Premier Lig seyir defteri: İki teknik direktörün hikâyesi…

Premier Lig seyir defteri: İki teknik direktörün hikâyesi…

Uzaklardan…

Arsene Wenger 1949 senesinde dünyaya gelmiş, geçtiğimiz ekim ayında 68 yaşına bastı, Premier Lig’in en deneyimli 2. teknik direktörü. Profesyonel futbolculuk kariyeri üzerine fazla bilgi bulunmuyor. Bilinen, 18 yaşında Fransa 3. Lig takımlarından Mutzig’de top koşturduğu. O dönemde oynadığı mevkii kendisi bile hatırlamıyordur sanırım. Futbola ilk başladığı FC Duttlenheim’in başkanı Marcel Brandner’e göre, sahada olup biteni çok iyi gözlemler, takım arkadaşlarını oyunun akışına göre yönlendirirmiş. 1978 senesinde RC Strasbourg’la 12 maça çıkmış. 1981 senesinde aldığı teknik direktörlük diploması sonrası RC Strasbourg’un genç takımını çalıştırmaya başlamış…

Mauricio Pochettino 1972 doğumlu, ligin en genç teknik direktörleri arasında 3. sırada. Wenger’in Arsenal’in başına geldiği 1996 senesinde 24 yaşındaki futbolcu Espanyol takımında 2. sezonunu yaşıyordu, 2000’e kadar kaldığı takımda sert bir stoper olarak nam salacak, 2001’in Ocak ayında Paris Saint-Germain’e transfer olacaktı. 1999–2002 arasında Arjantin Milli Takımında görev aldı, 2002 Dünya Kupasında İngiltere’ye karşı forma giydiği maçta Michael Owen’i ceza sahası içinde düşürerek penaltıya sebep olması, İngiltere’nin o maçı Beckham’ın penaltısıyla kazanması tarihe düşen notlar….

2009 senesinde Espanyol takımında teknik direktörlük kariyerine başladığında uzaklarda Wenger kulüpte 13. senesini dolduruyordu. İlk 9 senede Arsenal taraftarını mest etmiş, takımı Premier Ligi ikinciliğin altında bitirmemişti. Onun öncesinde katı savunma anlayışıyla nam salmış takımın futbol felsefesini değiştirmiş, hızlı pas yapabilen, kanatları iyi kullanan, dikine oynayabilen, hücumu seven bir takım yaratmıştı. İzlenmesi keyif veren bir takım haline gelmişti Arsenal, Premier Ligde üç sezonda şampiyonluk kupasını kaldırırken (1998, 2002, 2004), Federasyon Kupasını dört kez kazandılar. En büyük başarısı 2003-2004 sezonunda geldi, Arsenal 49 maçta yenilgi yüzü görmezken futbol tarihini yazan kitaplara “Invincibles” (yenilmezler) olarak geçmişti.

Pochettino, Ada futboluna 2013 senesinin Ocak ayında Southampton takımında giriş yaptı. İngilizce bilmediği için basın toplantılarında tercüman kullanıyor, Osvaldo Ardiles’den sonra 2. Arjantinli teknik direktör olarak adını duyuruyordu. İlk sezonunda takımı ligi 8. sırada bitirecek, kulüp tarihinin en fazla puanını toplayacaktı. Southampton’da yakaladığı başarı o dönem sıklıkla hoca değiştiren Tottenham’ın dikkatini çekmişti. 2014 senesinin Mayıs ayında Kuzey Londra kulübüyle beş senelik sözleşmeye imza atarken, Tottenham 1996 senesinden beri ligi sevilmeyen komşusu Arsenal’in üzerinde bitirememişti…

