Golcüyü hatırlarken…

Golcüyü hatırlarken…

Uzaklardan…

Renkleri bizim Gençlerbirliği’ni andırıyor, 1903 senesinin Kasım ayında Buenos Aires’in kuzeyinde, Santa Fe bölgesinin günümüzde 1,2 milyon nüfusa sahip Rosario şehrinde kurulmuşlar. Adını Arjantin futbolunun kurucularından Isaac Newell’den almış kulüp tarihinde altı sezonda “Primera Division” şampiyonluğu yaşamış, Güney Amerika’nın Şampiyonlar Ligi ‘Copa Libertadores’te 1988 ve 1992 senelerinde iki kez final oynamış.

Kulübün formasını giymişler arasında kimler yok ki: Diego Maradona, Ariel Ortega, Marcelo Bielsa, Maxi Rodriguez, Gabriel Batistuta, Gabriel Heinze… Günümüzde dünyanın en iyisi kabul edilen Lionel Messi 1995 senesinde futbola 1995 senesinde takımın miniklerinde başlamış, 2006 senesinde Barça’nın akademisine kabul edilmiş.Newell’s Old Boys’un hikâyesini başka bir yazıya bırakıp, 2004 senesinde takımın formasını giymiş, bizim topraklara hiç yabancı olmayan golcüyü yâd edelim bu yazıda, anlatalım hazin hikâyesini…

Takvim yaprakları 18 Eylül 1973’ü gösterirken, Brezilya’nın kuzeybatısında ülkenin beşinci büyük şehri Fortaleza’da dünyaya gelmiş. 1991-1995 arasında Vasco da Gama takımında 50 maçta 26 golü var. Kariyerinin yükselişe geçtiği zamanlar, 1995-1996 sezonunda Brezilya’nın Gremio takımında. O sezon Güney Amerika futbolunun en önemli kupası ‘Copa Libertadores’ı kazanan takımın yıldızıymış. O dönem çıktığı 73 maçta 67 golü bulunuyor. Kısa sürede kaydettiği onca golden sonra talipleri de artmış haliyle. Glasgow Rangers’ın transfer listesinin ilk sıralarında yer almasına rağmen Ada futbolunda Avrupa Birliği dışındaki ülkelere uygulanan “yabancı kısıtlaması” nedeniyle bu transfer gerçekleşmemiş. Aynı sene FC Porto ile anlaşan futbolcu kısa zamanda takımda parlamış. Takım arkadaşları arasında, o dönemin önemli futbolcuları Zlatko Zahovic, Sérgio Conceiçao ve Ljubinko Drulović’in bulunması kayda değer…

1998-2002 arasında, üç sezon Avrupa’nın en fazla gol atan futbolcusu olmayı başarmış. Liglerin zorluk derecelerine göre uygulanan katsayı nedeniyle sadece iki sezonda (1998-1999, 2001-2002) “Altın Ayakkabı” ödülüne layık görülmüş. 1999-2000 sezonunda ödülü kazanan Kevin Phillips’ten altı gol fazla atmış olduğunu hatırlatalım. 1996’dan 2000 senesine kadar formasını giydiği Porto’da 125 maçta 130 golü bulunuyor. İnanması güç ama maç başına gol ortalaması 1.04…

1.88 boyu, hafif göbek salmış mahalle topçusunu andıran görünüşü, yavaşlığı, adam geçme becerisine sahip olmamasına rağmen ceza sahası içindeki bitirici vuruşları, pozisyon alışı, zamanlaması, fırsatçılığı, golü koklaması, müthiş kafa vuruşları en önemli özellikleri… Eskilerin ‘beleşçi’ diye tabir ettikleri cinsten. Adam kovalamaz, çok koşmaz, savunmasına yardım etmez ama iş golcülüğe gelince hünerlerini gösterir. Sanırım onu en iyi Pascal Nouma anlatmış: “Maç boyunca sahada göremezsiniz, ama maç sonunda skor tabelasında mutlaka bir, iki golü vardır”.

