yolda gidiyoruz…

► Ocak ayında takımın yıldızı parlayanlarından Heung-min Son, Asya Kupası nedeniyle takımdan ayrı kalacak. Bu, Tottenham adına önemli eksiklik değil mi?

Evet, Son mükemmel bir futbolcu ve takım için çok yararlı. Ama onun yerinde oynayacak arkadaşımın da elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağından eminim. Takım olarak iyi bir kadromuz var, yerine gelecek olan da iyi iş çıkartacaktır…

► Yeni stadınıza taşınmak için gün sayıyorsunuz. Wembley’den sonra Londra’nın ikinci büyük stadı olacak. Sen ve takım arkadaşlarının bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

Sadece takım arkadaşlarım değil, taraftarımız, kulüple özdeşleşmiş herkes yeni stadımıza taşınmayı heyecanla bekliyor. Güzel zamanların bizi beklediğini düşünüyorum…

► Gazetem ve Türkiye’deki okuyucular adına bu içten söyleşi için teşekkür ederim. Bu vesileyle sen, ailen ve takım arkadaşların için iyi bir sene olsun…

Ben teşekkür ederim.

HARRY KANE’İN MUHTEŞEM KARİYERİ
Tottenham’ın ve İngiltere Milli Takımı’nın kilit isimlerinden olan Harry Kane, henüz 25 yaşında olmasına rağmen büyük başarılara imza attı. Gary Lineker’dan sonra Altın Ayakkabı ödülünü kazanan ikinci İngiliz futbolcu olan Kane, Premier Lig’de Alan Shearer’dan sonra 100 gole en erken ulaşan isim olma unvanını taşıyor. 2 defa Premier Lig’de gol krallığı yaşayan Kane, 6 golle 2018 Dünya Kupası’nın en golcü ismi olmayı başarmış ve İngiltere yarı finale yükselirken, başarıda kilit rol oynamıştı.

Premier Lig Seyir Defteri: Liverpool gezintisi

Uzaklardan...

Londra–Liverpool arası yaklaşık 360 kilometre. Başkenti kuzeye bağlayan M1 karayolundan Birmingham’a kadar uzandıktan sonra M6 karayolundan ulaşırsınız o futbol şehrine. Biz de öyle yaptık kötü giden bir senenin sonunda, futbol alemine adını yazdırmış takımıyla, efsane müzik grubuyla, tarihi binaların üzerinden şehre koruyuculuk yapan devasa mitolojik kuşuyla bilinen, eskinin önemli liman kentiyken tersanelerin kapanması ve liman işçiliğinin tarihe karışması sonucu yoksulluk ve işsizlik girdabına sürüklenmiş şehrin güzel kasabası Chester’ı ziyaret ettik birkaç günlüğüne. Liverpool’a kadar gidip takımını yazmadan olmaz elbet, liderin Arsenal karşısındaki maçı da bu vesileyle…

Cumartesi öğle saatleri… Adını bulunduğu bölgeden alan, şimdilerde biraz eski, biraz viran İngiliz evlerinin tam ortasına inşa edilmiş, 1884 senesinden beri takımına ev sahipliği yapan, Ada futbolunun en büyük altıncı stadı Anfield. Bilir misiniz, ilk zamanlarında şehrin mavili takımına ev sahipliği yapmış o futbol mabedi, Everton’un Goodison Park Stadına taşınmasından sonra 1891 senesinde Liverpool’un evi olmuş, her futbol sevdalısının ölmeden önce görmesi gereken kutsal topraklar. Stadın, “Shankly Gates” olarak bilinen ana girişinde, 15 Nisan 1989 günü, Sheffield Hillsborough Stadında, Nottingham Forest ile oynanan talihsiz Kral Kupası yarı finalinde ezilerek, çoğu pek erken yaşta hayata veda etmiş 96 Liverpool taraftarının anısına inşa edilen, her daim 96 mumun yandığı ve çiçeklerin bırakıldığı anıt, asla yalnız yürümeyenlerin kale arkası tribünü Kop, takımın yaratıcısı Shankly’nin tribünlerdeki flamaları ziyaretçilerinin asla unutmayacağı şeyler. Derler ki, 28 Eylül 1981’de 68 yaşında vefat ettiğinde bir şehir ağlamış arkasından…

