Premier Lig Seyir Defteri – Ocak 2016…
Uzaklardan…
Ülkeme bakıyorum uzaklardan, bir tarafta sahillere vuran çocuk cesetleri, diğer yanda anayasa, başkanlık, referandum tartışmaları… Ülkenin bir yanında tüm şiddetiyle yaşanan adı konulmamış bir savaş, diğer yanda televizyon kanallarında efsanelerin (!) futbol turnuvası, dest-I izdivaç ya da evlendirme programları… Adamın biri çıkmış, “100 bin şehidi göze alıp Musul’a operasyon yapalım!” diyor ekranda. Ülkenin iç acıtan hallerine bakarken, hani bilmesen hangi ülke olduğunu sıradan bir Ortadoğu ülkesi dersin. Korku ile terbiye edilmiş, kötülüğün, merhametsizliğin kol gezdiği beter bir coğrafya, öylesine başkalaşmış, öylesine umutsuz. Hüzünlü bir fotoğraf, baktıkça acıtan…
Ülkeden uzaklarda, hayatın her gün normal akışında devam ettiği topraklarda… En son şampiyonluğunu 2004 senesinde yaşamış, o şampiyonluktan sonra her sezon ilk dörtle yetinmek zorunda kalmış Arsenal kendi evinde Chelsea’ye tek farkla mağlup olduğu maçtan sonra 3. sırada. Arsenal’ın belalısı Diego Costa, “Topçular”a karşı oynadığı üç maçta rakibin kırmızı kart sonrası eksilmesinde başrolü oynamış, üstelik o maçlarda iki gol atarak. Ocak ayının ortalarında, “Son yedi sezonda sadece bir defa galip gelebildiği Stoke City deplasmanından puanla dönmesi, Arsenal’in bu sezon direncini gösteriyor” diyordu BBC’de, futbol yorumcusu Alan Shearer. Haksız sayılmazdı, Stoke City bu sezon Premier Lig’in en zor deplasmanlarından, Britannia Stadı’nda zirveye oynayan Manchester City, Manchester United ve Chelsea’yi devirmiş. Zor lokma anlayacağınız! Ama kendi evinde Londra derbisini kaybetmesi iyi olmadı Arsenal adına. Yine de Petr Cech’in de hakkını verelim. Bu sezon kaleyi koruduğu 22 maçın 10’unda kalesini gole kapatmış 33’lük kaleci…
Zirvedekilerden konu açılınca, küçük şehrin büyük takımı (en azından bu sezon!) Leicester City’yi de unutmayalım. Sezon boyunca 33 gün ligin zirvesinde kalmayı başarmış mavili takım. Yaban atılmasın, Premier Lig’in perdelerini açtığı 1922-1993 sezonundan beri onların zirve keyfi Tottenham Hotspur’den daha fazla! Ocak ayını da lider olarak tamamladılar. Ama taraftarlarının mütevazı tavrı da takdire şayan; şimdilerde her maçta “Staying up Staying Up” (kümede kalıyoruz) tezahüratı yankılanıyor Leicester City tribünlerinden… Tottenham bu sezonun dişli takımlarından, her ne kadar kendi evlerinde Leicester City’ye mağlup olsalar da oynadıkları futbol keyif veriyor. Takımın 19 yaşındaki ofansif orta saha oyuncusu Dele Alli’nin, Crystal Palace deplasmanında attığı gol, sezonun en güzel golüne aday. Çocuğun geleceği parlak…
Manchester United’a gelince… Kırmızı Şeytanlar sıkıntılı, galip geldiği maçlarda bile oynanan futboldan hoşnutsuz taraftarı. “El freni çekik araba!” gibi bu takım diyor BBC’de, eski toprak United taraftarı. Yakın geçmişte oynadıkları Newcastle maçından dem vuruyor, “Üç kez öne geçtik ama yine yenemedik” diyor. Liverpool deplasmanında aldığı tek farklı galibiyet bile memnun etmiyor sevenlerini, bizdeki “1-0 olsun bizim olsun” mantalitesinin aksine sahada oynanan futbol kalitesine bakıyor çoğunluk taraftar. Bu sezon “Düşler Tiyatrosu”nda oynadıkları 11 maçın ilk yarısında gol kaydetmeyi başaramamışlar, nasıl memnun olsun taraftar! Kendi evlerinde mağlup oldukları Southampton maçı teknik direktörleri Van Gaal’ın gidişini hızlandıracaktır sanırım…
United’ın komşusu City zirveden kopmamakta ısrarlı. İyi oynamadıkları zamanlarda bile Toure ve Aguero varsa kazanmayı başarıyorlar. 2011 senesinde geldiği City’de 118 gol kaydetmiş Arjantinli, şüphesiz ligin en büyük golcüsü. Ah bir de sıklıkla yaşadığı sakatlıkları olmasa! Onların da sıkıntısı savunmanın ortasında, Company’nin olmadığı maçlarda eksikliği göze çarpıyor. West Ham United deplasmanında aldıkları bir puan onlar adına fena sayılmamalı. Yeri gelmişken, maçtan sonra ülke gazetelerinde gündemden düşmeyen Burak Yılmaz’ın West Ham’a olası transferini sorduğum Slaven Bilic, “Burak’ın çok iyi futbolcu olduğunu, her takıma yararlı olacağını, ancak böyle bir transfer girişimleri olmadığını” dile getirdi tüm içtenliğiyle…
Chelsea, Mourinho’nun vedasından sonra biraz toparlanmış olsa da zirveden çok uzakta. O vedadan sonra oynadıkları 7 maçtan 13 puan çıkarmışlar. Hiddink, kaybedilmiş onca puandan sonra ilk dörde girmenin çok zor olacağını düşünüyor ama umudu kaybetmemek lazım. Eh futbolun içinde şampiyon olup ertesi sezon sürünmek de var! Tevekkeli değil, kendi evinde iki farkla geriye düştüğü dakikalarda Everton tribünlerinden “Going down Going Down!” (kümeye, kümeye!) tezahüratları yükseliyordu. Ama dalga geçmeye gelmez iki dakikada beraberliği yakaladı o maçta ev sahibi… Liverpool ise bildiğiniz gibi, ummak ve beklemekle geçen zamanlar… Norwich deplasmanında son saniye golü ile maçı 5-4 kazandı kırmızılı takım. Ocak ayının ortasında Chelsea 13, Liverpool ise 7. sırada.
Ligin dibindeki takımlardan en zor durumda olanı Aston Villa… Ada futbolunun en eski kulüplerinden olan bordo mavililer, bu sezon oynadıkları 22 maçta sadece iki kez galip gelebilmişler. Kümede kalmaları mucizelere bağlı ama futbolun içinde imkânsızı başarmak da var. Geçenlerde BBC’nin o enfes futbol programına bağlanan bir Birmingham City taraftarı, “Aston Villa’ya gönül verenler üzülmesin, en azından gelecek sezon gerçek bir derbi izleyecekler!” diyordu. Villa’nın ezeli düşmanı Birmingham City, bu yazının yazıldığı saatlerde Championship’te 8. sırada…
Ziya Adnan
2 Şubat 2016