Ah Rocky…
Uzaklardan…
Takvimler 31 Mart 2001’i gösterirken aramızdan ayrıldığında henüz 33 yaşındaydı; futbolunun olmasa da hayatının baharında. “Hiç tanışmadığım birinin ölümüne bu kadar üzüleceğimi asla düşünemezdim,” demiş Nick Hornby; hislerime tercüman olmuş. Çok zaman önce yazmıştım ona dair ama köşe yazısı dediğin bir günlük, sonra unutulur. O yüzden ölümünün 13. yıldönümünde, bir döneme adını yeteneği, efendiliği, alçakgönüllülüğü ile yazdırmış futbol yıldızını bir kez daha hatırlayalım; bilmeyenlere, o zamanlara yetişememişlere kalemimiz yettiğince anlatalım.
2 Mayıs 1967’de Güney Londra’nın yoğun zenci nüfusuna sahip Lewisham bölgesinde dünyaya gelmiş. 1950’li senelerde Karayip Adaları’ndan İngiltere’ye göçen bir ailenin oğlu… Henüz 5 yaşındayken kaybetmiş babasını. 1982 senesinin mayısında katılmış Arsenal’in genç takımına; 1984 senesinde ilk profesyonel sözleşmesini imzalamış. Başkan yardımcısı David Dein, genç takımlarda ilk kez izlediği futbolcu için şöyle demiş o günlerde: “Bizim genç takımda bir futbolcu izledim, Brezilyalı gibi çalım atıyordu. Üstelik Brezilya’dan değil, Lewisham çocuğu!” Genç takımda oynadığı 1983-1984 sezonunda, Kuzey Londra’nın diğer takımı Tottenham’ın gençlerini 10-1 yenmişler. O genç takımdan ‘A’ takıma yükselenler arasında Tony Adams, Niall Quinn, Martin Hayes, Paul Merson, Michael Thomas da bulunuyor.
O yıllarda, birlikte top koşturduğu takım arkadaşı Martin Keown, genç 7 numaranın gözlerinin ileri derecede bozuk olduğunu, uzağı göremediği için sahada çok sıkıntı çektiğini anlatır. Neyse ki imdadına lensler yetişmiş; 28 Eylül 1985 günü Arsenal ile Newcastle United arasında oynanan ve golsüz biten maçta ilk kez Arsenal forması giymiş. Daha ilk maçında göze batmış; orta sahada oyunu yönlendiren, tempoyu ayarlayan kıvrak bir çalım ustası, öldürücü şutlara sahip bir golcü, önünde oynayan arkadaşlarına sürekli pozisyon hazırlayan yaratıcı bir lider… Gerektiğinde bir kaya kadar sert, telefon kulübesinde çalım atabilecek kadar hünerli… “Rocky” (Kaya) lakabı boşuna değil anlayacağınız… Liverpool’la oynadıkları bir maçta, karşısında oynayan Alan Hansen’ı kıvrak bir çalımla geçmiş ama savunmacının sert müdahelesiyle yerde kalmış. Hansen, o faulden sonra yüzünde tatlı-ekşi bir tebessümle ayağa kalkan futbolcunun, kendisine “Getting old?” (Ne o, yaşlanıyor musun?) diye sorduğunu hatırlıyor…
1987 yılında, 20 yaşına bastığı zamanlarda o zaman ki adıyla “Lig Kupası” finalinde Liverpool’u 2-1 yenerek sekiz sezondan beri hiç kupa kazanamamış olan Arsenal’e kupayı getiren as oyuncular arasında… Kimler yok ki takımda: Kalede John Lukic; savunmada kaptan Tony Adams, Viv Anderson, Kenny Sansom; orta sahada Michael Thomas, Paul Davis; ilerde Paul Merson, Charlie Nicholas… O sezon ligi şampiyon bitiren Everton’un ardından 4. olmuşlar. Bir sezon sonra, yine final maçı oynayan Arsenal takımında yer almış; ancak oyunun son saniyelerinde yedikleri golle maçı 3-2 kaybederek kupayı Luton Town’a kaptırmışlar.