Yılın son cumartesi gününde lider Liverpool evinde Arsenal karşısında. O günlere yetişmiş olan her Arsenal taraftarının gönlünde ayrı yeri vardır bu futbol mabedinin, bilmeyenler için hatırlatalım. 1989 senesinin Mayıs’ı, sezonun son maçı… Arsenal’in şampiyon olabilmesi için en az iki farklı galip gelmesi gerekmektedir, diğer tüm sonuçlarda Liverpool şampiyon olacaktır. Ada futbolunun akışını değiştiren maçı Arsenal son dakikada attığı golle 2-0 kazanır ve kupayı şehrine götürür. O maça şahitlik etmiş olanlar maçın bitiş düdüğüyle birlikte bir stadın ağladığını anlatır…

Ancak Arsenal’e son sezonlarda yaramıyor Anfield. Bu statta son beş lig maçında galibiyetleri bulunmuyor, üç yenilgi ve kalelerinde gördükleri 17 gol kötü karnenin özeti. Kop tribününden yükselen Liverpool tezahüratı ve stadın hoparlörlerinden yükselen “You will never walk alone” şarkısı sonrasında ev sahibi ofansif başlıyor maça, açık yeşil formalı Arsenal savunmada. Oyunu geriden kurma konusunda ısrarcı ama sıkıntılı misafir takım, Liverpool ise Van Dijk’ın önderliğinde rahat çıkıyor savunmadan. Gidişatın aksine golü bulan Arsenal oluyor, soldan Iwobi enfes kesiyor, arka direkte kaçırmıyor Maitland-Niles. Ama sevinç uzun sürmüyor, 14’te Arsenal savunmasındaki hatayı affetmiyor Firmino, misafir takımın savunma zaafları bildiğiniz gibi. Beraberlik golünden iki dakika sonra savunmada ağır Mustafi ve Sokratis’i ipe diziyor Brezilyalı, yerden vuruşunu çaresiz izliyor Leno, Liverpool öne geçerken Anfield yıkılıyor. Liverpool. 32’de fark ikiye çıkıyor, uzun topa müdahale etmekte gecikiyor Arsenal, Salah’ın pasını kaçırmıyor Mane. Oyuna genişlik kazandırdığı hemen her pozisyonda tehlike yaratıyor ev sahibi. Arsenal savunmasındaki dört oyuncunun, önlerindeki Xhaka’nın pozisyonlarda ağır kalması, Bellerin’in yokluğunda savunmada çabuk kademeye girecek bir oyuncunun olmaması farkı getiriyor. Liverpool Salah’ın bitime yakın kullandığı penaltıyla 4-1 önde bitiriyor devreyi.

İkinci devrede Arsenal’de Musfafi’nin yerinde Koscielny sahada. Liverpool karşısında ayakta kalmaya çalışan Arsenal’in çöküşünü izliyor Anfield tribünlerini dolduran 53.326 futbolsever. 62’de Kolasinac’ın Lovren’i düşürmesiyle kazanılan penaltıyı Firmino gole çeviriyor ve hat-trick yapıyor 9 numara. Arsenal yediği yumruklardan sersemlemiş boksör gibi! Son 20 dakikada farkı azaltmak için çalışıyorlar ama savunma ve hücum arasındaki kopukluk, çıkarken yaptıkları top kayıpları beklenen sonun habercisi. Rahat kazanıp 2. sıradaki Tottenham ile puan farkını 9’a çıkartıyor ve ligde esip kükremeye devam ediyor Klopp’un öğrencileri…

Ziya Adnan

3 Ocak 2019

Tottenham’ın ve İngiltere Milli Takımı’nın yıldızı Harry Kane: Kupaya ihtiyacımız var

Dünyanın en iyi santraforlarından biri olan Harry Kane, Tottenham’ın tek eksiğinin kupa olduğunu söylüyor ve ekliyor: Konsantrasyonumuzu bozmadan her maçımıza aynı ciddiyetle odaklanıp puan kaybetmemek öneml

