Uzaklardan…
Şubat ayının ortalarında Federasyon Kupası’nda 5. tur maçları…
Kupa vesilesiyle 1980’li senelerde Ada futbolunu sallamış takımı yâd edelim bu yazıda, bilmeyenlere anlatalım hazin hikâyesini; şairin dizelerindeki gibi, “İyi çocuk ol, acınla büyü… unutulmasın…”
1989 senesinde kurulmuş Wimbledon FC, adını Londra’nın güneybatısında, yaz aylarında dünyanın en önemli tenis turnuvasına ev sahipliği yapan mahalleden alan, köklü tarihinin büyük bölümünü amatör kümelerde geçirmiş, 1977 senesinde profesyonel liglere adım attıktan sonra dört sezonda dört küme atlayarak ülkenin en üst liginde boy göstermiş sarı lacivertli takım, nam-ı diğer “Dons” (Efendiler). 80’li senelere yetişmiş futbol nesillerinin belleklerinde yer etmiş, şimdilerde çok tartışılan “uzun top” taktiğinin yaratıcısı takım “Crazy Gang” (Deliler Çetesi) olarak nam salmıştı o yıllarda. Oyun planları “Route One”a dayalıydı, sahanın her bölgesinde prese dayalı sert oyun yapılarında, topu en kısa yoldan rakip takımın ceza sahasına yollar, iri cüsseli hücumcuları ile gol atmaya çalışırlardı. Bir futbol takımından çok komando birliğini andıran azman futbolculardan kurulu takım rakibi maç boyunca hava bombardımanına tutar, oyunun kurallarını sonuna kadar zorlayan sertlikte, sürekli prese dayalı oyun sisteminde rakibe göz açtırmazlar, genelde duran toplardan golü bulurlardı. Sevenleri olduğu kadar sevmeyenleri de çoktu, Gary Lineker, “Onları izlemenin en iyi yolu teletexttir!” cümlesi ile özetlemişti onlara karşı hislerini….
Kimler yoktu ki takımda! Kaleci Dave Beasant, daha sonraki yıllarda Chelsea’nin kaptanlığını yapacak olan Dennis Wise, bir futbolcudan çok ağır sıklet boksörünü andıran John Fashanu, sonraki senelerde kanser vakfı kuracak olan Lawrence Sanchez ve çetenin lideri, en azılısı Vinnie Jones! Onların deli dolu hikâyeleri süslerdi bulvar gazetelerinin spor sayfalarını. Kimi zaman takıma yeni katılan futbolcuların takım elbiselerini ilk antrenmanda makaslar, kimi zaman Liverpool’un o meşhur “This İs Anfield” yazısının üstüne kendi imzalarını atarlardı. Doğum günlerinin en aşina kutlaması, o gün yeni yaşına giren talihsiz futbolcuyu çırılçıplak soyup, münasip yerlerine siyah ayakkabı boyası sürdükten sonra, takımın antrenman sahasına yakın bir yerlerde bırakmalarıydı!
En önemli başarıları 1987-88 sezonunda kazandıkları Federasyon Kupası. 90’lı yılların sonlarına kadar rakiplerin korkulu rüyası olmaya devam ettiler ama sonrası hazin. 14 Mayıs 2000’de, o unutulmaz kupa zaferinin 12. yıldönümünde Premier Lig’e vedaları kötü zamanların başlangıcıydı. 2004 senesinde “MK Dons” adıyla Milton Keynes’e taşınan kulübün bir kısım taraftarı Wimbledon semtinden asla ayrılmayacaklarını, kulübün köklerinin bu semtte olduğunu, tarihe ihanet etmeme adına kendi kulüplerini kuracaklarını açıklıyor, AFC Wimbledon’u kuruyorlardı. Şimdilerde 24 takımlı “League One”da (3. Lig) son sıradalar, 28 kişilik kadronun değeri 3,3 milyon sterlin, yaş ortalaması 24,6. Kadronun en değerlisi 20 yaşındaki kalecileri Aaron Ramsdale, Bolton Wanderers alt yapısından yetişti, İngiltere Milli Takımının U20 yaş altı tüm takımlarında kaleyi korudu.
Federasyon Kupası 5. tur maçında AFC Wimbledon tarihinde hiç yenemediği Millwall karşısında. Mabetleri Kingsmeadow stadı 4.850 kapasiteli, aynı zamanda Chelsea’nin kadın takımına ev sahipliği yapıyor.
Tarihte ilk kez, yine bu kupada 2009 senesinde karşılaştılar, o yıllarda amatör kümelerde mücadele eden AFC Wimbledon rakibine 4-1 yenilerek kupaya veda etti. 4.795 taraftarın önünde henüz maçın başlarında Millwall’un savunma oyuncusu Wallace’in müthiş kafa golüyle yenik duruma düşüyorlar, topa yüzde 54 oranında sahip oldukları ama pozisyon üretmekte zorlandıkları, rakip kaleyi sadece bir kez bulabildikleri 90 dakikanın sonunda kupadan eleniyorlardı. 19 yaşındaki hücum beki Toby Sibbick göze batan oyuncuları, kanattaki verimliliği hem savunmada hem hücumda çalışkanlığı takdire şayan. Gelecek sezon takımı büyük olasılıkla 4. Ligde mücadele ediyor olacak ama onun üst liglerden taliplileri sıraya girecektir sanırım…
Velhasıl kupaya veda etti AFC Wimbledon rüya bitti. Yakında yeni statlarına taşınacaklar ama eski günlerine ne zaman dönerler kim bilir! Madem şairin dizeleriyle başladık, yine onun dizeleriyle bitirelim:
Şimdi kentlerin yalın-kılıç yalnızlığındasın.
Geçtiğin kırmızı, durduğun yeşil… unutulmasın.
Ziya Adnan
28 Şubat 2018