De Boer’den Koeman’a; sıradaki gelsin!

De Boer’den Koeman’a; sıradaki gelsin!

Uzaklardan…

Sezonun dörtte birinin bile tamamlanmadığı dokuzuncu hafta sonunda 20 takımlı Premier Lig’de kovulan teknik direktör sayısı üç. Bu sayı La Liga’da dört, Bundesliga’da üç, Serie A’da iki, bizim “Kurşunlu Süper Lig”de altı. Velhasıl, Galleano’nun o enfes kitabında tanımladığı gibi, gösteri makinesi her şeyi öğütüyor. Tüketim toplumunun tüm ürünleri gibi teknik direktörler de kullanılıp atılabiliyorlar. Son fire Everton teknik direktörü Koeman’ın kovulduğu güz zamanlarında Premier Lig teknik direktörlerinin fallarına naçizane bir bakış…

Haziran ayının sonlarında Hollandalı Frank De Boer ile üç senelik sözleşme imzaladığında yeni sezona umutla bakıyordu Güney Londra’nın “Kartallar” namıyla anılan takımı Crystal Palace. Ama gol sevinci yaşayamadıkları, puansız kapatılan dördüncü maçtan sonra yolları ayırdılar.Bu, lLig tarihinin rekoru; sadece 450 dakika takımın başında sahada yer alabildi 47 yaşındaki futbol adamı. 2007 senesinde Ajax’ın genç takımında başlayan teknik direktörlük kariyerinde beş takım çalıştırmış. 2000 senesinden beri kulüpte kovulan 24. teknik direktör…

2015-2016 sezonunda Ranieri’nin yardımcısıyken şampiyonluk görmüş, onun ayrılığından sonra yerine getirilmiş Craig Shakespeare, ekim ayının ortalarında aynı kaderi paylaşırken takımı Leicester City 18. sıradaydı. Futbolculuk kariyerinde formasını giydiği West Brom maçında alınan beraberlikten sonra kovuldu; ironinin böylesi… Bilir misiniz, son beş sezonda 7 teknik direktör siyah beyazlı takımla yaptıkları maçlardan sonra gemileri yakmışlar.

Ve Ronald Koeman… Geçtiğimiz sezon takımı ligi 7. sırada bitirdiğinde yeni sezon hedefinde şampiyonlar ligine katılma fırsatını yakalamak vardı. Everton yönetimine de haksızlık etmeyelim; geçen sezonu gol kralı Lukaku’nun Manchester United’a satılmasından sonra kesenin ağzını açıp 150 milyon Sterlinlik bütçe sunmuşlardı güvendikleri hocalarına. Ama transfer ettikleri onca topçuya rağmen Belçikalının boşluğunu dolduramadılar. Ligin en az gol atan takımları arasında olmaları sorunun özeti. Koeman’ın futbolculuğunu hatırlayanlar bilirler, döneminin ustalarındandı; kulübü ve milli takımında aynı sezonda kupa kaldırmayı başarmış beş Avrupalıdan biri. Barça tarihinin en fazla gol kaydetmiş savunma oyuncusu (90 gol) ki bu rekor günümüzde hala kırılamadı. 1997 senesinde futbolu bıraktıktan sonra Hollanda Milli Takımı ve Barça olmak üzere 11 takım çalıştırdı. Everton macerası kötü bitse de taliplileri olacaktır şüphesiz. Üzgünmüş zamansız gelen ayrılık sonrasında, ne diyelim ayrılık da sevdaya dahil…

Bir de topun ağzında olanlar var, ilk sırada bizim futbolu fakiri coğrafyayı kişiliğiyle ısıtmış Slaven Bilic, futbolun güzel yüzü. Eski bir Türk filminde rol alsa, en babacan rolü o kapardı şüphesiz. İki buçuk senedir West Ham’ın başında ama bu sezon sıkıntı büyük. Carabao Kupasında Tottenham’ı geriden gelip elemeleri yeni bir umut onun adına, futbol melekleri yanında olsun.