Harry Kane… Ada futbolunun yıldızı, golcülüğünün yanı sıra sahadaki duruşu, mütevazılığı, efendiliğiyle futbolseverin takdirini, sevgisini kazanmış örnek sporcu, genç yaşına rağmen kulüp tarihinin en golcü beşinci futbolcusu. Tevekkeli değil, yakında futbolseverlere kapılarını açacak olan yeni stadın girişinde onun ve takım arkadaşlarının fotoğrafları karşılıyor o futbol mabedinin ziyaretçilerini. 28 Temmuz 1993’te Doğu Londra’nın Chingford bölgesinde, İrlandalı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş. Çocukluk yıllarında yerel takım Ridgeway Rovers’ta top koşturmuş, sekiz yaşına bastığı zamanlarda Arsenal’in miniklerine katılmış, ancak ertesi sezon serbest kalmış. Arsene Wenger uzun süren Arsenal serüvenini tamamlamadan önce 2015 senesinin Kasım ayında bir söyleşisinde, böylesine önemli bir yeteneği ellerinden kaçırdıkları için üzgün olduğunu dile getiriyordu. Onun kaybı ezeli rakip Tottenham’ın kazancı oldu, nicedir mavi-beyazlı takımın tribünlerinde yankılanan “Harry Kane. He is one of our own” (Harry Kane, o içimizden biri) tezahüratı o sevgiyi anlatır. U21 takımında top koştururken hocalığını yapan Les Ferdinand, öğrencisinin oyun zekâsını Teddy Sheringham’a, gücünü ve son vuruş becerisini Alan Shearer’a benzetiyor. 24 yaşındaki bir futbolcunun eskinin iki efsanesiyle anılması her futbolcunun hayali olsa gerek. Takımın teknik direktörü Pochettino tüm içtenliğiyle futbolcusunun zaman içinde Tottenham’ın efsanesi olacağına inandığını, günümüz futbolunda dünyanın en iyi santraforlarından biri olduğunu dile getiriyor.
Kış renklerine bürünmüş alışveriş telaşındaki insanların ışıl ışıl mağazaları doldurduğu, kötü giden bir senenin sonuna yaklaştığımız zamanlarda, Tottenham’ın görkemli Wembley Stadı’nda Bournemouth’u beş golle geçtiği maçtan sonra o enfes radyo programı “Talk Sport”un renkli siması Ian Abrahams ile birlikte sorduk, o tüm içtenliğiyle cevapladı. Karşınızda Harry Kane…

► Öncelikle Türk futbolu hakkında ne kadar bilgin var, izliyor musun?

Türk futbolu hakkında çok bilgim yok açıkçası, izlemiyorum…

► Bournemouth karşısında 5 gol buldunuz ve son golü de sen attın. O golü biraz anlatır mısın?

Golde Chris’in (Christian Eriksen) katkısı büyük. Topu Bournemouth savunmasının arkasına aşırtma bir vuruşla güzel gönderdi. Savunmadan önce hareketlenip vuruşumu yaptım. Her zaman golle sonuçlanacak pozisyon değildi ama o pozisyonda oldu.


DOĞRU YOLDA İLERLİYORUZ
► Everton’u deplasmanda 6 golle yendiniz, Bournemouth karşısında 5 gol buldunuz. Geçmiş sezonlarda Tottenham bu tip maçlarda puanlar kaybetmiş, 2016’da şampiyonluğu kıl payı kaçırmıştı. Ama bu sezon farklı bir Tottenham izliyoruz; bol gol bulan, çok koşan, mücadeleci, izlemesi keyif veren bir takım var karşımızda. Sence ne değişti?

Çok fazla şey değiştiğini sanmıyorum. Biz bu takımlara karşı geçmiş sezonlarda da oynadık ama bu sezon form grafiğimiz yükseldi. Fizik olarak daha güçlüyüz ve daha çabuk oynuyoruz, kazandıkça özgüvenimiz de yükseliyor. Gerek maçlarda gerek antrenmanlarda kendimin ve takım arkadaşlarımın daha iyiye gittiğini görebiliyorum. İyi gidiyoruz ama bu yarış uzun. Cumartesi bir maçımız daha var, o maça konsantre olup yükselişimizi devam ettirmek istiyoruz…

