Tutunamayanlar – 1…

Tutunamayanlar…

Uzaklardan…

2011 senesinin yaz başıydı…

Eskiyi bilenlerin futbol belleklerinde yer etmiş, kökleri 1914 senesine kadar uzanan, güzel İzmir’in bahtsız takımının düşüşünü yazmıştım. O günlerde bir grup Altay taraftarının Facebook’ta açtığı sayfa, siyah beyaz takımın makûs talihini özetliyordu: “Düşerken bıraktığın bütün renkler siyah oldu…” Ve 2014-2015 sezonunda, oynadığı 34 maçta sadece 5 galibiyet alarak bir kez daha düştü bir zamanların büyük Altay’ı; bu kez 3. Lig’e, futbolun en görünmez, en çilekeş köşelerine. Bir futbol sezonunun daha perdelerini indirdiği, çoğunluk futbol ahalisinin yamaçta olup bitenle ilgilendiği zamanlarda, farklı coğrafyaların tutunamayanlarını, düşenlerini, düşerken bıraktıklarını hatırlayalım. Neticede futbol sadece kupalardan, şampiyonluklardan ibaret değil; uzun ömründe ikbali de idbarı da görenler, sevinenler kadar gözyaşı dökenler de var. Belki döner kimileri, belki kimileri için beklemek ve ummakla geçer zamanlar…

Günümüzden 133 sene önce 1882 senesinde kurulmuş, sonraları Batı Londra’nın zenginlerinin gölgesinde kalmış Queens Park Rangers… Premier Lig’in son sezonlardaki çilekeş takımı… Ada futbolunda asansör takımları anlatan ‘Yo-Yo Club’ namıyla anılmaları bu yüzden. 2013 senesinin Nisan ayında, iki sezon mücadele ettiği Premier Lig’den düşüp, ertesi sezon yeniden yükseliyor, ancak geçtiğimiz günlerde bir kez daha düşüyordu. Takımın 35 yaşındaki kalecisi Robert Green 16 yıllık profesyonel kariyerinde dört sezonda küme düşmenin acısını yaşamış…

Onlarla birlikte Premier Lig’den düşen Burnley, İngiltere’nin kuzeybatısında Manchester’a 34 kilometre uzaklıkta Calder nehrinin kıyısına kurulmuş 73 bin nüfuslu küçük kasabanın takımı… 1882 senesinde kurulmuş bordo mavili kulüp, 1888 senesinde hayata geçmiş profesyonel ligin kurucularından… 1976 senesine kadar Ada futbolunun yabana atılmayacak takımları arasındaymış ama sonrasında işler kötüye gitmiş. 1985-1992 arasında 4. Lig’de tutunma mücadelesi vermişler. 1987 senesinde amatör kümeye düşmekten kıl payıyla kurtulmuşlar. 2009 senesinde, 33 senelik aradan sonra play-off finalini kazanarak Premier Lig’e yükseldiler ama ertesi sezon döndüler geldikleri yere. 2013-2014 sezonunun sonunda Leicester City’nin arkasından ligi 2. sırada bitirerek bir kez daha sevindiler ama uzun sürmedi sevinçleri, makûs kaderleri değişmedi. Onlar da bu sezonun tutunamayanları arasında…

Güney Londra’da bizim mahallenin takımıdır Millwall FC… Renkleriyle olmasa da hırçın, kavgacı taraftarları ile doğup büyüdüğüm şehrimin bahtı kara takımını hatırlatır. Holiganizm ile ilgili filmlere sıklıkla konu olmuş; yaramaz, uslanmaz, asi bir çocuk misali yaşar gider futbolun beşiğinde. Onları en iyi anlatan maçlarda açtıkları o çok bilindik flamadır: “No One Likes Us, We Don’t Care…” (Kimse sevmez bizi, çok da umurumuzda!). Çokları bilmez ama Ada futbolunun en başarılı 40. takımıdır mavi beyazlılar her ne kadar bu sezon Championship’ten düşmüş olsalar da…

Londra’nın diğer tutunamayanı, üçüncü ligin kendi yağıyla kavrulan kırmızı beyazlı Orient’i… 1881 senesinde kurulmuş. Takımı kuranlar, bölgede yer alan Homerton hastanesinin o yıllardaki çalışanları… Maçlarını oynadığı Brisbane Road Stadı, Waltham Forest semtinde yer alan, 7.872 kapasiteli eski bir futbol mabedi… Stadın kapasitesini 10.000’e çıkarma çalışmaları halen devam etmekte. Taraftarının büyük çoğunluğu kombine bilet sahibi… Gelecek sezon takımlarını en alt profesyonel ligde izleyecekler, bir gün küllerinden doğma umuduyla…

