Premier Lig seyir defteri: Hary Kane, Tottenham Hotspur’ün gol makinesi…
Uzaklardan…
Ada futbolunda ‘Homegrown’ olarak biliniyorlar, bizim dildeki anlamı ‘Evde Yetişmişler.” İngiltere Futbol Federasyonu 92 profesyonel kulübe, pasaportuna ve doğduğu ülkeye bakılmaksızın 25 kişilik kadrosunda 21 yaşından gün almadan önce en az 36 ay o kulüpte forma giymiş sekiz futbolcu bulundurma gerekliliğini şart koşmuş. Eylül ayının ortalarında Chelsea deplasmanında sahaya çıkan Arsenal’in ilk 11’inde sadece bir İngiliz futbolcu bulunmasına rağmen, 25 kişilik kadrosundaki sekiz futbolcusu bu kritere uyuyor. Kapı komşusu, ezeli düşman Tottenham Hotspurs’de ise teknik direktör Pochettino yetiştirmeye özen gösterenlerden, kadrosunda düzenli olarak forma giyen Ben Davies, Harry Kane, Danny Rose, Kieran Trippier Arjantinli hocanın evinde büyüttükleri.
Evde yetişmişler konusunu açtık madem, iki Bask kulübünün hakkını vermeden geçmeyelim. Athletic Bilboa bu konuda Avrupa futbolunun başat kulüplerinden, geçen sezonlarda kadrosunda akademisinden yetişmiş 16 futbolcuya sahipti ‘Los Leones’ (Arslanlar). Basklı futbolculara kucak açmalarıyla nam almışlar. Bu yüzden Bask Milli Takımı olarak biliniyorlar. Bir futbolcu transfer edeceklerinde Basklı olmasına önem veriyorlar. 2006’da henüz 17 yaşında Osasuna’dan 6 milyon avro karşılığında transfer ettikleri Javier Martínez, Bask bölgesinde yer alan Estella kasabasında açmış dünyaya gözlerini. Ağustos 2012’de Bayern Munih’e transfer olan futbolcu 40 milyon avro kazandırmış kulübüne. Bu Bundesliga tarihinin o dönemki transfer rekoru.
Barça da evinde yetiştirmeyi sevenlerden. La Masia akademisinden yetişmiş Xavi, Andres Iniesta, Fabregas, Messi, sadece 8 milyon avro harcayarak kurulmuş o fabrikanın ürünü. Her sene 6 yaşın üzerinde binden fazla futbolcu adayı bebe o akademide yer almak için kulübün kapısını çalıyor. İçlerinden en yetenekli 200’ünü seçiyorlar. Akademinin senelik gideri 5 milyon avro.
Evde yetişmişler konusu açılınca Ada futbolunun yükselen yıldızını anlatmadan olmaz elbet. 8 Temmuz 1993’te Doğu Londra’nın Chingford bölgesinde, İrlandalı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş Hary Kane. Sekiz yaşına bastığında Arsenal’in miniklerine katılmış, ancak ertesi sezon serbest kalmış. 2004’te Watford, sonrasında Tottenham’ın genç takımında forma giydikten sonra alt liglerde kiralık olarak gittiği Leyton Orient, Millwall, Norwich City ve Leicester City’de deneyim kazanmış. Ocak 2012’de kiralandığı Millwall’da forma giydiği 27 maçta 9 gol kaydedip o sezon takımın en iyi genç futbolcusu seçilmiş. 2014 senesinin baharında ilk kez ilk 11’de sahaya çıkarken, Sunderland karşısında ligdeki ilk golünü attı. O tarihten bu yana Tottenham adına 100’ün üzerinde gol kaydetti. Geçen eylül ayında Tottenham ve Milli Takımda 13 golü var, tarihte sadece birkaç golcü bir ay içinde bu sayıdan fazlasına ulaşabilmiş. Robert Lewandowski Eylül 2015’te14 gol kaydederken, Romanya’nın yetiştirdiği büyük golcülerden Rodion Camataru Haziran 1987’de aynı sayıya ulaşmış. 2017’de West Ham dahil sekiz Premier Lig takımından daha fazla golü tek başına kaydetti Kane, haliyle transfer piyasasındaki değeri dudak uçuklatacak cinsten. Tottenham 200 milyon sterlin olarak belirlemiş bonservis bedelini 24 yaşındaki golcüsünün, evden aldırmak kolay olmayacak anlayacağınız. Golcülüğünün yanı sıra sahadaki duruşu, mütevazılığı ve efendiliğiyle öne çıkıyor 10 numara.
Geçmişin efsane golcüsü Teddy Sheringham’ın futbol stili ve golcülüğünün kendisine benzetildiği hatırlatılınca, “Benden daha iyi, çünkü ben onun kadar çabuk değildim!” demişliği var.
•••
Sonbahar hüznünün şehri kapladığı zamanlarda 3. sıradaki Tottenham ligde sadece bir galibiyeti bulunan Bournemouth karşısında. Son 10 maçın sadece birinde kalesini gole kapatabilmiş misafir takım, rakibi karşısında en son galibiyetini 1957 senesinde almış. Ama ev sahibine Wembley Stadının yaramadığı da aşikâr, geçici evlerinde oynadıkları ilk üç maçtan sadece iki puan çıkarabildiler. Hary Kane’nin bu sezon bu statta golü yok, ligde kaydettiği son 13 golün tamamı deplasmanlarda geldi, Wembley ona da yaramıyor anlayacağınız. Alıştığımız üçlü savunmayla başlıyor ev sahibi maça, savunmanın ortasında görev yapan 28 yaşındaki Belçikalı Alderweireld ligin göze batanlarından. Orta sahanın solundaki Trippier 9 yaşında Manchester City’nin miniklerinde başlayan kariyerinde A takımın eşiğine kadar gelmiş ama ilk 11 fırsatı bulamayınca şansını başka kulüplerde denemeye karar vermiş. Bournemouth’un 37 yaşındaki golcüsü Defoe yedek kulübesinde maçın başında. Bournemouth’un savunmayı düşündüğü ilk 15 dakikada ev sahibi Tottenham, yüzde 78’lik topa sahip olma oranıyla ezici üstünlük kuruyor rakibine. Ama kalabalık savunma arasında kayboluyor Kane. Pozisyon üretmekte zorlanıyor takımı. Kilidi açacak yaratıcı Eriksen etkisiz ilk yarıda.
73.502 taraftarın önünde ikinci yarıya golle başlıyor Tottenham, Eriksen sahnede. Ülkesinde son üç sezonda en iyi futbolcu ödülünü kazanmış Danimarkalı 2013-2014 sezonundan beri Londra takımında. Golden sonra hücumda çoğalmaya başlıyor Bournemouth, forvetleri Joshua King 16 yaşında Manchester United’a transfer olmuş, alt liglerde devam eden kariyerinde 2015’ten beri Bournemouth saflarında. 85’te alkışlar arasında oyundan çıkıyor Kane, onca golüne rağmen Wembley suskunluğu bir maçta daha bozulmuyor. Tek golle kazanıyor Tottenham, Arsenal’in kaybettiği, Manchester City’nin yarım düzineden fazla attığı haftada 3. sıradaki yerini koruyor. City’i yakalayabilirler mi bilinmez ama Tottenham ligin izlemesi keyif veren takımlarından, haftaya Liverpool maçını kaçırmayın derim.
Ziya Adnan
17 Ekim 2017