► Bu sezon çok gol atan, izlemesi keyif veren bir takımın kaptanısın. Kendi adına çok keyifli olmalı…

Kesinlikle çok keyifli, sezonun ilk 9-10 maçında bazı maçlarımızı tek golle kazanırken, birkaç maçı da kaybettik. Ama son maçlarda pozisyonları daha iyi değerlendiriyoruz, haliyle goller buluyoruz. Ancak bildiğiniz gibi Premier Lig’de maç trafiği yoğun. Önemli olan bu formu ve golleri önümüzdeki maçlarda da devam ettirebilmek…

► Hocanız Pochettino, Tottenham’ı “Intruder” (davetsiz misafir) olarak tanımlıyor. Malum, futbol yorumcuları şampiyonluk yarışında Liverpool ve Manchester City’i şanslı görüyor. Şampiyonluk için görüşlerin nelerdir…

Manchester City son zamanlarda biraz formsuz ama bu çok iyi takım oldukları gerçeğini değiştirmez. Liverpool zaten lider, bugün de farklı kazandılar. Çok iyi oynayıp, bol gol buluyorlar. Biz takım olarak bulunduğumuz yerden memnunuz ama çabuk havaya girmemek gerek. Konsantrasyonumuzu bozmadan her maçımıza aynı ciddiyetle odaklanıp puan kaybetmemek önemli…

► 2018 senesinde Altın Ayakkabı ödülünü kazandın, iyi bir Dünya Kupası geçirdin. Yeni stadınızla birlikte 2019 senesi daha güzel günlerin habercisi gibi sanki. Sanırım sen ve takımın için eksik olan tek şey kupa…

Kesinlikle… 2019 senesinde hedefimiz kupa kazanmak, sezonun yarısını geride bıraktık ve dört kupada da varız. Arsenal’i eleyerek Carabao Kupası’nda yarı finale kaldık. Şampiyonlar Ligi’nde bir üst turda Borussia Dortmund ile karşılaşacağız. Sezon başındaki hedeflerimiz doğrultusunda doğru yolda gidiyoruz…

► Ocak ayında takımın yıldızı parlayanlarından Heung-min Son, Asya Kupası nedeniyle takımdan ayrı kalacak. Bu, Tottenham adına önemli eksiklik değil mi?

Evet, Son mükemmel bir futbolcu ve takım için çok yararlı. Ama onun yerinde oynayacak arkadaşımın da elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağından eminim. Takım olarak iyi bir kadromuz var, yerine gelecek olan da iyi iş çıkartacaktır…

► Yeni stadınıza taşınmak için gün sayıyorsunuz. Wembley’den sonra Londra’nın ikinci büyük stadı olacak. Sen ve takım arkadaşlarının bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

Sadece takım arkadaşlarım değil, taraftarımız, kulüple özdeşleşmiş herkes yeni stadımıza taşınmayı heyecanla bekliyor. Güzel zamanların bizi beklediğini düşünüyorum…

► Gazetem ve Türkiye’deki okuyucular adına bu içten söyleşi için teşekkür ederim. Bu vesileyle sen, ailen ve takım arkadaşların için iyi bir sene olsun…

Ben teşekkür ederim.


HARRY KANE’İN MUHTEŞEM KARİYERİ
Tottenham’ın ve İngiltere Milli Takımı’nın kilit isimlerinden olan Harry Kane, henüz 25 yaşında olmasına rağmen büyük başarılara imza attı. Gary Lineker’dan sonra Altın Ayakkabı ödülünü kazanan ikinci İngiliz futbolcu olan Kane, Premier Lig’de Alan Shearer’dan sonra 100 gole en erken ulaşan isim olma unvanını taşıyor. 2 defa Premier Lig’de gol krallığı yaşayan Kane, 6 golle 2018 Dünya Kupası’nın en golcü ismi olmayı başarmış ve İngiltere yarı finale yükselirken, başarıda kilit rol oynamıştı.

