Uzaklardan…
It’s just like watching Barça! (Tıpkı Barça’yı izler gibi…)
1980’li yılların sonuydu. Avrupa futbolunda kasırga misali esen Liverpool’un efsane golcüsü Ian Rush’ın rakip savunmalara korku saldığı zamanlarda, İngiliz televizyonlarında çocuklarla futbolu özdeşleştiren, gülümseten bir süt reklâmı yayınlanırdı. Buzdolabının önünde, 6-7 yaşlarında afacan iki erkek çocuğu, içinde sadece süt olan dolaba bakarken, biri diğerine biraz hayal kırıklığı, biraz da alaycı bir ifadeyle, “Bu ne ya, süt mü içeceğiz?” diye sorardı. Diğer ufaklık, kendinden pek emin, şeker Liverpool aksanıyla arkadaşına yanıt verirdi: “Evet, bu süt Ian Rush’ın içeceği… Eğer her gün kocaman bir bardak süt içmezsem, büyüyünce ancak Accrington Stanley’de forma giyebilirmişim!” Bu cümle üzerine, diğer ufaklık şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmış gözlerle sorardı arkadaşına: “Accrington Stanley – Who are they?” (Accrington Stanley – Onlar da kim?) Kocaman süt şişesini büyük bir iştahla kafasına diktikten sonra, afallamış arkadaşına yine o kalın ‘scouse’ (Liverpool aksanı) ile “Valla ben de bilmiyorum ki!” manasında şu cevabı verirdi ufaklık: “Exactly!” (Aynen!)
***
Bu reklâmın gözde olduğu günlerde, Accrington Stanley amatör kümede mücadele veren, yeni futbol nesillerinin, hele de küçük çocukların hiç tanımadığı unutulmuş, gözlerden uzak düşmüş bir takımdı. Ülkenin kuzeybatısında büyüyen çocukların futbol kahramanları genelde Liverpool, Everton, Manchester United takımlarının yıldızları olurdu. Yaşamın değişmez kuralından biriydi; çocuklar neyi görürse onunla büyürdü. O zamanlar, Ian Rush gibi olmak isterdi çocuklar; hayallerinde Accrington Stanley değil, Liverpool forması yatardı. Zira ülkenin kuzeybatısında yer alan Lancashire bölgesinde, 35 bin nüfuslu Accrington kasabasının nicedir unutulmuş takımıydı Stanley. 1891’de, ‘Stanley Villa’ adıyla kurulmuş; sonradan kurulduğu kasabanın adını almış, 6 Mart 1962’de Crewe Alexendra’ya mağlup olduğu maçtan sonra profesyonel ligden küme düşmüş; sonra kayıp bir kimlik gibi zaman içinde silinip gitmişti.
Oysa çokları bilmez ama Accrington Stanley, İngiltere futbolunun kurucusu olan 12 takımdan biriydi. Feri sönmüş bir yıldızdı futbolun beşiğinde. Ama bir kez düşmeye gör, tıpkı insanlar gibi takımlar da unutulurdu zamanla. Unutulurdu, tıpkı geçmişte kalmış sevdalar gibi… Sonra bir gün, o reklam sayesinde tanıdı o takımı yeni futbol nesilleri. O reklâm sayesinde “Accrington Stanley – Onlar da kim?” sorusu unutulmaz bir futbol klişesi haline geldi.
Milli maçlar nedeniyle verilen aradan yararlanıp Northampton Town deplasmanı vesilesiyle hatırlayalım günümüzde 24 takımlı ‘League One’da (3. Lig) mücadele veren kuzeyin takımını.
***
1962’den beri yer almadığı profesyonel liglere dönüşünü 2006 Nisan’ında yaptı Stanley. Düşüşünden 44 sene sonra. 2019-20 sezonunu 17. sırada tamamladılar, maçlarını ülke profesyonel liglerinin en küçük stadı, 5.450 kapasiteli Crown Ground Stadında oynuyor, sezonluk biletleri ortalama 200 sterlin civarında. 12 yaşından küçük taraftarlardan ücret almayan kulüp aynı zamanda kadın futbol takımına da sahip. Taraftarlarının hemen her maçta hep bir ağızdan söylediği “It’s just like watching Barça!” (Tıpkı Barça’yı izler gibi!) tezahüratı sahadaki futbolcuları bile gülümsetecek cinsten. 2004’te kurulmuş bir taraftar grubu da var takımın: ‘Stanley Ultras’. “Biz küçük bir takımın taraftarı olabiliriz ama takıma olan tutkumuz ve gururumuz eşsizdir…” diyorlar. Taraftar dediğin de böyle olmalı zaten.
2020-21 sezonunda 28 kişilik kadrosunun değeri 1,2 milyon sterlin, 8 futbolcusu İngiltere dışında dünyaya gelmiş, sadece bir futbolcusu milli takım forması giyiyor. Kadronun en değerli oyuncusu 25 yaşındaki stoperleri Cameron Burgess bir dönem Fulham’da forma giydi. Yağmurun aralıksız yağdığı bir kasım gününde ligde 14. sıradaki Stanley 17. sıradaki rakibi karşısında 3-5-2 dizilişinde başlıyor maça, ileri uçta Charles ve Bishop. Henüz 90. saniyede öne geçiyorlar, Charles’ın enfes ara pasında Northampton kalecisi Mitchell’in yanından gol vuruşunu yapıyor 8 numaraları Russell. Temponun hiç düşmediği, iki takımın da uzun toplarla gol aradığı ilk bölümde sahayı daha iyi parselleyen misafir takım. 30’dan sonra baskıyı artıyor ev sahibi ama savunmada az adamla yakalanıyorlar. O pozisyonlardan birinde, 35’te Charles’ın vuruşunu ayaklarıyla çıkartıyor Northampton kalesinde Mitchell. Devrenin bitimine yakın net gol fırsatını harcıyor misafir takım, Charles’ın yakın mesafeden kafa vuruşu isabetsiz. İki takımın da topa eşit derecede sahip olduğu, Stanley’nin net fırsatlardan yararlanamadığı devre tek farkla kapanıyor.
2. devreye baskılı başlıyor Northampton ama pozisyon üretemiyorlar, kenar ortaları kaleci Savin’i geçemiyor. Onların yüksek top inadının aksine topu yere indirerek ve çabuk iki forvetini savunma arkasına kaçırarak oynuyor Stanley. 68’de rakibi yine az adamla yakaladıkları pozisyonda Burgess’in vuruşunda direkler gole izin vermiyor.
Northampton 3. bölgeye kadar taşıdığı toplarda aceleci ve telaşlı, haliyle rakip savunma beşlisini zorlayamıyorlar. Son bölümde Charles iki net fırsatı daha harcıyor Stanley adına ama tek golle kazanıyorlar. Bu galibiyetle ligde oynadığı 8 maçta 4. galibiyetini alarak orta sıralara tırmanıyor Accrington Stanley. Mütevazı kadrosuna rağmen oynadığı futbol takdire şayan, çok takımın canını yakacaklardır bu sezon. Velhasıl günümüzün endüstriyel futbol çarkında hemen her sezon birkaç futbol kulübü ekonomik güçlükler nedeniyle kapısına kilit vurma noktasına gelirken, hatırlayın kayboluştan çok zaman sonra bir süt reklamıyla hatırlanmış Ada futbolunun köklü takımını. Ve bizim topraklarda kötü yönetimler yüzünden geleceğe korkuyla bakan çoğu Anadolu takımının potansiyel Accrington Stanley olduğu gerçeğini.
Ziya Adnan
17 Kasım 2020