***
Finalde gelen yenilgi uzun zamandır uykuda olan Arsenal’i fena sarsacak, kendine getirecekti. Disiplin delisi İskoç George Graham’ın teknik direktörlüğünü yaptığı takım 1989 senesinin mayısında Ada futbolunu sallıyor; sezonunun son maçında, Anfield Stadı’nda son saniyelerde Michael Thomas’ın attığı golle Liverpool’u 2-0 yenip şampiyonluk kupasını kaldırıyordu. Arsenal’ın şampiyon olabilmesi için en az iki farkla kazanması gerekiyordu ve Ada futbolunun en unutulmaz akşamında, Kuzey Londra takımı 1971’den beri ilk kez şampiyonluk kupasını kazanıyordu. Maçtan sonra Anfield Stadı kaçan şampiyonluğa ağıt yakarken, 350 kilometre ötede şimdilerde tarih olmuş Highbury Stadı’nda toplanmış binlerce Arsenal taraftarı şampiyonluğu kutluyordu. O şampiyonluktan iki sezon sonra, 1990-1991 sezonunda Arsenal tüm sezon boyunca sadece bir maç kaybederek bir kez daha şampiyon oldu. Sakatlıklarla boğuşan 7 numara o sezon yalnızca 18 maçta forma giyebilmişti.
1992 senesinde, iki milyon Sterlin karşılığında Leeds United’a yollandığında kariyerinin en zor zamanlarıını yaşıyordu. Takım arkadaşı Paul Davis, onun takımdan ayrıldığı gün çok üzgün olduğunu, gözyaşları içinde istemeye istemeye gitmek zorunda kaldığını anlatır. Arsenal taraftarların o dönem bu transferi asla kabullenemediğini de hatırlatalım.
Arsenal’de 1985–1992 arasında 223 maçta forma giymiş olan futbolcunun 23 golü var. Sonrasında Leeds United (1992–1993), Manchester City (1993–1994) ve Chelsea’de (1994–1998) top koşturdu. Kariyerinin ilerleyen yıllarında geçmek bilmeyen diz sakatlığı yüzünden forma şansı bulmakta zorlanıyordu. Chelsea’de geçirdiği dört sezonda sadece 29 maçta sahada yer aldı. 1998 senesinde Malezya’nın Sabah takımına transfer oldu, ancak o serüveni de uzun sürmedi. 1999 senesinde 32 yaşında futbolu bıraktı.
14 Eylül 1988 tarihinde ilk kez İngiltere Milli Takımının formasını giydi. Aynı maçta ilk kez milli olanlar arasında, ilerleyen zamanlarda İngiliz futboluna damga vuracak futbolcular Paul Gascoigne ve Des Walker da vardı. Kariyerinde 14 maçta İngiltere Milli Takımının formasını giydi. İtalya’da oynanan 1990 Dünya Kupasında 26 kişilik milli takım kadrosuna seçildi ama forma şansı bulamadı.
***
2001 yılının şubat ayında, Ada basını futbolcunun ender görülen bir boğaz kanserine (Non-Hodgkin lymphoma) yakalandığını yazıyordu. Ve o üzücü haberden kısa süre sonra amansız hastalığın pençesinde, 31 Mart 2001 tarihinde geride eşi ve üç çocuğunu bırakarak aramızdan ayrıldı David Rocastle, nam-ı diğer “Rocky”. Onun öldüğü gün, Arsenal, Highbury Stadı’nda ezeli rakibi Tottenham’ı başka bir 7 numaranın golleriyle yeniyor, ama Arsenal taraftarları staddan buruk ayrılıyordu. Ada’da onun 7 numaralı forması bugün hala en çok satan formaların başında gelir ve Arsenal genç takımının tesisleri onun adını taşır. Şimdilerde maç günleri Emirates Stadı’nın tribünlerinde onun adına söylenen tezahüratlar yankılanır, ekrana golleri düşer.
David Rocastle (1967-2001)…
Ziya Adnan
24 Mart 2014