Ziya Adnan
2 Ocak 2019

Premier Lig Seyir Defteri: Everton’dan Arsenal’e, beklemek gövde gösterisi zamanın…

Premier Lig Seyir Defteri: Everton’dan Arsenal’e, beklemek gövde gösterisi zamanın…

Uzaklardan…

“Beklemek gövde gösterisi zamanın, çok erken gelmişim seni bulamıyorum” der “İki kalp” şiirinde Cemal Süreya, 1990 senesinin Ocak ayında 59 yaşında aramızdan ayrılmış Erzincanlı şair. Yakında ölüm yıldönümü, huzur içinde yatsın. Kötü giden bir senenin sonunda, Arsenal’in evinde oynadığı Burnley maçı vesilesiyle hatırlayalım Ada futbolunda şampiyonluk yaşamış, sonrasında zamanı beklemekle geçirmiş takımları, beklemekten yorulmayanları…

Şimdilerde lige tutunmaya çalışan Huddersfield Town en uzun bekleyenlerden, 1920’li senelerde Ada futbolunun sert takımıymış, 1924-26 arasında yaşadığı üç şampiyonluktan sonra beklemekle geçmiş zamanlar, hasret kalmış kupalara. Onlar kadar sabırlı komşu Newcastle United, 1930 senesinde yaşadığı şampiyonluktan sonra 1990’ların ortasında yaklaşmış kupaya ama olmamış. Şimdilerde onlar da zirveye uzaktan bakanlardan, Premier Lig’in kurulduğu 1992-93 sezonundan beri iki kez düştüler ligden…

En son şampiyonluğunu 1984-85 sezonunda yaşadı Everton FC, onların kupayı kaldırdığı sene dünyaya gözlerini açan Cristiano Ronaldo, günümüzde 33 yaşında ve onca zaman o görkemli kupaya hasret kaldı maviler. Aralık ayının sonlarına yaklaşırken Manchester United sevdalıları umutsuz; nasıl olmasınlar, 1990-91 sezonundan beri geçirdikleri en kötü sezon. 2012-13 sezonundan sonra unuttular şampiyonluğu, lider Liverpool’un 22 puan gerisindeler. Ada futboluna ayak bastığında “Manchester United’ı yıkacağım” demişti Jose Mourinho. 2018 senesinde bu hayali gerçek oldu!

1950’lerin sıkı takımıymış Wolverhampton Wanderers, nam-ı diğer Wolves, 1950-60 arasında üç şampiyonlukları var. Tıpkı 1962 senesinde ligi ilk sırada bitirmiş, şimdilerde Championship’te zor zamanlar geçiren Ipswich Town gibi. 1960-61 sezonunda çifte kupa kazanmış Tottenham Hotspur, Kuzey Londra’nın ateşli takımı. Son sezonlarda zirveye oynuyorlar ama bekleyiş sürüyor. 2004’ten beri şampiyonluk göremedi Arsenal ve daha da sürecek sanırım. Hafta içinde Carabao Kupasında Tottenham karşısında elendikleri maç hocaları Emery’i düşündürmüştür şüphesiz, kadroya takviyenin şart olduğunu anlamıştır sanırım…

Kupadan konuyu açtık madem, yarı finalde Manchester City ile karşılaşacak Burton Albion’a da selam çakmadan geçmeyelim. West Midlands bölgesinde, adını 72 bin nüfuslu kasabasından alan 3. Lig takımı. 1950’de kurulup, 2009’a kadar amatör kümelerde mücadele etmişler. 2017-18 sezonunda düştüler Championship’ten, yarı finalde futbol tanrıları yanlarında olsun…

***

Aydınlık bir aralık cumartesisinde Arsenal’in konuğu Burnley FC, 73 bin nüfuslu kasabanın bordo mavisi. 1960’ta yaşadıkları lig şampiyonluğu tarihlerindeki en parlak zamanları, ülke futbolunun en üst liginde iki şampiyonlukları var. Ligi 6. sırada bitirdikleri 1973-1974 sezonunda Manchester United’ın küme düşmüş olması değişen zamanların göstergesi. Arsenal son sezonlarda Burnley’nin belalısı, son on maçın dokuzunu kazandı. Burnley, Arsenal deplasmanından en son 1974 senesinde zaferle dönmüş, uğurlu gelmiyor Londra mabetleri kasabanın takımına…

