Carabao Kupası: Pahada hafif, müzede ağır…

Uzaklardan…

Futbolun işçi sınıfının oyunu olduğu, paranın o güzel oyuna el atmadığı zamanlarda Ada futbolunda “EFL Cup”, bizdeki adıyla “Lig Kupası” olarak bilinirdi, Federasyon Kupası kadar prestiji olmasa da futbol folklorunda kendine has yeri olan kupa. İlk kez dünyaya gözlerimi açtığım zamanlarda, 1960-1961 sezonunda oynanmış, fikir babası Sir Stanley Ford Rous 1961-1974 arasında FİFA’nın başkanlığını yapmış, 1986 senesinde aramızdan ayrılmış futbol sevdalısı. Federasyon Kupasından elenen takımların kupa kazanma şansları olsun diye gündeme getirmiş önerisini, hani teselli niyetine! Ancak hayata geçirme fırsatını ilerleyen zamanlarda federasyonda görevli Alan Hardaker yakalamış. O yıllarda futbola olan ilginin azalması, statlarda ışıklandırma sayesinde gece maçlarının oynanabilmesi vesile olmuş yeni kupaya, hafta içi maçlarının yeni bir heyecan yaratacağını düşünmüşler. İlk altı sezonda iki maç üzerinden oynanmış. Liverpool kupa tarihi boyunca 12 kez final oynayıp sekizinden galip ayrılmış…

Oynandığı ilk sezondan günümüze 10 farklı sponsorun adını taşıyan kupa 1981-1986 arasında “Süt Kupası” olarak bilinirdi. Süt demişken, 80’li senelerde futbolla sütü özdeşleştiren o efsane televizyon reklamını da hatırlamadan geçmeyelim, malum süt candır. Liverpool’un golcüsü Ian Rush’un rakip takımlara korku saldığı zamanlarda, İngiliz televizyonlarında çocuklarla futbolu özdeşleştiren, gülümseten bir süt reklâmı yayınlanırdı. 6–7 yaşlarında afacan iki erkek çocuğu, içinde sadece süt olan buzdolabına bakarken, biri diğerine biraz hayal kırıklığı, biraz da alaycı bir ifadeyle, “Bu ne ya, süt mü içeceğiz?” diye sorardı. Diğer ufaklık kendinden pek emin, koyu Liverpool aksanıyla yanıt verirdi: “Evet, bu süt Ian Rush’ın içeceği… Eğer her gün kocaman bir bardak süt içmezsem, büyüyünce ancak Accrington Stanley’de forma giyebilirmişim!” Bu cümle üzerine diğer ufaklık şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmış gözlerle sorardı arkadaşına: “Accrington Stanley! Onlar da kim?” Kocaman süt şişesini büyük bir iştahla kafasına diktikten sonra, afallamış arkadaşına yine o kalın Liverpool aksanıyla şu cevabı verirdi ufaklık: “Aynen!” Bilmeyenler için belirteyim, Accrington Stanley, Ada futbolunun kurucusu 12 takımdan biriydi ama zaman içinde amatör kümelere kadar düştüler. Rivayet oldur ki o reklamdan sonra süt satışları patlamış ülkede…

Kupaya dönersek, 92 profesyonel takımın katılımıyla yedi turdan oluşan maçlar sonrası şubat ayında oynanan final maçıyla kupa sahibini buluyor. Kazanan takımın kasasına giren para 100, kaybeden ise 50 bin sterlin alıyor. Federasyon Kupasıyla kıyaslandığında maddi açıdan gölgede kalsa da kupalara hasret kalmışlar için müzelerine kupa götürme, taraftarlarını sevindirme fırsatı…

Şubat ayının son pazar günü Carabao Kupası finalinde Chelsea, Manchester City karşısında. İki takım da kupayı beş kez kazanmış ama tarihte ilk kez kupa finalinde karşılaşıyorlar. Chelsea kazanırsa hocaları Maurizio Sarri, kupayı kaldıran ikinci İtalyan olacak, ilki 1998 senesinde Gianluca Vialli. Chelsea 4-3-3 dizilişinde, hücumda Hazard, Willian, Pedro, Manchester City’nin hücum ikilisi Sterling, Aguero. Lig maçında rakibi yarım düzineyle geçen Manchester City ofansif başlıyor maça, kalesini iki blok halinde savunan Chelsea’yi izliyor tribünleri dolduran 81.775 futbolsever. Maçın üçte biri tamamlandığında City’nin topla oynama oranında ezici üstünlüğü (yüzde 71) gidişatın göstergesi. Yakaladığı topları çabuk kullanıp hücumda Hazard’a fırsat yaratmaya çalışıyor Londra takımı ama üçüncü bölgede çok yalnız 10 numara. Gole en yakın iki oyuncu Higuain ve Giroud yedek kulübesinde. Devrenin bitimine yakın hücumda Sterling etkisini göstermeye başlıyor. Manchester City’nin rakip kaleyi dört kez yokladığı devre golsüz kapanıyor….

İkinci devrenin başında Laporte’nin yerine Kompany sahada. 51. dakikada ilk kez gole yaklaşıyor Chelsea, ama Otamendi’yi geçemiyor Hazard. 55’te Aguero’nun golünde ofsaytı kaçırmıyor yancı, gol geçersiz. 65’te en net pozisyonu yakalıyor Chelsea ama Hazard’ın enfes pasını gole çeviremiyor Kante. 70’ten sonra çok adamla çıkmaya başlıyor Chelsea, 75’te pas yerine kale vurmayı denese golü bulacak Pedro. 75’te oyundan alınıyor 11 numara, yerine Hudson-Odoi sahada. O dakikaya kadar canla başla direnmenin getirdiği özgüvenle yükleniyor Chelsea, savunmanın göbeğinde Luiz’in uzun topları en önemli silahları. Son beş dakikada De Bruyne’nin yerine Sane’yi oyuna alıyor Guardiola. Golsüz biten 90 dakikanın sonunda maç uzatmalara giderken. 95’te Willian’ın yerine Higuain’in girişi kısır maçta gol temennisi niyetine! Uzatmalarda da gol sesi gelmeyince penaltılara kalıyor maçın kaderi. Chelsea’de Jorginho ve Luiz’in kaçırdığı penaltılardan sonra son penaltıyı gole çeviren Sterling oluyor ve kupayı kazanıyor Manchester City. Velhasıl mavili takımın aynı sezonda dört kupa umudu devam ederken Pep Guardiola çıktığı 12 final maçında 11 kupa kazanıyor…

Ziya Adnan

26 Şubat 2019