Bir diğeri Jurgen Klopp, Liverpool’un eksantrik ama sevimli hocası. 1964 senesinden beri hiçbir Liverpool takımı bu sezonki kadar çok başlama vuruşu yapmamış, maç başına yedikleri gol ortalaması 1,77 ve savunmaları Mersin İdmanyurdu’ndan hallice. Ama Alman hocanın hakkını da verelim, dört gol yedikleri Tottenham deplasmanında sahaya çıkan beş savunmacısı kendi transferleri değil, Brendan Rodgers’ın mirası…

Chelsea yıllarında Mourinho, Grant ve Scolari’nin yardımcılığını yapmış Paul Clement ocak ayından beri Swansea City’i çalıştırıyor ama onun da durumu pek iç açıcı değil. Ekim ayının son lig maçında Arsenal deplasmanında sahaya çıkan takım iki galibiyetle 15. sırada. Bournemouth’la birlikte ligin ez az golü olan iki takımından biri. Takımın başında ilk kez evinde Arsenal karşısında sahaya çıkmış, o maçı 4-0 yenilgiyle kapatmıştı 45 yaşındaki hoca. Rakibe karşı oynadığı son dört maçın üçünü kaybettiler.

Maçın ilk yarısında 4-4-2 dizilişinyle sahada misafir takım, kalesinde eski Arsenalli Fabianski. Arsenal üçüncü bölgede presle, Swansea City kalabalık orta sahayla başlıyor maça. Kaptıkları toplarda hızlı çıkmaya çalışıyorlar ama Abraham ve Ayew pozisyon bulamıyor ilk 15 dakikada. 1997 doğumlu 1.90’lık forvet Tammy Abraham Chelsea’den kiralık, çok haraketli ama hücumda çok yalnız. Emirates’i dolduran 59.473 taraftarın Arsenal’den gol beklediği dakikalarda Swansea City öne geçiyor. 21. dakikada savunma arkasına atılan topa hareketlenen Clucas, Chec’in altından topu ağlara gönderiyor. O dakikaya kadar topla oynama oranları sadece yüzde 21. Rakibin iki üretken oyuncusu Sanchez ve Özil’e boş alan bırakmıyor ilk yarıda Swansea savunması, ev sahibi pozisyon üretmekte zorlanıyor.

Tempoyu artırdığı, vitesi yükselttiği ikinci yarıya golle başlıyor Arsenal, yaz döneminde bedelsiz takıma katılmış Kolasinac’ın sol ayağından çıkan füzeyle beraberliği yakalıyorlar. Golden sonra dalga dalga geliyor Wenger’in takımı, eskilerin deyimiyle bu kara dağ dayanmıyor ve 57’de Ramsey’le öne geçiyorlar. Öne geçtiği maçta cesur olamamanın faturasını ödüyor Clement’in öğrencileri, biraz da hücumu düşünseler! Galatasaray’da harikalar yaratan Gomiz’i arıyorlardır sanırım. Swansea City kapandıkça saldırıyor Özil, Sanchez, Lacazette ve orta sahadan desteğe gelen Ramsey’le Arsenal. Velhasıl 90 dakika boyunca rakip kaleyi ancak iki kez bulabilen Swansea City maçtan yenik ayrılırken Clement’in sıkıntısı devam ediyor…

Sırası ne zaman gelir bilinmez ama istenmedik ayrılıklar direktörlüğün fıtratında. Bilir misiniz, günümüzün aranılan hocası Rafa Benitez 1993’te başlayan kariyerinde Liverpool, Inter, Chelsea ve Real Madrid’den kovuldu. Şimdilerde Newcastle United’ı çalıştırıyor, orta sıralardaki takımın bu sezon karnesi fena değil, bahis şirketleri yakın gelecekte tard edilmesine 1’e 40 veriyor. Olasılık düşük olsa da yabana atmayın, sahi ne demişti Galeano: “Gösteri makinesi zaman içinde her şeyi öğütür.”

Ziya Adnan
30 Ekim 2017