Olimpiyat Stadı’nda, senenin son maçında…
Uzaklardan…
Geçenlerde Premier Lig kulüplerinin topçularına ödedikleri ortalama ücretler yayınlandı, meraklısına. İlk sırada dünya futbolunun en zenginlerinden Manchester United’ın futbolcularına ödediği haftalık ortalama 100.792 Sterlin. Onu şehrin diğer takımı Manchester City 100.691 Sterlinle takip ederken, üçüncü Chelsea 85.600, dördüncü Arsenal 77.639, beşinci Liverpool 70.190 Sterlin ödüyor. Tablonun geneline baktığımızda, zenginlerin ligin zirvesine yakın oldukları, bütçe olarak daha kısıtlı takımların lige tutunmaya çalıştıkları aşikâr. Mesela ligin dibindeki Swansea City’nin haftalık maaş ortalaması 32.940 Sterlin, haliyle kadro kalitesi de ortada. Anlayacağınız, futbol fena halde hayata benziyor, malum günümüz dünyasında ne kadar para, o kadar saadet…
Oysa 25 sene önceye dönersek, Premier Lig’in perdelerini açtığı 1992-1993 sezonunda günümüze göre ne kadar mütevazıymış futbol. 1992 senesinde Avrupa’da rekor transfer 13 milyon Sterlin bedelle Torino’dan AC Milan’a transfer olan Gianluigi Lentini. Paris Saint-Germain’in Neymar için ödediği 198 milyon Sterlin’i düşününce devede kulak misali. 1987 senesinde Watford’dan Liverpool’a 900 bin Sterlin karşılığında transfer olmuştu John Barnes, adına hâlâ şarkılar söylenen kanat oyuncusu. Bir söyleşisinde okumuştum, dünyaya erken geldiğini söylüyordu unutulmaz 10 numara, gülümseyerek…
Velhasıl başarının, kupaların, şampiyonlukların paraya fazlasıyla endeksli olduğu, endüstriyel futbolun egemenliğini sürdürdüğü bir sezonda daha ligdeki görüntü esas oğlanlar ve lige tutunmaya çalışanlar. Kimi başrol, kimi karakter… Muhtemel gelenin gideni aratacağı bir seneyi daha geride bırakmaya hazırlandığımız zamanlarda 10. sıradaki Watford ile sonuncu Swansea City arasında puan farkı sadece 10, Benitez’in takımı Newcastle United, Doğu Londra’nın köklü takımı West Ham gibi düşme potasında. Bilir misiniz, Premier Lig’in perdelerini açtığı 1992-1993 sezonunun sonunda iki takım da günümüzdeki adıyla Championship’ten ülke futbolunun en üst ligine terfi etmişti. Geçen 25 senede iki kez küme düşme acısı yaşadı Londra takımı, Newcastle United ise üç kez düşüp, üç kez döndü. Geçen sezon bir kez daha lige yükseldi siyah beyazlılar, başkanları Ashley tarafından satışa konuldukları sezonda onlar da düşmeme savaşında. Wenger’in Arsenal’ın başında olduğu süre zarfında 21 teknik direktörle çalışmışlar, yine de Fatih Terim’in Galatasaray’a dördüncü kez gelişi kadar trajikomik değil onların hikâyesi…
West Ham United dedik madem, 1988-1993 arasında formasını giymiş, bir sezonluk Liverpool macerasından sonra takıma dönmüş, 1989’a kadar 379 maçta 55 gol atmış sert savunmacıyı da yâd edelim. O yıllarda yeşil sahaların gördüğü en sert defans oyuncularından biriydi “Terminatör” lakaplı Julian Dicks, yakın geçmişe kadar takımın teknik heyetindeydi.
Noel ve yılbaşı telaşındaki insanların Olimpiyat Stadı yakınlarındaki alışveriş merkezini doldurdukları zamanlarda kümede kalma savaşındaki West Ham son dokuz maçtan bir puan çıkarabilen Newcastle United karşısında. Her ne kadar gönülden sevsek de Bilic’i, onunla bu sezon çıktığı 11 maçta ancak 7 puan toplayabilen takımın onun gidişinden sonra son üç maçta 7 puan kaptığını atlamamak gerek. 4-1-3-2 dizilişinde ev sahibi, gol umutları son maçların formda oyuncusu Arnautovic. Henüz 5. dakikada golü buluyorlar, orta sahada kaptığı topu rakip ceza sahasına kadar götürüp bitirişi alt yapılarda ders olur. Ama uzun sürmüyor sevinçleri, 10. dakikada Saivet’in müthiş frikik golüyle beraberliği yakalıyor Benitez’in takımı. West Ham orta sahada oyuna ağırlığını koyacak, yaratıcı oyuncusu olmayışının sıkıntısını yaşıyor. Her ne kadar vedası sorunlu olsa da Payet’i aradıkları aşikâr! İlk yarıda futbol melekleri ev sahibi takımın yanında, 17’de Gayle’in, 34’te Ritchie’nin vuruşlarının direkte patlaması misafirin bahtsızlığı. Topla az oynamasına rağmen ilk yarıda gole daha yakın takım kuzeyin siyah beyazı…
İkinci yarının başında yükleniyor West Ham ama Newcastle oyuncuları kaptıkları toplarda sol kanatta Atsu ile pozisyonlar buluyor. Profesyonel kariyerine 2011’de Porto’da başlamış, 2013’te Chelsea’ye transfer olmuş, son dört sezonu kiralık geçirmiş 25 yaşındaki kanat oyuncusu. 50. dakikada onun asistinden gelen Diame’nin golüyle öne geçiyor Newcastle. 55’te Ayew’le penaltıdan yararlanamıyor Londra takımı, dedik ya yaramadı bu Olimpiyatı Stadı West Ham’a! 60’ta kapılan topla yine hızlı çıkıyor Newcastle, Joselu’nun soldan ortasını kaçırmıyor maçın adamı Atsu, fark ikiye çıkıyor. 68’de Ayew’in golüyle farkı bire indiriyor West Ham, öyle bir maç izliyor ki Olimpiyat Stadını dolduranlar gözünü bir an için sahadan ayırsan gol oluyor. Son bölümde Caroll’un oyuna girmesiyle uzun toplara dönüyor West Ham ama beraberlik golü gelmiyor. Bu sonuçla iki takım da düşme hattının hemen üzerinde, yazılanlara göre teknik direktörleri Noel partilerini yasaklamış. Ligdeki durumlarına bakınca yerinde karar sanırım…
Ziya Adnan
28 Aralık 2017