Kaiser (İmparator)…
Uzaklardan…
Geçtiğimiz Pazar akşamı, ülke futbolunun aynası futbol programlarından birinde…
Futbola, otelci Avni Bulduk’un takımı Güneşspor’da forvet olarak başlamış, 1970’li yıllarda Ankaragücü’nde stoper olarak oynamış günümüzün futbol yorumcusu Erman Toroğlu, Franz Beckenbauer’i Drogba konusundaki yorumları nedeniye eleştiriyor; konunun devamında, “Bana sorsan dünyada ilk 5’e giremez,” demeyi de ihmal etmiyordu.
Bu vesileyle hatırlayalım yeni futbol nesillerinin yetişemediği, en fazlasından büyüklerinden dinleyecekleri Alman futbolunun gelmiş geçmiş en iyisi kabul edilen, hem futbolculuğunda, hem teknik direktörlüğünde Dünya Kupasını kazanmış “Kaiser”in hikayesini…
Sene 1946… Almanya…
2. Dünya Savaşı’nın bitiminde, savaşın derin izlerini taşıyan Münih’in işçi sınıfının yaşadığı Giesing semtinde postacı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş. Futboldan pek hoşlanmayan babasına rağmen, henüz 9 yaşında “SC Munich” takımının miniklerinde top koşturmaya başlamış. O yıllarda taraftarı olduğu “1860 Munich” küme düşmüş olmasına rağmen şehrin en çok taraftara sahip takımıymış. Çocukluğunda en büyük hayalinin, “1860 Munich” forması giymek olduğunu dile getiriyordu çok sonraları yazdığı biyografisinde… İlk zamanlarında forvet olarak oynarken, idolü 1954 senesinde oynanan Dünya Kupasını kaldıran Almanya Milli Takımının golcüsü Fritz Walter’mış…
1959 senesinde, Neubiberg şehrinde düzenlenen 14 yaş altı turnuvasında “SC Munich”, 1860 takımıyla karşılaşmıştı. Maçta çıkan tatsız olaylardan etkilenen küçük Franz, tercihini 1860’ın genç takımı yerine Bayern Munich’den yana kullanacaktı.
Bayern Munich formasıya ilk maçına 6 Haziran 1964 senesinde çıkarken, o sezon alt ligde oynayan takım 1964-1965 sezonunda yeni kurulan Bundesliga’ya yükseliyor, Alman futbolun yükselen yıldızı 1967 senesinde “UEFA Kupa Galipleri” kupasını kazanıyordu…
O kupadan bir sene kadar önce, İngiltere’nin kazandığı 1966 Dünya Kupasında Almanya’nın her maçında sahada yerini almış, “Panzerler”in İsviçre’yi beş golle geçtiği maçta takımının iki golü onun ayağından gelmişti. Futbol dilencisi Eduardo Galeano, onu ve o zamanların müthiş golcüsü Uwe Seeler’i, “Don Kişot ve Sancho Panza” ikilisine benzetirmiş. “Görünmeyen bir tabancadan çıkan
iki mermi gibi” ifadesi, henüz 20 yaşında Dünya Kupasında parlamış bir yıldızı anlatan en güzel niteleme olarak futbol kitaplarına yazılacaktı…
O turnuvanın final maçında İngiltere’ye kaybeden takımın yıldızı olarak bir gol kaydetmiş, Almanya’nın kazandığı üçüncülük maçını çıkık kolu askıya alınmış bir şekilde oynayarak tamamlamıştı. Abartılı bir ifadeyle söyleyecek olursak, günümüzde “serçe parmağı incindiği ya da banyoda elini kestiği için!” maça çıkamayanları düşününce onun futbol oynama iştahını anlatacak sözcük bulmak zorlaşıyor.
***
1968-1969 sezonunda Bayern Munich’in kaptanlığına getirilirken, takımı o sezon sonunda ilk lig şampiyonluğunu kazanıyordu. İlk kez İtalyan gazeteci Gianni Brera’nin “libero” (serbest) olarak tanımladığı, günümüzde “sweeper” olarak bilinen dizilişte yıldızlaşıyor; rakip atakları keserken, aynı zamanda takımını atağa kaldırıyordu. Hücuma çıktığında sahada hızla ilerleyen bir havai fişeği andırıyordu: Top kapan, tempoyu ayarlayan, bitirici paslar atan, süratli, golcü bir futbol dâhisi, nam-ı diğer “Kaiser” (İmparator)…
“Kaiser” lakabının doğuşu şöyle anlatılır:
Beckenbauer, Bayern Munich’in Viyana’da oynayacağı bir dostluk maçından önce Avusturya İmparatoru Franz Joseph’in heykelinin yanında gazetecilere poz vermektedir. Tam o sırada, gazetecinin biri şaka ile karışık “Fusball-Kaiser!” (Futbol İmparatoru) diye bağırır.
