Ülke futbolu, başlı başına kural hatası…

Ülke futbolu, başlı başına kural hatası…

Uzaklardan…

Son 50 senede dünya kupaları haricinde hemen her şeyi gördü ülke futbolu… Yayıncı kuruluş zarar etmesin diye Malta’dan ithal ettikleri play-off saçmalığından, şike yaptığı UEFA tarafından tescilenen takımın kendi ligimizde hiçbir yaptırımla karşılaşmamış olmasına, şikeden hapis yatan bir başkanın alkışlar arasında tekrar başkanlığa dönmesine kadar aklınıza gelebilecek her şeyi… Bir kulüpte başkanlık yaparken, başka kulüplerde kongre üyeliği olanları normal karşılamayı da öğrendik zamanla, haliyle her daim bal ve parmak ilişkisini hatırlatan onursal başkanları da…

Ülkede bir sürü stadın adı, “Atatürk Stadı” iken, ”Yüce Atatürk” tişörtleriyle sahaya çıkan takımın PFDK’ya sevk edilmesine hiç şaşırmadık; tıpkı ceza olsun diye kadın ve çocukların şahitliğinde oynanan maçlara şaşırmadığımız gibi. “Bu yangın üfleyerek söndürülmez!” dedikten sonra yangınla başa çıkabilmek için “tüp sektörü”nü iyi bilen, başkanlık yaptığı kulübünü borç batağına sürükledikten sonra siyasetin eliyle futbolun en tepesine getirilenlere, kendi elleriyle koydukları 58. maddeyi yangından mal kaçırır gibi bir gecede değiştirenlere, “UEFA’dan gelecek paraya mı kaldık, velev ki beş sene Avrupa’ya gitmesek ne olur?” diyenlere… Pazarda görsek tezgahından meyve almayacağımız adamların ülke futbolunda söz sahibi olmalarına… Hepsine alıştık zamanla.

Böyledir bizim oralar, alışırsın her şeye. Ummak ve beklemekle geçen koca bir ömürde futbol adına karşına çıkartılan her saçmalığın, nicedir haris ellerin kirlettiği o güzel oyunun parçası olduğuna inanırsın. “Futbolun içinde bu da var” der geçersin. İnsanın içini acıtan kötü bir şaka gibi olunca memleket, o çok sevdiğin oyun da nasibini fazlasıyla alır o berbat şakadan. Malum futbol fena halde hayata benzer…

Al işte; ülke futbolunun yeni şakası, “Kural hatası”… Yeni dedik ama aslında pek yeni de değil, konu bizim topraklar olunca. Futbol tarihimizde kural hatası zırvasıyla tekrar edilen maçlar olmuş elbet. 1994-1995 sezonunda Gaziantepspor–Denizlispor arasında oynanan maç mesela. O maç rakip sahadan yapılan ofsayt vuruşu nedeniyle tekrar edilmiş. 2003-2004 sezonunda oynanan ve berabere biten Fenerbahçe–Rizespor maçında, orta hakem Ali Aydın Rizespor’lu futbolcuya iki kez sarı kart göstermesine rağmen oyundan ihraç etmeyince o maç da yeniden oynanmış. Tabii ki kazanmış ikinci maçı İstanbul takımı, mesele daha çok taraftarı olanı mutlu etmek olunca… Ve en son, 2004-2005 sezonunda Beşiktaş–Gençlerbirliği maçında barajın bozulması nedeniyle çalan iki düdük sonrası atılan golün geçerli sayılması maçın yeniden oynanmasına vesile olmuş…

