İskoç İnadı…
Uzaklardan…
1989 senesinden beri sezona en kötü başlangıcını yapan, yeni sezonda Premier Lig’de oynadığı ilk altı maçın üçünü kaybeden Kırmızı Şeytanlar’ın hal ve gidişine göz atalım bu hafta. Bu vesileyle Ferguson efsanesinin yerini doldurmaya çalışan David Moyes’un geçmiş karnesine bakalım…
25 Nisan 1963’de İskoçya’nın Bearsden kasabasında dünyaya gelmiş Moyes. Çocukluk ve gençlik yıllarında koyu bir Glasgow Rangers taraftarı olduğu biliniyor. Maç günleri Ibrox tribünlerinin müdavimlerindenmiş. Ama kaderin cilvesi, 1980 senesinde, 17 yaşında başladığı profesyonel futbol kariyerinde formasını giydiği ilk takım yeşil beyazlı Celtic… Stoper olarak görev yaptığı takımda, 1981–1982 sezonunda İskoç 1. Liginde şampiyonluk yaşamış. 1980-1983 seneleri arasında 24 maçta takımla sahaya çıkmış.
Bir sonraki takımı Cambridge United’da iki sezon top koşturmuş; oynadığı 79 maçta bir de golü var. O dönemde, kendisinden yaşça hayli büyük takım arkadaşı Roy McDonough tarafından, bir maç sonrasında yeterli çabayı göstermediği gerekçesiyle fena hırpalanmış. 1999 senesine kadar süren futbolculuk kariyerinde Bristol City, Shrewsbury Town, Dunfermline Athletic, Hamilton Academical formaları giymiş. En son takımı Preston North End… İskoçya ve İngiltere arasında geçen futbol kariyerinin en başarılı dönemi… 1993-1999 arasında 143 maça çıkmış, 15 gol atmış…
Futbol oynadığı senelerde antrenörlük kurslarına da devam ederken, 1998 senesinin Ocak ayında o dönem takımdan kovulan Gary Peters’in yerine Preston North End’in teknik direktörlük görevine getirilmiş. O zamanlarda 2. Ligden düşme tehlikesi yaşayan takım, o sezon kümede kalmayı başarmış. 1997-1998 sezonunda küme düşmesine kesin gözüyle bakılan takımın kümede kalmasında Moyes’un en büyük pay sahibi olduğunu söyler o günleri bilen takım taraflarları…
Bir sonraki sezon yükselişe geçen Preston North End, sezon sonunda oynanan play-off finalini kaybetmiş ama ertesi sezon ligi şampiyon olarak bitirip bir üst lige terfi etmiş. 2001 senesinin Mayıs ayında bir play-off finali daha kaybedip Premier Lig’e yükselme fırsatını kaçırmışlar. Alt liglerde aldığı takımı ülkenin en üst liginin kapısına kadar getiren teknik direktörle 5 yıllık sözleşme imzalanması boşuna değil elbet…
***
2002 senesinin Mart ayında Everton’da başlamış Premier Lig macerası. Ülke futbolunun önemli kulüplerinden olmasına rağmen, 90’lı yıllarda komşusu Liverpool, Arsenal ve Manchester United’ın gölgesinde kalmış maviler. Yeni bir başlangıç, yeni umutlar niyetine, kovulan İskoç teknik direktör Walter Smith’in yerine onu getirmiş takımın başına…
Ada’da “Halkın Takımı” (People’s Club) olarak bilinen Everton’daki ilk basın toplantısında, Liverpool şehrine çok benzeyen Glasgow’da büyüdüğünü, (doğrudur, ikisinin de yoksulluğu görenlerin içini acıtır), her iki şehrin de futbol şehri olduğunu, Liverpool’da Everton sevdalılarının çoğunlukta olduğunu söylemesi kayda değer. Yeni takımına transfer ettiği futbolcular arasında, günümüzde Fenerbahçe’de forma giyen Joseph Yobo’nun olduğunu da hatırlatalım…
Everton’da geçirdiği 11 sezonda kupa kazanamasa da 2012 senesinin Ocak ayında Premier Lig’de 150 maç kazanan 4. teknik direktör olarak futbol tarihini yazan kitaplarda yerini almış (Diğer üçü, Sir Alex Ferguson, Arsene Wenger, ve Harry Redknapp). 2007-2008 ise Everton kariyerinin en başarılı sezonu…
O sezon maviler ligi 5. sırada bitirmiş. 2009 senesinde “Federasyon Kupası”nın yarı finalinde Manchester United’ı devirmişler. Ancak final maçında, henüz ilk dakikada öne geçmesine rağmen Chelsea karşısında maçı 2-1 kaybetmiş Moyes’un takımı….