İlk sezonunda takımı ligde 5. oldu. Sanırım en önemli başarısı adı sanı duyulmamış gençleri takıma monte etmesi, onlara güvenmesiydi. Forvette Roberto Soldado yerine Hary Kane’i tercih edecek, Dele Alli ve Eric Dier’ın yıldızı onun döneminde parlayacaktı. Kıl payıyla Arsenal’ın altında kaldıkları 2015-2016 sezonunda takımı ligi 3. sırada bitirerek Şampiyonlar Ligi vizesini almıştı. 2016-2017 sezonunun sonunda 21 seneden sonra ilk kez Tottenham ligi Arsenal’in üzerinde bitirdi. Bir zamanlar Arsenal tribünlerinde adına şarkılar söylenen Wenger istenmeyen adam haline gelmiş, çocuğu yaşındaki teknik direktörün yıldızı parlamaya başlamıştı. Yine de başarısını abartmayalım, bu sezonu da boş geçirirse Ada futbolunda geçirdiği beş sezonda kupa kaldıramamış olacak Arjantinli. Neticede futbol dediğin oyunda başarının ölçüsü kupalar, şampiyonluklar…

•••
O soğuk Cumartesi günü öğle saatlerinde, hafta sonunun ilk maçında 5. sıradaki Tottenham 4 puan gerisindeki Arsenal karşısında. Bir kulübede 21. senesindeki Wenger, diğerinde Tottenham’da onun kadar kalıcı olmayı hedefleyen Pochettino. “Futbolda aynı takımda üç seneden fazla kalabilmek zor, beş seneden fazlası için çok iyi, on seneden fazlası için mükemmel olmak gerekiyor. 20 sene için şaşırtıcı derecede dahilik!” diyor son hükmünde Arjantinli. Tottenham 4-2-3-1, Arsenal 4-3-3 dizilişinde, hücumda üç etkili oyuncusu Mkhitaryan, Aubameyang, ve Özil. Wenger’in takımı oyunu kendi sahasında kabul edip uzun toplarla pozisyon yaratmaya çalışıyor. Ev sahibinde sol kanattaki Son, adam eksiltme, alan yaratmada çok etkili. Ligin değeri az bilinen topçularından 7 numara, 2013 senesinde Bayer Leverkusen’e transfer olduğunda kulüp tarihinin transfer rekorunu kırmış olması kayda değer. Kaptırdığı topları çabuk ve amansız presle kazanarak rakibin oyun kurmasına izin vermiyor Tottenham. İlk 30 dakikanın en net pozisyonu 27’de Eriksen’in ortasına Kane’nin altı pastan vurduğu kafa, kendisi bile şaşırmıştır kaçan pozisyona. Orta sahada oyunu kontrol ederken gole daha yakınlar, ilk yarıda topa sahip olma oranları yüzde 58. İnisiyatifi rakibe bırakan Arsenal’in sadece bir gol denemesi gidişatın özeti…

83.222 taraftarın önünde ikinci yarıya golle başlıyor Tottenham, Davies’in ortasına kafayı vuran ligin golcüsü Kane. Arsenal karşısında son altı maçta altı gol bulmuş 10 numara bu maçı da boş geçmiyor. Bu sezon deplasmanlarda kayıpları oynayan, evinden ıraktaki maçlarda 6 mağlubiyet alan Wenger’in takımı bir deplasmanda daha geriye düşüyor. Arsenal savunmasını kalesine yakın kurarak rakibin baskı kurmasına izin vermesi, orta sahada top kazanacak lider oyuncusunun olmayışı takımın en belirgin zaafları. Oyunu dilediği şekilde yönlendiren, sahayı daha iyi parselleyen, topun değerini bilen Tottenham, haliyle pozisyonları da yaratan Pochettino’nun öğrencileri. Son 30’da sahasından çıkmakta zorlanıyor deplasman takımı, Tottenham dalga dalga geliyor; 70’de Alli, 73’de Lamela, Cech’le karşı karşıya kaldıkları pozisyonları gole çevirseler maç farka gidecek. Velhasıl 90 dakikanın sonunda Pochettino’nun takımı Kuzey Londra derbisini bileğinin hakkıyla kazanırken enerjisi, teknik kapasitesi ve coşkusuyla öne çıkıyor…

Geçenlerde okumuştum, iki takımı senelerdir takip eden deneyimli bir futbol gözlemcisi “Pochettino’nun takımı, Wenger’in gelişinden sonraki Arsenal’i hatırlatıyor” diyordu. Sanırım iki teknik direktörün hikâyesinin devamında genç olanın yükselişini izlerken en güzel günleri geride kalmış olanın da düşüşünü izleyeceğiz. Malum, zaman dediğin her şeyin düşmanı…

Ziya Adnan
15 Şubat 2018