Premier Lig seyir defteri; Londra derbisinde Çılgın Bielsa’yı hatırlarken…
Uzaklardan…
Takvim yaprakları 21 Temmuz 1955’i gösterirken Arjantin’in Rosario şehrinde dünyaya gözlerini açmış futbol dahisi. Dahi tanımı bana ait değil, Pep Guardiola böyle tanımlamış teknik direktörlerin en iyisi dediği Marcelo Bielsa’yı. Taraftarlık folklorunda çocuk dediğin genelde babanın izinden yürür ama o babasının taraftarı olduğu Rosario Central’a değil de şehrin Santa Fe bölgesinde yer alan Newell’s Old Boys takımına sevdalanmış. Onlara da selam çakalım yeri gelmişken. 3 Kasım 1903 tarihinde Arjantin futbolunun atalarından Isaac Newell tarafından kurulmuşlar, günümüze kadar gelen süreçte altı şampiyonlukları bulunuyor. Renkleri bizim Gençlerbirliği’ni andırıyor, 38 bin kapasiteli futbol mabetleri adını bir zamanlar formasını giymiş, sonraları takımın teknik direktörlüğünü de yapmış futbol adamından almış: “Estadio Marcelo Bielsa…”
1977-1978 sezonunda giymiş Old Boys formasını, sert bir savunma oyuncusuymuş. 25 yaşında bırakmış futbolu. Beden eğitimi öğretmenliği diplomasını aldıktan sonra çalıştırdığı ilk takım eski takımı olmuş. Onun teknik direktörlüğünde 1990-1992 seneleri arasında harikalar yaratmış Newell’s Old Boys. Futbol felsefesini anlatan yazılarda günün neredeyse tamamını maç kasetleri izleyerek geçirdiğini, antrenmanlarda farklı mevkilerde oynayan topçuları ayrı seanslarda çalıştırdığı, basın toplantılarında saatlerce maç analizi yaptığı, futbolla yatıp futbolla kalktığı anlatılır. Arjantin Milli Takımı’nın kaptanlığını yapmış defans oyuncusu Roberto Ayala, onun zamanında antrenmanlarda bazen hiç forvet görmediklerini, hücum ve orta saha oyuncularını ayrı zamanlarda çalıştırdığını dile getirmiş. Takım formasyonunda 3-3-3-1’i sıklıkla kullandığını, bu oyun düzeninde sahanın her yerinde takımına sayısal üstünlük kazandırdığı, çok koşan oyuncuları tercih ettiği biliniyor. İngiliz gazeteci John Carlin onu, “Bu gezegende en geniş futbol bilgisine sahip futbol adamı” olarak tanımlıyor.
•••
“Yazın bittiği her yerde söylenir / Söylenmeyen şeyler kalır geriye / Ve sonra, hiçbir şey olmamış gibi / ağır, usul bir hazırlık başlar / Uykuya benzer yeni bir mevsime…” der Murathan Mungan o enfes “Yaz Bitti” şiirinde. Yaz biteli çok oldu, şimdi kasım kasveti bu diyarlarda. Kasımın ilk günlerinde Kuzey Londra derbisinde. 2014 senesinden beri Tottenham’ın başında Çılgın Bielsa’nın öğrencisi Mauricio Pochettino. Henüz 14 yaşındaymış Bielsa tarafından keşfedildiğinde, gecenin geç bir saatinde yardımcısı Jorge Griffa ile gitmiş çocuğun evine. Hani “topçu dediğin bacaklardan belli olur!” derler ya, o da çocuğun bacaklarını görmek için ailesinden izin istemiş ve o küçük çocuk katılmış Newell’s Old Boys’un gençlerine. “Babam gibidir” diyor Pochettİno ondan bahsederken ve ekliyor: ”Futbola dair öğrendiğim her şeyi ona borçluyum.”
Harry Kane’nin yokluğunda gol yollarında sıkıntılı Tottenham, Şampiyonlar Ligi’nde Wembley’de oynadıkları iki maçı da kaybettiler ama Premier Lig’de mağlubiyeti olmayan tek takım. Kane uzun aradan sonra bu maçta takımıyla sahada, Dele Alli sakatlığı nedeniyle maç kadrosuna alınmamış. Arsenal’ın önemli eksiği orta sahanın dinamosu Cazorla. 1993 senesinden beri Arsenal deplasmanında sadece bir maç kazanabilmiş Tottenham. Bu maça üçlü savunma düzeninde çıkan beyazlı takımın orta sahasında Wanyama, Dembele ve Eriksen, iki kanat beki Danny Rose ve Kyle Walker. İlk 20 dakikada Tottenham’ın orta sahası rakibin pas trafiğine izin vermiyor, bilhassa Wanyama sertliğiyle göze batıyor bu dakikalarda. İyi pres yapıp, kaptıkları toplarla etkili çıkıyorlar. 21. dakikada Kane’nin kafa vuruşu az farkla dışarda. Kontraya çabuk çıktıkları anlarda Son ve Kane savunmanın arkasına yaptıkları koşularla pozisyon yaratıyorlar. Wenger endişeli ilk 30 dakikada. 33’te ev sahibi ilk tehlikeyi yaratıyor, Sanchez’in pasına Iwobi iyi vuramıyor, Lloris için kolay bir top. 39’da Walcott sağdan aldığı topa sert vuruyor, top çataldan dönüyor. İlk yarı bitti derken Mesut çıkıyor sahneye, duran topu mükemmel kesiyor ceza sahasına, Wimmer’im kalesine doğru hamlesi topu ağlarla buluşturuyor ve Arsenal öne geçiyor. İlk yarı Arsenal 1 – Tottenham 0.
İkinci yarıda takımlar aynı kadrolarla sahada. 50’de Dembele Arsenal ceza sahasında Koscielny tarafından düşürülüyor, hafif temas var ama karar ağır. Penaltıyı Kane kullanıyor, şimdi durum 1-1. Gol iştahlandırıyor beyazlı takımı, 55’de Kane vuruyor Cech son anda çıkarıyor. 60’da sağdan Rose kesiyor, Kane mutlak golü kaçırıyor. 64’te Coquelin çıkıyor Ramsey sahada. 70’de Giroud ve Chamberlain, Walcott ve Iwobi’nin yerine giriyor. Son 15 dakikada Tottenham 5-2-3 dizilişinde oynamaya başlıyor, Arsenal pozisyon yaratmakta zorlanıyor. 83’te Eriksen’in soldan ceza sahasına ortaladığı top direkte patlıyor, Arsenal adına şans anı. 89’da Sanchez ortalıyor, Giroud’un kafa vuruşu Lloris’in ellerinde kalıyor. Maç beraberlikle biterken Pochettino’nun takımı Premier Lig’de hâlâ yenilgisiz.
Ziya Adnan
13 Kasım 2016