FC Zenit Saint Petersburg…

FC Zenit Saint Petersburg…

Uzaklardan…

Rusya’nın kuzey batısında, Baltık Denizi’nin kıyısına kurulmuş 5 milyon nüfusa sahip Saint Petersburg, başkent Moskova’dan sonra ülkenin ikinci büyük şehridir. Kuruluşu 1600’lü senelerin başına dayanan, 1905’deki Rusya ihtilalinin başladığı şehrin ismi, geçtiğimiz yüz yıl içinde St. Petersburg, Petrograd, Leningrad olarak üç kez değiştirilmiş, 1991 senesinde yeniden Saint Petersburg adını almıştır. Günümüzde ülkenin en büyük üniversitelerinden birine sahip olan şehir, aynı zamanda dünyanın en büyük sanat müzelerinden “The Hermitage”e ev sahipliği yapar. Bilhassa kış aylarında, insanın içine işleyen soğuğu, tarihi mimarisi, görülmeye değer sarayları, podyumu andıran sokaklarında birbirinden güzel kadınları ile Rusya’nın görülmesi gereken yerlerinin başında gelir…

İşte o tarihi şehrin, köklü takımıdır kuruluşu 1925 senesine dayanan, mavi renklere sahip FC Zenit Saint Petersburg… 2007, 2010 ve 2011-12 sezonunu Rus liginde şampiyon olarak bitiren takım, 2007-2008 sezonunda UEFA Kupasını ve Süper Kupayı kazanırken, 2008-2009 sezonunda ilk kez Şampiyonlar Liginde mücadele ediyordu.

Sovyetler Birliği döneminde sıklıkla ad ve el değiştiren, kaderi o günün siyasi ortamına göre şekillenen kulüp “Murzinka” adı altında 1914 senesinden 1924’e kadar varlığını sürdürdü. 1. Dünya savaşını, Bolşevik ihtilalini ve 1918-1922 seneleri arasında gerçekleşen Rusya iç savaşını yaşadıktan sonra, “Bolşeviklerin takımı” olarak nam saldı. Günümüzde maçlarını oynadığı 21.570 kapasiteli “Petrovsky Stadı”, 1925-1992 seneleri arasında “Lenin Stadı” olarak takıma ev sahipliği yaparken, yeni stadı, 69.000 kapasiteye sahip “Gazprom Arena”nın yapımı halen devam etmekte…

Mazisinde Andrei Arshavin, Bruno Alves, Aleksandr Ivanov, Anatoliy Tymoshchuk, Danny gibi yıldızların formasını giydiği takım, bu yazının yazıldığı zamanlarda Rusya liginde 3. sırada…

***

Başkanlığını 3 Aralık 1967 doğumlu Aleksandr Dyukov’un yaptığı, Rusya’nın en büyük doğal gaz şirketi Gazprom’un sahip olduğu FC Zenit, geçtiğimiz Eylül ayında bu kez Avrupa transfer piyasasında adını duyuruyordu. Batı Londra’nın zenginler kulübü Chelsea başta olmak üzere, Avrupa devlerinin peşinde koştuğu Brezilyalı forvet Hulk’u, Porto’dan 40 milyon Sterlin karşılığında transfer ederken, Belçikalı orta saha oyuncusu Axel Witsel’i de Benfica’ya aynı transfer bedelini ödeyerek kadrosuna kattı.

Hulk ilk golünü yeni takımıyla çıktığı 2. maçında, FC Krylia Sovetov Samara karşısında kaydetti. Ama takımda onun aldığı yüksek ücretten rahatsız olanlar vardı. Eylül ayının sonlarında, takım arkadaşlarından Igor Denisov ve Aleksandr Kerzhakov, Hulk’un sözleşmesine benzer sözleşme istediklerini açıklıyor, takımda başlayan gerginliğin sonrasında kadro dışı kalarak genç takımla antrenmanlara çıkmak zorunda kalıyorlardı.

İlerleyen haftalarda o ikili affedildi, ama bu kez de AC Milan’la oynanan Şampiyonlar Ligi maçında kendisini oyundan alan teknik direktörü Luciano Spalletti’yle sorunlar yaşayan Hulk, Ocak ayında takımdan ayrılmak istediğini açıkladı. Ancak FIFA yönetmeliklerine göre futbolcuların aynı sezon içinde ikiden fazla takımla sözleşme imzalaması mümkün olmadığından, ayrılmak için sezonun bitmesini bekleyecekti Brezilyalı golcü.

***

Bütün bu gelişmelerin yanında, FC Zenit’in başını ağrıtan önemli konuya da değinmeden geçmeyelim. 2004 senesinde takımın teknik direktörlüğünü yapan Vlastimil Petrela’nın, o dönemde, “Siyahi futbolcuları transfer etmek istememe rağmen taraftar tepkisi ve yönetimin destek vermemesi yüzünden başaramadım” cümlesinin üzerinden sekiz sene geçti. Ancak görünen o ki; Rusya futbolunun köklü kulübünün ırkçılkla olan derin ilişkisi hız kesmeden devam ediyor. Her ne kadar taraftar gruplarından birinin başkanı, yakın geçmişte bir maç öncesi Roberto Carlos’a muz atılmasının ırkçılıkla alakası olmadığını pek inandırıcı gelmeyen cümlelerle anlatmaya çalışsa da…

Geçtiğimiz günlerde, kulübün en büyük taraftar grubu Landscrona, “Selection 12 manifesto” adını verdikleri fena bir bildiri yayımlıyor; bildiride, “Irkçı olmadıklarını, ancak Zenith’de siyahi ve eşcinsel futbolcu istemediklerini, geleneklerini korumaları açısından bunun önemli olduğunu” dile getiriyorlardı. Bildirinin devamında, “Sadece kardeş Slav ülkeler ile Baltık ve İskandinav devletlerinden futbolcuları takımda görmek istediklerini, o uluslar ile aynı kültürel mirasa, tarihe ve düşünce yapısına sahip olduklarını” vurguluyorlardı.

Tarihinde hiçbir Afrikalı futbolcuyla sözleşme imzalamamış FC Zenit yönetimi bu bildiri karşısında sessiz kalırken, takımın eski futbolcularından, bir zamanlar Rus Milli takımında da görev yapmış Alexander Panov, “Taraftarların kulübün transfer politikasını etkilemelerinin doğru olmadığını” dile getiriyordu. Yürekten katılıyorum…

***

FIFA’nın uzun zamandır üzerinde önemle durduğu “Kick Racism Out Of Football” (Irkçılığı futboldan defedelim) kampanyasını bilmeyen futbolsever yoktur herhalde. Her Şampiyonlar Ligi maçında, Uluslararası turnuvalarda, Dünya Kupalarında, o ırkçılık karşıtı sloganı gözümüze sokan FIFA’nın, Rusya’da oynanacak 2018 Dünya Kupasında hayli başı ağrıyacak gibi görünüyor. Anzhi Makhachkala’nın savunma oyuncusu Christopher Samba, ırkçılığın Rusya futbolunun önündeki en büyük engel olduğunu dillendirmesi boşuna değil elbet.

Velhasıl, futbolun geleceğini ilgilendiren ırkçılık, şike gibi konularda futbolun patronunun nicedir takındığı sessiz, umursamaz ve hatta ikiyüzlü tutum, o güzel oyunun gelecek nesiller için pek sevilesi olmayacağını gösteriyor.

Gelişmeleri kaygıyla izliyoruz…

FCZenit