Almanya’nın eski gazetesi Welt am Sonntag’a göre ise, “İmparator” lakabı 14 Haziran 1969 senesinde, Schalke 04’e karşı oynanan maçta doğmuş. Rakibi Reinhard Libuda’nun ayağından sert bir hareketle topu kapınca rakip takım tarafları Beckenbauer’in bu hareketini ıslıklamış. Buna sinirlenen futbolcu topu alarak rakip taraftarın bulunduğu tribünün hemen önünde, topla birlikte uzun süre savaşı kazanmış gladyatör misali dikilmiş. O maçtan sonra gazeteler, o senelerde “König von Westfalen” (Westfalen’in Kralı) olarak bilinen Libuda’nın karşısına ondan daha güçlü bir rakip çıktığını yazmışlar: “Der Kaiser!”
***
Beckenbauer, Bayern Munich’de, 1964-1977 seneleri arasında, üç sezon üst üste şampiyonluk yaşarken (1972-1974), 1974-1976 arasında üç sezonda “Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası”nı kazanıyordu. Ondan sonra geçen sürede, sahaya kaptan olarak çıkmış hiçbir futbolcunun Avrupa futbolunun en görkemli kupasını üç kez kazanamadığının hatırlatalım….
1977 senesinde, o dönemin dudak uçuklatan transfer ücreti karşılığında, Amerika’nın New York Cosmos takımına transfer olduğunda, geride Bayern Munich’le çıktığı 427 maçta 60 gol bırakmıştı…
Hikâye o ki, Amerika’daki ilk zamanlarında kulübün başkanı, milyonlarca Dolar karşılığında transfer edilen futbolcunun savunmada oynamasından memnun değilmiş. ”Onca para saydıktan sonra ben ilerde oynayıp golleri sıralamasını isterim!” demiş Amerikalı futbol bilgesi (!). Gülmüş geçmiş bizimki. Amerika’da oynanan, futbolun sirki değil miydi zaten!
1980 senesinde kadar formasını giydiği Cosmos’da “Soccer Bowl”u (Amerika Şampiyonluğu) üç sezon kazandıktan sonra (1977, 1978, 1980), 1980 senesinde vatanına, Hamburg takımıyla dönüş yaptı. 1981-1982 sezonunda Hamburg’la bir kez daha Bundesliga şampiyonluğu yaşadı ve 1983 senesinde Cosmos’a geri döndü. Kariyeri boyunca Bundesliga ve Amerika liginde 587 maçta forma giyen futbol efsanesi oynadığı maçlarda mevkiine göre hiç yabana atılmayacak 81 gol kaydetti. Amerika’da forma giydiği yıllarda, yabancı liglerde oynayan Alman futbolcuların milli takıma alınmamasına tepki olarak milli takıma katılmayı reddetiğini de atlamayalım.
Milli takım kariyerinde şu veriler var: 1966, 1970 ve 1974 Dünya Kupalarında boy gösterdi. 1974 senesinde Dünya Kupasını kazanan takımın yıldızlarındandı. 103 kez milli formayı giyen, o maçlarda 14 gol kaydeden “Kaiser”, futbolu bıraktıktan sonra Jupp Derwall’in yerine Almanya Milli Takımı’nın teknik direktörlüğüne getirildi. 1986 Dünya Kupasında takımını finale taşırken, kupayı Arjantin karşısında kaybetti. 1990 Dünya Kupasında, finalde iki takım yine karşı karşıya geldi ve bu kez gülen takım Almanya oldu.Brezilya futbolunun efsanesi Mario Zagallo’dan sonra, futbolcu ve teknik direktor olarak iki Dünya Kupasını kaldırmayı başarmış Franz Beckenbauer 1994-2009 seneleri arasında Bayern Munich kulübünün başkanlığını yaptı. Kariyerinde iki kez “European Footballer of the Year” (Avrupa’nın en iyi futbolcusu) seçilmiş Beckenbauer günümüzde “Sky Germany” kanalında yorumculuk yapmaktadır.
Ziya Adnan
29 Ekim 2013