Jürgen Klopp bizim coğrafyada olsaydı…

Jürgen Klopp bizim coğrafyada olsaydı…

Uzaklardan…

16 Haziran 1967’de Stuttgart’ta dünyaya gelmiş karizmatik futbol adamı. 1989 senesinden 2001’e kadar süren profesyonel futbol kariyerinde tek takımın formasını giymiş; kökleri 1905 senesine kadar uzanan, günümüzde Bundesliga’da mücadele eden kırmızılı Mainz 05… 1995 senesine kadar forvet olarak top koşturduktan sonra savunmada oynamaya başlamış, kariyerinde 52 golü bulunuyor. Futbolculuğu sonrasında teknik direktörlük deneyimini de aynı takımda yaşamış; takımı köklü tarihinde ilk kez Bundesliga’ya çıkaran teknik direktör olarak biliniyor. 2005-2006 sezonunda ilk kez UEFA Kupasında oynamaya hak kazandılar ama uzun sürmedi yükseliş zamanları. 2006-2007 sezonunun sonunda küme düştüler ama o, görevine devam etti. Eh ne de olsa takımın demirbaşı, sanırım hangi takımın taraftarı olduğunu anlamışsınızdır…

Ama her hikâyenin sonu vardır ve onun Mainz 05’de onca zaman yaşadığı hikâyesi de ertesi sezon takım Bundesliga’ya dönmeyi başaramayınca nihayete erer. 2008 senesinin Mayıs ayında o dönem ligde kötü zamanlar yaşayan Borussia Dortmund’la anlaşır. O sezon Borussia Dortmund’un ligi 13. sırada bitirdiğini, teknik direktör Thomas Doll’un takımdan ayrıldığını hatırlatalım…
İlk iki sezonunda takımı ligi 6 ve 5. sıralarda bitirdi. Takımdaki ilk sezonunda lig şampiyonu Bayern Münih’i devirerek Süper Kupa’yı kazanması kayda değer… İlerleyen zamanlarda yükseliş devam etti; Borussia Dortmund 2010–2011 ve 2011–2012 sezonunu şampiyon olarak bitirip, 2011-2012 sezonunda topladığı 81 puanla o sezona kadar Bundesliga tarihinin en fazla puan toplayan takımı olarak tarihe geçti…

Ama her teknik direktör gibi onun da sıkıntılı zamanları oldu elbet. 2014 senesinin Mart ayında Borussia Mönchengladbach’a karşı oynanan maçta 4. hakem Deniz Aytekin’e hakaret ettiği gerekçesiyle tribünlere gönderildi. 2014-2015 sezonuna iyi başlayan, Süper Kupa maçında Bayern Münih’i iki golle geçen takım ilerleyen zamanlarda inişe geçiyor, 2015’in Ocak ayında ligin dibine demir atıyordu. Bu yazının yazıldığı zamanlarda sarı siyahlı takım 18 takımlı Bundesliga’nın 10. sırasında ve oynadığı 23 maçın 11’inde sahadan yenik ayrılmış. Ligin dibindeki VfB Stuttgart ile arasındaki puan farkı sadece 9 ve yakın geçmişe kadar kafa tuttuğu ligin belalısı Bayern Münih’in 30 puan gerisinde…

***

Şampiyon yaptığı takımı ligin son sırasına kadar düşüren Jürgen Klopp’un takımdaki hikâyesinin kesintisiz devam ettiği zamanlarda, uzaklarda… Ankara’nın güzel insanlarının takımı, Cumhuriyet ile yaşıt Gençlerbirliği aynı sezon içinde 5. teknik direktörle anlaşıyor, son olarak görevi geçmişte takımı iki kez çalıştırmış Mesut Bakkal devralıyordu. Ama kim bilir nereye kadar, malum 1978’den beri başkanlık koltuğunda oturan, o süre zarfında 56 teknik direktörle çalışmış, Allah başımızdan eksik etmesin, 80’ine merdiven dayamış İlhan Cavcav bizim hazin hikâyenin esas oğlanı…

Bunca geliş ve gidişlerden başı dönmüş olanlar için küçük bir hatırlatma: 29 Mayıs 2014 tarihinde Kemal Özdeş Gençlerbirliği teknik direktörlüğüne getiriliyor, 10 Temmuz 2014 günü daha lig başlamamışken, tesislerde yapılan sezonun ilk antrenmanının ardından Kemal Özdeş’in görevine son veriliyordu. Onun yerine gelen Mustafa Kaplan da aynı akıbeti paylaşıyor, 13 Eylül 2014 günü takımdan kovuluyordu. Takımı bir süre altyapı koordinatörü Osman Nuri Işılar çalıştırdı ve kısa süre sonra takımın başına İrfan Buz getirildi. Sonra o da kovuldu. Ligin 2. haftasında görevden alınan Mustafa Kaplan, daha sonra göreve getirilip uzaklaştırılan İrfan Buz’un yerine futbol takımına geçici hocalık yaptı. Ama o da kesmemiş olacak ki Şubat ayının ortalarında Mesut Bakkal 3. kez takıma geri döndü…

Uzatmayalım, malum sürer gider bu hikaye… Başkanların uzun yıllar istikrarlı olarak keyiflerince hüküm sürdüğü, teknik direktör konusunda ise istikrarın beş para etmediği beter bir futbol coğrafyasında, son dokuz senede sadece bir kupa görmüş bizim diğer takım Arsenal’ın başındaki Arsene Wenger’in görevde bulunduğu 1996 senesinden günümüze kadar 30 teknik direktörle çalışmış, üstelik duayen olarak bilinen bir başkandan söz ediyoruz sonuçta. Yakın geçmişte koyu bir futbol sohbetinde, “Çünkü bizim topraklarda hiçbir teknik direktörün ömrü beş seneden fazla değildir!” demişti sevgili Necdet Özkazancı. Konu Gençlerbirliği ve Cavcav olunca, bırak beş sezonu bir sezona bile razı olacak nice Al-Karalı taraftarlar vardır kanımca…
O yüzden, Wenger ve Klopp gibiler kendilerini şanslı saymalı, en azından kariyerlerinde Cavcav gibi başkanlarla çalışmak zorunda kalmamış olmaları adına…

Ziya Adnan
1 Mart 2015