AFC Wimbledon; eve dönüş

Uzaklardan…

Ülkeye uzaklardan bakınca ortaya çıkan fotoğraf hazin. Çarşamba demokratik reform yapıp, ertesi gün 7 milyon oy almış partiye kapatma davası. Cuma kamuda tasarruf söylemi, cumartesi maliyeti 70 milyar doları bulacak Kanal İstanbul projesi. Sokakta maskesiz dolaştığı için garibana ceza keserken kongre salonunda 15 bin kişiyle halay manzaraları. Hayatın bu kadar uçlarda yaşandığı başka ülkeler var mıdır bilemiyorum.

Biz yine dönelim futbola. Milli maç arasından yararlanıp alt liglerde tutunma mücadelesi veren eskinin dişli takımına naçizane bir bakış.

1989’da kurulmuş Wimbledon FC, Londra’nın güneybatısında, yaz aylarında dünyanın en önemli tenis turnuvasına ev sahipliği yapan mahallenin sarı lacivertli takımı, nam-ı diğer ‘Dons’ (Efendiler). Tarihlerinin büyük bölümünü amatör kümelerde geçirdikten sonra, 1977’de profesyonel liglere adım atmışlar. Sonrası futbolun güzel hikâyesi. 4 sezonda 4 küme atlayarak 80’li senelerde ülkenin en üst liginde boy gösterdiler. Yaşı yeten Ada futbolu meraklıları hatırlayacaktır, şimdilerde çok tartışılan ‘Route One’ taktiğinin yaratıcısı takımdı Wimbledon, komando birliğini andıran azman futbolculardan kurulmuştu. Rakibi maç boyunca hava bombardımanına tutar, oyunun kurallarını sonuna kadar zorlayan sertlikte, sürekli prese dayalı oyun sisteminde göz açtırmaz, genelde duran toplardan golü bulurlardı. Kimler yoktu ki takımda! Kaleci Dave Beasant, daha sonraki yıllarda Chelsea’nin kaptanlığını yapacak Dennis Wise, bir futbolcudan çok ağır sıklet boksörünü andıran John Fashanu, sonraki senelerde kanser vakfı kuracak olan Lawrence Sanchez ve çetenin lideri, en azılısı Vinnie Jones! Onların deli dolu hikâyeleri süslerdi bulvar gazetelerinin spor sayfalarını. En önemli başarıları 1987-88 sezonunda kazandıkları Federasyon Kupası.

***

90’lı yılların sonlarına kadar rakiplerine korku salmaya devam ettiler ama sonrası hazin. 14 Mayıs 2000’de, o unutulmaz kupa zaferinin 12. yıldönümünde Premier Lig’e veda ettiler. 2004’te ‘MK Dons’ adıyla Milton Keynes’e taşınan kulübün bir kısım taraftarı Wimbledon semtinden asla ayrılmayacaklarını, köklerinin bu semtte olduğunu, tarihe ihanet etmeme adına kendi kulüplerini kuracaklarını açıkladılar ve AFC Wimbledon’u kurdular. O seneden sonra 13 sezonda 6 lig atlayarak 9. Lig’den 3. Lig’e yükseldiler. 21. Yüzyılda kurulan ve profesyonel liglere girebilmeyi başarmış ilk kulüp. Profesyonel liglerde en uzun süre yenilmezlik rekoru onlara ait, Şubat 2003, Aralık 2004 arasında 78 lig maçında yenilgi görmediler. 2020’nin Ekim’inde 9.215 kapasiteli yeni mabetlerine taşındılar. 30 sene önce terk etmeye zorlandıkları, takıma 90 sene ev sahipliği yapmış, sonraları tarih olmuş Plough Lane Stadı’na taş atımlık mesafedeki yeni mabetleri güzel zamanların anısına.

Baharı çağıran Londra gününde milli maç arasını fırsat bilip ziyaret ettiğimiz Plough Lane Stadı’nda. 24 takımlı League One’da 23. sırada AFC Wimbledon, rakip Northampton Town’un üç puan altında. 32 kişilik kadronun toplam değeri 2 milyon sterlin, takımın değerlisi 27 yaşındaki stoperleri Heneghan. Hocaları Mark Robinson 56 yaşında, 2004’te alt yapı hocası olarak katıldığı takımda ‘A’ takım hocalığına kadar yükselmiş. Son 5 maçından 4 beraberlik çıkarmış AFC Wimbledon 4-2-3-1 dizilişinde, ileri uçta Longman, Woodyard, Ludoni üçlüsü, önlerinde ligde 9 golü bulunan Pigott. 19 yaşındaki Kıbrıs kökenli sağ bekleri Hüseyin Biler maç kadrosunda yer almıyor. İlk bölümde iki takım da uzun toplarla çıkıyor savunmadan, topu yere indirmek yerine hava topları tercihi pozisyon üretmeyi zorlaştırıyor. Alt liglerin özelliği, oyunun havadan oynanması. Çok sayıda hava topu mücadelesi, bunun sonucu gereksiz fauller oyun kalitesini olumsuz etkiliyor. İlk 15 dakikanın sonunda iki takımın da rakip kaleyi bulan vuruşu bulunmuyor. Ev sahibi takımda sol hücum bekleri Alexander boş alan bulduğunda etkili. Orta sahada topu yere indirip oyun kuracak usta ayaklı oyuncu olmayışı bariz eksiklikleri. İlk kornerini 22’de kullanıyor AFC Wimbledon, Nightingale’in kafa vuruşundan sonuç alamıyor. 29’da Longman, Northampton savunmasında hatalı geri pasını gole çeviremiyor, rakip kalede Mitchell başarılı. Devrenin bitimine yakın geniş alanları sağda Woodyaer, solda Oksanen ile etkili olmaya başlıyorlar. AFC Wimbledon’un topa yüzde 57 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 4 kez yokladığı devre golsüz kapanıyor.

2. devreye baskılı başlıyor ev sahibi, kanatlardan gelişigüzel ortalarla pozisyon üretmeye çalışıyor, Northampton takım halinde kapanıyor. 50’de Woodyard ile gole yaklaşıyorlar, vuruşu savunmadan dönüyor. Northampton savunmasının sağında Kioso hava toplarında rakibe göz açtırmıyor. 60’ta duran top organizasyonunda onun kafa vuruşuyla gole yaklaşıyorlar. 68’de AFC Wimbledon’da ileri uçta Palmer, Lookman’ın yerine sahada. Son bölümde hücum gücünü artırma adına iki değişiklik daha yapıyor hocaları Robinson, sadece kenarlardan oynama isteği, merkezde oyunu domine edememeleri önemli eksikleri.

88’de takımı belki de kümede tutacak golü buluyorlar, soldan kullandıkları kornerde Pigott yakın mesafeden kaçırmıyor. Beş dakika uzatılan maçın kader anı 95’te geliyor, Hoskins’in penaltısını köşeden çıkartıyor Wimbledon kalesinde Tzanev, tek golle kazanıp 21. sıraya yükseliyor AFC Wimbledon. Maçtan sonra hocaları Mark Robinson’la saha kenarında söyleşiyoruz. Taraftarın sahip olduğu bir kulüp olduklarını, bunun kendilerine güç verdiğini, akademi alt yapısına sahip bir hoca olarak genç futbolcuların gelişimine inandığını dile getiriyor. Hüseyin Biler’in gelişimini soruyorum, futbolcuyu amatör liglerde keşfettiğini, yetenekli, öğrenmeye iştahlı olduğunu, gelecekte takımda önemli yeri olacağını vurguluyor.

Ziya Adnan

30 Mart 2021