Arsenal’e gelince, inanması güç ama bu sezon ligde oynadıkları hiçbir maçın ilk yarısını önde tamamlamadılar ve lider Liverpool’un 14 puan gerisindeler. Mesut Özil’in kaptan olarak çıktığı maçta 4-3-3 dizilişinde, hücumda Özil, Aubameyang, Lacazette ama savunma sakatlıktan mustarip. İlk dakikalarda iki takım da net fırsatı harcıyor, Arsenal hücumunda Maitland Niles, sonrasında Burnley’de Westwood öne geçme fırsatını kullanamıyorlar. Arsenal savunmasının solunda Kolasinac’ın pozisyonlarda ağır kalması takımı adına düşündürücü. 14’te öne geçiyor Arsenal, Özil’in savunma arkasına attığı enfes pası Aubameyang tamamlıyor. Özil’in pası futbol okullarında ders diye gösterilmeli, tek kelimeyle enfes. İlk bölümde topla daha çok oynayan ev sahibi ama sakatı çok takımın savunması güven vermiyor. Topa yüzde 68 oranında sahip olan, hücumda iyi, savunmada kırılgan Arsenal bu sezon ilk kez devreyi önde kapatıyor…

59.943 taraftarın önünde ikinci devreye ofansif başlıyor misafir takım ama golü bulan Arsenal, Lacazette’in pasında Aubameyang’ın çaprazdan sert vuruşu karşısında kaleci Hart çaresiz. 14 numaraının ligdeki 12. golü, golcüler sıralamasında ilk sırada. Şoku atlattıktan sonra uzun toplarla pozisyon yaratmaya çalışıyor Burnley. 60’ta sezonun iyilerinden Torreira, Elneny’nin yerine sahada. 63’te farkı bire indiriyor Burnley, karambolde topa son vuran Barnes. Son 20 dakika Emirates’in müdavimleri tedirgin, takımın derme çatma savunmasındaki zaaflar aşikâr. Son 15 dakikada Burnley’de Vokes ve Vydra, Wood ve Barnes’ın yerine sahada. Tek farkı korumanın telaşında top kayıpları yapıyor ev sahibi ama beş dakika uzatılan maçta oyuna sonradan giren İwobi kurtarıcı oluyor, Özil’in ceza sahasında pasını yakın mesafeden kaçırmıyor. Velhasıl 3-1 kazanıyor Arsenal ama kadro kalitesindeki bariz eksiklik, bilhassa savunma zaaflarıyla şampiyonluk Kaf dağının ardındaki Anka kuşu misali uzak bir hayal!

Ziya Adnan
25 Aralık 2018

Premier Lig seyir defteri: Burnley FC, düşüşü Fenerbahçe misali…

Premier Lig seyir defteri: Burnley FC, düşüşü Fenerbahçe misali…

Uzaklardan...

Geçen sene bu zamanlarda Stoke City’i mağlup eden Burnley, Premier Lig’de ilk 4’te yer alıyordu. 2017-18 sezonunun sonunda ligi 7. sırada bitirip Avrupa kupalarında boy göstermeye hak kazanmıştı 73 bin nüfuslu kasabanın bordo mavili takımı, 1974’ten beri en iyi dereceleri. 2015’te ligden düşüp ertesi sezon döndüklerini hatırlatalım. Yerleşkenin nüfusuna orantılı taraftar sayısında Ada futbolunda ilk sıradalar.

Ama bu sezon beklendiği gibi geçmedi onlar adına, bu ayın ortalarında düşme potasının 2 puan üzerinde 17. sıradalar, düşüşleri bizim vasat ligin Fenerbahçe’si misali. Hafta sonunda oynadıkları Tottenham deplasmanı vesilesiyle bu sezon hüsran yaşayan takıma naçizane bir bakış.

2017-18 sezonunda ilk 15 maçta 14 gol kaydetmişti Burnley, bu sezon 16 maçta gol sayısı 15, geçen sezona benziyor. Ancak geçen sezon 15 maçta kalesinde 12 gol gören takımın savunması bu sezon cömert, 16 maçta 32 gol, maç başına kalelerinde gördükleri gol sayısı 2. Temmuzda başlayan Avrupa Kupası serüveninde 12 bin kilometre kat eden takım Aberdeen, İstanbul ve Atina’da oynadığı maçlardan sonra gruplara kalamadan elenmiş, ligin ilk 5 maçından sadece bir puan çıkartabilmişti. Teknik direktörleri Sean Dyche’a göre geçen sezonun başarısından sonra şimdilerde yaşadıkları zafer sarhoşluğu!