***

Bizim topraklarda, yaz yağmuru kadar süren macerasında, 2000-2001 sezonunda Galatasaray’da oynadığı 24 maçta 22 golü var. (Daha ilk maçında, ayağının tozuyla beş gol atmıştı). O sezon Süper Kupa’da Real Madrid’i 2-1 yenerek tarihinde ilk kez o görkemli kupayı kazanan takımın o maçtaki iki golü de onun ayağından. Milan ve Real Madrid’i dize getiren, Şampiyonlar Liginde yarı final oynayan Galatasaray’ın gol makinesi. O sezon Şampiyonlar Liginde 6 gol kaydetmiş. Ancak yedi tepeli şehirde aradığı huzuru bulamayan golcü, 2001-2002 sezonun başında 5 milyon Dolar ve üç futbolcu karşılığında Sporting Lizbon’a transfer oldu.

Portekiz takımında o sezon harika maçlar çıkaran Brezilyalının 42 maçta attığı 55 gol, kariyerinin altın zamanları. O sezon takımına hem lig hem kupa şampiyonluğunu yaşatırken ülkenin saygın gazetelerinden “The Record” tarafından düzenlenen “Sezonun en iyi futbolcusu” ödülüne layık görülmüş. Portekiz Lig tarihinde Arjantinli Lisandro López ile birlikte o ödülü kazanan iki yabancı futbolcudan biri…

***

Ancak o sezondan sonrası kariyerinin hızla inişe geçtiği zamanlar… Onca gole rağmen Brezilya Milli Takımına çağrılmayışı (sadece 10 maçta milli takımıyla sahaya çıktı), 2002 senesinde geçirdiği kaza sonucu sahalarda uzak kalması kötü günlerin habercisi… 2003-2004 sezonunda transfer olduğu Ada’da Bolton Wanderers’da sadece 7 maçta forma giyebilmiş. Serie A’da Ancona’da oynadığı zamanlarda giderek fazlalaşan kilolarına izafen “Lardel” lakabıyla anılırmış. 2010 senesinde Bulgaristan’da Varna’nın Cherno More takımında oynarken, ülkenin soğuk iklimini sevmediğini söyleyerek takımdan ayrılmış. Anlayacağınız Sporting Lizbon sonrası, rüzgârda savrulan yaprak misali, o takımdan bu takıma savrulup durmuş. Formasını giydiği takımlar arasında kimler yok ki! Vasco da Gama, Gremio, Porto, Galatasaray, Sporting Lizbon, Bolton Wanderers, Ancona, Newell’s Old Boys, Deportivo Alaves onlardan bir kaçı…

***

1991 senesinde ülkesinde başlayan futbol kariyerinde 19 takımda top koşturdu Mario Jardel, Galatasaraylı taraftarların “Süper Mario” Jardel’i. Kariyerinin en parlak zamanlarında, 1995-2002 seneleri arasında 271 maçta 272 gol atan Brezilyalı, kimilerine göre süper golcüydü, kimilerine göre şansı yaver gitmiş, yeteneksiz, sıradan bir topçu. Kimileri sahada aldırmaz görüntüsüne takar, kimileri ceza sahasında sandalyeye otursa gol atacağına inanırdı. Üç kıtada, dokuz ülkede top koşturdu, şampiyonluklar yaşadı, futbolu 2011 senesinde Suudi Arabistan’ın Al-Taawon takımında bıraktı. Bir transfer sezonu daha kapanırken, golcülerin telefon numaralarını anımsatan rakamlar karşılığında bir takımdan diğerine transfer olduğu zamanlarda o müthiş golcüyü hatırlayalım istedim. Malum başka zamanda, başka şartlarda o müthiş gollerini sıralasaydı, adı futbolun en büyükleri arasında anılırdı sanırım. Ama olmadı, özel hayatındaki çalkantılar, uyuşturucu bağımlılığı, depresyon tedavisi derken çok futbolcunun gıpta ile bakacağı, şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş hazin hikâyesinden geriye inkâr edilemeyecek bir gerçek kaldı.
443 maçta 345 gol!

Ziya Adnan
1 Eylül 2014

SuperGolcu