Tribün kapatma, forma çıkarma!
Uzaklardan…
Yakın geçmişte oynanan toz duman İstanbul derbisinden birkaç gün önce, ülkenin çok satan gazetelerinin birinde artık çok alışılmış bir haber: “Galatasaray derbisindeki çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle tribün kapatma cezası alan ve bu cezanın kaldırılması için itirazda bulunan Fenerbahçe Kulübü’nün başvurusu reddedildi. Tahkim Kurulu’nun aldığı bu karar nedeniyle Fenerbahçe bu hafta oynayacağı Beşiktaş maçında Okul Açık ve Migros tribünlerine taraftar alamayacak. Ayrıca Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, SAİ Kayseri Erciyesspor ile oynadığı mücadelede taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle, Beşiktaş’a tribün kapatma cezası verdi. Siyah-beyazlıların 26. haftada İstanbul Başakşehirspor ile Fatih Terim Stadı’nda oynayacağı mücadelede Güney Kale Arkası ve Maraton tribüne taraftar alınmayacak.”
TFF, bu sezona kadar saha kapatma adı altında, kimi zaman sadece kadınlar ve çocuklar önünde, kimi zaman seyircisiz oynanan, üstelik cinsel ayrımcılığı körükleyen, hiçbir caydırıcılığı olmayan “Made in Turkey” durumu cezadan umudu kesmiş olmalı ki, bu sezon meseleye farklı bir yaklaşım getirdi: “Tribün kapatma”, hayırlara vesile… Bizim oralarda artık saha kapatma yerine, tribün kapatıyorlar! Misal, 10 bin kişilik tribünde 100 kişi sinkaflı tezahürat mı yaptı, kapat tribünü, al sana en hallicesinden ceza! Passolig uygulamasıyla zaten boş kalmış statlarda, şimdi de kapatılmış tribünler, sanırım Eduardo Galeano’nun futbol dilencisi bile şaşar kalırdı bu duruma. Düşünsenize, bir bankadasınız, kuyrukta 50 kişi. Bir anda kuyruktan çıkan üç kişi silahlarını çıkarıp soyguna yelteniyor. TFF’nin mantalitesine göre o kuyrukta olan 50 kişi de tutuklanmalı, meselenin trajikomik özeti! Ama sen şaşırma, neticede futbol dâhil her şeyin başkalaştığı bir yer bizim coğrafya. Ülke futbolunun da nasibini aldığı berbat bir şaka ama hemen herkes memnun halinden, ucunda puan silme olmadıktan sonra…
Yeri gelmişken, o dünya derbisinde (!) kendisini protesto eden taraftarlara kızarak formasını çıkartıp, sahayı hakemin izni olmadan terk eden, sonrasında yöneticilerin zorlamasıyla yine hakemin izni olmadan sahaya dönen ama hakemden sarı kart bile görmeyen ağlamaklı futbolcunun fotoğrafıdır aslında ülke futbolunun geldiği nokta. Kimileri dünya derbisi olarak göre dursun, arkadaşlarına kızınca topunu alıp giden mahalle maçlarını hatırlatır. İzlememiş olanlar için, geçenlerde Liverpool’un, Manchester United karşısında oynadığı bir maçta taç çizgisi kenarında rakibiyle didişen Balotelli’nin formasından çekerek rakiple olası bir kavgayı engelleyen taraftarı da hatırlayalım. Bir de böylesi var futbolun içinde…
Bir de Emre meselesi var ki of ki ne of! Anladık, bizim hakemlerin ona kart göstermeye gücü yetmiyor ama bari ‘görmedik’ diyerek izleyiciyi aptal yerine koymasınlar bi zahmet. Milli takıma seçilmesini geçtim, çünkü bu milli takım tam da ülke futbolunun geldiği noktayı anlatıyor. Velhasıl, 10 kişi küfür etti diye koca tribünü kapatıp, sahada küfür edenin Milli takım ile ödüllendirildi garip bir futbol düzeni bizimkisi!
***
Konumuza dönersek, bizim coğrafyada tribünlerin kapandığı zamanlarda uzaklarda, futbolun beşiğinde… O futbol şehrinin pembe gazetesi “Liverpool Echo”da 65 Liverpool FC, Everton and Tranmere Rovers taraftarının statlara girişinin yasaklandığı, taraftarlara verilen cezaların üç ila on sene arasında değiştiği yazıyor. Ceza alanlardan 32’si Liverpool, 25’i Everton taraftarı. Ada’da “Football Banning Orders (FBOs)” 2000 senesinden beri futbol şiddetini önleme adına başarıyla uygulanıyor. Euro 2000’de Belçika’nın Charleroi kasabasında çıkan olaylardan sonra uygulamaya konulmuş. Stat içinde ve dışında yer alan kapalı devre sistemler sayesinde olaylara karışanlar tespit ediliyor. Ceza alan taraftarların ortalama 6 sene takımlarını sahada izleme fırsatından mahrum kalmaları kayda değer. Ceza almayı göze alacak kadar gözü dönmüş bir takım sevdalısına, muhtemel verilecek en büyük ceza…
Euro 2000’de 105, Japonya ve Kore’de düzenlenen 2002 Dünya Kupasında 1.053, Portekiz’de düzenlenen Euro 2004’te 2.370 taraftarın turnuvaya gidişi engellenmiş. (Kaynak: www.footballbanningorders.net). Ceza alan taraftarlar maç günleri polise denetiminde tutuluyor ve pasaportlarına el konularak yurt dışına çıkmaları engelleniyor. Faillerin ceza alması için suçun illa stat içinde işlenmiş olması gibi bir kural da yok. Maçtan 24 saat önce ya da sonra gerçekleşen kavga gibi durumlarda, olaya karışanların futbolla ilgisi kanıtlanırsa FBO uygulanıyor. Statlardan men edildiği halde maç günü stada girmeye çalışmanın cezası da 6 aydan başlıyor…
Premier Lig’de 2013-2014 sezonunun en fazla yasaklı taraftarları Newcastle sevdalıları. Toplamda 127 taraftar statlardan men edilmiş. Onları 91 taraftarla Chelsea takip ediyor. Premier Lig’in bir altında, Championship’te Ada futbolunun sabıkası kabarıkları Cardiff City (93) ve Millwall (72) yasaklılar listesinin ilk sırasında. O sezon İngiltere’nin dört profesyonel liginde 2.273 taraftarın statlara girişi yasaklanmış…
Peki tribün kapatma yerine böyle bir uygulama bizim coğrafyada mümkün olabilir mi? Sanırım mümkün ama günlük hayatında adaleti sağlayamamış bir ülkenin tribünleri de o ülkenin futbol hallerini anlatır elbet. Bizim bahtsız coğrafyada futbola rağmen futbolu sevmek… Meselenin en acı yanı da bu…
Ziya Adnan
25 Mart 2015