Brighton & Hove Albion, martılar ki sokak çocuklarıdır denizin…
Uzaklardan…
Bir takım düşünün, ülke futbolunun en üst liginde kendi evinde arka arkaya iki galibiyeti en son 1981 senesinin kasımında yaşamış. Bir takım düşünün, Federasyon Kupası’nda Manchester United karşısında final oynadıkları sezonda küme düşmüş ve o düşüşten sonra uzun seneler alt liglerde futbola tutunmaya çalışırken parasızlıktan stadını satmak zorunda kalmış, Bir takım düşünün, 1997 senesinde tarihi Goldstone Stadı’nın satışından sonra evinde oynadığı maçları 100 kilometre uzakta, sevilmeyen rakip takım Gillingham’ın mabedinde oynamak zorunda kalmış. O kötü zamanlarda evinde oynadığı maçlarda taraftar ortalaması bini bile bulmuyormuş. 1983 senesinde, o zamanki adıyla 1. Lig’den düştükten sonra hep kötü gitmiş makus talihleri, 90’lı senelerin sonunda amatör kümelere düşmenin eşiğine kadar gelmişler. Maddi sıkıntılarla boğuştukları, kapılarına kilit vurulma noktasına geldikleri zamanlarda imdatlarına kulübün sıkı taraftarlarından biri yetişmiş. Ne demişler, taraftarlık dediğin iyi gününde, kötü gününde. Dick Knight adındaki iş adamı kulübü satın alırken, düşmeler ve maddi sıkıntılarla geçen 90’lı yıllardan sonra 2000–2001 sezonunda 3. Lig’de şampiyon olarak bir üst lige terfi etmişler…
Ada futboluna hâkim futbolsever bahsettiğim takımı anlamıştır sanırım. İngiltere’nin güney doğusunda, East Sussex bölgesinde yer alan 273 bin nüfuslu o enfes sahil şehrinin mavi beyazı Brighton & Hove Albion FC, nam-I diğer “Martılar”… Martı denilince şairi de hatırlamadan geçmeyelim, “Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin” der Can Yücel o güzel şiirinde, tasvirin en güzeli…
2016-2017 sezonunun sonunda 34 senelik ayrılıktan sonra bıraktığı yere döndü sahil şehrinin takımı. Bir kışın daha habercisi ekimin ilk gününde, Emirates Stadı’nda oynadıkları maç vesilesiyle yeni sezonda hal ve gidişlerine bir bakış.
84,65 milyon Sterlinlik kadro değeriyle ligin en mütevazı 3. takımı maviler, iki Manchester devinin yanında devede kulak misali. 29 kişilik kadronun yaş ortalaması 27,7 ve 20 topçusu İngiltere dışında dünyaya gelmiş. En değerli futbolcusu sol kanatta görev yapan 25 yaşındaki José Izquierdo, profesyonel futbol kariyerine 2010 senesinde Deportivo Pereira’da başlamış Kolombiyalı. Çocukluğunda ailesi tenisçi olmasını istemiş ama o tenis toplarına sürekli ayağıyla vururmuş. Haliyle kabiliyetli olduğu sporu seçmesi yönünde telkinde bulunmuş hocaları. Kardeşini bir trafik kazasında yitirdikten sonra uzun süre ara vermiş futbola. Geçtiğimiz haziran ayında ilk kez Kolombiya Milli Takımı’yla sahaya çıktığını hatırlatalım…
Bu maça kadar oynadıkları 6 maçta iki galibiyet ve bir beraberlikle 7 puan topladılar. Takımın golcüsü Pascal Grob iki gol ve iki asistle göze batanlardan. Futbolseverler arasında genel kanı kümede kalmalarının zor olacağı yönünde olsa da evlerinde rakiplerine kök söktürecekleri kuşkusuz. 30 yaşındaki forvetleri Tomer Hemed bu maçta cezası nedeniyle forma giyemedi, takım arkadaşı Kayal ile birlikte ligde forma giyen iki İsrailli ilk 11’in müdavimleri…
Arsenal karşısında 4-4-1-1 düzeninde sahaya çıkıyor Chris Hughton’un öğrencileri. Ona da selam çakalım bu vesileyle. 1977’den 1990’a kadar Tottenham Hotspur’de forma giydi ve savunmasının değişmeziydi İrlandalı sol bek. Futbolu bıraktıktan sonra Tottenham Hotspur, Newcastle United, Birmingham City, Norwich City’i çalıştırdı, 2014 senesinin Aralık ayından beri Brighton’un başında. Köklü tarihlerine rağmen uzun seneler aynı kümede olmadıklarından sadece 16 kez karşılaşmış iki takım, Brighton sadece iki maçta kazanabilmiş, o da 1982 senesinde. Rakip Arsenal son haftaların formda takımlarından, sezon başında Liverpool karşısında uğradıkları dört gollü hezimetten sonra kalelerinde gol görmediler. Golcüleri Lacazette, Emirates Stadı’nda oynanan maçları boş geçmiyor, son üç maçta da golü var Fransız golcünün. Misafir takım adına en büyük sorun deplasman fobileri, bu sezon lig ve kupada sadece bir gol bulabilmişler evlerinden ırakta.
Yayıncı kuruluşu mutlu etme adına öğlen başlayan maçta deplasman tribününde yaklaşık 6 bin Brighton sevdalısı, muhtemel nicedir ayrı kaldıkları büyükleri ziyaret özlemi. Ev sahibinde Wenger’le yıldızı barışmayan Özil bir maçta daha kadroda yok, yokluğunda takımın daha iyi sonuçlar alması da kayda değer. Kalesini tam takım savunan rakip karşısında uzaktan şutlarla gol arıyor Arsenal ve 18’de abluka altındaki Brighton kalesinde golü bulan Monreal. Çanakkale geçilmez taktiğinin işe yaramayacağını anlamış olacak ki golden sonra üçüncü bölgede çoğalmaya başlıyor Brighton, 23’te İzquierdo’nun füzesi direkte patlıyor. Orta sahasını hücum bölgesine daha yakın tutarak sağdan March ile tehlikeli geliyor misafir takım. Topa yüzde 33 sahip oldukları ve üç kez Arsenal kalesini yokladıkları ilk yarı 1-0 kapanıyor.
59.378 taraftarın önünde 55’te Sanchez’in enfes asistiyle gelen Iwobi’nin golüyle farkı ikiye çıkarıyor Arsenal. Brighton’da mücadele ve iyi niyet var ama kalite eksikliği aşikâr. Kalesinde Ryan takımın göze batanlarından. İleride gol umudu Murray’ı bırakarak kapanıyor Martılar. 33 yaşındaki 1.88’lik forvet kariyerinin en parlak zamanlarını 2011-2015 arasında Crystal Palace’da yaşamıştı. Brighton’un 90 dakika boyunca yalnızca bir topu rakip kaleyi buluyor. Görünüşe göre Premier Lig’e tutunmaları zor, yine de paranın esir aldığı futboldan çok bunalmış bir futbolsever olarak gönül ister ki kalıcı olsunlar. Malum martının olduğu yerde bereket olurmuş…
Ziya Adnan
3 Ekim 2017