Hayata sahil tarafından bakanların takımıdır Blackpool FC… İngiltere’nin kuzeybatısında, Lancashire bölgesinde, bilhassa yaz aylarında ziyaretçilerin akınına uğrayan sevimli bir sahil şehridir. Formalarının rengi nedeniyle “The Tangerines” (Mandalinalar) olarak bilenen takımın kuruluşu 1887 senesine dayanır. 1953 senesinde oynanan Federasyon Kupası final maçı öncesi seremonide, Edinburgh Dükü, açık portakal rengi forma ve parlak ipek şortlarıyla dalga geçmiş. Rakip takım taraftarlarının günümüzdeki tezahüratı, “You look like a bunch of pansies!” (Homeseksüellere benziyorsunuz!) o günlerden miras… 22 Mayıs 2011 tarihlerinde ilk kez Premier Lig’e çıktıkları günden tam 365 gün sonra, Old Trafford Stadı’nda son 10 dakikada yediği gollerle yeniden geldiği lige dönmüşlerdi taraftarlarının gözyaşları arasında. Ve bu sezon, taraftarın sevilmeyen başkanla husumetinin derinleştiği zamanlarda bir kez daha düştüler…

Yeri gelmişken, büyük(!) başkan Karl Oyston’ı da atlamayalım. Mayıs ayının başında taraftarların, kulübün efsane futbolcusu Stan Mortensen’in stadın girişinde bulunan heykelinin önünde buluşup gidişatı protesto edeceklerini öğrenince, dâhice bir hamle ile karşılık vermiş ve eylemden önce heykeli kaldırmış! Muhtemel Atatürk Orman Çiftliği kavşağına önce robot, sonrasında 10 milyon lira harcayarak dev dinozor maketi koyduran Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek’in bile aklına gelmezdi böyle bir hamle! O heykelin şehirle nasıl bir doku bağının olduğu ve günümüzün moda deyimi, kaynak sorusunu başka bir zamana bırakıp Bundesliga’nın bahtsız takımını anlatalım…

Günümüzden 121 sene önce, 1893 senesinde kurulmuş VfB Stuttgart… Alman futbol tarihinin 5. Büyüğü… 1963 senesinde perdelerini açan Bundesliga’nın iki sezon hariç tüm sezonlarında ligin demirbaşlarındanmış. Tarihlerinde Bundesliga şampiyonluğunu 5 kez kazanıp (en son 2006-2007 sezonunda), dört kez de ligi 2. sırada bitirmişler. Ama 2010-2011 sezonuyla birlikte kötü gidiş başlamış. Son sezonlarda ligde kalmayı kıl payıyla başaran kırmızılı takım 2014-2015 sezonunda Bundesliga’ya tutunma savaşında… Siz bu yazıyı okurken belki de gelecek sezon 60.411 kapasiteli Mercedes-Benz Arena Stadı’nda 2. Lig takımlarını ağırlamanın hesaplarını yapıyor olacaklar..

Bu yazının yazıldığı saatlerde La Liga’da oynadığı36 maçta sadece üç galibiyet alabilmiş olan Córdoba, İspanya’nın güneyinde yer alan 325 bin nüfuslu sıcak şehrin takımı… 1954 senesinde kurulmuş. Renkleri bizim Bursaspor’u hatırlatıyor. 2013-2014 sezonunda 2. Lig’i 7. sırada bitirdikten sonra play-off maçları sonunda La Liga’ya yükseldiler. Bu sezon 42 seneden sonra ilk kez ülke futbolunun en üst liginde boy gösterdiler ama evlerinde aldıkları 8-0’lık Barça mağlubiyetiyle ligden düştüler.

Fransa Ligi’nde küme düşen Lens günümüzden 106 sene önce 1906’da bir grup öğrenci tarafından kurulmuş ve kulübün ilk yönetim kurulu öğrencilerin ebeveynleriymiş. Rivayete göre sarı kırmızı renkleri, madenlerde çalışan işçilerin kanından ve altının sarısından miras… Uzun tarihlerinde bir kez lig şampiyonluğunu (1997–1998) kazanmışlar. 2013-2014 sezonunda ülke futbolunun en üst ligine yükseldiler ama finansal yeterlilikleri sağlayamadıkları gerekçesiyle şampiyonlukları geçersiz sayıldı ve küme düşürüldüler. Velhasıl bir tarafta para babalarının Paris St.Germain’i, diğer tarafta RC Lens,… Günümüz futbolunun beter fotoğrafı…

Düşenleri yâd ettiğimiz bu yazıda çocukluk yıllarımın “şeker” takımını da hatırlamadan geçmeyelim. 1947 yılında Türkiye Şeker Fabrikaları tarafından kurulmuş ve 2000’li senelerin başından bugüne kadar altı kez isim değiştirmiş. Tarihi, taraftarı, kökleri olmayan Belediye destekli Osmanlıspor’un gelecek sezon Süper Lig’de oynayacağı zamanlarda amatör kümede mücadele edecek Ankara’nın unutulmuş, tıpkı şehri gibi zamana yenik düşmüş takımı…

Unutulmasınlar…

21 Mayıs 2015

Yazara mail: ziyaadnan@yahoo.com