Stan Ternent hikâyeleri…
Uzaklardan…
Stan, kitabında Gascoigne’den bolca dem vuruyor. Bir seferinde bulunduğu restoranda yemek yiyen adama, “Önünüzdeki köri çok lezzetli görünüyor, bir parça ekmek banabilir miyim?” demiş. Sonrasında, adamın tabağını kapıp koşa koşa kaçmış
Bilmeyenler için, İngiliz futbolunun en renkli teknik direktörlerinden biridir 16 Haziran 1946 doğumlu, şimdilerde 72 yaşındaki Stan Ternent. Eskilere dayanan futbol kariyerinde, Burnley, Sunderland, Leeds United, Crystal Palace, Chelsea, Bradford City, Hull City ve Bury takımlarında hocalık, yardımcı antrenörlük yapmıştır. Onun için ‘görmüş geçirmiş futbol adamı’ derler. Gary Lineker, bir zamanlar ona dair, “Futbolun en güzel tarafı, işler kötü gittiği zaman kabahat her zaman teknik direktörde aranır!” cümlesini söylemiştir, yabana atılmasın…
Bir kitap geçti elime geçenlerde, kapağında işaret parmağını öne uzatmış, kısa kollu gömleği, kravatı ile sıradan görünüşlü bir adam. Fotoğrafta kızgın mı yoksa gülüyor mu anlamak zor! Arka kapağında, Paul Gascoigne’nin, “O bir deli, tıpkı benim gibi!“ cümlesi, altında Arsenal’in efsane golcüsü Ian Wright’ın, “Bugüne kadar okuduğum en komik futbol kitaplarından biri” sözü. Haliyle kaçmak olmuyor, başlıyorum okumaya…
“Stan The Man: A Hard Life in Football” daha ilk sayfasından başlayarak içine çekiyor, içtenlikle yazılmış cümleler, bir zamanlar İngiliz futboluna damga vurmuş deli dolu topçulara dair komik hikâyeler: Vinnie Jones, Dennis Wise, Paul Gascoigne ve diğerleri… Kimi güldüren, kimi hüzünlendiren futbol anıları…
Velhasıl bu kitap gülmek isteyenlere…
•••
Stan Ternent’in ağzından:
,“Gece saat 23:00 suları, çizgili pijamalarımı giymiş yatağımda uyukluyorum. Birden telefon çalmaya başlıyor. Yanımda uyuyan karım, bir zombi gibi ayağa fırlıyor. Sonra uykulu gözlerle telefona uzanıyor. Bir adam bas bas bağırıyor telefonda: “You fat baaastard! (Şişko Piççç!)”
Karım, istifini hiç bozmadan ahizeyi kafama tıklatarak, “Telefon sana!” diyor.
40 yıllık futbol kariyerinde yüzüne tükürülmüş, üstüne köpek pisliği atılmış, polis kodeslerinde sabahlamış, kendi takımının futbolcusu tarafından kafa atılmış, seri katil olmasından şüphelenilmiş, iki Premier Lig futbolcusu tarafından suikast girişimine uğramış biri olarak telefonlarda taciz edilmek diğerlerinin yanında önemsiz kalıyor. Yine de bu saatte uyandırıldığım için küfür ederek ahizeyi kapıyorum.
Telefon bir daha çalıyor ve o ses hâlâ bağırıyor: “You fat baaastard!”
Ben bu sesi tanıyorum…
“Seni ilk seferde de duydum, merhaba Jonah” diyorum.
Arayan eski oyuncum Vinnie Jones, çatlaklar kralı…
Vinnie, ‘Seni televizyonda gördüm ahbap, ama o kadar şişkosun ki bir dahaki sefere geniş ekran televizyon almam gerek!’ diyor. Gülümsüyorum. 1998 senesinin Mayıs ayında, ikinci lig takımı Burnley’deki teknik direktörlük maceramın ilk günü ve Vinnie bol şans dilemek için aramış. Her zamanki deli dolu haliyle. Bilir misiniz, benim için bir planör uçağını av tüfeği ile vurarak düşürmüşlüğü vardır bu delinin.”
