Liverpool FC: Fırtınanın sonunda altından bir gökyüzü…

Uzaklardan…

İngiltere’nin kuzeybatısında, yeşilliğiyle bilinen Cheshire bölgesinin Galler’e komşu köyü Malpas, 1.600 nüfusuyla büyük şehirlerin gürültüsünden, kalabalığından, trafiğinden uzakta, öylesine sessiz, huzurlu, öylesine güzel, öylesine kendi halinde… Bir seneyi daha geride bırakmaya hazırlandığımız zamanlarda Noel tatilini vesile bilip yine düştük yollara. Hem futbolu hem felsefeyi sevmiş Cezayir asıllı filozof, “yolculuk bizi kendimize geri getirir” demiş, ölüm yıldönümünün yaklaştığı zamanlarda onu da yad etmeden geçmeyelim. Benim dünyaya geldiğim sene, 4 Ocak 1960 günü elim bir araba kazasında hayatını kaybettiğinde henüz 46 yaşındaydı Albert Camus, gençlik yıllarında “Racing Universitaire d’Alger” takımının kalesini korumuş futbol aşığı filozof. Sadece ‘Yabancı’ adlı romanı bile sevmeye yeter…

Kaldığımız köye en yakın kasaba Chester, 80 bin nüfusa sahip, Orta Çağ zamanlarından miras eski siyah beyaz İngiliz evleri, parke taşlı sokakları, turistlerin her daim rağbet ettiği Katedrali, Roma İmparatorluğu’ndan günümüze kadar gelmiş tarihi kalıntıları, 15 bine yakın öğrenciye eğitim veren adını kasabasından almış üniversitesiyle ülkenin görülesi, hatta yaşanası yerlerinden biri. Bilir misiniz, kasabada yer alan ‘Chester Racecourse’ ülkenin en eski spor arenası, ilk kez 1539’da at yarışları için kullanılmış. Kuzeybatıya kadar uzanıp çocukluk, gençlik yıllarımızın fırtına takımını yazmadan olmaz elbet, malum konumuz futbol, onlar da bizim futbolsever neslin en güzel hikâyesi… Taraftarı olmasanız bile Liverpool’a hürmet, 70’li senelere yetişmiş olanlar için gönül borcudur. Nicedir bekledikleri şampiyonluk kupasını büyük olasılıkla kaldıracaklar bu sezon, başlarındaki 52 yaşındaki Alman hoca başarının mimarı. Güler yüzlü, sempatik, alçakgönüllü. Bir basın toplantısında denk gelmiştim, futbolculuk günlerini şöyle anlatıyordu: “Futbol zekâm Bundesliga, yeteneğim ise 5. Lig seviyesindeydi. Sonucu 2. Ligdeki kariyerim oldu!” Böylesine içten birini sevmemek mümkün mü? Klopp’tan söz açtık madem, liderin ligin dişli takımı Wolverhampton Wanderers karşısındaki maçı da bu vesileyle…

Bu sezon oynadığı 18 maçta 52 puan topladı Liverpool, Premier Lig tarihinde 313 takım tüm sezonda o puanı yakalayamamış. Ligde son 35 maçtır kaybetmiyorlar, o maçlardan 30’unu kazandılar. Ekim 2015’ten beri hocaları Jurgen Klopp ile sahaya çıktıkları 239 maçta 501 gol kaydettiler, takım maç başı gol ortalaması 2,09… Bir önceki maçta Manchester City’i iki gol geriden gelip deviren Wolves ligin dişli takımı ama Anfield Stadı yaramıyor onlara, Liverpool deplasmanında oynadıkları son 17 maçın 15’ini kaybettiler. 4-3-3 dizilişinde başlıyor Liverpool maça, hücumda Avrupa’nın beş büyük liginin en etkili üçlüsü Salah, Firmino, Mane. Savunmanın sağında 21 yaşındaki Trent Alexander-Arnold’un geçen sezondan bu maça kadar 20 asisti bulunuyor, ligin parlayanlarından. Kop tribününden yükselen “We’re champions of the world” tezahüratı eşliğinde ev sahibinin baskısıyla başlıyor maç, 4. dakikada Alexander-Arnold’un enfes pasında Salah kaleyi bulamıyor. Liverpool’un her hücuma çıkışında desibeli hayli yüksek uğultu yükseliyor ev sahibi tribünlerden, rakip takımı baskı altına almayı iyi biliyorlar, Emirates Stadı’nın öğrencilerin ders çalıştığı bir kütüphaneyi andıran görüntüsünden sonra farklı deneyim! İlk 30 dakikada topa sahip olmasına rağmen 3. bölgede alıştığımız yaratıcılığından uzak Liverpool devreyi Mane’nin 42’de ceza sahası içinden bulduğu golle kapatıyor. Pozisyonda VAR, Mane’ye gelen topun Lallana’nın omzuna çarptığına işaret ediyor. Üç dakika uzatılan devrenin bitimine yakın gelişen Wolves atağında Neto’nun vuruşunda top ağlara gidiyor ama öncesinde ofsayt olduğuna hükmediyor VAR. Topa yüzde 71 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 8 kez yokladığı devreyi tek golle önde kapatıyor ev sahibi.

2. devrenin başında hücuma daha çok adamla çıkıyor Wolves, 3-5-2’nin hücum hattındaki Neto, Jota ikilisi gole en yakın oyuncuları. 54’te Liverpool kornerinde Wijnaldum müsait pozisyonda topu kafayla kaleye gönderemiyor. 58’de Wolves’da ligin en çabuk oyuncularından Traoré, Dendoncker’in yerine sahada. 65’te Liverpool’da Lallana yerini Keita’ya bırakıyor. Oyuna girdikten sonra takımına hareket getiriyor Traore, Manchester City karşısında maçın adamı seçildiğini hatırlatalım. Liverpool savunmasının ortasında Van Dijk uzun paslarıyla takımının oyununa yön verirken Salah çok top kaybı yapıyor. Son bölümde kıyasıya orta saha mücadelesine şahit oluyor tribünleri dolduran 53.326 futbolsever. 80’de Salah ceza sahası içinde vurmakta gecikince Liverpool golden oluyor. Wolves savunmasının ortasında kaptanları Coady yerinde müdahaleleriyle göze batanlardan. 83’te Jimenez’in vuruşu Liverpool savunmasından dışarı çıkarken Wolves beraberlik fırsatını kaçırıyor. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca Liverpool galibiyet serisini sürdürüp en yakın rakibine 13 puan fark atıyor. Yeni senede Liverpool’da 30 senelik şampiyonluk hasreti bitecek büyük olasılıkla. Sahi ne der o güzel futbol şarkısı, fırtınanın sonunda altından bir gökyüzü ve eğlencenin tatlı gümüş şarkısı var…

Ziya Adnan

4 Ocak 2020