Altın çocuğun vedası…

Altın çocuğun vedası…

Uzaklardan…

Ada futbolunun gelmiş geçmiş en iyi golcülerinden biriydi. Kariyerinde yaşadığı uzun dönem sakatlıkları olmasa, Sir Bobby Charlton’un gol rekorunu kırması işten bile değildi…
Böyle demiş Garry Lineker, bir zamanlar Ada futbolunu sallamış, şimdilerde futbolu bırakmaya hazırlanan efsane golcü için. Üstat söylemişse doğrudur diyerek altın çocuğun kariyerine bir göz atalım bu yazıda, en azından geçmişi hatırlama adına…

14 Aralık 1979 tarihinde, kuzeyin o şirin kasabası Chester’de dünyaya gelmiş, Jeanette ve Terry çiftinin dördüncü çocuğu. Babası Terry 1949 doğumlu, profesyonel futbol kariyerinde Everton (1966-1970), Bradford City(1970-72) ve Chester City (1972-1977) takımlarında forvet olarak oynamış. Eh, baba futbolla bu kadar haşır neşir olunca oğul da babaya benzer haliyle. Henüz 8 yaşında okul takımı “Deeside Area Primary School”un saflarına katılmış. Dokuz yaşında okul takımının kaptanlığına getirilmiş. 10 yaşına bastığı günlerde Liverpool’un unutulmaz golcüsü Ian Rush’un aynı okul takımında yaşadığı rekoru, bir sezonda 97 gol atarak kırmış. Koyu bir Everton taraftarıymış o yıllarda, babasıyla birlikte Goodison Park’ın tribünlerinde mutlaka yerlerini alırlarmış maç günleri.

Henüz 14 yaşında Ada futbolunun devlerinin radarına takılmış genç golcü, Manchester United, Chelsea, Arsenal ve sevdalandığı Everton onu genç takımlarına katmaya çalışırken, o yıllarda Liverpool akademisinin başında olan Steve Highway’den gelen mektup seçeceği takım kararında etkili olmuş. Üstelik bir çift krampon hediye etmiş genç golcüye bir zamanların unutulmaz kanat oyuncusu. “O mektup tüm planları değiştirdi” diyor babası ve devam ediyor; “oğlum o mektuptan sonra kendine yeni bir aşk bulmuştu…”

Liverpool’un akademisiyle sözleşme imzaladıktan sonra, henüz 14 yaşında İngiltere Milli takımının o yaş grubu icin Lillishal’da düzenlediği kampa davet edilmiş ve kısa süre sonra İngiltere Milli takımının U15 kadrosunda yer almış. O yıllarda U15 ve U16 takımlarında oynadığı 20 maçta 28 gol atmış olması kayda değer. 17 yaşına bastığı gün, teknik direktörlüğünü Roy Evans’ın yaptığı Liverpool’la profesyonel sözleşme imzalamış, akabinde A takım kadrosuna dâhil edilmiş. Akademi direktörü Highway’ın tavsiyesi etkili olmuş kadroya girmesinde. O dönem kırmızıların formasını giyen Alman Karl-Heinz Riedle şöyle anlatıyor golcüyü;

“Takıma gelmeden önce adını hiç duymamıştım, ancak antrenmanlarda göze batıyordu. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen inanılmaz sürati, oyunu okuması ve futbol zekâsı mükemmel. O harika bir futbolcu ve bir ya da iki yılda büyük oyuncu olacak.”

Liverpool’da ilk golünü 6 Mayıs 1997’de güney Londra’nın Selhurst park stadında Wimbledon’a karşı kaydetmiş. Sezonun bitimine yakın Manchester United ile şampiyonluk için çekişen Liverpool, o tarihi maçta Wimbledon’u mağlup edemeyince şampiyonluk kupası Sir Alex’in takımına gitmiş. Şehrin köklü gazetesi “Liverpool Echo” şöyle yazmış o maçtan sonra;
“Liverpool’un şampiyonluk kupasını elleriyle Manchester United’a teslim ettiği maçta yegâne kazancı, oyuna 2. yarıda giren o genç golcüydü. Anfield’in zengin geleneklerini utandıran takım performansını unutturacak tek şey sahadaki o altın çocuktu.”