Ülke futbolunun devlerine kıyasla, kısıtlı bütçesine rağmen Everton’da başarılı sezonlar geçirdiği futbolseverler arasında ortak kanı… Takım taraftarları arasında nam salmış lakabı: “Dithering Dave” (Kekeme Dave)…
***
2013-2014 sezonunun başında, görevi boyunca 13 Premier Lig şampiyonluğu yaşamış, Şampiyonlar Ligi’ni iki kez kazanmış (toplamda 38 kupa) Sir Alex Ferguson, 26 senelik Manchester United kariyerini noktalıyor, bayrağı David Moyes’a devrediyordu. Kimileri, onca kupa kazanmış bir teknik direktörden sonra, görevi Premier Lig’de hiç kupa kazananamış bir teknik direktöre verme kararını eleştiriyor, kimileriyse kim gelirse gelsin Ferguson’un yerinin asla doldurulamayacağını düşünüyordu…
Üstelik geride yaşlı bir takım bırakmıştı Ferguson. Wayne Rooney, David de Gea, Robin van Persie, Patrice Evra, Nemanja Vidic, Michael Carrick, Rafael da Silva, Ryan Giggs, Rio Ferdinand… Bunlardan sadece üçünün 30 yaşın altında, ilk 11’de yer alan savunma oyuncularının yaş ortalamasının ise 30’un üzerinde olması Moyes adına düşündürücüydü. Daha kötüsü, kulübün kontrolünü elinde bulunduran Glazer ailesi transfer sezonunda sessiz kalmıştı. Oysa takımın kaliteli gençlerle yenilenmeye ihtiyacı vardı. Manchester United taraftar forumlarında yazılanlardan ortaya çıkan, United’in eski gücünden uzak olduğu, bu sezon sıkıntılı zamanlar yaşayacağı görüşüydü. Gerçekten de sezona kötü başladı United. Alışılmadık derecede yavaş tempoda oynuyorlar, pozisyon üretmekte sıkıntı çekiyorlardı. Oynadıkları 6 maçın sonunda gollerinin büyük bölümünü duran toplardan bulmaları, şehrin gürültücü komşuları karşısında alınan ağır hezimet, 1978 senesinden beri ilk kez kendi sahalarında West Brom’a mağlup olmaları, yeni teknik direktörün karnesine kötü not olarak yazılıyordu.
Ama şunu da atlamayalım, 1892 senesinden, 2013–2014 sezonunun başına kadar sadece 19 teknik direktörle çalışmış (7’si İskoç) Manchester United’ın tarihinde hoca kovma alışkanlığı bulunmuyor. Son üç hocaları da İskoç… Beklemeyi, sabretmeyi, yeni hocalara zaman tanımayı iyi biliyorlar. Ve son 50 senede Ada futbolunun üç büyük hocasının İskoç olması (Manchester United’ının babası Matt Busby, Liverpool’un yaratıcısı Bill Shankly ve Sir Alex Ferguson) Moyes’un yerini sağlamlaştırıyor…
Ziya Adnan
10 Ekim 2013