Mourinho’nun izinden, Andre Villas-Boas…
Uzaklardan…
İki kez (1987–91, 1996–97) AC Milan’ın teknik direktörlüğünü yapmış olan Arrigo Sacchi’ye alaycı bir ifadeyle sormuş gazetecinin biri: “Sizce iyi bir teknik direktör olmak için, futbolculuktan gelmiş olmak önemli mi?”
Kariyerinde hiç profesyonel futbol oynamamış, hatta ilk takımı Baracca Lugo’da forma giyecek kadar yetenekli olmadığı için ancak antrenör olabilmiş, teknik direktörlük kariyerinden önce ayakkabı satıcılığı yapmış, 1 Nisan 1946 doğumlu İtalyan teknik direktör gülümseyerek cevap vermiş gazeteciye: “İyi bir jokey olmak için, ilk önce at olmak gerektiğini bilmiyordum!”
Milan’da geçirdiği ilk yıllarında, her fırsatta futbolcuktan gelmediği hatırlatılmış, dalga geçilmiş, hatta Berlusconi’nin bile en azından amatör takımlarda forma giydiği için ondan daha iyi bir futbolcu olduğu yazılmış İtalyan basınında. Aldırmamış yazılanlara Arrigo Sacchi, sadece gülümsemiş. Zaman içinde takıma kazandırdığı o müthiş üçlü Marco Van Basten, Ruud Gullit ve Frank Rijkaard ile iki sene üst üste UEFA Kupasını’ kaldırırken (1989–1990), hayat haklı çıkarmış teknik direktörü. İyi bir jokey olmak için önce at olmak gerekmezmiş!
Bugünkü yazının konusu, kariyerinde hiç profesyonel futbol oynamamış başka bir teknik direktör… Yaz aylarında, henüz 33 yaşında batı Londra’nın zenginler kulübü Chelsea’nin teknik direktörlüğüne getirilen Portekizli Andre Villas-Boas…
***
17 Ekim 1977’de Porto’da dünyaya gelmiş Portekizli teknik direktör. Henüz 16 yaşında sıkı bir Porto taraftarı iken, o yıllarda yaşadığı sitedeki komşusu ve Porto’nun teknik direktörlüğünü yapan Bobby Robson ile takımın hal ve gidişini konuşur, düşüncelerini dile getirirmiş. İngiliz teknik direktörün hoşuna gitmiş çocuktaki özgüven… Robson’un izniyle takımın antremanlarına gözlemci olarak katılmaya başlamış. Yaşıtlarının profesyonel futbolcu olma hayaliyle top peşinde koştuğu yıllarda, o antrenörlüğe merak salmış. Henüz 17 yaşında İskoçya Futbol Federasyonu tarafından düzenlenen antrenörlük kurslarına katılarak “UEFA C” lisansını, bir sonraki sene de “UEFA B” lisansını almış. Kurs direktörü Jim Fleeting’in onun hakkındaki gözlemi, öğrencisinin geldiği noktayı anlatması açısından önemli: “Çok meraklı ve öğrenmeye istekliydi. Çok iyi bir dinleyici ve öğrendiklerini iyi uygulayan bir öğrenciydi. Kariyerinde geldiği noktaya şaşırmıyorum…’
2000–2001 sezonunda kısa süreliğine British Virgin Islands Milli Takımını çalıştırmış Portekizli teknik direktör. İki yenilgi ile sonuçlanan o kısa macera sonrası Porto’ya, José Mourinho’nun yardımcısı olarak dönmüş.
***
2004 senesinde, José Mourinho Porto’dan ayrılıp Chelsea’ye gelirken, onu da yanında getirdi batı Londra’ya. Rakip takımlar üzerine yaptığı detaylı analizleri ile nam salmıştı o yıllarda. Bir sonraki maçta karşılaşacakları takımın güçlü ve zayıf yanlarını rapor halinde Mourinho’ya sunardı. Hazırlanması dört gün kadar süren raporlar doğrultusunda şekillenirdi Chelsea’nin antrenman programları. En küçük ayrıntıya bile yer verirdi genç antrenör.
2009-2010 sezonunun başında Special One’un kanatları altından çıkıp, Portekiz Primeira takımlarından Académica de Coimbra’nun teknik direktörlüğüne getirildi. Yazılanlara göre, Mourinho’nun hoşuna gitmemiştı bu zamansız ayrılık, ama gidene kal denilmeyeceğini en iyi kendisi bilirdi.
