Ülke futbolunun bitmez çilesi: Passolig…
Uzaklardan…
2014-2015 sezonunda Avrupa takımlarının statlarında oynanan maçlardaki taraftar sayılarına bakıyorum. Bundesliga’yı 7. sırada bitirmiş Borussia Dortmund’un Signal Iduna Park Stadı’nda oynadığı maçlardaki ortalama taraftar sayısı 80.463… Şampiyon Bayern Münih’in Allianz Arena’daki taraftar ortalaması 72.882… Schalke 04 (61.578), Hamburg (53.252), FC Köln (48.329) taraftar ortalaması yakalamış. Küme düşmekten averajla kurtulmuş Hertha BSC bile Olympiastadion’da (50.185) taraftar ortalamasına oynamış…
Premier Lig’de de durum benzer… Manchester United (75.335), Arsenal (59.992), Newcastle United (50.359), Manchester City (45.365), Liverpool (44.659)… İspanya’da Barça (77.632), Atlético Madrid (46.603) ortalamasına oynarken, İtalya, Hollanda, Belçika, İskoçya, Fransa’da da maç günleri statları doldurmuş taraftarlar. Bizim küçük gördüğümüz Club Brugge maçlarını ortalama 26 bin taraftar önünde oynamış…
Dönüyorum adının başına “Süper” (!) sıfatı eklenmiş ama futbol kalitesi olarak pek vasat, tribünleri dolmayan, üstelik 2011 senesinde yaşanan şike depreminin artçılarından bir türlü kurtulamamış, siyasetin gölgesinde başkalaşmış ülke futboluna…
2014-2015 sezonunda uygulamaya konulan, güya tribün şiddetini engellemek olan Passolig’in asıl amacının taraftarları sıkı denetim altına alarak her hareketi kontrol edilen, her daim görülebilen saydam taraftar yaratmak, takım sevgisini sömürerek ticari bir pazar yaratmak olduğunu görmüş olmalı ki futbol ahalisi, henüz ilk sezonunda boykot etti Passolig garabetini. Malum, taraftar dediğinin aşkı uzaktan sevmeye de yeter. Meselenin bizim açımızdan hazin yanı, Avrupa kulüplerinin tribün ortalamasında ilk 50 kulüp içinde tek Türk takımının bile olmayışı. Ve o 50 kulüp içinde kimler yok ki! İskoçya’nın bayırlarında, bıraktığı yere dönmek için gün sayan Glasgow Rangers, mavi beyaz Napoli, 2014-2015 sezonunu 5. sırada bitirmiş Saint-Étienne, o küçük şehrin takımı Leicester City, Avrupa futbolunun fabrikası Porto, İspanya’nın en eski kulübü Sevilla, mazisini arayan Derby County, 75 bin nüfuslu kasabanın takımı West Bromwich Albion ve diğerleri…
Bize gelince, ülkenin dört bir yanında oy toplama amacıyla inşa edilen 50 bin kapasiteli statlar sezon boyunca neredeyse boş kalmış ama kimin umurunda! Broadage’in yaptığı araştırmaya göre Süper Lig takımları geçtiğimiz sezon ortalama 7 bin 500 civarında seyirciye oynamışlar. Premier Lig maçlarındaki taraftar ortalaması 36.083, bir alt lig Championship’te bu sayı 17.868, League One’da (3. Lig) 7.025 (Kaynak: soccerstats.com). Hal böyle olunca futbola ciddi paralar yatıran dev sponsorların oyundan alelacele çekilmesine şaşmamak gerek. Malum, kimselerin izlemeye değer bulamadığı, üstelik kalitesiz bir ürüne hiçbir aklı başında sponsor para yatırmak istemez…
Şampiyon Galatasaray’ın bile, gıcır stadında yakalayabildiği taraftar ortalaması 24 bin. Bu sayı Championship’i 20. sırada bitirmiş Brighton & Hove Albion’un taraftar ortalamasından bile daha az. Martılar zor bela kümede kalabildikleri sezonda Falmer Stadı’ndaki maçlarında 25.645 taraftar ortalamasına oynamışlar. TFF’ye göre bu tablo Türk futbolunun başarısı! Demirören’e göre istemedikleri taraftarlar maçlara gelmiyormuş ve kulüpler de para kazanıyormuş! Artık nasıl taraftar istiyorlarsa ve bu nasıl kazanmaksa!
Geçenlerde Bağış Erten, Galatasaray’ın Passolig’den önce 40 bin ortalamaya oynadığını, Passolig’den sonra 16 bin taraftarını kaybettiğini yazmıştı. Bağış’ın, yerinde hesaplamasına göre Galatasaray’ın maç günü gelirleri hariç kaybı 13,6 milyon lira. Boğazına kadar borca batmış bir kulüp için hiç de küçümsenmeyecek rakam… Bu mudur kazanmak!
Yeri gelmişken, onca zaman sonra kongre üyeliğine kabul edildiğim şehrimin kırmızı siyahlı takımının durumuyla devam edeyim. Geçtiğimiz sezon 3.147 taraftar ortalamasına oynamış Al-Karalar. Oysa bir önceki sezonda bu sayı 8.938 imiş (Kaynak: transfermarkt.com). Yani Passolig’in hayatımıza girişiyle birlikte Ankara tribünlerinin yarısından fazlası boşalmış. Zaten futbolun can çekiştiği başkente bir darbe de Passolig’den gelmiş anlayacağınız. Bu durumu, ülkenin ekonomik tablosu ve halkın gelir seviyesi ile açıklamaya çalışanlara da geçtiğimiz sezon Gençlerbirliği’nin Ankara 19 Mayıs Stadı’nda oynadığı tüm lig maçlarında geçerli olan kombine bilet fiyatlarının taraftarlar için oldukça uygun rakamlar (kale arkası 160 TL, maraton 210 TL ve kapalı tribün 310 TL) olduğunu hatırlatalım. Kulüpler Birliği’nin Demirören’i desteklediğini açıkladığı zamanlarda Gençlerbirliği’nin çekimser kalmasına şaşırmamak gerek. Keşke diğerleri de benzer duruş sergileyebilse…
Velhasıl, AKP dışında kalan tüm partilerin seçim programındaki Passolig’i kaldırma sözü bile, AKP dışında kalan her seçeneğin dipte, sonda ve depresyondaki ülke futbolu adına hayırlı olacağını görmeye yeter. Malum, tribünleri dolmayan bir ülkenin futbolu asla ilerleyemez…
Ziya Adnan
24 Haziran 2015