1997-98 sezonunda Liverpool’un golcüsü “Toxteth teror” lakaplı Fowler’ın sakatlanmasıyla onun yerini almış takımda. O sezonun sonunda Premier Lig’de “Altın Ayakkabı” ödülünü kazanırken, İngiltere Futbol Federasyonu tarafından “sezonun en iyi genç futbolcusu” seçilmiş. Bir üst kategori olan ‘sezonun en iyi futbolcusu’ ödülünü ise Dennis Bergkamp ve Tony Adams’in arkasından 3. sırada kapatarak. O sezon takımıyla beş senelik sözlesme imzalarken, haftalık 10 bin Sterlin’le, Ada futbolunun en fazla kazanan genç futbolcusu olarak tarihte yerini almış. Sene sonunda, Avrupa futbolunun en iyisi sıralamasında Zinedine Zidane’nin arkasından 2. sırayı aldığını unutmamak gerek…

Sekiz sene formasını giydiği Liverpool’da (1996-2004) her sezon takımın en golcü futbolcusu olurken, 2001 senesinde takımla üç kupa birden kaldırmış. 6 senelik kupa özlemine, Lig, Federasyon ve UEFA Kupaları ile son vermiş o sezon sonunda Liverpool.

13 Ağustos 2004 tarihinde, 8 milyon bedelle Real Madrid’e transfer olduğunda hafızalarda Liverpool’la çıktığı 216 maçta 188 gol ve 20021 senesinde kazandığı Ballon d’Or (Avrupa’da yılın futbolcusu) ödülü kalmış. Onun o mükemmel ödülü kazandığı sene, Raúl, Oliver Kahn, David Beckham, Luís Figo, Rivaldo, Andriy Shevchenko ve Thierry Henry’nin sıralamada onun gerisinde yer almış olması, başarısının büyüklüğünü anlatmaya yeter sanırım…

***

Ancak Liverpool’u terk etmek yaramamış golcüye. Kimileri bunu ‘Anfield’in laneti’ olarak yorumlarken, kimileri yaşadığı sakatlıkların düşüşünde etkili olduğunu dile getirmiş. 11 numaralı formasıyla ancak bir sezon kalabildiği Madrid takımında 41 maçta 18 gol atmış. O maçların büyük bölümünde oyuna sonradan girmiş olması, Madrid macerasındaki hayal kırıklığını anlatmaya yeter herhalde…

2005 senesinin Ağustos ayında Ada’ya geri dönmüş, imzası için Real Madrid’e 16,8 milyon Sterlin ödeyen Newcastle United takımıyla. O dönemde eski kulübü Liverpool ve çocukluk aşkı Everton’da uğraş vermişler onu kadrolarına katma adına, ama olmamış. Ancak sakatlıklar yakasını bırakmamış golcünün. 2005–2009 seneleri arasında ancak 71 maçta sahaya çıkabilmiş siyah beyazlı takımla. Mesela 2005 senesinin Aralık ayında ayak kemiğinin kırılması sonucu sezonunun büyük bölümünde takımdaki yerini alamamış. 2006 Dünya Kupasında İsveç karşısında maçın henüz ilk dakikasında sağ dizinden yaşadığı sakatlık yüzünden bir seneye yakın sahalardan uzak kalmış. Dört sezonda Newcastle United’da kaydettiği gol sayısı 26. Kimbilir belki gerçekten Anfield Laneti!

2009 senesinin Temmuz ayında, şaşırtan bir transfere imza atmış. Sir Alex, Cristiano Ronaldo’nun geride bıraktığı 7 numaralı formayı ona verirken “maç başına” anlaşmış Kırmızı Şeytanlarla. Man United tarihinde, 7 numaralı formayı giyenler arasında Eric Cantona, Bryan Robson, David Beckham ve George Best’in de olduğunu hatırlayalım bu vesileyle…

Ancak futbolcu üzerine kurulan planlar Sir Alex’in umduğu gibi gitmemiş. 2009–2012 seneleri arasında Manchester United formasıyla ancak 31 maça çıkmış ve beş gol atabilmiş. Yine de 2010-11
sezonunda takımda yaşadığı bir lig şampiyonluğu var. 89 kez Milli olduğu İngiltere formasıyla 40 gol atan (ki 1998 Dünya Kupasında Arjantin’e attığı gol turnuvanın en güzel golü seçilmiştir).

***

Görünüşe göre, 2012 senesinin Eylül ayında transfer olduğu Stoke City kariyerindeki son takım olacak. Geçtiğimiz günlerde, sezon sonunda, sadece 6 maçta forma giyebildiği takımda futbolu bırakacağını açıklarken, kariyerinin en büyük hatasının Liverpool’dan ayrılmak olduğunu dile getiriyordu.

Michael Owen; Ada futbolunun gelmiş geçmiş en büyük golcülerinden, 90’lı yılların altın çocuğu, futbolun yarım kalmış güzel hikâyesi. Yarım kalmış her hikâye gibi biraz noksan, biraz hüzünlü. Sanırım altın çocuk, Liverpool taraftarlarının gönlünde güzel ama sonu gelmemiş buruk bir hatıra olarak kalacak…

Ziya Adnan
24 Mart 2013

AltinCocugunVedasi