Onun göreve geldiği günlerde ligde galibiyeti bulunmayan, dibe demir atmış Académica de Coimbra, kısa sürede toparlanıp ligi 11. sırada bitirdi. O sezon Portekiz Lig Kupasında çeyrek finale kadar yükselen takım, Porto’ya yenilerek kupaya veda etse de oynadığı hücum futboluyla beğeni toplamıştı.
O sezonun sonunda, Jesualdo Ferreira’nin Porto teknik direktörlüğünden ayrılması ülke futbolunda gözleri onun üzerine çevirdi. 2 Haziran 2010 tarihinde Porto teknik direktörlüğüne getirilirken, Ağustos ayında oynanan Portekiz Süper Kupasında Porto, Benfica’yı 2–0’lık skorla geçiyordu. Göreve geldiği günlerde, futbolcularına o sezon şampiyon olmuş Benfica’nın şampiyonluk kutlamalarının görüntülerini izletmesi çok konuşuldu, çok tartışıldı. İlk sezonunda Porto, Portekiz Primeira Ligini şampiyon olarak bitirirken, daha önce Maurinho tarafından elde edilmiş 33 maçlık yenilmezlik rekorunu 36 maça çıkardı. “Playsatation futbolu”nu andıran oyun felsefesi, topa mümkün olduğu kadar çok sahip olmak, sabır ve oyunun her bölümünde golü düşünmek üzerine kurulmuştu.
Porto, 18 Mayıs 2011 tarihinde UEFA Kupasını kaldırırken, o, Avrupa kupasını kaldırmış en genç teknik direktör olarak tarihe geçiyordu. 33 yaşındaki teknik direktörün liderliğinde, Porto Avrupa sahalarında aldığı 14 galibiyetle kulüp tarihinin en başarılı sezonunu yaşarken, ligi yenilgisiz kapatıyordu. Böylesine önemli bir başarıyı, öncesinde sadece bir takım, Benfica 1972–73 sezonunda yakalamıştı. Sezonun sonunda Porto 2. sıradaki rakibine 21 puan fark atarken, Benfica’yı Estádio das Amoreiras Stadı’nda 2–1’lik skorla geçiyordu.
***
Onun yıldızının Avrupa futbolunda yükseldiği zamanlarda, batı Londra kulübü Chelsea çalkantılı bir sezon geçiriyor, ilk sezonunda takımla Premier Lig şampiyonluğu yaşamış ve Federasyon Kupasını kaldırmış olan Carlo Ancelotti’nin görevine son veriyordu. Mavi-beyazlı takımın, şampiyon Manchester United’ın ardından ligi 2. sırada bitirmesi, egosunun şişkinliği ile bilinen kulüp başkani Roman Abramovich’in hiç hoşuna gitmemişti.
21 Haziran 2011 tarihinde Villas-Boas, Porto’da ki görevinden istifa ediyor, ertesi gün Ada basını onun Chelsea teknik direktörlüğünü kabul ettiğini manşetlerden duyuruyordu. Sözleşmeşinde yer alan 15 milyon Euro’luk “görevi bırakma tazminatı”nı ödeyen Chelsea, 22 Haziran 2011’de genç teknik direktörle üç senelik sözleşme imzaladı.
İngiltere’de “Special One” (özel biri) olarak bilinen ve Chelsea taraftarının asla unutamayacağı Mourinho’nun kariyer olarak bir benzeri Villas-Boas… İkisi de 2009 senesinin Temmuz ayında, 73 yaşında kanser illetinin pençesinde aramızdan ayrılmış olan efsane İngiliz teknik direktör Bobby Robson’un öğrencisi… Diğer bir benzerlik, ikisinin de Porto’da yakaladığı başarı… Ve şimdi Mourinho’nun izinden yürüyor Villas-Boas, gelecekte bir gün onun gibi ”Special One” namını yakalamak umuduyla.
Mourinho kadar agresif olmasa da futbolcularına daha yakın… Kendisinden 7 ay küçük Porto kalecisi Helton onun ayrılığından duyduğu üzüntüyü şu cümleyle dile getiriyor: “Takım olarak sadece çok iyi bir teknik direktörü değil, aynı zamanda çok iyi bir arkadaşı kaybettik. Chelsea’de başarılı olacağına yürekten inanıyorum…”
Ziya Adnan