Paris’in Prensleri…
Uzaklardan…
Kökleri o kadar derin değil, geçen haziran ayında 124. yaşını kutlayan bir Liverpool değiller mesela, mazisi Trabzonspor kadar bile eski değil, 1970 senesinin ağustos ayında Paris FC ve Stade Saint-Germain adında iki kulübün birleşmesi sonucu futbol âlemine adım atmışlar. Başlangıç hikâyeleri ilginç, 1960’lı senelerin sonunda bir grup iş adamının, “Başkent’e layık futbol takımı” kurma adına başlattıkları girişimi 20 bin futbolseverin imzalamasıyla katılmışlar futbol kervanına. Bu vesileyle, İstanbul takımlarına yönetici olmak üzere sıraya girmiş bizim şehir sevdalısı (!) başkentli iş adamlarını da hatırlamadan geçmeyelim, sanırım başkentinden bir kez bile şampiyon çıkartamamış tek ülke olmamızın nedenini en iyi onlar bilir…
“Paris’in Prensleri”ne dönersek, ülke futbolunda Marsilya’dan sonra en fazla taraftara sahip nam-ı diğer “Les Parisiens” (Parisliler). 1985 senesinden 2016’ya kadar geçen sürede altı sezonda Fransa Ligue 1 şampiyonluğu yaşamışlar. Avrupa arenalarında sadece bir sezonda kupa kaldırmışlar, 1995–1996 sezonunda Kupa Galipleri Kupası. 2012 senesinde yatırımcı “Qatar Sports Investments” adlı şirketin hisselerinin büyük bölümünü satın almasıyla değişmiş makûs talihleri, günümüzde dünya futbolunun en zengin kulüplerinden biri olarak, bilhassa transfer dönemlerinde duyuruyorlar adlarını. Forbes dergisinin mayıs ayında yaptığı futbolun en değerli kulüpler sıralamasında Borussia Dortmund ve A.C. Milan’ın arkasından 13. sıradalar. Kulübün 43 yaşındaki başkanı Nasser Al-Khelaifi eski bir tenisçi, 1992-2003 arasında profesyonel turnuvalarda boy göstermiş. Takımın teknik direktörlüğünü yapan 45 yaşındaki Unai Emery futbolculuk zamanlarında İspanya 2. Lig takımlarında forma giydikten sonra 32 yaşında futbolu bırakmış. 2004 senesinde Lorca Deportiva’da başlayan teknik direktörlük macerasında Sevilla ile 2013-2016 arasında UEFA Kupasını üç kez kazanmış. Gerçek bir futbol delisi, antrenmanlardan geri kalan zamanları sürekli maç kasetleri izleyerek geçirirmiş. Eski futbolcularından Joaquin, “Bize o kadar çok maç görüntüsü izletirdi ki, takım olarak patlatmış mısır yeme alışkanlığı edinmiştik!” diyor geçen sezon Liverpool’a karşı oynadıkları UEFA Kupası finali öncesinde Daily Mail gazetesimuhabiri ile yaptığı söyleşide.
2015-2016 sezonunda oynadıkları 38 maçta 96 puan toplayarak şampiyonluk kupasını kaldırdılar. İnanması güç ama o sezon en yakın rakipleri Lyon’a 31 puan fark atmışlar. Bu sezon oynadıkları 13 maçta 29 puanla 3. sıradalar, lider Nice ile aralarındaki puan farkı üç. Takımın golcüsü Cavani’nin bu sezon ligde 11 golü var. 4-3-3- dizilişiyle oynuyorlar ve sağda Moura, solda Di María ve ortada Cavani’nin yer aldığı hücum hattı çok üretken. Ligin Monacco’dan sonra en fazla gol atan ikinci takımı… Topa sahip olmayı seviyorlar, lig ortalaması yüzde 62. Bayern Münih ve Barça’dan sonra Avrupa’nın beş büyük liginde topun kıymetini bilen üçüncü takım.
• • •
Bir kasım kasvetini daha geride bırakmaya hazırlanırken, Şampiyonlar Ligi A grubunda Arsenal kendi evinde “Paris’in Prensleri” karşısında. İki takım da gruplardan çıkmayı garantilemiş ama hedef grubu lider bitirip son 16’da nispeten daha zayıf bir rakiple karşılaşmak. Arsenal bu sezon topa sahip olma oranında rakibin hayli gerisinde, yüzde 56 ortalamayla oynuyorlar. Düşünülenin aksine kontratak takımı değiller, kontradan sadece bir gol bulabilmişler. Ancak yakaladıkları fırsatları iyi değerlendiriyorlar. Takımın ileri ucundaki dört futbolcusu Sanchez, Walcott, Özil ve Giroud’un bu sezon ligde 17 golü bulunuyor. Ligde oynadıkları en son Manchester United deplasmanında, neredeyse hiç pozisyon yaratamadan sonradan oyuna giren Giroud’un 89’da kaydettiği enfes kafa vuruşu ile puanı kaptılar. Paris takımı Ada deplasmanlarında oynadığı sekiz maçtan sadece birini kazanabilmiş. Ev sahibi takım 14 sezondur Şampiyonlar Liginde gruplardan çıkıp son 16’ya kalsa da son altı sezonda 8 takım arasına kalmayı başaramamış.
Maça gelince… 59.628 taraftarın önünde PSG hızlı başlıyor maça, 4-3-3 dizilişinde ileri üçlüsü Lucas, Cavani ve Matuidi 18. dakikada golü buluyor. Matuidi’nin sağdan getirip arka direğe kestiği topu tamamlayan Cavani: 0-1. Uruguaylı Avrupa’nın beş büyük liginde Messi’den sonra bu sezonun en golcü futbolcusu. Savunmanın sağında, Bellerin’in yokluğunda sakatlıktan yeni dönmüş Jenkinson zorlanıyor bu dakikalarda. Walcott’un maça yedek kulübesinde başlaması, Ramsey ve Coquelen’in pozisyon üretmekte zorlanmaları Wenger’e sıkıntılı dakikalara yaşatıyor ilk yarıda. Devrenin bitimine yakın Krychowiak’ın ceza sahasında Sanchez’i indirmesi sonucu kazanılan penaltıyı Giroud gole çeviriyor. İlk yarı 1-1 kapanıyor.
İkinci yarıya son bölgede daha çok adamla pres yaparak başlıyor ev sahibi ve 60’da Verratti’nin kendi kalesine attığı golle öne geçiyor. Golden sonra Arsenal kalesine daha sık gelmeye başlıyor PSG, Wenger’in takımı golden sonra skoru koruma çabasında. Sakatlıktan bir türlü dönemeyen Cazorla’yı arıyor Arsenal tribünleri. 77’de kornerden gelen topu kendi kalesine gönderen Iwobi skora denge getirirken ikinci yarıda Cavani üç net fırsattan yararlanamıyor. Deplasman takımının 15 kez rakip kaleyi yokladığı 90 dakika 2-2 beraberlikle biterken, Arsenal bir sezon daha ikinci olarak gruplardan çıkmayı kabullenmiş gibi görünüyor.
Ziya Adnan
2 Aralık 2016