Premier Lig: Arsene Wenger yılları; 1996-2016 – Bölüm 1…

Premier Lig: Arsene Wenger yılları; 1996-2016 – Bölüm 1…

Uzaklardan..

1 Ekim 1996 tarihinde Arsenal teknik direktörlük görevine getirildiğinde adı sanı çok bilinen bir futbol adamı değildi Arsene Wenger. 18 yaşında Fransa 3. Lig takımlarından Mutzig’de top koşturmuş, 1978 senesinde RC Strasbourg’la 12 maça çıkmış. 1981 senesinde aldığı teknik direktörlük diploması sonrası RC Strasbourg’un genç takımını çalıştırmaya başlamış. 1996 senesinin ağustos ayında, o dönem Arsenal’den kovulan teknik direktör Bruce Rioch’un yerine Johan Cruyff’un geçmesi beklenirken, kulübün ikinci başkanı David Dein sürpriz bir kararla kulübün yeni teknik patronu olarak onun adını açıklamış. Bu tercihi şaşkınlıkla karşılamıştı Ada basını. Öyle ki, Dein’in bu kararını, “Arsene Who?” (Arsene de kim?) başlığıyla duyuruyordu Londra’nın çok satan bulvar gazetesi The Evening Standard. Japonya’nın Grampus Eight takımından Kuzey Londra takımının başına getirildiğinde Premier Lig tarihinin üçüncü yabancı hocası olarak futbol tarihine yazılıyor, ilk dokuz sezonunda Arsenal ligi ilk ikide bitirirken, üç kez Premier Lig şampiyonluğunu kazanıyordu. George Graham dönemindeki, “Çanakkale geçilmez!” futbol felsefesini değiştirmiş, hızlı pas yapabilen, kanatları iyi kullanan, dikine oynayabilen hücumcu bir takım yaratmıştı. İzlenmesi keyif veren bir takım haline gelmişti Arsenal, maç günleri bilet bulmak zorlaşmış, sezonluk bilet için kuyruk uzamıştı.

Aradan geçen 20 senede Arsenal 15 kupa kazanırken, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupasında final oynuyor, yeni futbol mabedine kavuşuyor, o süreçte futbolcu transferlerinde 700 milyon Sterlin harcıyordu. Onun görevde olduğu sürede Ada futbolunun dört devi Chelsea, Liverpool, Manchester City ve Manchester United toplamda 42 teknik direktörle çalışmış. Sadece Chelsea’de 17 kez teknik direktör değişirken, uzaklarda bizim Gençlerbirliği’nde ise bu sayı 33…

Wenger’li yıllarda Arsenal Premier Ligi dördüncülüğün altında bitirmezken, her sezon Şampiyonlar Liginde yer almayı başarıyor, Ada futbol tarihinde sadece Sir Alex Ferguson ondan daha fazla kupa kazanıyordu. Takımın başında sahaya çıktığı 810 Premier Lig maçının yüzde 65,2’sini kazanmış İskoç teknik adam. Wenger’in kat edecek az mesafesi var, 758 maçın yüzde 57,8’sini üç puanla tamamlamış. En başarılı sezonu 2003-2004, 49 maçta yenilgi almayan Arsenal futbol tarihini yazan kitaplara “The Invincibles” (yenilmezler) olarak yazılıyordu. Ancak ligi ilk dört içinde bitirdiği sezonlarda bile şampiyonun çok gerisinde kaldığı zamanlar da oldu. Son 12 sezonun 10’unda ligi zirvedeki takımın en az 10 puan gerisindeydi. 2004-2005 sezonunda kazandığı Federasyon Kupasından sonra 2013-2014 sezonuna kadar kupa kazanamayacak, haliyle Emirates’in sabrı taşmış müdavimleri tarafından eleştirilecek, hatta istenmeyen adam ilan edilecekti. Maç günleri tribünlerinde açılan, “Her şey için teşekkürler ama artık veda zamanı!” pankartları alışılmış görüntülerdi takımın maçlarında…

2012 senesinde, kötü biten bir maçtan sonra kendisine kulübün yedi sezondur kupa kazanamadığı hatırlatılınca, her sezon ligi ilk dört içinde bitirip Şampiyonlar Liginde oynamaya hak kazandıklarını, bunun kupalardan daha önemli olduğunu söylüyordu. Meseleye taraftar gözüyle değil de, finansal açıdan bakınca pek de haksız sayılmaz, malum endüstriyel futbol meselesi. Her başkanının hayalindeki teknik direktör modeliydi Wenger…

•••

Ekim ayının ortalarında Arsenal’in ligdeki konuğu geçmiş sezonların dişli takımı Swansea City. İnanması güç ama 2012 senesinde takıma katılan, ilk sezonunda 22 gol kaydeden önemli golcüsü Mitchu, kariyerinin en verimli çağında İspanya 2. Lig takımlarından Real Oviedo’da top koşturuyor…

Bu sezon lige iyi başlamadı Galler takımı, oynadığı 7 maçta sadece bir galibiyet alırken kalesinde 12 gol görmüş. Yeni teknik direktörleri Bob Bradley’nin ilk maçında ligdeki son beş maçını kazanmış rakip karşısında sürprizi kovalıyorlar. Premier Lig tarihinde ilk kez bir Amerikalı takımın başında sahada. İlginç istatistik, Arsenal, Kuğular’a karşı ligde oynadığı son beş maçın üçünü kaybetmiş.

Bu maçta da forvette Sanchez, sağda Walcott, solda 28. yaş gününü kutlayan Özil. Orta sahada Cazorla ve Xhaka ikilisini değiştirmiyor Wenger. 10. dakikada Mesut’un sağdan kullandığı kornere kafayı vuran Mustafi topu üst direğe nişanlıyor. 18’de Swansea’nin golcüsü Leroy Fer Arsenal ceza sahasının içinden dışarıya yolluyor. 26’da golü buluyor ev sahibi, Bellerin’in kafayla indirdiği topu yakın mesafeden köşeye bırakıyor Walcott. 33’de soldan kullanılan korneri önüne düşürüp mükemmel tamamlıyor sezonunun formda hücumcusu. 2-0. 38’de ceza sahasının önünde topu kaptırıyor Xhaka, Sigurdsson Cech’in uzanamayacağı köşeye bırakıyor. 2-1.

İkinci yarıda takımlar aynı kadrolarla sahada. 59’da dakikada Sanchez’in ortasına sert vuruyor Özil, o güzel gol muhtemel en güzel doğum günü hediyesi. 66’da Barrow sağdan getirip rahat geçiyor Monreal’i. Ortaladığı topa dokunan Boston ve şimdi durum 3-2. 70’de rakibine yaptığı sert müdahale sonrası kırmızıyı görüyor Xhaka, Arsenalli futbolcular uzun süre itiraz ediyor bu karara. Bir eksik Arsenal son 20 dakikada bocalarken, Swansea beraberlik şansını 76’da kaçırıyor. 82’da Sanchez ve Özil yerlerini Chamberlain ve Gibbs’e bırakıyor. 84’de Wallcott’un şutu direğe çarpıp dışarı çıkarken ahlar yükseliyor tribünlerden. Son dakikalarda top iki kalede mekik dokuyor ama başka gol olmayınca Arsenal 60.007 taraftarın önünde 3-2 kazanıyor…

Ziya Adnan
18 Ekim 2016