•••
Chelsea’de görev yaptığı günlerde, boş zamanlarını golf oynayarak geçirirmiş. Haliyle İngiliz futbolunun gelmiş geçmiş en arıza adamları ile birlikte: Dennis Wise, Vinnie Jones, Steve Coppell, Andy Townsend, Paul Gascoigne…
Dennis Wise’i anlatırken, “O gerçek bir çatlaktır” diyor. Bir seferinde, yine golf sahasında yaşlı bir çift golf oynuyorlarmış, şansızlıklarına bakın ki bizimkilerin tam arkasında. Bir süre sonra bakmışlar ki, arkadan gelen yaşlı çift biraz bozuluyor bunların yavaş ilerlemesine, Wise hemen atılmış ve “Kusura bakmayın, sizi de bekletiyoruz ama özür olarak bu golf topunu kabul edin lütfen,” demiş. Yaşlı adam pek sevinmiş bu jeste, üstelik de karşısındaki Dennis Wise olunca.
Teşekkür etmiş, pek memnun. Topu yere koymuş, vurmak için golf sopasını sallamaya başladığında Wise çoktan uzaklaşmış oradan, zira hediye ettiği golf topunun içinde ufak miktarda patlayıcı varmış. Sonrasında gelen bir patlama, ortalık toz, duman! Bu olaydan sonra, ne olduklarını şaşıran yaşlı çiftin gönlünü almak için hayli ter dökmüş Stan… Wise ise görünürlerde yokmuş.
•••
Futbol arızalarının hikâyelerinden dem vurmuşken, kitabında Paul Gascoigne’den söz ediyor Stan. Gazza, kariyerinin sonlarına doğru, Everton takımında yedek kalmaya başlayınca, o dönemlerde hocalık yaptığı Burnley takımında oynamaya ikna etmiş. “Gazza katıksız delidir” diyor Stan. Bir maçtan sonra Bentley arabası ile karayolunda giderken, kenarda yol çalışması yapan işçileri görünce Gazza hemen arabasını durdurmuş. Yanlarına giderek, elinde kocaman yol matkabı olan işçiye, “Hayatım boyunca bu işin nasıl zevkli bir iş olacağını düşündüm, biraz ben delebilir miyim asfaltı?”
diye sormuş.
Uzun pazarlıklardan sonra, bir miktar para karşılığı işçiyi ikna etmiş ve elinden matkabı alıp, yoldan geçenlerin şaşkın bakışları arasında asfaltı delmeye koyulmuş. “Oradan geçen arabalar durup şaşkın şaşkın bize bakıyordu,” diyor Stan. Düşünsenize efsane futbolcu Gazza, elinde kocaman delme aleti ve yüzünde yeni oyuncağına kavuşmuş çocuk misali gülümseme.
“Bir defasında antrenman sahasına üzerinde pijamaları ve terlikleri ile geldi, tüm oyuncuların şaşkın bakışları arasında. Bir antrenman sonrası, Middlesbrough kantinine çırılçıplak (ayağında tozlukları) inip, kantinde çalışan yaşlı kadından sosisli sandviç istemesi unutulmaz. “O kadıncağızın yüz ifadesini görmek isterdim,” diyor Stan…
Bir de, en iyi arkadaşı Jimmy five Bellies ile girdiği iddia sonrası, Londra’nın lüks West Lodge Park Oteli’nde, Jimmy’nin çırılçıplak vaziyette, ördekler havuzunda yüzmesi var, orada bulunan otel sakinlerinin şaşkın bakışları arasında. Haliyle, sonrasında ikisi de otelden kovulmuş. Bilmeyeneler için, futbolun komik olduğu kadar hüzünlü yüzüdür Gazza, Glosgow Rangers’ta oynarken, bir maçta hakemin sarı kartını yere düşürdüğünü fark eder, kartı çaktırmadan alır. Oyun durduğunda hakeme sarı kart gösterir, sonrasında kırmızı kartla oyundan atılır…
Stan, kitabında Gascoigne’dan bolca dem vuruyor. Bir seferinde bulunduğu restoranda yemek yiyen adama, “Önünüzdeki köri çok lezzetli görünüyor, bir parça ekmek banabilir miyim?” demiş. Sonrasında, adamın tabağını kapıp koşa koşa kaçmış! Burnley’de oynarken, takımda oynayan zenci oyuncular için solaryum seansları ayarladığı unutulmasın. Stan, onun için, “Deli doluydu ama çok iyi futbolcuydu,” demeyi de ihmal etmiyor…
Bunlar gibi nice hikâyeler var kitapta, ‘Fat Bastard’ın ağzından…
Gülmek isteyenlere şiddetle tavsiye…
Stan The Man: A Hard Life in Football (Stan Ternant with Tony Livesey – John Blakes Publishing Ltd)
Ziya Adnan
21 Ekim 2018