Onların hikâyesi paraşütsüz düşüşteki Fenerbahçe’yi andırıyor, transfer döneminde takıma katılanların verimsizliği, kadro kalitesini yükseltememesi, özgüven eksikliği düşüşün nedenlerinden bazıları. Transfer demişken, Fenerbahçe’nin gol umudu 30 yaşındaki İslam Slimani ne Leicester City’de ne de Ocak 2018’de kiralandığı Newcastle United’da bekleneni verememişti. Bilmeyenler için son 17 sezonda Süper Lig’de çıktığı ilk 12 maçta yalnızca 1 golü olan 2 santrfordan biri Cezayirli. Onun hikâyesi Dyche’ın yaz aylarında takıma kattığı Matej Vydra’yı hatırlatıyor, onun da ligde sadece bir golü var. Verimsiz transfer demişken, 15 milyon sterin karşılığında Middlesbrough’dan transfer edilen, geçirdiği ameliyattan sonra Burnley’de forma giyemeyen stoper Ben Gibson’ı da unutmayalım.

Aralık ayının ortalarında, buza kesen Londra soğuğunda Dyche’ın öğrencileri ligin dişli takımı Tottenham karşısında. Barça deplasmanından puanla dönen, Şampiyonlar Liginde son 16’ya kalan Pochettino’nun takımı geçici evi Wembley’de oynadığı 6 maçın 4’ünü kazandı. Burnley’nin Tottenham’a karşı şansı tutmuyor, karşılaştıkları son 8 maçta galibiyeti yok. Son 10 deplasmandan sadece 6 puan çıkartabildiler, Tottenham karşısında işleri zor. Ev sahibi 16 maçtan 36 puan çıkardı, takımın Premier Lig tarihindeki en iyi başlangıcı.

4-4-1-1 dizilişinde bordo mavililer, gol umutları 10 numaralı Barnes. 2007’de amatör kümelerde başlayan kariyerinin büyük bölümü alt liglerde geçti. İlk bölümde oyunu kendi alanında kabul eden misafir takım duran toplarda gol arıyor rakip kalede. Tottenham’ın iki kanadında Rose ve Trippier çizgiye yakın oynayarak rakip savunma hattında boşluk yaratma düşüncesinde. Burnley’nin topa yüzde 30 oranında sahip olduğu ilk 30 dakikada iki takımın da rakip kaleyi bulan gol denemesi yok. İlk devrenin en net pozisyonunda Tottenham hücumunda Lamela yakın mesafeden kaleci Hart’ı geçemiyor. Burnley’in kalesini iyi savunduğu, savunmanın ortasında Tarkowski’nin Kane’i iyi marke ettiği devre golsüz kapanıyor.

İkinci devreye tempoyu yükselterek başlıyor ev sahibi, Eriksen’in yokluğunda pozisyon yaratmakta zorlanıyorlar. 64’te Moura’nın yerine oyuna giriyor Danimarkalı, sahasından çıkmakta zorlanıyor Burnley. Son 20 dakikada baskıyı artıyor ev sahibi, 75’te Lamela yakın mesafeden kaçırıyor. Sonrasında ligde ilk maçına çıkan Skipp’in yerine Son’u oyuna alıyor Pochettino, Burnley’nin direnci takdire şayan. Ama 90’da yıkılıyorlar, Kane’nin ceza sahasında pasını kaçırtmıyor Eriksen, Tottenham o golle kazanıyor maçı. Hocaları Dyche ligin en iyi takımlarından birine karşı oynadıklarını, yenilgiye rağmen takımın performansından memnun olduğunu dile getiriyor maçtan sonra. Burnley, haftaya yine Londra deplasmanında Arsenal’e konuk olacak. Bu sezon evlerindeki maçlardan puan çıkartamazlarsa işleri zor.

Ziya Adnan
18 Aralık 2018