Wembley’de Britanya çarpışması…

Wembley’de Britanya çarpışması…

Uzaklardan…

Mel Gibson’ın yönettiği ve başrolünü oynadığı 72 milyon dolara mal olmuş 1996 yapımı Braveheart (Türkçeye “Cesur Yürek” olarak çevrilmiş) filmi, 13. Yüzyılda yaşamış İskoç savaşçı William Wallace’ın İngiltere Kralı King Edward’in ordularına karşı bağımsızlık savaşını anlatır. Wallace’ın önderliğinde, onun kahramanlıklarından cesaret alan İskoç halkı İngilizlere karşı ayaklanmış, İngiliz ordularını Sterling’de bozguna uğratmıştır. Filmin bazı sahneleri Sterling’de çekilmiş olsa da, büyük savaş sahneleri İrlanda’da çekilmiş ve çekimlerde İrlanda Ordusu’nun askerleri kullanılmış. O sene 10 dalda Oscar’a aday olan yapım, en iyi film ödülünü kazanırken aynı zamanda dört dalda daha ödül almıştır. O film İskoç halkının “uzun bacaklılar” olarak tanımladığı İngilizlere karşı tarih boyunca verdikleri özgürlük mücadelesini pek güzel anlatır. Filmin doğuş hikâyesi ilginç, senaristi Randall Wallace’ın 1983 senesinde Edinburgh ziyareti sırasında tarihi Edinburgh kalesinin dışında yer alan William Wallace heykelini görmesi ve daha önce hakkında hiç bilgi sahibi olmadığı İskoç kahramanının hayatını araştırmasıyla başlamış. İzlememiş olanlara şiddetle tavsiye…

Futbola dönersek, ülkenin milli takımı İngiltere ile birlikte dünya futbolunun en eskisi. 1872 senesinde kurulmuşlar, köklü tarihlerinde 23 teknik direktörle çalışmışlar. Şimdilerde takımın teknik direktörü 59 yaşındaki Gordon Strachan, 1984 – 1989 arasında Manchester United’da top koşturmuş, o dönem kazandığı tek kupa 1985 senesinde Federasyon Kupası. İskoçya’nın Dünya Kupası tarihindeki katılımları sınırlı, FIFA’ya üye olmadıkları ilk üç Dünya Kupası’na katılmamışlar. İlk kez boy gösterdikleri 1954 Dünya Kupasında Uruguay karşısında tarihin en ağır yenilgisini 7-0 ile almışlar. 1958 Dünya Kupası’ndan sonra günümüze kadar gelen süreçte sekiz Dünya Kupası görmüşler. Kupalarda kayda değer başarıları olmasa da, İngiltere’yi yendikleri maçlarda Dünya Kupası’nı kazanmış kadar sevinmeleri görülmeye değer. İlk kez 30 Kasım 1872’de, futbolun faklı kurallarla oynandığı zamanlarda karşılaşmış iki takım ve maç golsüz beraberlikle tamamlanmış. İngilizleri “Auld Enemy” (eski düşman) olarak tanımlıyorlar. Aradaki husumet öyle derin ki ilk kez 1883–1984 senesinde oynanmış Galler, Kuzey İrlanda, İngiltere ve İskoçya’nın katıldığı “British Home Championship”, 1984 senesindeki turnuvada çıkan olaylardan sonra bir daha oynanmamış. Çoğunlukla karakolda biten o maçları muhtemel en iyi “The Guardian” özetlemiş: “Sınırın iki tarafında yer alan milyonlar için iki tarafın karşılaştıkları maçlar, düşman karşısında elde edilecek en büyük zafer olarak görülüyor!” Anlayacağınız bizim üç İstanbullunun aralarında oynadıkları itiş kakış derbi, bunlarınkinin yanında Papazın Çayırı’nda pazar pikniği gibi kalır. Malum, futbolun en kanlı derbilerinin temelinde din ve mezhep çatışmaları yatar. Yeri gelmişken İngiliz taraftarlar arasında çok bilinen espriyi de atlamadan geçmeyelim. “İskoçya ile görünmez adam arasındaki fark nedir?” diye sorar İngiliz ve cevabı yine kendi verir: “Dünya Kupası finallerinde görünmez adamı görme ihtimali, İskoçya’yı görmenizden fazladır!”

Kışın habercisi soğuk ve kasvetli bir kasım akşamında, 2018 Dünya Kupası gruplarında görkemli Wembley Stadı’nda İngiltere İskoçya karşısında. 4-2-3-1 dizilişinde sahaya çıkan İngiltere’nin geri dörtlüsünden üçü, Walker, Rose ve Dier bu sezon Premier Lig’in kalesinde en az gol gören takımı Tottenham’da top koşturuyor. Takımın kaptanı United’da forma şansı bulmakta zorlanan Rooney, ilerde Sturridge. 3-2-4-1 dizilişindeki İskoçya’da Premier Lig’in dişli takımı West Brom’da forma giyen kaptan Fletcher ve Morrison ilk 11’de. Cüneyt Çakır’ın yönettiği maçta İskoçlar istekli başlıyor, uzun toplarla rakip kalede gol arıyorlar. Savunmadan pasla çıkan ve iki kanat oyuncusu Sterling ve Lalana’yı çizgiye yakın oynatan İngiltere’nin oyun planını kalabalık orta sahayla bozma niyetinde İskoçlar. İlk 15 dakikada İngiltere’nin topla oynama oranı yüzde 54. İskoçya top rakibe bırakıp çabuk çıkmak için fırsat kolluyor. 24’de golü buluyor İngilizler, Lalana’nın sağdan ceza sahasına kestiği topu kafayla köşeye bırakıyor Sturridge, 1-0. Liverpool’un golcüsü sakatlıklardan uzak kalmayı başarabilse hücumda çok üretken. Golden sonra beraberlik için çok adamla çıkmaya başlıyor İskoçlar. 30’da Griffiths kale yerine pası düşünse beraberlik golü işten değil. Tek golün kaydedildiği ilk devrenin sonunda ev sahibinin topla oynama oranı yüzde 71.

İkinci yarıya beraberliği yakalama adına baskılı başlıyor Strachan’ın takımı. 50’de Snodgrass müsait pozisyonda topu savunmaya nişanlıyor. İskoç tribünleri kaçan gole hayıflanırken İngilizler ikinci golü buluyor. Rose’un soldan ortaladığı topa kafayı vuran Lalana, 2-0. İki takım arasında, bilhassa 3. bölgede kalite farkı çok belirgin. Bu dakikaya kadar İngiltere kaleyi bulan iki vuruşunu da gol yaparken, İskoçya sekiz kez yokladığı rakip kalede gol bulamıyor. 61’de fark üçe çıkıyor, Rooney’nin soldan kullandığı kornere kafayı vuran Cahill, 3-0. İskoçya savunmasının ortasındaki ikili Berra ve Henley adam paylaşımında sıkıntılı. İngiltere çok iyi oynamadığı ama kolay goller bulduğu maçı farklı kazanırken, Cüneyt Çakır Avrupa arenalarında bir maçta daha iyi not alıyor.

Ziya Adnan
15 Kasım 2016