Son olarak da Futbol Federasyonu, 15 Aralık 2013 günü oynanan ve Kasımpaşa’nın 2-1 galibiyetiyle sona eren Kasımpaşa–Beşiktaş maçının tekrar edilmesine karar verdi; maçtan tam 28 gün sonra… Kasımpaşalı futbolcu Ryan Donk, oyun alanına yanlışlıkla atılan topu ceza sahası içinde Hugo Almeida’nın önündeki topa atmış; bu hareket sonrası düdüğünü çalan hakem Barış Şimşek, siyah-beyazlı futbolcuların kırmızı kart ve penaltı beklentisine karşın hava atışı ile oyunu başlatmıştı. Hollandalı futbolcu Donk ise sarı kartla cezalandırılmıştı. Sonunda beklenen oldu, Tahkim Kurulu, Kasımpaşa – Beşiktaş maçının TFF Yönetim Kurulu tarafından tekrarlanmasına ilişkin verdiği kararı onadı. Maç şimdi yeniden oynanacak, gözünüz aydın…

***

FIFA’nın “Laws of the game” (Futbol kuralları) kitabının 5. maddesi, hakemlerin sorumluluklarını açıklarken, hakemin sahada vereceği kararların nihai olduğunun altını çizer. Futbolun en büyük patronuna göre, “Saha içinde verilen kararların sportif açıdan tatmin edici olup olmamasının sorumlusu asla hakem değildir.”
FIFA’nın, tarihinde bugüne kadar hiç kural hatası nedeniyle maç tekrarı kararı almamış olduğunu; Almanya’da 23 Nisan 1994 tarihinde oynanan Bayern Münih–Nürnberg maçının tekrarından sonra Almanya Futbol Federasyonu tarafından gelecekte hiçbir maçın tekrar edilmeyeceğinin açıklandığını hatırlatalım. O maçtan sonra aradan geçen yirmi senede Almanya’da hiçbir maç tekrar edilmemiş, yani yanlıştan dönmüş Almanlar.

O süreçte hakemlerin yaptığı, maçın sonucunu etkileyen büyük yanlışlar da olmuş elbet. Örneğin 2013 senesinin Ekim ayında, Bayer Leverkusen–Hoffenheim maçında Bayer Leverkusenli futbolcu Stefan Kiessling, 70. dakikada bir korner atışında topu kafayla kaleye gönderdi, ancak meşin yuvarlak yandan auta çıktıktan sonra yan ağlardaki delikten kaleye girdi. Maçın hakemi Felix Brych, Hoffenheimlı futbolcuların yoğun itirazlarına rağmen verdiği gol kararını değiştirmedi. Bayer Leverkusen’in 2-1 galip geldiği maçtan sonra rakip takım karşılaşmanın tekrarlanmasını istedi, ancak Alman Futbol Federasyonu bunun müsabakanın tekrarını gerektirecek bir hata olmadığını belirterek itirazı red etti. Almanya Futbol Federasyonu’na göre maçı kötü yönetmiş ve yan ağlardan kaleye giren topu gol olarak değerlendirmiş olsa da hakemin verdiği karar nihaiydi ve bitmiş maç yeniden oynanmazdı…

Şimdi soruyorum, böyle bir hadise üç İstanbullu’dan birinin maçında, bizim büyüğün aleyhine ya da lehine yaşansa Federasyon’un kararı ne olurdu dersiniz?

Dünyanın en iyi ligi kabul edilen Premier Lig tarihinde hiçbir maç yeniden oynanmamış, üstelik bazı maçlarda yapılan inanılmaz hatalara rağmen. Premier Lig’in bir altı Championship’te 2012 senesinin Aralık ayında, Sheffield Wednesday–Huddersfield maçında orta hakem Mick Russell maçın 26. dakikasında Jeremy Helan’a ikinci sarıyı gösterdi ama oyundan ihraç etmedi. Maçtan sonra hatasını kabul edip özür dileyen orta hakemin insani bir hata yaptığını, ama futbolun içinde bunların da olabileceğini söyledi İngiltere Futbol Federasyonu. Golsüz biten maç yeniden oynatılmadı…

Bizde ise futbolu yönetenler, hakemin yaptığı hatayı kural hatasına bağlayıp oyunu kurgulamakta ısrarcı. Eh, bütün mesele rekabetsizlikle lanetli, üç takımla kafayı fena bozmuş düzende çoğunluğu mutlu etmek olunca…

Ziya Adnan
29 Ocak 2014